CEVAP PENCERESİNİ AÇMAK İÇİN 'CEVAP' İKONUNA TIKLAYIN. PENCEREYİ KAPATMAK İÇİN TEKRAR TIKLAYIN.
Cennete giden yol haritasında öncelikle köprüyü geçtik. Köprü aslında İsa Mesih'in kendisidir. Şimdi buradasınız işaretini gördüğümüzde artık istediğimiz yerdeyizdir. Cennete gidebilmek için gerekli her şey hazırdır, biz Cennetin vatandaşı olduk. Peki, bundan nasıl emin olabiliriz. Bu birçok kez kafamızı kurcalayan bir sorudur. O yüzden bu derste bu konuya girip biraz inceleyeceğiz.
Ahmet: "İnşallah Allah bizi cennetine alır"
Belgin: "Beni aldığını biliyorum!"
Ahmet: "Yok canım sende, sadece Allah bunu bilebilir."
Belgin: "Ama ben de bunu bilebilirim"
Yukarıdaki konuşmada acaba kim haklı?
Belki ilk başta insanların cennete gidip gidilmeyeceğini bilemeyeceğini düşünüyor olabilirsiniz. Ancak Kutsal Kitap'a göre bunu bilebiliriz. Bu dünyada yaşarken cennete mi cehenneme mi gidebileceğimizi seçebiliriz aslında. Bu da ancak İsa Mesih'in çarmıhta yaptığı işe iman etmekle olabilir.
* * * * *
Öncelikle şu küçük soruya basit bir cevap verin. Bu dersin sonunda tekrar dönüp cevabınızı kontrol edin lütfen. Cennete gideceğimizden yani kurtulduğumuzdan emin olabilir miyiz? EVET -- HAYIR
Yanıtımız evet olmalıdır.
* * * * *
Eğer bir önceki derste gördüğümüz gibi İsa Mesih'i kurtarıcı olarak kabul edip O'na iman ediyorsak kurtulduğumuzdan emin olabiliriz. "Neye güveniyorsun kardeşim" diye bazı tartışmalarda söylenen sözü duymuşsunuzdur. Şimdi benim bu söylediklerime ve sizin de sahip olduğunuz bu kurtuluştan neye güvenerek emin olduğumuzu öğrenelim.
Kutsal Kitap 66 kitaptan oluşur ve iki bölüme ayrılmıştır: Eski Antlaşma ve Yeni Antlaşma. Eski Antlaşma’nın 39 kitabını daha çok Tevrat ve Zebur olarak ve Yeni Antlaşma’nın 27 kitabını daha çok İncil olarak bilirsiniz.
Tanrı’nın doğasında iyilik yapmak vardır ve günahkârlara karşı gösterdiği sabır onların kurtulmasını istediğini gösteriyor. Tanrı’nın sizi sevdiğinden emin misiniz? Seviyor. İncil’i okuduğunuz zaman bunu göreceksiniz, hissedeceksiniz ve sevineceksiniz! İncil Tanrı’nın size yazdığı bir sevgi mektubudur!
Kutsal Kitap'a Güvenebilirsiniz!
Elimizde bize Tanrı'nın ne istediğini, vaatlerini ve yaptıklarını anlatan en güvenilir kaynak olan Kutsal Kitap vardır. Kutsal Kitap'ın tarihselliği ve güvenilirliği konusunda makaleleri web sitemizin diğer bölümlerinde okuyabilirsiniz. Tek bir gerçeği unutmayın. Kutsal Yazıları ilk başta esinlemek konusunda kudrete ve egemen denetime sahip olan Tanrı, egemen kontrolünü hiçbir zaman bir kenara bırakmadı. Bunu söylerken şunu kastediyorum; Tanrı hiçbir zaman kimseye kendi esinlediğini değiştirme izni vermedi. Esinlendikleri andan itibaren Tanrı, Kutsal Yazılar’ın korunması konusunda kudretine ve egemen denetimine devam etti. “RAB'be karşı başarılı olabilecek bilgelik, akıl ve tasarı yoktur.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 21:30). Bugün İncil’de İsa hakkında okuduklarınız Tanrı’nın İsa hakkında bilmenizi istedikleridir.
İncil'de Yuhanna müjdesinden bir ayet okuyalım;
"Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir." (Yuhanna 5:24)
İsa Mesih'in bu söylediği cümleye göre kurtuluş neye bağlıdır? Düşüncelerinizi yazınız.
İsa Mesih'in sözünü işitip, O'nu gönderene yani Tanrı'ya iman edersek kurtulabiliriz. Sonsuz yaşama sahip olmak için İsa Mesih'in sözlerini işitmek gerekir.
İncil'de söz edildiği şekliyle sonsuz yaşam cennette yaşam anlamına gelir. Tabii ki, bir anlamda hepimiz sonsuz yaşama sahibiz çünkü hepimiz sonraki yaşamımızda sonsuzluğu bir yerde geçireceğiz.
Fakat İncil’de Tanrı cehennemde geçirilecek yaşama ‘sonsuz yaşam’ demiyor. ‘Sonsuz ölüm’ diye adlandırılıyor. Sonsuzluğu cehennemde geçirecek olanlar için sonsuz yaşama sahip olduklarını söyleyemeyiz. Sonsuz ölümü deneyim edecekler. Yani sonsuza dek Tanrı’dan ayrı düşecekler.
‘Sonsuz yaşamım var’ demek ‘Vatanım cehennemde değil, göklerdedir’ demektir. Sonsuza kadar! “Oysa bizim vatanımız göklerdedir. Oradan Kurtarıcı'yı, Rab İsa Mesih'i bekliyoruz.” (Filipililer 3:21, İncil)
Tanrı Kutsal Kitap boyunca günahın ücretinin ölüm olduğunu söylemiştir. Bunu birinci derste öğrendik değil mi? Ölüm ayrılık demektir ve bunun iki yönü vardır. İnsanın canı bedeninden ayrıldığında yaşadığı fiziksel ölüm vardır. İkincisi ölümün ruhsal yanıdır ve bence ikisi arasında daha korkunç olanıdır. Ruhsal ölümü deneyim etmek, Tanrı’dan ayrı düşmek demektir; bedenimizden değil, Yaratıcımız’dan.
Tanrı cennet konusunda güvence sahibi olmanızın bir yolunu açtı mı? Evet, kurban aracılığıyla insanın, Tanrı karşısında yeniden “doğru” olabilmesi için her zaman bir yol açmıştır. İsa sayesinde ölümden yaşama geçebilirsiniz. Yani Tanrı’dan sonsuza kadar ayrı düşmekten!
Dikkatimi çeken şey nedir? Cennet güvencesi kadar muazzam bir şeyin bu denli basit bir şekilde güvence altına alınıyor olması. İman etmekle!
