headerLogo2b-18pt-myriadpro

Tanrı Var mı? Neden İnanıyorum?

Dünya’daki suyun yüzde doksanı okyanuslardadır. Fakat Dünyamız’da, sudan tuzu ayıran ve sonra suyu kürenin her yerine dağıtmak için tasarlanmış bir sistem vardır. Buharlaşma, tuzu geride bırakarak okyanus sularını alır ve bulutları oluşturur. Bulutlar rüzgarla kolayca hareket ettirilerek bitkisel yaşam, hayvanlar ve insanlar için toprakların üzerine suyu yağdırır. 10 image10872 cleopatra wide 45Bu arındırma ve tedarik sistemi bu gezegende yaşamın sürdürülmesini sağlar. Suyun geri dönüşümü ve yeniden kullanımını sağlayan bir sistemdir.  

İnanılmaz değil mi? Bugün sizin ve benim içtiğimiz su, Kleopatra’nın saçlarını ve Cengiz Han’ın atlarını yıkadığı suyla aynı sudur. Tamam, kabul ediyorum çok iyi bir örnek olmadı. Ama gerçek şu ki, Tanrı, her kuşağın, geri dönüştürülmüş ve yeniden kullanılmış su sisteminden yararlanmasını olanaklı hale getirmiştir. “Yaptıkların ne büyüktür, ya RAB, düşüncelerin ne derin!” (Mezmur 92:5, Eski Antlaşma)

İNSAN BEYNİ.  Beynimiz aynı anda inanılmaz miktarda bilgiyi işletmektedir. Beynimiz gördüğümüz tüm renkleri ve nesneleri- çevremizdeki ısıyı, yere basan ayaklarımızın baskısını, ağzımızın kuruluğunu, bu web sitesinin renk temasını ve bunun size kendinizi nasıl hissettirdiğini bile- algılar. Beynimiz duygusal tepkileri, düşünceleri ve anıları kaydeder. Aynı zamanda beynimiz, nefes alıp verme kalıbımız, göz kapağı hareketleri, açlık ve ellerimizdeki kasların hareketi gibi vücudumuzun devam eden işlevlerini de takip eder. 

İnsan beyni saniyede bir milyondan fazla mesajı işletir. Beynimiz tüm bu verilerin önemini süzgeçten geçirir ve göreceli olarak önemsiz olan verileri dikkate almaz. Bu süzgeçten geçirme fonksiyonu dikkatimizi toplamamızı ve dünyamızda etkili bir şekilde işlememizi sağlar. Saniyede bir milyondan fazla bilgiyi ele alan ve bir yandan da önemini değerlendiren ve en önemli bilgilere göre davranmamıza olanak sağlayan beynimiz hakkında ne söylemeliyiz? İnsanı bu denli hayrete düşüren bir organın sadece şans eseri ortaya çıktığını mı? Hiç sanmıyorum. Beyin diğer organlardan farklı bir şekilde çalışır. 11 image10873 dream mind 45Arkasında akıl vardır. Bunu, akıl yürütme, duygulara sahip olma, hayal etme ve planlama, eyleme geçme ve başkalarıyla ilişki kurma becerimizde görüyoruz. İnsan, insan beynini nasıl açıklayabilir?

NASA uzay mekiğini göreve gönderdiğinde, planın bir maymun tarafından değil, akıllı ve bilgili akıllar tarafından yazıldığı varsayılır. İnsan beyninin varlığını nasıl açıklayabiliriz? İnsan beynini ancak, insan düşüncesinden daha akıllı ve bilgili bir akıl yaratmış olabilir. Karmaşıklığı, arkasında daha büyük bir akıl olduğuna işaret etmektedir.

(III)  TANRI VAR MI?  Sadece ‘şans’ veya ‘doğal nedenler’, yaratılış konusunda yeterli bir açıklama sağlamıyorlar. Tanrı’nın var olmasının alternatifi, çevremizde var olan her şeyin doğal nedenler ve rastlantısal olarak oluştuğu açıklamasıdır. Eğer birileri zarı atıyorsa, altı altı atması olasılığı vardır. Ama boş yüzeyli bir zarda noktaların belirmesi olasılığı bundan farklı bir şeydir. Yüzyıllar önce Pasteur’ün kanıtlamaya çalıştığı şeyi bilim doğrulamaktadır: Yaşam, yaşam olmayan bir şeyden türeyemez. İnsan, hayvan ve bitki yaşamı nereden gelmektedir? 

Aynı zamanda, doğal nedenler, insan DNA’sındaki belirgin bilgi miktarı konusunda yetersiz bir açıklamadır. Tanrı’yı hesaba katmayan insan, bütün bunların bir neden ve tasarım olmadan, sadece şans eseri oluştuğu sonucunu çıkarmak zorunda kalacaktır. Karmaşık bir tasarımı gözlemleyip bunu şansa bağlamak entelektüel açıdan eksiktir.

12 iii mt rushmore4 temp5 45ABD’de bir dağın yan tarafına oyulan heykelin resmini gördünüz mü hiç? Bir heykeltıraş ve dört yüz işçinin eseridir. On sekiz metre yüksekliğinde dört Amerikan başkanının heykelini oymak bu adamların on sekiz yılını aldı. Bu dağa Rushmore Dağı denir ve Güney Dakota’da bulunmaktadır. 

Bu heykele bakıp şans eseri ortaya çıktığını düşündüğünüzü hayal edin! Rüzgar, yağmur ve şansa istediğiniz kadar zaman verin, dağın yan tarafından böyle bir şeyin rastlantısal olarak biçimlendiğine inanmak oldukça güçtür. Sağduyu, bu figürleri insanların tasarlayıp ustalıkla oyduğunu bizlere söyleyecektir. 

Saygın astronom Sir Frederick Hoyle, insan hücresinde amino asitlerin rastlantısal biçimde biraraya gelmesi fikrinin matematiksel açıdan saçma olduğunu göstermiştir. ‘Şansın’ zayıflığını şu benzetmeyle açıklamıştır. Diyor ki, “747 model uçağın tüm parçalarının olduğu bir hurdalıkta bir kasırganın çıkıp da, kazara bunları kalkışa hazır bir uçak biçiminde biraraya getirme şansı nedir? Tüm evreni dolduracak kadar büyük hurdalıklarda esecek olsa bile bu olasılık, göz ardı edilebilecek kadar küçüktür!” (5)   

Biri bir zamanlar şöyle bir şey söyledi; eğer bir milyon maymunu bir milyon daktilonun başına oturtursanız, eninde sonunda biri şans eseri oyun yazarı ve şair Shakespeare’in Hamlet adlı yapıtını yazacaktır. Fakat Hamlet’i bulduğumuzda bunun şans eseri ve maymunlar tarafından yazıldığını düşünmüyoruz. O halde ateistler neden evren için bu inanılmaz derecede olasılık dışı açıklamayı kullanıyorlar? Açıkçası, bir ateist için geriye kalan tek şans budur. Bu noktada, evrenle ilgili mantıklı bir açıklamadan çok psikolojik bir açıklamaya ihtiyaç duymaktayız. Evrenle ilgili mantıklı bir açıklamamız var ama ateist bunu beğenmiyor. Bu açıklamanın adı Tanrıdır.