headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa Tanrı mı? - Önsöz

04 following jesus3 temp5 45Peki ya günümüzde? Tanrı hala tektanrıcı bir inançla kendisine ibadet edilmesini bekliyor. İsa’yı gerçekten izleyenler İbrahim inancının mirasçılarıdır ve bu önemli konum, İbrahim’in Tanrısı’na aynı tektanrıcı inanca sahip olmamızı gerekli kılıyor.

“Örneğin, "İbrahim Tanrı'ya iman etti, böylece aklanmış sayıldı." Öyleyse şunu bilin ki, İbrahim'in gerçek oğulları iman edenlerdir. Kutsal Yazı, Tanrı'nın öteki ulusları imanlarına göre aklayacağını önceden görerek İbrahim'e, "Bütün uluslar senin aracılığınla kutsanacak" müjdesini önceden verdi. Böylece iman edenler, iman etmiş olan İbrahim'le birlikte kutsanırlar.” (Galatyalılar 3:6-9, İncil)

İncil, bir iman adamı olan İbrahim’e büyük önem vermektedir. İbrahim’in adı İncil’in sayfalarında 77 kez geçer. Tanrı, imanın doğası hakkında bir ders vermek istediğinde kullandığı örnek İbrahim’di. Tanrı İsa’ya iman edenlerin, iman aracılığıyla alabilecekleri doğruluğu bilmelerini istediğinde Tanrı’nın seçtiği örnek İbrahim’di. İsa’ya gerçekten iman edenler İbrahim’in Tanrısı’nı izlerler.

TANRI’NIN İLK DÖNEM TARİHİ

Kısa bir süre önce başlığı dikkatimi çeken, Tanrı’nın İlk Dönem Tarihi adlı bir kitapla karşılaştım. Kendime, ‘Tanrı, sürekli olarak şimdiki zamanda yaşadığına göre nasıl olur da bir tarihi olabilir?’ diye sordum. Tanrı zamanın dışında yaşar veya başka türlü ifade edecek olursak, ‘dünü’, ‘bugünü’ ve ‘yarını’ aynı anda görür. İncil’in son sayfasında Tanrı kendisi hakkında şunları söylüyor, “...birinci ve sonuncu, başlangıç ve son Ben'im.” (Vahiy 22:13, İncil). Tanrı her şeyi yarattı. Kurtuluş tasarısının tümünün kaynağı kendisidir ve sonuçlandırılmasını da kendisi belirleyecektir. Dünyayı oluşturdu ve dünyanın işlerine kendisi son verecektir. Başlangıçta, devamında ve sonunda Tanrı her şey üzerinde ve her şeyi kontrol eden, aynı, bir, görkemli varlık olarak tanınacaktır. Sonu daha başından bilir.

Tanrı’nın tarihi olduğu söylenebilecek olsaydı, ancak kendisiyle ilgili insanlığa giderek artan bir şekilde açıklanan bir vahiyden söz edilebilirdi. 05 image1253 face look up 45Bu vahiyde Tanrı’nın özelliklerinden birinin kişisel bir Tanrı olması olduğunu görüyoruz. Tanrı’nın kişiliği vardır. Tanrı, kişiliği olmayan bir güç değildir. Tanrı yarattıklarına önem verir. Her birimizle ilgileniyor. Tanrı, günümüzün yeni ateist bilim insanlarının resmettikleri gibi Hareket Ettirilemeyen Hareket Ettirici veya yaptıktan sonra ‘saatini’ terk eden bir ‘saatçi’ değildir. Tanrı her birimizi tanıyor. Bu vahiylerle ilgili tarihi çalışırken benim yüreğimi en çok heyecanlandıran şey Tanrı’nın bizleri, hiç kimsenin hayal edemeyeceği bir şekilde kendisini tanıma kapasitesiyle yaratmış olmasıdır. Tanrı bizleri kendisiyle kişisel bir ilişkiye sahip olmamız için yarattı.