* * * * *
İsa Mesih'e iman eden bir kişi ölümden yaşama geçmiştir. Aşağıdaki ayeti okuyarak sorulan sorunun doğru olan şıkkını işaretleyiniz:
"Böylece Mesih İsa'ya ait olanlara artık hiçbir mahkûmiyet yoktur." (Romalılar 8:1)
Kime mahkumiyet yoktur?
a) Dini işleri çok olana
b) Ahiret gününde Tanrı'nın merhamet ettiklerine
c) Mesih İsa'ya iman edenlere
Cevabımız 'Mesih İsa'ya iman edenlere' olmalıdır. Ayet açıkça bunu belirtir. Biz Yasa ve Günahın mahkûmiyeti altında ölüm cezasını hak ederken İsa Mesih bizi bu mahkûmiyetten kurtarmak için bütün cezayı üstüne aldı. Böylece O'na iman ettiğimizde bize de mahkûmiyet olmayacaktır.
Müjde, mahkumiyetimizi yüklenmiş olan bir Kurtarıcı olması. Bu Kurtarıcı’ya ait olanlar dürüstçe ve sevinçle şöyle söyleyebilirler:
"Günah beni mahkum etmeyecek!
Yasa beni mahkum etmeyecek!
Cehennem beni mahkum etmeyecek!
Ve Tanrı beni mahkum etmeyecek!
Bağışlandım! Başkalarından daha iyi değilim. Sadece özgürüm... benim mahkumiyetimi yüklenene hizmet etmek ve O’nu daha iyi tanımak için özgürüm.”
* * * * *
Tanrı'ya Güvenebilirsiniz!
Çocuk: "Baba bana biraz ekmek verir misin?"
Baba içinden: "Ne ekmeği şu çocuğa biraz taş vereyim"
Çocuk: Baba lütfen biraz ekmek verir misin?
Baba içinden: Yılan versem olmaz mı?
Ne tuhaf bir konuşma değil mi? "Ne biçim bir baba" diye düşünüyor olabilirsiniz.
Babanın karakteri nasıldır?
a) Güvenilmez
b) Güvenilir
Cevap: Güvenilmez olacaktır. Çünkü baba çocuğun çok doğal olan isteklerini kötülükle karşılamayı düşünmektedir. O zaman bu babaya nasıl güvenebiliriz ki?
* * * * *
Yukarıda okuduğunuz yazıyı aslında İsa Mesih'in verdiği bir örnekten aldım. İsa Mesih Tanrı'nın karakterini anlatırken böyle bir örnek kullanıyor. Dilerseniz bu ayetleri okuyalım;
İsa şöyle dedi, "Hanginiz kendisinden ekmek isteyen oğluna taş verir? Ya da balık isterse yılan verir? Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi biliyorsanız, göklerdeki Babanız'ın, kendisinden dileyenlere güzel armağanlar vereceği çok daha kesin değil mi?" (Matta 7:9-11)
Tanrı bize İsa Mesih'e iman ettiğimizde sonsuz yaşamı alacağımızı vaat etmiştir. Tanrı güvenilir olduğuna göre bu vaat sizin için ne ifade ediyor. Açıklar mısınız?
Tanrımız yukarıda çocuğuna taş ve yılan vermeyi düşünen baba gibi değildir. O her isteğimizi, ihtiyacımızı bizden çok daha iyi bilendir. Vaatleri her zaman yerine gelmiştir. Bunu Kutsal Kitap'ta açıkça görebiliriz. Bu sefer "İsa Mesih'e iman edenin sonsuz yaşamı vardır" dediğinde diğer yerine gelen vaatlerine göre biz bu vaade iman edebilir, gerçekleşeceğinden emin olabiliriz. Tanrı'yla ilgili bilmemiz gereken en önemli kavram şudur. Tanrı hem iyiliğin hem de kötülüğün kaynağı değildir. Tanrı'nın planları saf ve kusursuz iyiliğin yollarıdır. Sadece doğrulukla kurulur ve insan için en iyi seçimdir.
“Çünkü sizin için düşündüğüm tasarıları biliyorum” diyor RAB. “Kötü tasarılar değil, size umutlu bir gelecek sağlayan esenlik tasarıları bunlar.” (Yeremya 29:11, Eski Antlaşma)
Rom.8: 31 Öyleyse buna ne diyelim? Tanrı bizden yanaysa, kim bize karşı olabilir?
Rom.8: 32 Öz Oğlu'nu bile esirgemeyip O'nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı, O'nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı?
Rom.8: 33 Tanrı'nın seçtiklerini kim suçlayacak? Onları aklayan Tanrı'dır.
Rom.8: 34 Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş olan Mesih İsa, Tanrı'nın sağındadır ve bizim için aracılık etmektedir.
Rom.8: 35 Mesih'in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı?
Rom.8: 36 Yazılmış olduğu gibi: "Senin uğruna bütün gün öldürülüyoruz, Kasaplık koyun sayılıyoruz."
Rom.8: 37 Ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz.
Rom.8: 38-39 Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa'da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.” (Romalılar 8:31-39)
“Sizi çağıran Tanrı güvenilirdir; bunu yapacaktır.” (1. Selanikliler 5:24)
İşte Kutsal Kitap’ın Tanrısı budur! Tanrı her zaman gerçeği söyler. Antlaşma yaptığında antlaşmasına uyar. Bir şey söylediğinde bunu gerçekten kast eder. Gerçeği söylediğinde O’na inanabiliriz. Söylediği gerçektir. Biz sadık olmasak da Tanrı sadık olacaktır:
“Biz sadık kalmasak da, O sadık kalacak. Çünkü kendi özüne aykırı davranamaz.” (2.Timoteos 2:13)
Sadık olmamak doğasını reddetmek olacaktır ve bu Tanrı’nın yapamayacağı bir şeydir. Dönek ya da kaprisli değildir. Tanrı vaatlerine her zaman sadık mıdır? Evet, başka türlüsü mümkün değildir!
* * * * *
Bundan birkaç sene önce eve bir çekyat almaya karar verdik. Çarşıya gittik bir mağaza da vitrinde güzel, bize uygun bir çekyat gördük. İçeri girip her zamanki gibi fiyat sorduk, renk baktık v.s. Sonunda vitrinde gördüğümüz çekyatı almaya karar verdik. Ancak satıcıya şöyle sorduk "Bu vitrindeki çekyat teşhir ürünü olduğu için rengi biraz soluk görünüyor. Lütfen bize yenisini gönderin." Satıcı da "Aaaa olur mu ağabeycim, tabii ki ne demek. Yeni çekyatı depodan size göndereceğiz. Sözümüz söz" dedi. Bizde sevinerek eve gittik. Birkaç saat sonra nakliye aracı geldi ve çekyatımızı eve taşıdılar. Ama ne görelim? Rengi soluk ve bazı ayrıntılarına dikkat ettiğimiz için aynısı olduğunu anladığımız vitrindeki çekyatı bize göndermişlerdi. Tabii ki kızdık ve çekyatı geri gönderdik. Daha sonra evimize ihtiyacımız olan birçok eşya oldu. Ama o dükkana bir daha uğramadık. Çünkü verilen söz bir kere yerine getirilmemişti ve bizim artık o dükkanın sahibine güvenimiz kalmamıştı. Güvenimiz o kişinin karakterine bağlıdır.
