headerLogo2b-18pt-myriadpro

Cennetteki İnsanlar Aşağı Bakıp Hala Dünyada Yaşayan Bizleri Görebilirler mi?

 

01 image5654 binocular 45Kutsal Kitap, cennetteki insanların hala dünyada olan bizleri görüp göremeyecekleri konusunda belli bir şey söylemiyor. Göremiyor olmaları muhtemeldir. Neden? Öyle olsa sık sık günah işlediğimize ve kendilerini üzecek şeylere tanıklık ederler. Buna ek olarak, cennetteki insanlar, Tanrı’yla yakın paydaşlıkla ve cennetin sevinç ve görkemiyle o kadar doludur ki, bizim dünyamızda neler olup bittiğiyle ilgilenmezler. Olan olmuştur. Günahtan özgür olmaları, cennette ve Tanrı’nın huzurunda olmaları mutlu olmaları için yeterlidir. Sevinçlerinin tamamlanması için bizi görmeleri gerekmez. Tanrı’nın cennetteki insanlara aşağı bakıp bizi görmelerine izin vermesi olanaksız olmasa da, Kutsal Kitap bunun olduğunu düşünmemiz için bir neden vermiyor.

Hiç İncil’i okudunuz mu? İncil’i baştan sona okumak verebileceğiniz en iyi kararlardan biridir. Dünyada İsa’yı izleyen yüzlerce milyon insan İncil için ‘Tanrı’nın bana yazdığı sevgi mektubu’ diyor. Okuyun ve bunu neden söylediklerini görün. Bu kararı verdiğinizde, okumalarınız sizi ‘İbraniler’ adı verilen kısma götürecek. Bazı imanlılar, ölmüş olan sevdiklerimizin bizi göklerden veya cennetten görebileceğini öğretirler ve İbraniler’den bir ayeti bunun için kaynak olarak gösterirler.

İşte çevremizi bu denli büyük bir tanıklar bulutu sardığına göre, biz de her yükü ve bizi kolayca kuşatan günahı üzerimizden sıyırıp atalım ve önümüze konan yarışı sabırla koşalım. Gözümüzü imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa'ya dikelim. O kendisini bekleyen sevinç uğruna utancı hiçe sayıp çarmıhta ölüme katlandı ve Tanrı'nın tahtının sağında oturdu.” (İbraniler 12:1, İncil)

02 iii harbinger text 45 temp5Bu ayeti, aramızdan ayrılan sevdiklerimizin bizleri, bir stadyumdaki izleyiciler gibi izleyip her hareketimizi gördüğü ve bizi destekledikleri şeklinde yorumlarlar. Bizim için avutucu da olsa, Kutsal Kitap’ın bunu gerçekten öğrettiğini görmek açıkçası pek mümkün değildir. Bu ayetteki “tanıklar”, çağımızda yaşayan sevdiklerimiz değil, daha önceki bölümde haklarında okuduğumuz Tanrı’yı seven imanlılardır. 11. bölümde Habil, Nuh, İbrahim, Musa gibi Tanrı’ya güvenerek zaferli yaşamlar sürdürenlerden söz edilir. Bu imanlılar bizim için “tanıktır”, çünkü yaşamları bize ne gibi zorluklarla karşılaşırsak karşılaşalım Tanrı’ya güvenmenin değerini anlatır. Hayatlarıyla bize örnek olarak bizimle konuşurlar, bizi gözleriyle izleyen pasif tanıklar değildir.

O bölümün amacı, imanın veya Tanrı’nın vaatlerine güvenmenin, Tanrı’nın yolunu izleyenler için bir katlanma aracı olduğunu göstermektir. İman, Tanrı’nın sözünü işitmek ve buna göre harekete geçmektir. Örneğin, Tanrı size cenneti vaat etmiştir. Bu vaade göre harekete geçip bu armağanı kabul ederseniz, imanla karşılık veriyorsunuz demektir. İman Tanrı’yı onurlandırır.

“Tanıklarla” ilgili bu ayeti değerlendirdiğimizde, sevdiklerimizin bizi cennetten izlediği düşüncesini desteklemediğini görürüz. Avuntumuz bizi görmelerinden değil, Rab İsa’yı görüyor olmalarından kaynaklanır.

Lütfen en kısa zamanda “Tanrı’nın size yazdığı sevgi mektubu”nu sistematik bir şekilde okumaya başlayın. Bir iş arkadaşım bana bir İncil verdiğinde başından okumaya başladım. Size de aynısını yapmanızı öneririm. Tarihçi olmadığım için birinci bölümün ilk on yedi ayetine sadece şöyle bir baktım. Bu ayetler soyağaçlarıyla ilgili. Okumanıza on sekizinci ayetten başlayın ve kahvaltı, öğlen yemeği ve akşam yemeği için ara vermeyi unutmayın.

İman Tanrı'yı onurlandırır, Tanrı imanı onurlandırır.

03 gift eternal8 45 temp5Daha önce de söylediğim gibi iman Tanrı'nın Sözü'nü işitip buna göre davranmaktır. Örneğin Tanrı size cennet armağanını vaadetti. Eğer bu armağana uygun davranır ve O'nun armağınını kabul ederseniz, O'na imanla yanıt vermiş olursunuz. Bununla da kalmaz, Tanrı imanı onurlandırır.

Soru: Sizin imanınız da Tanrı'nın onurlandırdığı bir iman mı? Bu tamamen neye iman ettiğinize bağlıdır. Ne kadar samimi olduğunuzla ya da inandığınız şeye sizden başka kaç kişinin inandığı ile ilgisi yoktur. Örneğin Mormonlar ve Yehova Şahitleri büyük bir iman sergilerler, her gün insanların kapılarını çalıp kitaplarını dağıtırlar. İnançları konusunda ateşlidirler. Bir keresinde içlerinden biri bana gururla şöyle demişti: “Dünya üzerindeki her evin kapısını çalacağız.” Gerçekten de adanmışlıklarının sınırı yoktur. Ancak buna rağmen korkunç bir yanılgı içindedirler. Bunun nereden biliyorum? Onların cennette sonsuz yaşam armağanını kabul etmediklerini anlayacak kadar çok üyeleriyle sohbet ettim. Tanrı'nın iyiliğini kendi dinlerinin gerekliliklerini adanmış bir şekilde yerine getirerek kazanmaya çalışıyorlar. Tanrı'dan gelen şu gerçeği hiçbiri anlamıyor:

“İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.” (Efesliler 2: 8-9, İncil)