headerLogo2b-18pt-myriadpro

Önsöz

01 image12187 sketch draw god 45Yazar Rob Bell, Velvet Elvis adlı kitabında şöyle diyor, Tanrı’yı, düzgün çizgiler ve tanımlarla çözdüğümüz an, artık Tanrı’yla uğraşmıyoruz demektir. Artık o uydurduğumuz bir kişidir.” Katılıyorum. Bu dizide Tanrı hakkında neleri bilmemizin mümkün olduğunu keşfedeceğiz. Sadece Tanrı’nın kendisi hakkında açıkladıklarını bilebilecek olsak da, bu harika vahiyler, cennete gidene kadar bizleri mutlu bir şekilde tatmin etmeye yeterlidir. Bu diziden keyif alacağınızdan eminim.

Bir zamanlar, Elçi Pavlus Atina’yı ziyaret ediyordu. Şehre gelme nedeni İsa Mesih ve dirilişi hakkındaki iyi haberi paylaşmaktı fakat bunu yapabilmesi için önce onlara gerçek Tanrı kavramını tanıtması gerekiyordu. “Ey Atinalılar, sizin her bakımdan çok dindar olduğunuzu görüyorum. Ben çevrede dolaşırken, tapındığınız yerleri incelerken üzerinde, BİLİNMEYEN TANRI'YA diye yazılmış bir sunağa bile rastladım. Sizin bilmeden tapındığınız bu Tanrı'yı ben size tanıtayım.” (Elçilerin İşleri 17:22-23, İncil)

Elçi Pavlus baktığı her yerde altından, gümüşten ve taştan yapılmış birçok put gördüğü için kederlenmişti. “…Pavlus, kenti putlarla dolu görünce yüreğinde derin bir acı duydu.” (Elçilerin İşleri 17:16)

İnsanlar İsa’nın Mesih olduğunun duyurulduğunu işittikleri zaman akıllarına ne geliyordu? Onun yabancı bir tanrı olduğunu varsaydılar. Onlarınki gibi zihinleri putperestlikle yozlaşmış insanlar için bu son derece doğal bir tepkiydi. Pavlus’un bahsettiği kişinin kendi ilahlarına benzer bir seviyede, başka ulustan bir ilah olduğunu düşündüler. Pavlus putperestliklerinin yanlışlığı konusunda onları ikna etmek için Tanrı’dan dünyanın Yaratıcısı olarak söz etti ve böylece dolaylı olarak birçok tanrı olduğuna ilişkin görüşlerine karşı çıktı.

02 fantasy shot worlds apart 45“Dünyayı ve içindekilerin tümünü yaratan, yerin ve göğün Rabbi olan Tanrı, elle yapılmış tapınaklarda oturmaz. Herkese yaşam, soluk ve her şeyi veren kendisi olduğuna göre, bir şeye gereksinmesi varmış gibi O'na insan eliyle hizmet edilmez. Tanrı, bütün ulusları tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bucağına yerleştirdi. Ulusların sürelerini ve yerleşecekleri bölgelerin sınırlarını önceden saptadı. Bunu, kendisini arasınlar ve el yordamıyla da olsa bulabilsinler diye yaptı. Aslında Tanrı hiçbirimizden uzak değildir.” (Elçilerin İşleri 17:24-27, İncil)

Tanrı Size Uzak Görünüyorsa, Kimin Uzaklaştığını Tahmin Edin Bakalım!

Tanrı’nın hayatta bizleri olduğumuz yere koyma arzusunun amacı, kendisini kişisel olarak tanıma fırsatına sahip olmamızdır. “Bunu, kendisini arasınlar ve el yordamıyla da olsa bulabilsinler diye yaptı.” İnsanların bir ve gerçek Tanrımız’ın karakteri ve kişiliği hakkında çok şey öğrenmemiş olmaları gerçeği, insanın aptallığının ve kötülüğünün büyüklüğünü göstermektedir. İnsan, Tanrı’nın vahiyle açıkladıklarıyla ne yaptı? Pek bir şey yapmadı. Bunlardan tamamıyla faydalanamadı.

Tanrı Kayıp mı Oldu?

Tanrı’nın insanın kendisini bulmasına ilişkin arzusu hakkında okuyoruz. Tanrı bunun mümkün olduğunu söyledi. Yaşamı bu görkemli amaca göre tasarladı! Peki, ama ‘Tanrı’yı bulmak’ ne demek? Tanrı kayıp mı? Hayır, Tanrı ‘kayıp’ değil. Tanrı’yı bulmak, kayıp ev anahtarımızı bulmak gibi bir şey değil. Tanrı’nın arzusu, O’na giden yolumuzu yeniden bulmamızdır. Hayatlarımızda ‘kayıp’ veya eksik olan şey Tanrı’yla sahip olmak üzere yaratıldığımız ilişkidir. Gerçek şu ki hepimiz bunu kaybettik. Bir zamanlar bu ilişkiye sahiptik ve kaybettik. Daha sonra önsözde Adem ve Havva’dan söz ederken bunun üzerinde konuşacağız.

İsa, egemenlikle ilgili benzetmelerinden birinde Tanrı’yı bulmanın sevincinden söz etti. Dedi ki, “Göklerin Egemenliği, tarlada saklı bir defineye benzer. Onu bulan yeniden sakladı, sevinçle koşup gitti, varını yoğunu satıp tarlayı satın aldı.” (Matta 13:44)

03 image1908 worship 45İsa’ya iman etmek için insanın dünyasal varlıklarını satması gerektiğini söylemiyordu. Benzetmenin ana mesajı, Tanrı’nın egemenliğinin keşfinin, dünyadaki her şeyden daha fazla sevinç vermesidir. Tanrı’yı bulmak, sadece altın paralarla dolu gömülü bir hazine sandığı bulmak gibi bir şey değildir. Daha çok tüketilemez bir altın madeni bulmak gibi bir şeydir. Bu zenginliği yeryüzüne çıkarmak hayat boyu surer. Nitekim ne kadar kazarsanız o kadar saf altın verir.

Bu keşfin neden bu kadar büyük bir sevince neden olduğuna hayret etmeli miyiz? Hayır, fakat genellikle görünür olan şeylere çok fazla değer veriyoruz. Neden vermeyelim ki? “Çünkü görünenler geçicidir, görünmeyenlerse sonsuza dek kalıcıdır. ” (2.Korintliler 4:18)

İmana Duyulan İhtiyaç

Tanrı’nın kayıp olmadığı üzerinde hemfikiriz. Bazılarınız, kayıp olanın, Tanrı’nın bizlerle sahip olmayı arzuladığı eşsiz ilişki olduğu konusunda da fikir birliğinde olabilir. Her durumda Tanrı’nın verdiği şu vaadi dinleyin.

“Beni arayacaksınız, bütün yüreğinizle arayınca beni bulacaksınız. Kendimi size buldurtacağım” diyor RAB.” (Yeremya 29:13-14, Eski Antlaşma). Tanrı, kendisini bizlere açıklayacağını ve bunda imanın büyük bir rol oynadığını söylüyor bizlere. “İman olmadan Tanrı'yı hoşnut etmek olanaksızdır. Tanrı'ya yaklaşan, O'nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir.” (İbraniler 11:6). İmana nasıl sahip olabiliriz? Tanrı’nın yüreklerimize konuştuğu mesajı işiterek ve ilahi vahyine karşılık vererek. Gerçek iman budur: Tanrı’nın Sözü’ne inanmak ve buna göre hareket etmek.