Aşağıdaki ayeti okuyalım;
Tanrı insan değil ki, Yalan söylesin; İnsan soyundan değil ki, Düşüncesini değiştirsin. O söyler de yapmaz mı? Söz verir de yerine getirmez mi?" (Çölde Sayım 23:19, Eski Antlaşma)
İnsana neden güvenemeyiz?
İnsan günahlıdır. Her sözünü ve davranışlarını yönlendiren şey günahtır. Bu yüzden ona güvenmemiz çok zor olacaktır. Bunu tecrübelerimizden de bilebiliriz. Birçok defa insanlar tarafından hayal kırıklığına uğratıldık. O yüzden insana güvenemeyeceğimizi biliyoruz. Elbette hayatımızın her alanında, sürekli ihanete uğradığımızı söylemiyorum. Hayatta güvendiğimiz, sevdiğimiz insanlar en azından aile bireylerimiz vardır. Ancak söz konusu kişisel kurtuluşumuz ve günah karşısında ki paklık olduğunda güven kaynağımız insan olamaz. Kişisel ilişkilerimizde bazen en değer verdiğimiz unsurlar günah üzerine kurulu olabilir. Bunu aile ilişkileri içinde bile fark etmeden benimsemiş olabiliriz.
Tanrımız’ın yürekle ilgili şu değerlendirmesini dinleyin:
“Yürek her şeyden daha aldatıcıdır, iyileşmez, Onu kim anlayabilir?” (Yeremya 17:9, Eski Antlaşma).
Yüreklerimizde bizim farkında bile olmadığımız bir kötülük var, öyle değil mi? İnsanlar olarak her zaman olduğumuzdan çok daha iyi olduğumuzu düşünme hatasına düşüyoruz. İnsanın yozlaşmış haliyle yüreği her şeyden çok daha aldatıcıdır. Yüreği sinsi, tuzaklarla dolu ve yanıltıcıdır. Bunu biliyorsunuz. Çevrenizdeki insanlara ne kadar az güvenebileceğinizi biliyorsunuz.
Lütfen bu iki gerçek üzerinde düşünün.
1) İnsanın yüreğinde büyük bir sorun vardır.
2) İnsanın yüreği cennete gitmesine izin verilecek kadar temiz olmadığı halde insan, Tanrı tarafından kabul edilebilmesi için gereken değişikliği yapma gücüne sahip değildir.
İnsanlar kendilerini ahlaksal açıdan iyileştirmeye çalışırken sürekli yaptıkları hata, dışsal davranışlarını değiştirerek içlerini değiştirmeye çalışmalarıdır. Meyveyi değiştirmeye çalışıyoruz fakat meyvede görülen hastalığın nedeninin bu meyveyi veren ağaç ya da bitki olduğunu fark etmiyoruz.
Gerçekten neye ihtiyacımız var? Yeni bir yaşam! İsa Mesih'e ihtiyacımız var. “Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.” (2.Korintliler 5:17)
* * * * *
Tanrı'ya neden güvenebiliriz?
Tanrı'nın verdiği sözler her zaman yerine gelir. Doğruluk ve dürüstlük Tanrı'nın karakteridir. Onda hiç karanlık yoktur. Eğer güvenilir olan Tanrı bize bir söz verdiyse asla sözünden dönmez. Bizim güvenimiz Tanrı'nın karakterine bağlıdır.
Kutsal Kitap'ın Tanrısını yakından tanımaya başlıyorsunuz, öyle değil mi? Sanırım O'nu yakından tanımak çok hoşunuza gidiyor!
Eğer yanılmıyorsam, yaşantınız boyunca İsa hakkında pek çok yanlış bilgi edinmişsinizdir. En azından benim deneyimim böyle. Aslında Katolik akrabalarımdan öğrendiklerim beni aldattı. Bunu bilerek yapmadılar, ama yanlış bir şekilde yönlendiren hatalı bilgilerin üzerimizde böyle bir etkisi olabilir, öyle değil mi? Bu ayette gördüğümüz gibi bunun sonuçları felaket olur: “Öyle yol var ki, insana düz gibi görünür, ama sonu ölümdür.” (Süleyman’ın Özdeyişler 14:12, Eski Antlaşma)
Sonunda ailemin inançlarını reddettiğimde, Hristiyanlık’ı reddettiğimi düşündüm. Katolik Kilisesi’nin öğrettiklerinin çoğunun Kutsal Kitap’a aykırı olduğunu bilmiyordum. Bunlar Hristiyan öğretişi değildi. (Katoliklik hakkında bu dizide yer alan yazıları gözden geçirip bu konuda daha fazla öğrenmenizi öneririm. Ezo gelin çorbası hakkında okuduklarınız yardımcı olacaktır umarım.)
İsa Mesih hakkında yanlış bir yöne yöneltilmiş olmam, varlığımın anlamını araştırmaktan vazgeçtiğim anlamına gelmiyordu. Öyle bir noktaya geldim ki, yaşamda üç önemli sorunun yanıtını bilmem gerektiğini düşündüm: Nereden geliyorum? Neden buradayım? Nereye gidiyorum? Tabii, ben de sizin gibi Tanrı tarafından yaratıldığıma inanıyordum. Fakat, tıpkı sizinki gibi benim aklım da O’nunla ilgili pek çok yanlış bilgiyle doluydu. Tanrı nasıl biridir? Karakteri nasıldır? Öldükten sonra nereye gideceğimi bilmemi ister mi? Evet, istiyordu ama ben bunu bilmiyordum o zaman. Sorun, aslında O’nu gerçekten tanımamamdı.
Tanrı’yı tanımaya karar veren insan gerçekten de akıllıca davranmış olur. Kendisini İncil’de nasıl açıkladığına dikkat edin. Eğer sizin yerinizde olsaydım ve bu öğretiş benim için yeni olsaydı, Yuhanna Müjdesi'nin ilk birkaç bölümünü tekrar tekrar okurdum. Sonra Tanrı’ya, okuduklarımın doğru olup olmadığını sorardım. Belki bunu size bir rüyada açıklar. Ancak kendisinin gerçekleştirebileceği şaşılacak pek çok vaadin garantörü olduğu gerçeğini teyit etmesine izin verin. “Her zaman, her yönden, her şeye yeterli ölçüde sahip olarak her iyi işe cömertçe katkıda bulunabilmeniz için, Tanrı her nimeti size bol bol sağlayacak güçtedir.” (2.Korintliler 9:8). Bana inanın, Tanrı’nın iyiliğine güvenmemek için nedenimiz yok. Tanrı hem bütün ihtiyaçlarınızı karşılayabilir hem de karşılamayı istemektedir. Tanrı’nın bizim adımıza üstesinden gelmesinin fazlasıyla zor olduğu herhangi bir zorluk yoktur. Tanrı’nın bütün yapabilecekleri ışığında, vaat ettiği hiçbir şeyi gerçekleştirmesi olanaksız değildir.
