headerLogo2b-18pt-myriadpro

Kim Olduğunu Sanıyorsun? Tanrı mı?

01 image12302 think wonder confused peach 45İsa’ya dair İncil’in sayfalarında resmedilen hikaye ya tarihteki en önemli olay ya da en acımasız oyundur. Şayet bir oyunsa, o zaman Hıristiyanlığın mesajı, bu isim üzerine kurulan sayısız hayatın umutlarıyla birlikte harap olacaktır. Elçi Pavlus, Kutsal Ruh’un esiniyle yazarken şöyle dedi:

“Mesih dirilmemişse, bildirimiz de imanınız da boştur. Bu durumda Tanrı'yla ilgili tanıklığımız da yalan demektir. Çünkü Tanrı'nın, Mesih'i dirilttiğine tanıklık ettik. Ama ölüler gerçekten dirilmezse, Tanrı Mesih'i de diriltmemiştir. Ölüler dirilmezse, Mesih de dirilmemiştir. Mesih dirilmemişse imanınız yararsızdır, siz de hâlâ günahlarınızın içindesiniz. Buna göre Mesih'e ait olarak ölmüş olanlar da mahvolmuşlardır. Eğer yalnız bu yaşam için Mesih'e umut bağlamışsak, herkesten çok acınacak durumdayız.” (1. Korintliler 15:14-19)

Bu web sitesini araştıran bazılarınız İsa’nın ölümden dirilmediğini çünkü hiçbir zaman ölmediğini söyleyecektir. Siz bunu işittiniz ama benim tahminim, İncil’in öğrettiklerini destekleyen kanıtları hiçbir zaman değerlendirmemiş olduğunuz yönünde. Düşünün bir kere. İsa’ya dair İncil’de ayrıntılı bir şekilde anlatılan hikaye doğru ise, o zaman dünyamıza yeryüzünü sarsacak nitelikte sonuçları olan sıradışı haberler ulaştı demektir. Hangisi olduğuna karar vermek için zaman ayırdınız mı? Bildiğiniz şey doğru mu, yanlış mı?

Bu denli ağırlığı olan bir meselede, İsa’nın iddialarının doğruluğunu veya yanlışlığını araştırmak sizin çıkarınızadır. Öte yandan, şaşırtıcı bir şekilde, inanmayan birçok kişi İsa’nın ölümü, gömülmesi ve üçüncü gün ölümden dirilişini destekleyen kanıtları araştırma zahmetine bile girmemiştir. Başka birinin İsa hakkında onlara söylediklerine inanmakla yetinirler. Onlar gibi olmadığınıza sevindim, çünkü öyle olsaydınız, bu satırları okuyor olmazdınız.

Hıristiyan iddiası bir oyun mu? Sadece hüsnükuruntu mu? Yoksa aslında gerçek mi? İsa, İncil’in iddia ettiği kişi mi? Tanrı mı?

02 image12282 view opinion idea interview 45Günümüzde İsa’nın gerçek kimliği konusunda çok sayıda görüş ayrılıkları mevcuttur. Bir anketle insanlara rastlantısal bir şekilde İsa’nın kim olduğunu düşündüklerini soracak olsanız, çeşitli cevaplar alırsınız. Bazıları, Buda, Muhammed, Konfüçyus ve başkalarına eş büyük bir peygamber olduğunu söyleyebilir. Yine başkaları sevgi dolu ancak, soylu fakat boş bir dava uğruna öldürülen zayıf bir insan olduğunu söyleyebilirler. Ve bazıları bu son görüşe katılmazlar. İsa’nın hiçbir zaman ölmediğini söylerler.

Siz İsa’nın kim olduğunu düşünüyorsunuz? Yukarıda sıralanan görüşler herhangi bir ölçüde doğru sayılabilir mi? Yoksa bazı ilgili ayrıntılar eksik mi? Çağımız, herhangi bir araştırmada haklı olarak açık fikirlilik ve entelektüel dürüstlüğü gerektirir. O halde, İsa’yla ilgili olarak da, olumlu veya olumsuz da olsa karar vermeden önce bütün olguları gözden geçirmek şarttır.

