Birçokları üçlü birlik tektanrıcılığının kafa karıştırıcı soruları da beraberinde getirdiğini ileri sürse de, ben, daha büyük soruları cevapladığını düşünüyorum. Doğru, konunun derinliklerini anlayamıyoruz ama bu yeni bir şey değil, öyle değil mi? “RAB büyüktür, yalnız O övgüye yaraşıktır. Akıl ermez büyüklüğüne.” (Mezmur 145:3, Eski Antlaşma)
Beni teşvik eden şey, Tanrı’nın sosyal çoğulluğunda, yekpare bir tanrılığın yanıtlayamayacağı birçok soru ve soruna cevap bulabilmemizdir. Dikkatinizi çekmek istediğim şey bu büyük karşıtlık ve sonuçlarıdır.
Tanrı’nın en harikulade yönlerinden biri kendisini inkar edememesidir. Bu ne anlama geliyor? Tanrı’nın söylediği ve yaptığı her şeyin kendi doğasıyla uyumlu olması gerekir. Yani, kendi doğasına aykırı davranamaz. İşte size bir örnek. Tanrı’nın iki özelliği sevgi ve adalettir. “Tanrı sevgidir.” (1.Yuhanna 4:8, İncil). “Tanrı adil olanı yapacaktır.” (2.Selanikliler 1:6, İncil). Tanrı sevmese, Tanrı olamaz. Sevmemek Tanrı’nın doğasına aykırı olurdu. Öte yandan, Tanrı adaletinden ödün vermek pahasına sevemez. Nitelikleri, birbirine karşıt değil, birbiriyle uyum içinde çalışır. Bu beni büyülüyor ve Kutsal Yazılar’ı çalışırken sahip olduğum nihai arayışı oluşturuyor. Kendime şu soruyu soruyorum, “Bu ayette Tanrı’nın sözleri veya eyleminin arkasında Tanrı’nın doğasıyla ilgili ne duruyor?” Bu da beni kaçınılmaz olarak karakterinin bir ya da daha fazla yönü üzerinde derin derin düşünmeye yöneltiyor. Umudum ve duam, sonraki yazılarda İsa hakkında düşünürken üzerinde derin derin düşüneceğiniz pek çok şey bulmanız.
“İsa geldiğinde, gölgeler ortadan kalkar.” (Yazarı bilinmemektedir, bir İskoç kalesindeki yazı)
SON DÜŞÜNCELER
Bu önsöz yazısında Tanrı’nın birliğine inancımızı teyit etmiş oldum. Hıristiyan inancı tek Tanrı’ya inançtır. Başkalarından Hıristiyanların üç tanrıya inandığını duymuş olabilirsiniz. Eğer bunu duyduysanız, yanlış bilgilendirilmişsiniz demektir “...Tanrı ise birdir.” (Galatyalılar 3:20, İncil). Aksini söylemek İsa’yla çelişmek olurdu. İsa şöyle karşılık verdi: "En önemlisi şudur: 'Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab'dir. Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.'” (Markos 12:29-30, İncil)
‘İsa Tanrı mıdır?’ sorusunu ele almadan önce Tanrı’nın doğasını kısaca inceleyelim istedim. Kutsal Yazılar’ın Tanrı’yı en iyi şekilde temsil eden tektanrıcılığın doğası açısından yekpare değil, üçlü birlik olduğunu öğrettiğini gördük. Tanrı’nın kendisine neden çoğul zamirlerle atıfta bulunduğunu ele aldık. Tanrı’nın tarih içinde iki kişisel görünümüne kısaca baktık. Rab’bin meleğine, aynı zamanda sanki ikiden fazla Tanrı varmış gibi Tanrı olarak atıfta bulunulduğunu gördük. Tek bir Tanrı olduğu için bu da bizi Tanrı’nın birliğinde çoğulluk olduğuna inanmaya yöneltiyor. ‘Tanrı neden ilişkilerle dolu bir evren yarattı?’ sorusunu yanıtladık. Tanrı’nın kendi içinde, doğası gereği ilişkisel olduğu için dünyayı bu şekilde yarattığını söyledik. Bu nedenle, böyle bir Tanrı’nın ilişki kuran şeylerle dolu bir dünya yaratması akla uygundur.