Ya cennet güvencesi?
“Tanrım da her ihtiyacınızı kendi zenginliğiyle Mesih İsa'da görkemli bir biçimde karşılayacaktır.” (Filipililer 4:19)
* * * * *
Kurtulduğumuzu Kutsal Ruh'un tanıklığından da bilebiliriz.
Kutsal Ruh kim midir? (Evet "kim" dedim. Bunu birkaç ders sonra çok daha iyi çalışacağız. Eğer Kutsal Ruh içimizde Tanrı'nın çocukları olduğumuza tanıklık eder.)
"Ruh'un kendisi, bizim ruhumuzla birlikte, Tanrı'nın çocukları olduğumuza tanıklık eder." (Romalılar 8:16)
Bu gerçek sizin için ne ifade ediyor biraz açıklar mısınız?
Kutsal Ruh biz iman ettiğimizde bize verilen bir kurtuluş mührü gibidir. Tanrı bizimledir! Ölü olan ruhumuz artık Tanrı karşısında Kutsal Ruh ile birlikte yaşamaktadır. Tanrı'nın karşısında Kutsal Ruh bizim Tanrı'nın çocuğu olduğumuzun bir kanıtıdır. İleride göreceğimiz gibi Tanrı olan Kutsal Ruh yaşam yolunda rehberimiz olduğu gibi, kurtuluşumuzun tanığı ve güvencesidir.
Kutsal Ruh'la O'nda mühürlendiniz! “Bedeninizin, Tanrı'dan aldığınız ve içinizdeki Kutsal Ruh'un tapınağı olduğunu bilmiyor musunuz? Kendinize ait değilsiniz. Bir bedel karşılığı satın alındınız; onun için Tanrı'yı bedeninizde yüceltin.” (1.Korintliler 6:19-20)
İsa’ya gerçekten inanan kişiler Tanrı’nın çocuğudur ve cennette sonsuz yaşamın mirasçısıdır. Bunun başarılarıyla ilgisi yoktur. “Bir dakika,” diyorsunuz, “‘Tanrı’nın çocuğudur’ sözünüze dönelim. Bu doğru olamaz değil mi? İnsan nasıl Tanrı’nın ailesinde doğabilir ki?” İncil’de bunu ilk okuduğumda bana da olanaksız görünmüştü- ama Tanrı olanaksız görüneni yapıyor! İnsan İsa’ya iman ettiğinde ‘Tanrı’nın çocuğu’ olur. O’nu Kurtarıcı olarak kabul etme süreci içinde inanılmaz bir şey gerçekleşir. İkinci bir doğum, ruhsal bir doğum yaşarlar.
Kutsal Ruh hakkında bunları biliyor muydunuz? Bilmediğinizden oldukça eminim. Benim yıllar boyunca düşündüğüm gibi, biri Hıristiyan olduğunu söylediğinde, Hıristiyan olduğunu varsayıyordum. Pazar günleri kiliseye gidenlerin Hıristiyan olduklarını varsayardım. Benim gibi evde kalıp Pazar sabahları başka şeyler yapanları Hıristiyan olarak görmezdim. Ne zaman iş başvurusu formu doldursam ‘din’ hanesine ‘Hıristiyan’ yazardım. Ama bu benim için ne anlama geliyordu? Barbar, ateist, Hindu, Yehova Şahidi veya kötü bir insan olmadığım anlamına geliyordu. Batıda yaşadığım halde insanların nasıl Hıristiyan olduklarının farkında değildim.
“İsa ona şu karşılığı verdi: "Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği'ni göremez."” (Yuhanna 3:3)
İsa’ya gerçekten inanan biri olmak için ikinci bir doğum, ruhsal bir doğum gerektiğinin farkında değildim. Bunun kiliseye gitmekle, daha ahlaklı bir hayat yaşamaya çalışmakla vs. ilgisi yoktu. Bu ikinci doğumda birinci doğumumuzdaki kadar bir rolümüz olduğunu bilmiyordum. Bunun üzerinde biraz düşünün. Doğarken ne kadar aktiftiniz? Ellerinizle rahmi kazarak mı dışarı çıktınız? Annenizle telsiz iletişimi kurarak ne zaman itmesi gerektiğini mi söylediniz? Ben kurmadığımı biliyorum. Doktor sancıları ölçüp rahim içindeki durumla ilgili rapor vermenizi mi istedi? Zannetmiyorum. Pasiftiniz. Bundan sonra gelen üç cümlenin altını çizin. Yaptığınız bir şey sayesinde doğmadınız. Bütün işler başka birisi tarafından yapıldı. Tüm acıyı başka birisi hissetti. İten ve mücadele eden annenizdi. Doğumunuz başka birinin gayreti sayesinde gerçekleşti.
Aynı şey insanın ikinci, ruhsal doğumu için de geçerlidir. Büyük olasılıkla benim gibi sizin de, Kutsal Ruhu aracılığıyla Tanrı’nın bu yeni yaratılışı meydana getirdiği hakkında hiçbir fikriniz yoktu. Daha az bencil olmaya karar vermek veya hayatınızda ‘yeni bir sayfa açmaya’ karar vermekle ilgisi yok. Bu ikinci, ruhsal doğum doğaüstü bir olaydır. Tanrı’nın bizi yeniden yaratmasını istemek, Tanrı’nın bu mucizesinde üstlendiğimiz tek roldür. “Kendisini [İsa] kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” (Yuhanna 1:12-13)
Son bir düşünce... Annelerimizi seviyoruz, öyle değil mi? Yaptığımız bir şey sayesinde doğmadık. Bütün işler başka birisi tarafından yapıldı. Tüm acıyı başka birisi hissetti. Acıyı kim hissetti? Annelerimiz. Sancı çeken ve mücadele eden onlardı. Aynısı ruhsal doğumumuz için de geçerlidir. İkinci doğumumuz Tanrı’nın acısı sayesinde oldu! Bizim mücadelemiz değil, Tanrı’nın mücadelesi. Akan kan bizim değil, O’nun kanı.
