headerLogo2b-18pt-myriadpro

Bir Katolik Hangi Ölçüye Göre Hıristiyan Sayılır?

04 image12112 baby hand 45“...Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” Bu ayet ne demek istiyor? Tanrı’dan doğanlar, doğal doğumları sayesinde veya Yahudiler’in çocukları oldukları için Tanrı çocukları olmuyorlar. Anne babalarının dinsel adanmışlıklarına veya soylarında tanınmış bir peygamber olmasına bağlı değil. Yahudiler İbrahim’in soyundan geliyor olmaktan gurur duyuyorlardı. Böylesine tanınmış bir atanın soyundan gelmelerinin Tanrı’nın kendilerinden hoşnut olmasının bir kanıtı olduğunu varsayıyorlardı. Bu ayette bu düşünce düzeltilmektedir. Tanrı’nın insandan memnun olması atalarının tanınmış olması veya anne babalarının dindar olmasıyla ilişkili değildir. Sünnet töreniyle bile ilgili değildir. Bu gelenek, Yahudi halkını çevrelerindeki tanrısız halklardan ayırmaktaydı fakat bu ayette sözü edilen sıra dışı ruhsal doğumla ilgisi yoktu.

Eğer Katolikseniz, yeni doğan üzerindeki etki düzeyi açısından, bebek vaftizi sünnet geleneğiyle aynıdır. Kişinin Tanrı huzurunda ruhsal konumunu etkilemez. Katolik Kilisesine göre vaftiz, “ruhsal yaşamın kapısını açar çünkü vaftiz aracılığıyla Mesih’in ve Kilise Bedeninin üyeleri oluruz.” (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 1213. Katolik Kilisesi Katekizmi Katolik Kilisesi’nin inanç ve uygulamalarıyla ilgili resmi yayınıdır.) Bütün bunlar kulağa hoş geliyor, ta ki Yeni Antlaşma’yı okuyana kadar. Kutsal Kitap ruhsal olarak yeniden doğmanın insanın yaptığı herhangi bir şeyle GERÇEKLEŞMEDİĞİNİ öğretiyor. Artık şu ayeti yakından tanıyoruz, “Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” (Yuhanna 1:12-13)

Tanrı, bebek olarak vaftiz olduğumuzda Mesih’in üyeleri olamayacağımızı ve yeniden doğumu deneyim edemeyeceğimizi söylüyor. Vaftiz, ruhsal yaşama açılan kapı değildir. Kapı İsa’dır! O’na kulak verin: “Kapı Ben'im. Bir kimse benim aracılığımla içeri girerse kurtulur.” (Yuhanna 10:9). İsa aracılığıyla kapıdan girdiğimizde, yani, O’nu Kurtarıcımız ve Rabbimiz olarak kabul ettiğmizde ruhsal yaşam başlar.

05 image3874xx grace gift receive 45Kutsal Yazılar bu konuda çok açık. İnsanlar arasında çocukların sahip olduğu ayrıcalıkları hak etme yollarımızdan hiçbiri Tanrı’nın ruhsal çocukları olarak adlandırılmamızı sağlamaz. İnsanların En Yüce Olan’ın ruhsal çocukları olması herhangi bir insani güç veya aracı sayesinde gerçekleşemez. Ayetlerin bizlere öğrettiği budur. Tanrı’nın çocukları denilmesi ayrıcalığını kazanmıyoruz. Bu İsa’ya Kurtarıcımız olarak inanıp, O’nu bu şekilde kabul etmenin sonucudur. “Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi.”

İsa’ya inanmak ne demek?

Hatırlayabildiğim kadarıyla hep İsa’ya inandım. Yüksek ahlaki standartları olan kuvvetli bir öğretmen ve din öğretmeni olduğuna inandım. İsa’yla ilgili değerlendirmem buydu. İsa’nın ölümü ve dirilişi hakkındaki bazı tarihsel gerçekleri duymuştum. Şöyle bir tutuma sahiptim, “Eğer bu gerçekse, bana uyar. İnsanlar istediklerine inanabilirler ama beni ilgilendirmez.”

İncil’i okumaya başladıktan sonra, İsa’ya gerçekten iman etmenin başka bir şey olduğunu fark ettim. Kişi, günahlarının bağışlanması, sonsuz mahkumiyetten (cehennem) kurtuluş ve cennette sonsuz yaşam amacıyla İsa’nın ölümü ve dirilişine tamamıyla güvendiğinde iman etmiş sayılır. İsa’ya inanan kişi İsa’yı dayanağı yapar. Sadece O’na dayanır. İsa’nın, İncil’de söylenen kişi olduğuna inanır ama o noktada durmaz. O’na dayanma konusunda kişisel bir seçim yapmadıkça İsa Mesih’e gerçekten inanmış veya içten imanı ifade etmiş sayılmayız. Sonsuz kurtuluşumuz için sadece İsa’ya güveniriz.

Örneğin bir kişi bir sandalyenin kendisini taşıyacağına inanabilir fakat sandalyenin üzerine oturana kadar ve sandalyenin desteğini alana kadar, gerçekten inancını ifade etmiş sayılmaz.

Bir kamyon şoförü ilerdeki bir köprünün güvenli olduğuna inanabilir fakat köprünün üzerinden geçene kadar, köprünün kendisini taşıyacağına gerçekten inandığını göstermiş olmaz.

06 image11455 elevator 45Kişi asansörün kendisini binanın tepesine taşıyacağına inanabilir, fakat asansöre binene kadar asansörün kendisi için yapabileceklerine gerçekten inandığını göstermiş olmaz.

İsa Mesih’e gerçekten inanmak, sandalyeye oturmak, köprünün üzerinden geçmek veya asansöre binmek gibidir. Anlıyorsunuz değil mi? Gerçek iman, her zaman kişisel olarak güvenmeyi ve dayanmayı içerir. Kurtuluşunuz için sadece İsa Mesih’e iman etmeniz konusunda kişisel bir seçim yapmayı gerektirir.

İsa güvenilir midir? “Kutsal Yazı, "O'na iman eden utandırılmayacak" diyor...Rab'be yakaran herkes kurtulacak.” (Romalılar 10:11,13). Bu ayetleri bir kere daha okuyun, okurken şunu hatırlayın, gerçek dünyadaki en kuvvetli güçtür çünkü değiştirilemez.

Yangın! Yangın!

Bir gece bir evde yangın çıktı ve genç bir çocuğun çatıya çıkması gerekti. İşten henüz gelen baba giriş katında kollarını açmış halde duruyordu. Oğluna şöyle seslendi, “Atla! Seni yakalayacağım.” Hayatını kurtarmak için çocuğun atlaması gerektiğini biliyordu. Fakat çocuğun görebildiği tek şey alevler, duman ve karanlıktı. Hayal edilebileceği gibi, kısa bir süre sonra çökeceği halde, çatının güvenliğini bırakmak istemiyordu. Babası bağırıp durdu, “Atla! Atla! Seni yakalayacağım.” Oğlan karşı çıktı, “Baba, seni duyuyorum ama seni göremiyorum.” Baba şöyle karşılık verdi, “Ama ben seni görebiliyorum. Önemli olan bu.” (Hikaye mutlu sonla bitti!)

Rab’bin sizi çağırdığını duydunuz mu? "Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz." (Yuhanna 10:27-28)