Bir kereliğine bile olsa birinin size Tanrı’nın varlığına ilişkin kanıtlar göstermesini istemez miydiniz? Baskı yok. Uyum sağlama çabası yok. İnanmak için ‘iman adımı’ atmaya gerek yok. İstediğimiz, Tanrı’nın var olduğu çıkarımına varmamızı sağlayacak birkaç basit, açık neden.
Günlük yaşamımızda hemen hemen her şeyin bir başlangıcı vardır. Nitekim, bilimin yasaları bile yaşamımız boyunca aynı görünen şeylerin (güneş ve yıldızlar gibi), bile sona yaklaştıklarını göstermektedir. Güneş her saniye milyonlarca ton enerjisini kullanmaktadır. Sonsuza dek var olmayacak. Tüm evren için söylenebilecek şey bir başlangıcının olması gerektiğidir.
Yarattığı evrenin dışında, sonsuz şimdiki zamanda yaşayan bir Tanrı var mı? Evet, var ama buna inanmak için nedenler üzerinde düşünmeden önce çoğu zaman birbirine karıştırılan beş nedeni birbirinden ayırt etmemiz gerekir.
İlk olarak, bir şeyin var olup olmadığı sorusu vardır. Bir şey, biz bilsek de bilmesek de var olabilir.
İkincisi, bu şeyin var olduğunu bilip bilmeğimiz sorusudur. Bu soruya olumlu yanıt vermek için öncelikle birinci soruya olumlu cevap verildiğini var saymak gerekir. Bir şey biz bilsek de bilmesek de var olabilecek olsa da, var olmadığı takdirde var olduğunu bilemeyiz.
Üçüncüsü, sahip olduğumuzu düşündüğümüz bilgiye sahip olmak için geçerli bir nedenimiz olup olmadığı sorusudur. Başkalarını nedenlerle söz konusu bilgiye yöneltmeden de bir şeyi bilebiliriz.
Dördüncü soru ise, eğer var ise, bu nedenin kanıt sayılabilecek olup olmamasıdır. İnançlarımız için verdiğimiz çoğu neden, kanıt değil, olasılık olarak değerlendirilebilir. Tanrı saklasın ama içinde yaşadığınız bina yarın çökebilir. Fakat müteahhidin güvenilirliği ve inşaatın kalitesi, yıkılmasının pek mümkün olmadığını düşünmek için iyi nedenlerdir.
Beşincisi, eğer kanıt varsa, bu kanıtlar bilimsel kanıtlar mı, yani bilimsel yöntemlerle elde edilen kanıtlar mı? Bilim adamlarının kullandığı üç yaygın yöntem deney, gözlem ve ölçme olarak sayılabilir. Felsefi kanıtlar iyi kanıtlar olabilir ama bunların bilimsel kanıt olması gerekli değildir.Tanrı’nın var olmasıyla ilgili olarak ilk dört soruya evet diye cevap verebiliriz ancak beşinci soruya olumlu yanıt veremeyiz.
1. Tanrı vardır.
2. Tanrı’nın var olduğunu bilebiliriz.
3. Tanrı’nın var olması için bazı nedenler sayabiliriz.
4. Tanrı’nın var olma nedenleri, Tanrı’nın varlığıyla ilgili kanıtları oluşturmaktadır.
5. Bu kanıtlar bilimsel değildir. Ancak sıradışı bir şekilde geniş anlamda bilimsel sayılabilirler.
(I) TANRI VAR MIDIR? Tarih boyunca, dünyadaki tüm kültürlerde insanlar Tanrı’nın var olduğu konusunda ikna olmuşlardır.
Farklı sosyolojik, entelektüel, duygusal kökenlerden gelen ve farklı eğitim seviyelerine sahip milyarlarca insan bir Yaratıcı ve tapınılacak bir Tanrı olduğuna inanıyorlar. Kuşkusuz, bir şeye çok sayıda insanın inanıyor olması bu şeyin doğru olduğu anlamına gelmez. Öte yandan, çağlar boyunca bu kadar çok kişi kişisel olarak Tanrı’nın var olduğuna ikna olduysa, insan kesin bir güvene sahip olarak hepsinin yanıldığını söyleyebilir mi?