O'nun kanı mı?!!! Evet, O'nun kanı. Tanrı dünyaya geldi, yeni bedeninin günahımızın cezasını taşıyabilmesi için insanlığa büründü. Tabii ki Tanrı ölemez ama büründüğü insan bedeni günahlarımız uğruna bir kurban olarak verildi. Mucizevi bir şekilde, Tanrı en büyük ruhsal ihtiyacımızı kendisi karşıladı. İmkansız mı? “Tanrı'nın yapamayacağı hiçbir şey yoktur.” (Luka 1:37)
Tanrı çocukları, Tanrı’nın huzurunda sahip oldukları bu yeni konumu kazanmak için bir şey yapmak zorunda mı? Hayır, onların yapacağı bir şeye bağlı değil. Karşılıksız olarak verilir.
"İnsanlar İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar." (Romalılar 3:24)
* * * * *
Eski zamanlarda bir mektup, bir ferman, bir yazı sahibinin, yazanın kim olduğu bilinsin diye üstüne bal mumu dökülüp kişinin mührü bastırılırdı. Hatta bu mühür daha sonra eşyalara hatta sahip olduğu kölelere bile vurulmaktaydı. Şimdi biz köle değil Tanrı'nın ev halkı, oğullar ve kızları olarak Tanrı'nın özgür kılan mührüyle mühürlendik. O'na aidiz. Bu mühür Kutsal Ruh'tur.
"Gerçeğin bildirisini, kurtuluşunuzun Müjdesi'ni duyup O'na iman ettiğinizde, siz de vaat edilen Kutsal Ruh'la O'nda mühürlendiniz. Ruh, Tanrı'nın yüceliğinin övülmesi için Tanrı'ya ait olanların kurtuluşuna dek mirasımızın güvencesidir." (Efesliler 1:13-14)
Bu ayetlere göre Kutsal Ruh'la mühürlenmemizin nedeni nedir?
Tanrı'dan ayrı, günaha köle ve cehenneme gitmeyi hak eden insanlarken Tanrı bizi İsa Mesih'e imanımızla aklamaya razı oldu. Kutsal Ruh'u bize verdi ki kurtuluşumuz mühürlensin. Bu Kurtuluş Müjdesini duyarak iman etmemizin bir sonucudur: Kutsal Ruh'la mühürlenmek!
Tanrı sizden hoşnut ediyor mu? Dinleyin...
“Tanrın RAB, o güçlü Kurtarıcı seninle. Alabildiğine sevinecek senin için, sevgisiyle seni yenileyecek, ezgilerle coşacak.” (Sefanya 3:17, Eski Antlaşma)
Tanrı, sonsuza dek kendisine ait olan insanlar hakkında şarkı söyler. Sonsuzluğu kendisiyle birlikte cennette geçirme davetine cevap veren insanlar bunlar. Tanrı sizin hakkınızda şarkı söyler mi? Bu ayette sözü edilen ve bu web sitesinde hakkında yazılan güçlü Kurtarıcı’nın sizinle olup olmadığına bağlı. Bu Kurtarıcı, bizlere karşılıksız, tam ve sonsuz bir kurtuluş verir. ‘Karşılıksız’ derken, yaptıklarımıza göre değil, lütufa dayanarak kurtuluş verir demek istiyorum. Bu Kurtarıcı bizleri, günah ve sonuçlarından, Şeytan ve cehennem ve gelecek olan gazaptan korur.
Tanrı sizi, sizin için çarmıh da dahil olmak üzere her şeyi yapacak kadar çok seviyor mu? Evet bunu yapmak O’nun için zevktir. Gözümüzü imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa'ya dikelim. O kendisini bekleyen sevinç uğruna utancı hiçe sayıp çarmıhta ölüme katlandı ve Tanrı'nın tahtının sağında oturdu.” (İbraniler 12:2)
Sevinç. Henüz gelecek olan bir sevinçti. Katlandığı tüm sıkıntılar boyunca İsa’nın gördüğü bir şey vardı. Çarmıhtaki eylemiyle, insanlık için cennetin kapısını ardına kadar açacağını biliyordu. Günah, bu günahsız alanın kapısını mühürleyerek kapatmıştı ve kapının kapanma sesi evrenin her yerinde çınlamaktaydı. Tanrı onurunu korumuştu. Cennet kirlenmeyecekti. Evet, melekler Tanrı’nın yüceliğine ilahiler söylemeye devam ettiler.
Haklarından feragat eden İsa, buna katlanmaya razı oldu. İnsanlara duyduğu sevgi böylesi bir ölüme gitme hazırlığında görünmekteydi. Aynı ilahi doğaya sahip olsaydınız, siz de aynı şeyi yapardınız.
* * * * *
Yaşamımızın Değişmesiyle Emin Oluruz!
Küçük bir tanıklık okuyalım; (Gerçek bir hikayedir.)
"Kendimi bildiğimden beri yalan söyledim. Ta ki 15 sene öncesine kadar. İlk söylediğim yalanlardan birini hatırlıyorum. Margarin kuyruklarının olduğu bir dönemde buzdolabımızda margarin dolu olduğu halde komşumuz sorduğunda "Hiç yağımız yok" demiştim. Annemin teşviğiyle söylenmiş olsa da kendimi hiç kötü hissetmedim. Hayatım boyunca her durumda yalana başvurdum. Üstelik bunu iyi yaptığım için de kendimle gurur duyuyordum. "Beni yalan makinesine bağlasalar bile yalan söylediğimi anlayamazlar" derdim hep. Üstelik yalanı bir başka yalanla kapamayı başarabilen biriydim. Hafızam güçlü olduğu için olsa gerek.
Derken bir gün Mesih'le tanıştım. O'nun benim günahlarım için öldüğünü anladım. İman ettim. "Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak" sözünü okuduğumda hayatıma baktım. Tek bir gerçek yoktu. Hayatım yalanlar üzerine kurulmuş kumdan bir kale gibiydi. Tek bir gerçeğin ortaya çıkması her şeyin yıkılıp yok olmasına neden olabilirdi. Bunun gerginliği ve Tanrı'nın önündeki suçluluğuyla yaşamaya daha fazla dayanamadım. Öncelikle oturup hatırlayabildiğim bütün yalanlarımı itiraf ettim. Sonra gidip başkalarına söylediğim büyük yalanlarımı itiraf ettim. Herkesin iman ettiğinde bıraktığı bir kötü alışkanlık olduğunu görüyorum. Benimki yalandı. Hala daha beni yalan söylemeye iten birçok durumla karşılaşıyorum. Böyle durumlarda Tanrı'dan yardım istiyorum ve birçok zaman durum benim için zorlaşacak bile olsa gerçeği söylemeye gayret ediyorum. Gerçeğin özgürlüğünde yaşamınızı dilerim."
Yukarıda okuduğunuz bu küçük tanıklık bir kişinin sonsuz yaşama nasıl sahip olup hayatının değiştiğine bir örnektir. Böyle değişimler İsa Mesih'e iman edenlerin sonsuz yaşamı aldıklarının kanıtlarıdır.
"Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur." (2.Korintliler 5:17)
Bu ayete göre bir kimse Mesih'teyse yani Mesih'e iman ettiyse;
a) her şey aynı kalır
b) bazı değişiklikler olur
c) her şey yeni olmuştur
(c) Yepyeni bir hayat!!! Hani derler ya beyaz bir sayfa açıyorum, işte aynen öyle bir hayat. Sizin için her şey yepyeni oldu. Peki, acaba siz Mesih'e iman ettikten sonra hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu? Merak ediyorum.
Bu yeni hayatımızı aslında yaşamamızı sağlayan yine Kutsal Ruh'tur. Bir ağaç nasıl ki iyi toprağa, sulak bir yere dikildiğinde bol ve iyi meyveler verirse biz de aynı şekilde yeni yaşamımızdaki değişikliklere Kutsal Ruh'un meyveleri diyoruz.
"Ruh'un ürünüyse sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat, iyilik, bağlılık, yumuşak huyluluk ve özdenetimdir. Bu tür nitelikleri yasaklayan yasa yoktur." (Galatyalılar 5:22-23)
Bu ürünler en çok hangi alanlarda görülebilir bizim yaşamımızda? Biraz açıklar mısınız?
Özellikle insanlarla olan ilişkilerimizde bu ürünleri görmek mümkündür. Eğer dargın olduğumuz, sevmekte zorlandığımız bazı kişiler varsa onlarla olan ilişkilerimizin Mesih'in sevgisiyle iyileşmeye başladığını görebiliyoruz. Bunu aynı zamanda bizim şahsi hayatımızda da günaha karşı olan mücadelemizde görebiliriz.
Artik Ben de İsa Mesih İmanlısıyım! adlı yazıyı okumamışsanız, yakın bir zaman içinde okumanıza tavsiye ederim.
Bu, sözünü ettiğim yazıdan bir alıntıdır:
"Yaşamınızda gerçekleşen değişikliklerden başkalarına ne zaman haber vermelisiniz? Bursa’da yaşayan bir Türk arkadaş Hıristiyanlık ve Hıristiyanlık’ın merkezinde yer alan İsa Mesih’in iddialarını araştırdı. İncil’i okumaya başladıktan kısa bir süre sonra İsa’nın gerçekten olduğunu söylediği kişi olduğunu fark etti. Bir günahkar olarak O’nun gibi bir Kurtarıcı’ya ihtiyaç duyduğunu anladı. Peki ama bunu dindar Müslüman olan anne babasıyla nasıl açıklayacaktı? Babasıyla ilişkisi her zaman kötüydü. Onun gözünde her zaman hatalı davranan bir çocuktu. Babası ona hep sert davranırdı. Hıristiyan olduktan sonra, bunu sevdikleriyle paylaşmadan önce biraz beklemeye karar verdi. Onlara yeni yaşamından söz etmeden önce yeni yaşamını göstermeye karar verdi. Tanrı ona, uzun yıllar boyunca kendisine sert davranmış olan babasına karşı içten bir sevgi verdi. Babasına öncekinden çok daha fazla sevgi, saygı göstermeye başladı. Onun için ve Tanrı’nın kendisine açıkladığı sevgiyi ona gösterebilmesi için dua etti. İki yıl geçti. Artık anne ve babasıyla yaşamının bu kadar büyük bir şekilde neden değiştiğini paylaşmanın zamanı geldiğine inandı. İsa’ya Kurtarıcısı ve Rab’bi olarak iman ettiğini açıkladığında sorun çıkarmadılar. Ne azarladılar ne de tehdit ettiler. Bu nasıl mümkün oldu? Çocukları hizmetkar yüreğe sahip, onları seven bir aile üyesi olmuştu. Yeni imanını fikren kabullenmekte zorlanmışlardı, çünkü hep bunun korkunç bir şey olduğu öğretilmişti onlara ama yaşamında bu kadar olağanüstü bir değişim yarattığını, çocuklarında gözlerinin önünde parlayan Tanrı’nın sevgisini gördükçe öğrendikleri şeylerin aslında gerçek olmadığını düşünmeye başlamışlardı.
İmanımızı açıkladığımızda aldığımız tepkiler bazen kişisel olmayabilir. Toplumun yarattığı korku ve önyargılar özellikle yakınlarımızın koruma içgüdüsünü harekete geçirebiliyor. Bizi sevmedikleri ve nefret ettiklerini düşündüğümüzde, onların açısından aslında tam tersi söz konusu olabilir. Bu nedenle anlayışlı olmaya çalışmalıyız. Öncelikle Bursalı arkadaşımız gibi yaşamımızın değişimi bizim adımıza çok önemli bir fark yaratacaktır. Hatta bazen sözlerimizin yapabildiğinin çok ötesinde. Bu nedenle konuyu bir nefret sorunu olarak görmeden önce insanların sizi anlamasına yardım edin.
İsa Mesih’e yeni iman ettiğimizde sıklıkla düştüğümüz bir hata var: Tanrı’yla capcanlı, birebir bir ilişkiye yeni kavuşmuş kişiler olarak, sahip olduğumuz bu sevinç ve deneyimle insanları aynı deneyime zorluyoruz. O kadar büyük bir sevinç ve heyecana sahip oluyoruz ki, başkalarının da bu olağanüstü yaşamın bir parçası olmasını istiyoruz. Sevdiklerimizin ve ailemizin inancımızı hemen kabul etmelerini istiyoruz! Oysa kendimiz de İsa Mesih’e böyle iman etmedik, öyle değil mi? Bir anda olmadı. Hıristiyanlık hakkında okuduk. İncil’i okuduk. Hıristiyanlık inancıyla ilgili pek çok yanlış düşüncemiz ve hali hazırda yargılarımız vardı ve bunları çözmemiz gerekti. Bize öğretilen inancın Tanrı’nın gerçekleriyle örtüşmediğini anlamamız ve kabul etmemiz zaman aldı, başkaları tarafından yanlış anlaşılma düşüncesiyle mücadele ettik. Hatta bazılarımız tam karşı saflardan bu noktaya geldik ve bu süreçte Hıristiyan düşünce inancına karşı olmanın duygusal anlamını iyi biliyoruz. İman ettikten sonra ilk odaklanmamız gereken nokta kendi iman sürecimizdir. Mesih’i tanımak, ileteceğimiz müjdeyi iyi anlamak ve karakterimizin değişimi için (sert bir engelimiz yoksa) kilise ailesi içinde bulunmak gibi adımları atmalıyız. İmanı paylaşmak mutlaka yaşamımızın bir parçası olmalıdır ama hikmetsizce yapıldığında kimse için yararlı sonuçları olmayacaktır.
Yeni inancınızı başkalarıyla hemen paylaşmalı mısınız? Paylaşmamanız gerektiğini söylemiyorum ama acele etmeyin. Sizin yerinizde olsam önce Tanrı’nın yönlendirişi için dua ederdim."
