Adil olmayan bir yargıcın durumumuzu değerlendirip bizi hafif bir cezayla bırakmasını umduğumuz zamanlar olabilir. Biz yasayı çiğnediğimizde böyle olabilir. Peki ya biz yasayı çiğnemediğimizde, bize karşı yasa çiğnendiğinde? Sevdikleri, seri bir katilin elinde ölen ailelere ne istediklerini sorun. Adalet isterler. Adil bir yargıç isterler. Seri katilin yakalanması gerekiyorsa, medyaya ne derler? Katil bulunup öldürülene kadar rahat edemeyeceklerini söylerler. Adalet yerine gelene kadar rahat edemezler.
Yasaları çiğneyenlerin cezalandırılması gerekmez mi? Tanrı, buyruklarını çiğnediğimizde bizi cezalandırmamalı mı? Söylediğim gibi, buradaki çatışmayı görüyorsunuz.
Sevgi Ve Adalet
Tanrı’nın agape sevgisi, hak edilse de edilmese de verilir. Vermek isteyen bir sevgidir. Sevilen için olabilecek en iyiyi ister, kişi bunu hak etmese de. Buradaki çatışma nedir? Yetkin adalet ceza gerektirse de yetkin sevgi barıştırma ister. ‘Bu çatışma konusunda ne yapardınız?’ Aslında, bu soruyu size soramam çünkü siz Tanrı değilsiniz. Benim gibi siz de Tanrı gibi düşünüp davranmıyorsunuz. Tanrı tamamıyla anlayışımızın ötesindedir. Sevgisi anlayabileceğimizden çok daha büyüktür. Kutsallığı anlayışımızın ötesindedir. Ayrıca, Tanrı adalet standardını bizim adalet dağıtma biçimimize indirgememize izin vermez.
Hala Tanrı olduğu için kendi günahının borcunu ödemesine gerek yoktu. Yetkindir ve bu nedenle günahsızdı. İsteyerek ve severek ölüm tepesine gitti, günahlarımızın cezası için kendisinin öldürülmesine izin verdi. O’na İsa diyorlardı. Bense O’na Kurtarıcı ve Rab diyorum. Yaşamını bizim için verdi ve Tanrılığını kanıtlamak için ölümden dirildi.
Tanrı’nın Barıştırma Bildirisi
"Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur. Bunların hepsi Tanrı'dandır. Tanrı, Mesih aracılığıyla bizi kendisiyle barıştırdı ve bize barıştırma görevini verdi." (2.Korintliler 5:17-18)
Tanrı’nın bana emanet ettiği bu barıştırma bildirisi, sevgi hakkındaki bu yazılar ve websitesindeki diğer yazılarla size iletiliyor. Tabii ki, İslam İsa’nın öldüğünü tamamıyla reddeder. Fakat, reddetmesi İsa’nın çarmıhta öldüğü gerçeğini değiştirmez. Bu olay, görgü tanıkları ve ölümden dirildiğini gören İncil’de sözü edilen yüzlerce kişi tarafından doğrulanmıştır. Erken tarihte yaşanan olaylar arasında en fazla kanıt İsa’nın çarmıhta öldükten üç gün sonra dirilişiyle ilgili olan kanıtlardır. Ayrıca, insan İsa’nın çarmıhta öldüğüne inansa da inanmasa da, İsa’nın en büyük sevgi eylemi hakkında söylediklerini değiştirmez.
Bu yazının amacı, Tanrı’nın koşulsuz sevgisine inanmakta ve bu sevgiyi almakta neden zorlandığınızı anlatmakla ilgilidir. Daha önce söylediğim gibi Ali’nin mum boyalarıyla Tanrı’nın resmini yapmaya çalışırken aklında ne olduğunu bilmiyoruz. Ne çizerse çizsin, çizdiğinin, bu yazının Tanrı’nın size karşı sevgisini anlamanıza yardım edeceği kadar yardımcı olabileceğini sanmıyorum.
Amacım sizi kişisel olarak gücendirmek değil, İsa’nın İncil’deki öğretişlerini değerlendirmeniz için sizi teşvik etmek. Yüreğinizin en derin ihtiyaçlarına yanıt veren sevgiyi anlatıyor, değil mi? Umarım, ufukta bir ışık parıltısı görüyorsunuzdur. Tanrı’ya doğru yolunuzda ilerledikçe Kutsal Kitap’ta adı geçen ışığın yolunuzu aydınlattığını göreceksiniz.
“Sözün adımlarım için çıra, yolum için ışıktır.” (Mezmur 119:105, Eski Antlaşma)
Teolojik açıdan ve günlük yaşantınızda İslam’da Tanrı’nın bilinemez olduğunun farkında olduğunuzdan eminim. Dini inançlarına sadık Müslüman doktrinindeki mukhalafa (fark) ve tanzih’i (çıkarma ve dünyanın ötesindelik) biliyorsanız bunu zaten anlıyorsunuzdur. Bu da, Tanrı’nın özünün insan için anlaşılabilir olmadığını ve Kur’an’da Tanrı’ya atfedilen nitelik ve özelliklerin eylemleri ve yaptıklarının betimlenmesi olduğunu ima eder. Genel olarak Müslümanlar bunun farkında olmayabilir ama İslam öğretişinin yansıması budur.
Tanrı’yı bundan çok daha yakın bir şekilde tanımak istediğinize inanıyorum. Arzum ve duam yaşamınızda Tanrı’nın bereketi ve lütfunun olmasıdır.