“RAB büyüktür, yalnız O övgüye yaraşıktır. Akıl ermez büyüklüğüne.” (Mezmur 145:3, Eski Antlaşma)

Tanrı’yı düşündüğünüzde otomatik olarak, ‘Tanrı büyüktür’ diye düşünebilirsiniz. Bu doğru. Tanrı’nın sevgisi büyüktür. Tanrı’nın gücü büyüktür. Tanrı’nın lütfu büyüktür. Tanrı’nın iyiliği büyüktür. “Evet, Tanrı öyle büyüktür ki, O'nu anlayamayız.” (Eyüp.36: 26, Eski Antlaşma)

Tanrı’nın kim olduğuna ilişkin anlayışımızın büyük bir kısmı, Tanrı’nın insana ilk vahiyleriyle hemen gelmemiştir. Kutsal Kitap’ın bütünü, devamlı olarak gerçeklerin üzerindeki perdelerin kaldırılması, lensi giderek daha fazla açan ya da filtreyi giderek daha fazla kaldıran vahiy ilerlemesidir; bu şekilde bizlerin Tanrı’yı biraz daha açık ve net bir şekilde görmemizi sağlar. Bu, Tanrı’nın içsel sosyal doğasıyla ilgili vahiyler için de geçerlidir. Ancak güçlü bir ipucuyla başlayan, Tanrı’nın bu yönüyle ilgili vahiyler Eski Antlaşma boyunca seyrektir. Bu vahiyler, cesur beyanlardan çok, ipuçları şeklinde Eski Antlaşma’da yer almaktadır. Ancak Yeni Antlaşma’da, İsa aracılığıyla bir vahiy patlaması yaşanıyor ve sonra elçiler aracılığıyla daha fazlası verilmeye devam ediliyor.

06 image12267 choice choose fork in the road 45Kutsal Kitap’a uygun Hıristiyanlık ve İslam arasında bu denli temel bir fark yaratan Tanrı’nın karakteri ve doğasının bu yönüdür. Her ikisi de kuvvetli bir tektanrıcılığa sahiptir. Her ikisi de tek gerçek Tanrı olduğuna inanır. Öte yandan, bu Tanrı’nın kim olduğu, doğası, varlığı ve karakteri çok farklıdır. Bunun farkında mısınız? Tanrı’nın birliği konusunda fikir ayrılığımız olmadığının da farkında mısınız? İncil’den alıntıladığım birkaç ayetin bunu açık bir şekilde ortaya koyduğuna inanıyorum. Tanrı’nın doğası konusunda ayrılıyoruz. Kaç tanrı olduğu konusunda değil, fakat tek gerçek Tanrı’nın çoğul doğaya sahip olup olmadığı konusunda ayrılıyoruz.

İslam tektanrıcılığı konusunda bir bütünlüğe sahip değildir. Allah bütün olarak birdir; Yehova üçlü birliğe sahiptir. Bu tek farkın İslam’ı Kutsal Kitap’a uygun Hıristiyanlık’tan ayıran farkların büyük bir kısmında bu tek farkın nasıl bir rol oynadığını incelemek için biraz zaman ayıralım.

Bu çalışmaya yaklaşımım konusunda neleri bilmeniz gerekir? Benim devam eden bir önermem var ve tüm çalışmalarıma bu önermeyle başlarım; “gerçeğin tümü Tanrı’nın karakteri ve doğasıyla tutarlıdır ve buradan kaynaklanır.” Tanrı’nın bizlere verdiği ve gerçek doğasını ve karakterini açıklayan gerçeğin iki kaynağına bakacağız. Biri Söz’dür, diğeri ise Tanrı’nın yaratılışıdır. Bakalım burada, yekpare tektanrıcılığı mı, yoksa, üçlü birlik tektanrıcılığını mı destekleyen kanıtlar bulacağız?