İsa Tanrı olduğunu, evrenin Yaratıcısı ve Cennete girmemizin bir ve tek yolu olduğunu ileri sürdü. Bunlar oldukça çarpıcı iddialar, öyle değil mi?

Tercih Meselesi Değildir!

Çoğu şeyin göreceli sayıldığı çağımız, İsa meselesini, sanki giysi seçimine benzer bir şekilde sadece kişisel tercihten ibaretmiş gibi düşünerek meseleyi karıştırıyor! Öte yandan, mesele tamamıyla farklı türde bir meseledir. Yeni Antlaşma’nın bu iddiası ya doğrudur ya da doğru değildir. Yanlışsa, o zaman İsa’yı izlemeyelim. Hayatlarımızla başka bir şey yapalım. Fakat iddia doğruysa, İsa’yı kabul etmeli ve buyurduğu gibi O’na inanmalıyız. İsa’ya nasıl karşılık verdiğimiz tercih meselesi değildir. Gerçek meselesidir. İsa’nın gerçekten ileri sürdüğü kişi olup olmadığının saptanması meselesidir.

03 image5098 yell 45Serideki bu ilk yazıda, İsa’nın döneminde yaşayan din önderlerinin sorduğu soruyu soralım. “Kim olduğunu sanıyorsun? Tanrı mı?” Onların kullandığı ses tonunu dahi kullanabiliriz, çünkü İsa hakkındaki düşüncelerinin ne olduğunu biliyoruz. Din önderleri İsa’yı ve O’nu izleyen büyük kalabalıkları kıskanıyordu. İsa’nın öğretişleri karşısında büyük öfke duyuyorlardı.

İsa’nın ölüm cezasına çarptırılmasını istemek için geldikleri Roma Valisi, bu isteklerinin nedenini biliyordu. “İsa'yı kıskançlıktan ötürü kendisine teslim ettiklerini biliyordu.” (Matta 27:18).

Peki ya dini önderler? “Başkâhinler ve din bilginleri bunu duyunca İsa'yı yok etmek için bir yol aramaya başladılar. O'ndan korkuyorlardı. Çünkü bütün halk O'nun öğretisine hayrandı.” (Markos 11:18)

Dini liderler İsa’yı tutuklamaları için tapınak görevlilerini gönderdiler ama görevliler İsa’nın öğretişleri karşısında hayrete düştüklerinde planları başarısızlığa uğradı. “Ferisiler halkın İsa hakkında böyle fısıldaştığını duydular. Başkâhinler ve Ferisiler O'nu yakalamak için görevliler gönderdiler… Görevliler geri dönünce, başkâhinlerle Ferisiler, "Niçin O'nu getirmediniz?" diye sordular. Görevliler, "Hiç kimse hiçbir zaman bu adamın konuştuğu gibi konuşmamıştır" karşılığını verdiler. Ferisiler, "Yoksa siz de mi aldandınız?" dediler.” (Yuhanna 7:32, 45-47). Din önderlerinin sözlerine İsa’ya karşı duydukları kıskançlık ve öfke karışmıştı.

İster inanın ister inanmayın, bu şekilde karşılık vermelerinin nedenini anlayabiliyorum. Kimse, sanki evrenin merkeziymiş gibi davranan insanlardan hoşlanmaz. Hepimiz bu tür insanlarla karşılaşmışızdır. Mümkünse, bu insanlarla bir daha ilişkimiz olmasını istemeyiz!

Bunun bir istisnasının Tanrı’nın kendisi olacağını sanıyorum. Söz konusu Tanrı olduğunda, bir istisna yapabiliriz çünkü O evrenin merkezidir! Tanrı olmadan, kibirli, ben-merkezci insanlardan ne kadar hoşlanmadığımızı düşünüyor olmazdık. O halde, Tanrı, “bana tapının”, “bana hizmet edin”, “irademi yerine getirin” diyebilir ve düşüncemizi ve hayatımızı en yüce iyiliğe vermemiz uygun görünmektedir. Öte yandan, başka biri bize bu tür buyruklar verecek olsa, şöyle karşılık verirdik, “Kim olduğunu sanıyorsun? Tanrı mı?”