“Hiç kaygılanmayın; her konudaki dileklerinizi, Tanrı'ya dua edip yalvararak şükranla bildirin. O zaman Tanrı'nın her kavrayışı aşan esenliği Mesih İsa aracılığıyla yüreklerinizi ve düşüncelerinizi koruyacaktır.” (Filipililer 4:6-7)
Yakın bir zaman içinde İsa’ya inanırsanız, inancınızın siyah giyisileri içinde süzülen din önderlerini izlemekle ilgisi olmadığını arkadaşlarınıza mutlaka söyleyin. Bir rahibe boyun eğmek, Meryem’e dua etmek, Meryem’den lütuf almak veya mum yakmakla da ilgisi yok. İnancınızın Katoliklikle alakası olmadığını söylediğinizde gerçeği söylüyor olacaksınız. Katoliklik dışarıdan bakıldığında ‘Hıristiyan’ gibi görünebilir ama içini incelediğiniz zaman, yani neye inandıklarını incelediğiniz zaman Kutsal Kitap’taki Hıristiyanlığa hiç benzemediğini görürsünüz.
Üzerinde ‘Coke Cola’ yazan büyük bir şişeye bakıp, olduğunu söylediği şey olduğunu varsayabilirsiniz. Ne var ki, içindeki kahverengi şey zehirli olabilir. Belki, çılgın biri bir karışım hazırlayıp, kapağını çıkardı ve içine boşalttı. Görüntü aldatıcı olabilir. İstediğinizi seçebilirsiniz. Para, değerli taşlar, resimler, saat, giyisi, hemen hemen her değerli şeyin sahtesi yapılabilir. Aynı şey gerçek için de geçerlidir. Bir şeyin sahte olduğunu anlamak için gerçeğinin nasıl göründüğünü bilmek gerekir. Banka gişelerinde çalışanların sahte paraları ayırt edebilmek için sahte paraları değil, gerçek parayı iyice inceleyip çalıştıklarını okumuştum. Bir inancın gerçek olup olmadığını anlamak istiyorsanız gerçeğini iyice incelemelisiniz. Söz konusu dindeki gerçek unsurları tanımak olduğunda, İsa Mesih’in yaptıkları ve kişiliği hakkında söyledikleri hakkında ne söylediklerine bakmak doğru olacaktır. O kim? Ne yaptı? Günahımızı yüklenen ve Ölüm Fatihi olarak bizim adımıza yaptıkları yetkin ve tamdır. Herhangi biri ya da herhangi bir din İsa’nın kişiliğine ya da yaptıklarına ekleme ya da çıkarma yapıyorsa sahtedir. Bu kadar basit.
* * * * *
Çevremizdeki kişilerle olan ilişkilerimizde bizim Mesih İmanlısı olduğumuz Ruh'un meyveleriyle ortaya çıkar.
Şimdi "Bulunduğunuz Yerdesiniz" yani Mesih İsa'ya iman ettiniz ve KURTULDUNUZ!
"Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz." (Yuhanna 10:11, 27-28)
İsa Mesih'in bu sözlerini okuyun ve sizin için ne ifade ettiğini yazın:
İsa Mesih bizim günahlarımız için ilk ve son kez olmak üzere çarmıhta canını verdi. O bizim için canını veren İyi Çobanımızdır. Biz artık Tanrı'dan uzak O'nu tanımayan kişiler değiliz. O'nu tanıdık, O'nun tarafından da tanındık. İsa Mesih'in çarmıhtaki kefareti sayesinde bizler cennette sonsuz yaşam armağanına da sahibiz. Ve güvenilir olan Tanrı'dan bizi kimse ayıramaz.
"Çünkü, "Işık karanlıktan parlayacak" diyen Tanrı, İsa Mesih'in yüzünde parlayan kendi yüceliğini tanımamızdan doğan ışığı bize vermek için yüreklerimizi aydınlattı. Üstün gücün bizden değil, Tanrı'dan kaynaklandığı bilinsin diye bu hazineye toprak kaplar içinde sahibiz." (2.Korintliler 4:6-7).
Atmamız gereken dört adım:
İlk adım - Ahlaki suçlar işlediğimizi kabul etmek. (Hakkımızda kötü haber)
İkinci adım - Buyruklarını çiğnediğimiz için Tanrı önünde suçlu olduğumuzu öğrenmek. (Hakkımızda daha fazla kötü haber)
Üçüncü adım - Bu nedenle, bedelini ödememiz gereken suçlarımız var- yani adalet, suçlu insanların suçlarına uygun bir şekilde cezalandırılmaları gerektiğini kabul etmek. (Kötü haber üstüne kötü haber!)
"...herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı...günahın ücreti ölüm..." (Romalılar 3:23, 6:23). Biliyor musunuz? İyi haberi duymadan önce kötü haberi duymak önemlidir. Kötü haber iyi habere anlam kazandırır.
Dördüncü adım - Ruhsal bir sorunumuz olduğunu kabul ettikten sonra Tanrı’nın sorunumuz için belirlediği bir çözüm olduğunu öğrendik! Gücendirilen Tanrı olduğu için, kabul edilebilir çözümü sağlayabilecek olan da O’dur, öyle değil mi?
'Sorunum için bir çözüm mü?' diye düşünüyor olabilirdiniz, 'Şu ana kadar okuduğum ilk olumlu şey bu oldu!' Anlıyorum. Başlangıçta paylaştıklarım sadece kötü haberdi. Gerçeği daha farklı söylemenin bir yolu yok. Fakat söylediğim gibi iyi haberi duymadan önce kötü haberi duymak önemlidir. Kötü haber, iyi habere anlam kazandırıyor.
Başlangıçta günahlarımızla ilgili gerçeği duymak istemedik. “Cennete gitmek gibi kaygım yok” diyordun belki, “Ben de çoğu insan kadar iyi bir insanım. Aslında, bildiğim kadarıyla birçok insana göre daha iyiyim.” Bu normal. Başlangıçta günahlarımızla ilgili gerçeği duymak istemiyoruz. Ne gerçeği? “Hepimiz murdar olanlara benzedik. Bütün doğru işlerimiz kirli adet bezi gibi.” (Yeşaya 64:6, Eski Antlaşma)
Hakkımızdaki bu gerçeği kabul ettik çünkü dünyada hakkımızdaki gerçeği bilen tek kişi Rab’dir. Eğer kendi doğruluğumuzdan söz ederse, iyice dinlemeliyiz. Ne diyor? Doğruluğumuz, yapabileceğimizin en iyisi bile O’nun gözünde kirli bez gibidir. Bütün dinsel törenlerimiz, kurbanlarımız ve iyi olma çabalarımız günahımızı kaldıramaz. Sahip olmamız gereken bir doğruluk düzeyi vardır, o da İsa’nın doğruluğudur. İsa’nın çarmıhta bizim günahlarımız uğruna bizim yerimize ölmesi, ardından ölümden dirilip yücelik içinde göğe alınması sayesinde O’nun doğruluğu bize aktarıldı – tam istediği gibi. Tanrı kirli bezler yerine bize pak, lekesiz, güzel ve görkemli giysiler giydirmeyi her şeyden çok istiyordu. Ve oldu!
