headerLogo2b-18pt-myriadpro

Kutsal Kitap Dedikodu Hakkında Ne Söylüyor?

 

01 image10434 gossip 45Nereye gitseniz yanınızda ölümcül bir silah taşıdığınızı biliyor musunuz? Alışveriş merkezinde ya da belediye binasının girişindeki güvenliğin bu silahi bulmasının olanaksız olduğunu biliyor musunuz? Çünkü bu silah bedeninizin bir parçasıdır. Bu silah ne mi? Diliniz! Kutsal Kitap’ta şöyle diyor: “Dil ölüme de götürebilir, yaşama da.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 18: 21, Eski Antlaşma)

“Dil de bir ateş, bedenimizin üyeleri arasında bir kötülük dünyasıdır. Bütün varlığımızı kirletir. Cehennemden alevlenmiş olarak yaşamımızın gidişini alevlendirir. İnsan soyu, her tür yabanıl hayvanı, kuşu, sürüngeni ve deniz yaratığını evcilleştirmiş ve evcilleştirmektedir. Ama dili hiçbir insan evcilleştiremez. Dil öldürücü zehirle dolu, dinmeyen bir kötülüktür.” (Yakup 3: 6-8, İncil)

Ne olağanüstü ifadeler ve aynı zamanda ne kadar korkutucu düşünceler!

Çoğumuz başkalarının hakkımızda iyi şeyler düşünmesini isteriz. Dürüst olmamız gerekirse, düşünce yaşamımızın önemli bir kısmının kabullenilme düzeyimizle ilgili olduğunu kabul etmemiz gerekir: “Benim kim olduğumu biliyorlar mı?” “Benden hoşlanıyorlar mı?” “Bana saygı duyuyorlar mı?” “Çekici olduğumu düşünüyorlar mı?” “Giysilerimi beğeniyorlar mı?” “Benimle birlikte olmaktan hoşlanıyorlar mı?” Kendinize güveniniz ne kadar azsa bu gibi şeyler konusunda o kadar çok kaygılanırsınız. Bununla birlikte, ne kadar zengin ya da yoksul, beğenilmiş ya da beğenilmemiş olalım hepimiz bu soruları düşünürüz. 

Dedikodu yapmamızın temel nedeni de budur. Daha iyi görünmek ve daha fazla kabul edilmek istiyoruz. Başkalarında olmayan, gizli bilgilere sahip olduğumuzda daha önemli, bilgili ve üstünmüşüz gibi göründüğümüzü düşünüyoruz. İnsanlar bizi dinliyor. İnsanların yükseldiğini gördüğümüzde onları alaşağı etmek bizim onların başardığını başaramamızın mazereti olacaktır. Onların takdir ve dikkat toplaması yüzünden kıskançlık duyuyorsak, hatalarını göstermemiz, onların yanında daha iyi görünmemizi sağlar. 

02 image10804 gossip 45Biri bizi yaraladıysa onları kötü göstermek intikam almanın iyi bir yolu olarak görülüyor. Dengeleri değiştiriyor, kendimize güvenimizi artırıyor. O kişiyle yaşadığımız çatışma içinde konuştuğumuz kişiyi kendi yanımıza çekmenin de iyi bir yolu olacaktır. Bizim tarafımızda ne kadar çok insan olursa o kadar değerli olacağımızı düşünürüz.

Fakat Tanrı’nın bizi olduğumuz gibi sevdiğini fark etsek bunun bize çok daha fazla yararı dokunacaktır. Bunu biliyor muydunuz? İncil’i okuduğunuzda bunun Tanrı’nın sevgi mektubu olduğunu göreceksiniz. Ne kadar çok okursanız insanları daha az kötü göstermeye çalıştığınızı göreceksiniz.

Dedikodu yapmamızın başka nedenleri de vardır. Örneğin, büyürken örnek alabileceğimiz iyi örnekler olmamış olabilir. Anne babamızın dedikodu yaptıklarını görerek büyüdüysek dedikodu yaşantımızın kabul edilebilir bir yanı olacaktır. Diğer bir olasılık başkaları hakkında konuşmak yerine üzerinde konuşacak başka bir şey olacak kadar kendimizi geliştirmemiş olmamızdır. Biri akıllı insanların fikirler, ortalama zekaya sahip insanların olaylar, kıt zekaya sahip insanlarınsa başka insanlar hakkında konuştuklarını söylemiştir. Bu açıdan bakmak düşüncemizin gelişmesine yardımcı olacaktır. 

Süleyman’ın Özdeyişleri kitabı dil konusunda bir ders kitabı gibidir. Dedikodunun birkaç zararlı etkisinden söz eder.  

“Dedikoducu can dostları ayırır.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 16: 28, Eski Antlaşma)

“Sevgi isteyen kişi suçları bağışlar, olayı diline dolayansa can dostları ayırır.”  (Süleyman’ın Özdeyişleri 17:9, Eski Antlaşma)

03 image10796 gossip knife 45Bazen dedikodu, başka birinin sahip olduğu arkadaşları kıskanan biri tarafından bilerek yapılır. İnsan resmin içine girebilmek için arkadaşların arasını açmak amacıyla eskiye ait kötü bir takım bilgileri ortaya çıkarmak için çalışır. İnsanlara içten, bencil olmayan iyilik göstererek arkadaş kazanmak yerine bunun daha kolay olduğunu düşünür. “Onun hakkında konuşmak istemiyorum ama…” Böyle işte, bıçağı saplar!

Diğer taraftan kötü bir niyet olmayabilir. Boş konuşmalar ya da olan bitenden haberi varmış gibi davranma isteği olabilir. Ne var ki, sonuç aynıdır. Şu konuşmaya kulak verin:

Selma: Yasemin bana ona söylememeni rica ettiğim sırrı söylediğini anlattı.

Aygül: Ne boşboğaz bir kız! Söylediğimi anlatmamasını söylemiştim.

Selma: Bana söylediğini sana söylemeyeceğime söz verdim o yüzden söylediğimi sakın söyleme.

Sizce bu arkadaşlığın sonu nereye varır? Sonu kötü değil mi? Arkadaşların birbirine güvenebilmesi gerekir. “Dedikoducu sır saklayamaz. Oysa güvenilir insan sırdaş olur.”  (Süleyman’ın Özdeyişleri 11:13, Eski Antlaşma)