Bir gün uçus sırasında okuyacak birşeyler bulmak için hava alanındaki gazete rafına bakıyordum. Yanımdaki adam da aynısını yapıyordu. “Hangi gazeteyi arıyorsunuz?” diye sordu. “Muhafazakar bir şey arıyorum- dergi de olabilir” diye cevap verdim.
“Öyle mi,” dedi adam, “Ben liberal bir gazete arıyorum – dedikodu ve daracık giyinmiş kadınlarla dolu olabilir.” Koyu renk ince çizgili bir takım elbise ve pahalı görünen bir kravat takıyordu. Giysilerine baktığımda, cevabı beni şaşırttı. Zihnini bu tür çöplükle dolduracak bir insandan daha saygın görünüyordu.
“Ne iş yapıyorsunuz?” diye sordum. O da avukat olduğunu söyledi ve bana ne iş yaptığımı sordu. Hıristiyan bir müjdeci olduğumu söyledim.
“Gerçekten mi?”
“Gerçekten.”
“Kutsal Kitap’ı okuyan insanlar ne gibi şeyler okuyorlar?” diye sordu. Okumaktan hoşlandığım kitapları, dergileri ve gazeteleri saydım, ama daha çok Kutsal Kitap’ı okuduğumu söyledim.
“Bundan daha fazlasını okumuyor musunuz?” diye soru.
“Pek değil,” diye cevap verdim.
“İnsanlarla konuşuyor musunuz?” diye sordu yüzünde şaşırmış bir ifadeyle.
“Her zaman,” dedim.
“Peki, o zaman, daha fazlasını okumuyorsanız, insanların ihtiyaçlarını ve sorunlarını nasıl biliyorsunuz?” diye sordu.
“İnsanın sadece üç sorunu vardır: Günah, keder ve ölüm,” dedim avukata.
“Hayır, büyük bir hata yapıyorsunuz. Bundan çok daha fazla sorunumuz var!” diye karşılık verdi.
“Tamam, düşünün biraz. O zaman bana dördüncü bir sorun söyleyin.”
Biraz düşündü sonra da, “Düşününce, insanın sadece üç tane temel sorunu var” dedi.
Gerçekten söylediklerinde ciddi miydi, yoksa konuşmamızı nazik bir şekilde sonlandırmaya mı çalışıyordu, bilmiyorum. Fakat dünyadaki her sorunun günah, keder ve ölümün birer alt kategorisi olduğuna inanıyorum. Ayrıca, Kutsal Kitap bu üç duruma çözüm sunan dünyadaki tek kitaptır. Benimle aynı fikirde olmayabilirsiniz fakat bunun doğru olduğunu keşfettim.
Kutsal Kitap tüm yazın sanatı içinde eşsiz bir yere sahip olan bir kitaptır. Onun gibisi yok. Çeşitli kültürlerden gelen çok sayıda yazar tarafından on altı yüzyıl gibi bir süre içinde kaleme alındığı halde, tek bir yazarın -evrenin Yaratıcısı- başyapıtıdır!
Kutsal Kitap akademisyenleri yüzyıllardır, üç kıtadan, çarpıcı derecede farklı kökenlerden gelen bu kadar çok yazarın, Kutsal Kitap’ın sayfalarında bulunan tutarlı bir mesajı ve amacı sürdürebilmeleri karşısında hayrete düşmüştür. Ben de hayrete düşüyorum. Bu denli çeşitli yazarın oluşturduğu başka hiçbir derleme Kutsal Kitap’ın devamlılığı ve uyumuyla kıyaslanamaz.
Bu tutarlılık Kutsal Kitap’a yazın yapıtları arasında eşi benzeri olmayan bir özellik vermektedir. İlahi esine sahip olmasının bir kanıtı da budur. Kaynağı nedir? “Kutsal Yazılar’ın tümü Tanrı esinlemesidir.” (2.Timoteos 3:16, İncil)
Kayda değer bu kitabın büyük bir kısmı peygamberlikseldir. Peygamberlikleri insanın geleceği hakkında yaşamsal bilgiler içerir. Kutsal Kitap’ın Tanrı’nın esinlenmiş Sözü olduğunu fark ettiğmizde, o zaman peygamberliklerininin önemini fark ediyoruz. Tanrı tarafından esinlendikleri için güvenilirdir. Sadece bu da değil, bekleyeceğiniz gibi, Tanrı çağlar boyunca Kutsal Yazılar’ı korumuştur. “RAB'be karşı başarılı olabilecek bilgelik, akıl ve tasarı yoktur.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 21:30, Eski Antlaşma)
Yaratıcımız kendisi ve gelecek hakkında bizlere neler söylüyor? “Çok önceden beri olup bitenleri anımsayın. Çünkü Tanrı benim, başkası yok. Tanrı benim, benzerim yok. Sonu ta başlangıçtan, henüz olmamış olayları çok önceden bildiren, tasarım gerçekleşecek, istediğim her şeyi yapacağım diyen benim. Doğudan yırtıcı kuşu, uzak bir ülkeden tasarımı gerçekleştirecek adamı çağıran benim. Evet, bunları söyledim, kesinlikle yerine getirecek, tasarladığımı yapacağım mutlaka.” (Yeşaya 46:9-11, Eski Antlaşma). Tanrı sadece geleceği açıkladığını iddia etmekle kalmıyor, aynı zamanda önceden bildirdiği olayları gerçekleştirme gücüne de sahiptir!
Peygamberlikle Kutsal Yazılar’la ilgili bir önemli gerçek de, birçok peygamberliğin -beş yüz tanesi- harfi harfine yerine gelmiş olmasıdır. Bu da, herhangi bir entelektüel soruya yer bırakmadan, Kutsal Kitap’ın peygamberliklerin bulunduğu ayetlerde harfiyen yorumlanmasının amaçlandığını ortaya koymaktadır. Hiç kuşku yok, Tanrı tam olarak söylediğini kast ediyor! Tarih tamamlandığında, Kutsal Kitap’taki her bir peygamberlik yerine gelmiş olacak.