“RAB'de büyük sevinç bulacağım. Tanrım'la yüreğim coşacak. Çünkü çelenkle süslenmiş güvey gibi, takılarını kuşanmış gelin gibi, bana kurtuluş giysisini giydirdi. Beni doğruluk kaftanıyla örttü.” (Yeşaya 61:10)
Bu kurtuluş, Tanrı’nın önünde günahın gücü ve suçundan özgür kalma, peygamberin bu ayette anlattığı gibi harikuladedir. Kirli giysiler mi? Çul mu? İsa’ya iman eden insan nasıl görünür?
“Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.” (2. Korintliler 5:17)
Bir zamanlar hepimiz murdar olanlara benzedik. Bütün doğru işlerimiz kirli adet bezi gibiydi! Sonra ne oldu? Tanrı’nın günahla ve günahın çözümüyle ilgili yaptıklarını öğrendik! Tanrı’nın çaresi nedir? Günahlarımızın -geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki- hepsinin tamamıyla bağışlanması. Bundan sonraki yaşamda cennete girmenizi sağlayacak kadar bağışlanma. Kurtarıcımız İsa’nın kanı sayesinde. “…kan dökülmeden bağışlama olmaz.” (İbraniler 9:22)
Hayret bir şey!
Kendisine karşı suç işlediğimiz Kişi, bu bağışlamayı bize karşılıksız olarak verir. Tanrı’nın ta kendisi! Tanrı bağışlamayı, büyük olana da küçük olana da, en büyük günahkarlara da en az günah işleyenlere de sunar. Ahlaki hastalığının belirtilerini en fazla gösteren kişiler için de bu geçerlidir. Buna ihtiyaç duyuyormuş gibi görünenler için de bu geçerlidir.
Tanrı kirli bezler yerine bize pak, lekesiz, güzel ve görkemli giysiler giydirmiştir!
“Kurtarıcımız tek Tanrı, sizi düşmekten alıkoyacak, büyük sevinç içinde lekesiz olarak yüce huzuruna çıkaracak güçtedir. Yücelik, ululuk, güç ve yetki Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla bütün çağlardan önce, şimdi ve bütün çağlar boyunca Tanrı'nın olsun! Amin.” (Yahuda 1: 24-25)
* * * * *
Yuhanna Müjdesi’nin yazılması için Tanrı’nın asıl nedeni neydi? Bu kadar önemli bir konuda tahmin yürütmemize gerek yok. Tanrı, İncil’in bu kısmını yazma nedenini açıkça ifade etti. “İsa, öğrencilerinin önünde, bu kitapta yazılı olmayan başka birçok doğaüstü belirti gerçekleştirdi. Ne var ki yazılanlar, İsa'nın, Tanrı'nın Oğlu Mesih olduğuna iman edesiniz ve iman ederek O'nun adıyla yaşama kavuşasınız diye yazılmıştır.” (Yuhanna 20:30-31)
Kitabın içeriği veya amacı, iki hedefe ulaşmaktır: 1) İsa’nın Mesih olduğunu kanıtlamak ve, 2) Kanıta bakanların ikna olup cennette sonsuz yaşam armağanını almalarını sağlamak. Kitap boyunca bu tasarı göz önünde bulunduruluyor. Bu kitapta kaydedilen tüm mucizeler, olgular, savlar, talimatlar ve İsa’nın konuşmalarının hepsi buna işaret ediyor.
Bu bölümden alıntı yaparken dikkatimi çeken bir ifade oldu. ‘…iman ederek O'nun adıyla yaşama kavuşasınız diye’. Söz konusu ruhsal şeyler olduğunda bazılarımız oldukça saf oluyoruz. En azından ben öyleydim. İncil’i ilk olarak çalışmaya başladığım zamanı hatırlıyorum. Her akşam oturup Hırıstiyanlık’ın iddialarını incelediğim masanın üzerinde kaç tane kaynak kitap yaydığıma inanamazsınız. O zamanlar bunu bilmiyordum ama cennette sonsuz yaşamı elde etmek için gerekenden daha fazlasını bilmeye çalışıyordum. Bölümümüz, cennette sonsuz yaşamın akademik çalışmayla elde edildiğini söylemiyor, değil mi? Tanrı’nın zaten bize vermek istediğini elde etmek için hayatınız boyunca Tanrı’ya ne kadar değerli ve sadık olduğunuzu kanıtlamanıza gerek yok. Dikkatimi çeken şey neydi? Cennet güvencesi kadar muazzam bir şeyin bu denli basit bir şekilde güvence altına alınıyor olması. “İsa adı aracılığıyla yaşam sadece iman ederek elde ediliyor. “…iman ederek…”
İncil’de, cennette sonsuz yaşam güvencesinin bizlere bu yaşamda Tanrı tarafından sunulduğunu görüyoruz.
Artık siz de cennete gideceğinizden eminsiniz! Cennette sonsuz yaşam güvencesinin size bu yaşamda Tanrı tarafından sunulduğunu öğrendiniz ve iman ederek benimsediniz. Bu konuda kimse size başka şeyler söyleyemez. İman gözle görünmeyeni görür, inanılmaz olana inanır ve imkansızı elde eder.
Şu duayı ya da benzer bir duayı Rab'be söyleyelim:
Ey Egemenimiz Rab, ne yüce adın var yeryüzünün tümünde! Bütün yüreğimle sana şükrediyorum, kayam, kurtarıcım benim! Bugünkü dersim için de sana şükrediyorum. Öğrendim ki, cennette sonsuz yaşam armağanı sadece iman ederek elde ediliyor. Sana iman ediyorum, ya Rab. Büründüğün insan bedeni günahlarım uğruna bir kurban olarak sunuldu. Sana iman ediyorum, ya Rab. Mucizevi bir şekilde, en büyük ruhsal ihtiyacımı kendin karşıladığın için sana ne kadar teşekkür etsem az, ya Rab. Beni Mesih İsa'da kurtardığın ve bana cennette sonsuz yaşam armağanını verdiğin için sana şükrediyorum. Sen güvenilirsin ve vaatlerin gerçektir. Hem sana hem de sözüne güveniyorum. Bu yüzden kurtulduğuma eminim. Bu güvenceyi verdiğin ve Kutsal Ruh'la beni mühürleyip çocuğun yaptığın için sana minnettarım. Sana giden yoldayım, ya Rab, bu dünyanın cennete gitmeye çalışan bir vatandaşı olarak değil, bu dünyadan geçen bir cennet vatandaşı olarak. Bu nimetler için sana şükrediyorum, ya Rab.
İsa Mesih'in adıyla Amin.