“Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm.” (Matta 11:28, İncil)
İsa bu açık davetiyle insanlık üzerinde yükseliyor gibi görünüyor ama İsa tam olarak kimdir? İsa’nın Duyguları dizisindeki yazılardan herhangi birini okuduysanız, kalabalıkların İsa’nın çevresini nasıl sardığını görmüşsünüzdür. Şifa veren dokunuşu nedeniyle onunla ilişki kurmak için hevesliydiler ve öğretişleri karşısında hayrete düşüyorlardı. Birçokları İsa’yı seviyor ve O’na inanıyordu. Ama herkes değil. Bazıları ilgisizdi ve başkaları, bunlara dini liderler de dahildi, O’nu hor görüyorlardı. İsa’nın hayatı kesin günahsız bir yetkinliğe sahip bir yaşam olduğu halde, O’nu yok etmeye çalışanlar vardır. Bugün birçok kişi hala O’na inanmamayı seçiyor. ‘İsa hakkında bütün bu söylenenlere inanmıyorum,’ diyen biriyle karşılaştığımda sormak istiyorum, ‘İsa hakkında inanmadığınız nedir? Kabul etmediğiniz veya yanlış olduğunu kanıtlayabildiğiniz ne söyledi veya ne yaptı?”
İsa hakkında ne düşünmeliyiz? O’na inanmalı mıyız? O’nu takip etmeli miyiz? İsa’yı ilk izleyenler İsa’nın insan biçiminde tamamıyla Tanrı olduğu konusunda oldukça ikna olmuş görünüyorlardı. Günümüzde yüz milyonlarca insan İsa’nın ilahi olduğuna inanıyor ama başkaları aynı görüşte değil. Diyorlar ki,
“İsa sadece büyük bir insan.”
“İsa sadece bir peygamberdi.”
“İsa sadece iyi bir manevi örnekti.”
“İsa sadece önemli bir öğretmendi.”
Dini görüşlerinizin neler olduğu konusunda hiçbir fikrim yok ama ortak bir noktamız olduğunu biliyorum. Nasıl kuşlar uçmak üzere ve balıklar yüzmek üzere yaratıldıysa, siz ve ben de Tanrı için yaratıldık. Gizemli bir şekilde en derin arzularımızın, kaynaklarına kadar izlendiğinde, aslında Tanrı’yı tanıma açlığından başka bir şey olmadığı görülür. Birinin söylediği gibi, “Tanrım, bizi kendin için yarattın ve yüreklerimiz sende huzur bulmadıkça huzursuz oluyor.”
TANRI BİRDİR
Ortak başka bir noktamız daha var ve bu diziye bunu teyit ederek başlamak istiyorum. Tanrı birdir. Eski Antlaşma (Tevrat ve Zebur) bunu öğretir. “Dinle, ey İsrail! Tanrımız RAB tek RAB'dir.” (Yasa’nın Tekrarı 6:4, Eski Antlaşma). İsa bunu Yeni Antlaşma’da (İncil) vurguladı. “Onların tartışmalarını dinleyen ve İsa'nın onlara güzel yanıt verdiğini gören bir din bilgini yaklaşıp O'na, "Buyrukların en önemlisi hangisidir?" diye sordu. İsa şöyle karşılık verdi: "En önemlisi şudur: 'Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab'dir. Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.'” (Markos 12:29-30, İncil)
Hıristiyan inancı tek bir Tanrı’ya inançtır. Birilerinden Hıristiyanlar’ın üç tanrıya inandığını duymuş olabilirsiniz. Eğer bunu duyduysanız yanlış bilgilendirilmişsiniz. “...Tanrı ise birdir.” (Galatyalılar 3:20, İncil)
Tek bir Tanrı var. İki, üç ya da daha fazla Tanrı hiçbir zaman olmayacaktır. “Öyle ki, doğudan batıya dek benden başkası olmadığını herkes bilsin. RAB benim, başkası yok.” (Yeşaya 45: 6, Eski Antlaşma). Bu doktrin, Kutsal Kitap bildirisinin merkezinde bulunmaktadır; hem Eski Antlaşma hem de Yeni Antlaşma bunu açık ve kesin olarak öğretir. Bildirinin basitliğine ve Kutsal Kitap’ın bunu açıkça sunmasına karşın birçok insan Hıristiyanlar’ın neye inandığı konusunda yanlış bir fikre sahiptir. Bu nedenle daha ilk başta bu yanlış anlamayı ele almak istiyorum.