İnsanlıkla ilgili araştırmalar, en uzak ve en soyutlanmış ilkel insanlar arasında bile günümüzde evrensel bir Tanrı inancı olduğuna işaret etmektedir. Dünyadaki en eski dönemlere ait tarih bilgisi ve efsanelerle ilgili bilgiler, orijinal kavramın Yaratıcı olan bir Tanrı kavramı olduğudur. Günümüzde çoktanrılı olan toplumlarda bile orijinal baş Tanrı kavramı varmış gibi görünüyor.
Bu tabii ki, yeteri kadar kişi inanırsa bir şeyin doğru sayılacağı anlamına gelmiyor. Örneğin bilim insanları, evrenle ilgili önceki çıkarımları çürüten yeni gerçekler keşfetmişlerdir. Fakat bilim ilerledikçe hiçbir bilimsel keşif, bütün bunların arkasında akıllı bir düşünce olmasının sayısal olasılığına karşı çıkamamıştır. Nitekim, bilim insan yaşamı ve evren hakkında ne kadar çok şey keşfederse, bunların o kadar karmaşık ve belirgin bir şekilde tasarlandığını görüyoruz. Tanrı’dan uzağa işaret etmek bir yana, kanıtlar akıllı bir kaynağa doğru artan bir şekilde işaret etmektedir.
Fakat nesnel kanıt her şey demek değildir. Çok daha önemli bir mesele vardır. Tarih boyunca dünyada milyarlarca insan Tanrı’nın varlığı konusunda sağlam, çekirdek inançlarını doğrulamışlardır—bu inançlarına, öznel, Tanrı’yla sahip oldukları kişisel ilişki aracılığıyla varmışlardır. Günümüzde milyonlarca insan Tanrı’yla deneyimleri hakkında ayrıntılı bilgiler verebilirler. Bunlar yanıtlanan dualara, ve Tanrı’nın ihtiyaçlarını olağanüstü biçimlerde karşılamasına ve önemli kişisel kararlarda kendilerini yönlendirmesine işaret etmektedir. Sadece inançlarını ayrıntılı bir şekilde anlatmakla kalmıyorlar, ama aynı zamanda Tanrı’nın hayatlarındaki etkinliklerini de ayrıntılı bir şekilde dillendiriyorlar. Pekçok kişi seven bir Tanrı’nın var olduğuna ve kendilerine sadık olduğunu gösterdiğine inanıyorlar. Eğer kuşkucu birisiyseniz, şunu kesin olarak söyleyebilir misiniz: “Ben kesinlikle haklıyım ve sayıları milyarları bulan bu insanlar Tanrı hakkında kesin olarak yanılıyorlar.’?
‘İman’, günümüzde yanlış bir şekilde kullanılan ve yanlış bir şekilde anlaşılan bir sözcük. Günümüzde bir çok insan, 'imanın' insanların neye inanmaları konusunda düşündükleri şeylerle ilgili nedenlere karşı kullanılan bir şey olduğunu düşünüyorlar. Günümüzde imanla ilgili popüler düşünce, insanların yoğun bir irade eylemiyle ruhsal umudu zorla ortaya çıkaran, dini bir hüsnü kuruntu olduğudur. Bu ifade bazı inanç sistemlerini betimliyor olabilir ama Kutsal Kitap’a uygun olan Hıristiyanlığın nitelikleri böyle değildir. Gerçek Hıristiyan inancı kanıtların olmadığı bir ortamda sadece inançtan oluşmaz. Aksine kanıtlar karşısında verilen doğru karşılıktır. Hıristiyan inancı kanıtlara önem verir. Olgular önemlidir.