Tabii ki, benimle aynı fikirde olmayabilirsiniz ama üçlü birlik tektanrıcılığıyla başlandığında her şey anlam kazanmaya başlıyor.
Tek gerçek Tanrımız ilişkisel olduğu için Tanrı’nın neden sevdiğini ve neden bizimle yakın ilişkilere girdiğini anlayabiliriz. “Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih'i tanımalarıdır.” (Yuhanna 17:3, İncil)
İsa sonsuz yaşamı Tanrı’yı ‘tanımak’ şeklinde tarif etti. Bu Tanrı’ya ilişkin klinik bir bilgi değildir. Aksine, Kutsal Yazılar’ın birini ‘tanımak’ hakkında en derin ifadesini temsil eder. Yakın ve kişiseldir. En iyisi de, sonsuza dek sürer. Bunu bu hayatta deneyim etmeye başlıyoruz ama ancak cennete gittiğimizde Tanrı’yla ilişkimizi dolu dolu deneyim edeceğiz. Tanrı, bu ilişkiyi olanaklı hale getirdiği için bizlere kendisiyle bu ilişkiye sahip olma ayrıcalığını vermektedir. “Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.” (Romalılar 6:23, İncil). Tanrı, bizim ödememiz gereken nihai cezayı ödedi. Tanrı’nın Adem’e itaatsizliğinin sonucu olacağını söylediği ceza işte budur. Zaman değişti ama Tanrı değişmedi. “Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.” (Yaratılış 2:17, Eski Antlaşma)
Bu dizide Tanrı’nın kendisiyle kişisel ilişki gerçeğini sunduğunu göreceksiniz. Dışsal eylemleri ilahi doğasıyla tutarlıdır. Tanrı sevebilen ve kişisel olarak bizimle ilişki kurabilen bir Tanrı’dır çünkü kendi içinde ilişkiseldir!
MÜSLÜMAN OKUYUCULARIMA
1) Bu diziyi sizler için hazırlamamın nedeni Hıristiyan inancını daha iyi anlamanıza yardımcı olmak. Emin olun, gerçek İsa’ya inandığınız takdirde şirk günahını işlemiş olmayacaksınız.
2) Sadece Tanrı’ya inanmaya ve başka herkesi dışlayarak sadece O’na tapınmaya çağrıldığımıza şüphe yoktur. Üçlü birlik tektanrıcılığının özünde hala tek Tanrı, tek ilahi öz vardır. Bazıları yanlışlıkla bunun üç tanrıya, üç ilahi öze inanç olduğunu düşünüyorlar. Öyle değildir, fakat bu tür bir hatanın yapılması anlaşılabilirdir. Gerçek üçlü birlik tektanrıcılığını anlamak, yekpare tektanrıcılığı anlamaktan daha kolay değildir. İyi haber, Tanrı bunu anlamamızı beklemiyor. Bizden beklediği, Kutsal Yazılar’da kendisine ilişkin açıkladıklarına inanmamız.
Cesaretinizi yitirmeyin. Beden, can ve ruhtan oluşan kendi üçlü birlik yapımızı anlamıyorsak, Tanrı gibi ölümsüz, sonsuz ruh olan bir varlığın yapısını anlayabileceğimizi düşünmeye kim cesaret edebilir? Tek yapabileceğimiz Tanrı’nın kendisini Kutsal Yazılar’da nasıl açıkladığına dikkat etmektir. “Sözün adımlarım için çıra, yolum için ışıktır.” (Mezmur 119:105, Eski Antlaşma)
3) Okuduklarınız hakkında Tanrı’yla konuşun. “Bana yakar da seni yanıtlayayım; bilmediğin büyük, akıl almaz şeyleri sana bildireyim.” (Yeremya 33:3, Eski Antlaşma). Tanrı’nın aydınlatmasını istemek için zaman ayırmayanlardan saklanan şeyler vardır. Şöyle dua edin, “Ya Rab, gözlerimi aç, Sözündeki harikaları göreyim.” İçtenlikle dua ederseniz, İsa’nın vaadinin gerçek olduğunu göreceksiniz. “Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır.” (Matta 7:7-8, İncil)