İsa Tanrı mıdır? Bu dizide bu soruyu uzun uzadıya ele alacağız. Fakat ilk başta Hıristiyan inancının tek tanrılı bir inanç olduğu konusunda sizi temin etmek istiyorum. İsa’nın Tanrı’nın tek olduğuna ilişkin kesin açıklamasını zaten okuduk. İsa buna birinci buyruk dedi. Yeni Antlaşma Eski Antlaşma’nın tek Tanrı öğretişini varsayar ve bu mesajı birçok kere tekrar eder.
“…aklayacak olan Tanrı tektir.” (Romalılar 3:30, İncil)
“Birden fazla Tanrı yoktur.” (1.Korintliler 8:4, İncil)
“Sen Tanrı'nın bir olduğuna inanıyorsun, iyi ediyorsun. Cinler bile buna inanıyor ve titriyorlar!” (Yakup 2:19, İncil)
Kutsal Kitap katı bir tektanrıcılığı öğretir. Tanrı İbrahim’i seçti çünkü tek gerçek Tanrı’ya tapınmak için yetiştiği ülkedeki tanrıları terk etmeye razıydı. İsrail ne zaman diğer tanrılara tapınmaya başlasa Tanrı İsrail’i azarladı ve Tanrı’nın İsrail’i sonunda tutsaklığa göndermesinin başlıca nedenlerinden biri çoktanrıcı tapınmaydı. “Siz Molek'in çadırını ve ilahınız Refan'ın yıldızını taşıdınız. Tapınmak için yaptığınız putlardı bunlar. Bu yüzden sizi Babil'in ötesine süreceğim.” (Elçilerin İşleri 7:43, İncil). Kurtarıcı dünyaya bir ulus (İsrail) aracılığıyla ve insanların nihai olarak kendilerini çoktanrıcılığıa karıştırdıkları bir din (Yahudilik) aracılığıyla geldi. Tektanrıcıydılar.
Ateşli bir şekilde tektanrıcı olan birinci yüzyılda yaşamış Yahudi halk, Hıristiyan inancı gerçekten de üç Tanrı’ya inanç üzerine bina edilmiş olsaydı, İsa’yı izlemek için tek Tanrı inançlarını terk ederler miydi? Kesinlikle hayır! Gerçek şu ki, İsa’ya inanan herkes tek Tanrı’ya inancını korudu. Buna önceki dini liderlerin birçoğu da dahildi. “Böylece Tanrı'nın sözü yayılıyor, Yeruşalim'deki öğrencilerin sayısı arttıkça artıyor, kâhinlerden birçoğu da iman çağrısına uyuyordu.” (Elçilerin İşleri 6:7, İncil). Bu sayının ne kadar büyük olduğundan söz edilmiyor ama Yeruşalim’de yaşayan Yahudi rahiplerin sayısı çok büyüktü.
Bu neyi gösteriyor? İnançları İsa’nın ölümü, mezarda gömülmesi ve dirilişiyle ilgili bildirinin gücünün çarpıcı kanıtlarına dayanıyordu. Önceden Yahudi rahibi olan bu kişilerin başlarda ya İsa’nın öğretişlerine karşı oldukları ya da karşı olanlarla bağlantılı olduklarını rahatça varsayabiliriz. Fakat Hıristiyan bildirisini dinledikçe, Hıristiyanlığın tektanrıcı olduğunu daha fazla gördüler.