headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa Tanrı mı? - Önsöz

07 image12269 creation god 45“Tanrı'nın görünmeyen nitelikleri -sonsuz gücü ve Tanrılığı- dünya yaratılalı beri O'nun yaptıklarıyla anlaşılmakta, açıkça görülmektedir. Bu nedenle özürleri yoktur.” (Romalılar 1:20, İncil)

Bu çok önemli bir ayet. Tanrı evreni yarattığında kendi suretiyle mühürledi. Nitekim, suretiyle o denli mühürlenmişti ki, Tanrı’nın doğası yarattıklarında ‘açıkça görüldüğü’ için insanın mazereti yoktur. Önceki ayet şöyle diyor, “Tanrı hepsini gözlerinin önüne sermiştir.”

Tanrı’nın bizlere Kutsal Yazılar aracılığıyla sadece ‘özel’ bir vahiy vermekle kalmadığı ama aynı zamanda yarattıkları aracılığıyla ‘genel’ vahiy sağladığına ilişkin anlayışın temelinde yatan da budur. İşte ‘yekpare’ tektanrıcılık ya da ‘çoğul’ tektanrıcılığı destekleyen kanıtları araştırmaya buradan başlayacağız.

Yaratılış beni her zaman büyülemiştir. Cumartesi günleri öğleden sonralarımı sık sık, elimde mantarlar, kuşlar, çiçekler ve ağaçlarla ilgili çeşitli rehber kitaplarla ormanlarda yürüyüş yaparak geçiririm. Doğadaki bu keşif gezilerinde dikkatimi çeken şeylerin ne olduğunu anlamaya çalışmak hoşuma gider.

Evrenin küçük bir parçası olan kuşlar dünyasında, bu çeşitliliğin görkemi neredeyse karşı konulmazdır. Gördüğüm kuşların ‘yaşam listesi’ni tutuyorum ve yıllar önce evimizin çevresine bazı kuşları çekmek için belirli ağaçları ve çalıları ektim- yoksa bu kuşlar çevremize uğramazlardı.

Tüm bunların bir amaç olmadan rastlantısal bir şekilde gerçekleşmesi kavramını kim anlayabilir? Evrenimiz hakkında çok az bilgi sahibi olmamıza karşın en kafa karıştırıcı gerçeklerden birine takıldık. Hem çeşitlilik hem de birliği içinde barındıran bir evrende yaşıyoruz. Laik felsefeciler bunun karşısında şaşkına dönüyorlar. Peki iki tektanrıcı pozisyonumuz bu konuda ne diyor?

08 image12270 relationship relational 45Tabi ki, tek bir Tanrı’nın, yetkisiyle her şeyi bu şekilde yarattığını savunmak mümkündür. Öte yandan, o zaman yaratıcısının görkemini yansıtmayan bir evrenimiz olurdu. Ama ben şuna inanıyorum. Bütünleri oluşturan parçalarla dolu bir evrende, her şeyin başka şeylerle ilişkide olduğuna ilişkin temel bir özelliği taşıyarak, yaratılışın farklı bir Yaratıcı’ya işaret ettiği görünebilir. Kendi içinde ilişki sahibi bir doğaya sahip bir Yaratıcı’dır. Diğer bir deyişle, evren doğası gereği ilişkilerle dolu ise, o zaman, ilişkisel bir Tanrı ile başlamış olması gerekiyor gibi görünüyor. Yoksa, sonsuzluk boyunca yalnızlık içinde varolmuş bir Tanrı’yla baş başa kalırız. ‘Yalnızlık’tan daha iyi bir kelime olabilir ama şu anda başka bir kelime düşünemiyorum. Söylemek istediğim şu, yekpare doğası ve karakteri nedeniyle ilişkisel olmazdı. Sonra, ilişki kurmadan geçirdiği sonsuzluktan sonra, ilişkilerle dolu bir evren yarattı. Ben bunun doğasına aykırı olacağına inanıyorum.

Eğer gerçeğin tümünün Tanrı’nın karakterinden kaynaklandığı ve yaratılışının doğasını yansıttığı pozisyonundan başlarsak ne beklemeliyiz? Yaratılışta gördüklerimizin gerçeği, yaratılış eyleminden önce Tanrı’da ilişkilerin varolduğu içsel bir çoğulculuğu gerekli kılardı.

“RAB büyüktür, yalnız O övgüye yaraşıktır. Akıl ermez büyüklüğüne.” (Mezmur 145:3, Eski Antlaşma)

Sonsuz ve kavranamaz bir Tanrı’dan söz ettiğimiz halde Tanrı’nın yarattıklarına bakarak akla uygun çıkarımlarda bulunabiliriz. En azından, ben bulunabileceğimize inanıyorum. Buradan, Tanrı’nın yetkin bir ilişki ve uyum içinde birlikte çalışan içsel unsurları olduğu sonucunu çıkarmak mantıklıdır. Aksi takdirde, gerçek çeşitlilik ve birlik için bir temelimiz olmazdı. İlişkiler için, paydaşlık için veya yakınlık için bir temel olmazdı.

09 image12271 life 45Bu noktada üçlü birlik tektanrıcılığını savunamadığım halde, yekpare bir birlikten çok en azından çoğul bir tektanrıcılık biçimine yönelmeye başlayabiliriz gibi görünüyor. Bunu araştırırken bana katılmanızı istemek mantıksız bir istek olmaz. Yaratılışın açık kanıtı buraya işaret ediyor gibi görünüyor. Beni yanlış anlamayın. Hayatın var olan çeşitliliğine ve ilişkilerin çoklu seviyelerine bakıp sonra da daha fazla tanrıya ihtiyacımız olduğu sonucunu çıkarmıyorum! Tek bir Tanrı vardır. Öte yandan, yaratılış bize Yaratıcımızın hayal ettiğimizden daha karmaşık olduğunu göstermektedir.

Kutsal Yazılar’ın giderek açıklanan vahiyinde Yaratıcımız’ın doğasının sosyal açıdan karmaşık olduğuna ilişkin birkaç ipucu verilmiştir bizlere. Bu ipuçlarının birkaçı ‘Tanrı’ olarak hitap edilen ama yine ‘Tanrı’ denilen başka birinden ayırt edilen ilahi kişisel görünümleriyle ilgilidir. Tanrı’nın ‘bir’ olduğuna ilişkin açık bir anlayışımız olmasaydı, bu da bizi çoktanrıcılığa götürürdü. Ne var ki, Kutsal Yazılar açık bir şekilde buna karşı bir inancı öğretmektedir. Bu nedenle, Tanrı’nın tekilliği için sosyal açıdan çoğul olan bir varlık olduğu düşüncesine varıyoruz. Tanrı’nın birliği içinde karmaşıklık vardır. Neden olmasın?