headerLogo2b-18pt-myriadpro

Neden Birçok İnsan Ölmeden Önce Büyük Acı Çeker?

04 image5471xx cross blue 45Tanrı’nın vaat ettiği kişinin adı İsa olacaktı. İsa sadece bir peygamber miydi? Kesinlikle hayır! Tanrı’nın önceden bildirdiği gibi Şeytan’ı ve onun bütün krallığı ve güçlerini yok edecek, tasarılarını bozacak ve yetkisiyle egemenliğini elinden alacaktı. Bizim için daha da önemlisi, İsa Şeytan’ın ölüm üzerindeki gücünü alacaktı. Kutsal Kitap’ın dediği gibi, ‘günahın ücreti ölüm’ ise ve bu günahsız İsa bu ücreti ödüyorsa ne olur? Şeytan hala Tanrı’ya öfkeyle seslenip şöyle taleplerde bulunabilir mi? ‘Ali’nin cehenneme mahkum edilmesi gerekiyor! O da benim gibi günahkar!’ ‘Ebru’nun da benimle birlikte oraya gelmesi gerekiyor çünkü o da günahkar ve cezalandırılmayı hak ediyor!’ ‘Recep, Mustafa, Burcu ve Alev de cennete gitmeyi hak etmiyorlar Tanrı! Canları cehenneme!’ İsa çarmıhta onu susturdu. Beden almış kurban kuzusu günahlarımızı bedeninde taşıdığında, ölüp üçüncü gün dirildiğinde Şeytan’ın ağzı kapatıldı. Büyük suçlayıcı artık suçlayamayacaktı.  

“Bu çocuklar etten ve kandan oldukları için İsa, ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis'i, ölüm aracılığıyla etkisiz kılmak üzere onlarla aynı insan yapısını aldı. Bunu, ölüm korkusu yüzünden yaşamları boyunca köle olanların hepsini özgür kılmak için yaptı.” (İbraniler 2: 14-15, İncil)

Bazı insanların ölümden önce neden çok acı çektikleri sorusu hakkında konuşurken neden Aden Bahçesi’ne geri döndüm? Dünyamıza neler olduğuyla ilgili geniş resmi görebilmenizi istedim. Kutsal Kitap, yaşamla ve acıyla ilgili ‘büyük resmi’ görmek için acının ve yaşamda çirkin olan her şeyin günahtan kaynaklandığını anlamalıyız. Bu, insanların acı çekmesinin kendi günahları nedeniyle olduğu anlamına gelmiyor. Olabilir ama büyük ihtimalle değil. Günah, acının kaçınılmazlığını yaşamın bir parçası yapmıştır.

05 peace sign2 45Görmenizi istediği şey sıkıntıya kimin neden olduğu, kökeninin ne olduğudur? Dünya her zaman şiddetin, acının olduğu ölümcül bir yer değildi. Kutsal Kitap aşağıdaki ayetle bunu açıkça gösteriyor:

“Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu.” (Yaratılış 1:31, Eski Antlaşma)

Sadece bazı şeyler değil, her şey iyiydi. Günahsız bir Tanrı günahlı ya da kusurlu olan herhangi bir şeye bakıp ‘çok iyi’ demezdi. Adem ve Havva’nın Aden Bahçesi’nde geçirdiği bütün zaman ‘çok iyi’ miydi? Hayır, sadece günah işlemelerinden önceki zaman iyiydi. O zaman Aden Bahçesi gerçek bir cennetti. Adem ve Havva Tanrı’nın sözünü dinlememezlik etmeden önce ölüm, sıkıntı ve hastalık yoktu. Doğal olarak ortaya çıkan ölüm ve sıkıntı insanın günahının sonucudur. 

“Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.” (Romalılar 6:23, İncil) 

Bazı insanlar ölüm, sıkıntı ve hastalığın ilk dünyanın bir parçası olduğuna inanır. ‘Her zaman böyleydi’ derler. Tanrı’nın dünyayı yarattığı andan beri Tanrı’nın yaratılışının bir parçası olduğunu söylerler. Bu, üstü kapalı bir şekilde ölüm, sıkıntı ve hastalığa Tanrı’nın neden olduğunu söyler. Bu doğru değildir. Tanrı’yı ölüm için suçlayamayız. Sıkıntı var olduğu için de O’nu suçlayamayız. Ölüm ve sıkıntının olmadığı bir zaman yoksa, nasıl bir gün cennette ölüm, acı, gözyaşının olmadığı bir şekilde eski gönencimize kavuşabiliriz? Tanrı bizi insan günah işlemeden önce cennetteki yaratılışın olduğu duruma geri götürür. Cennet Bahçesi, farklı bir boyutta asıl Aden Bahçesi olacaktır.

“Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.” (Vahiy 21:4, İncil) 

06 tombstone death waits for no man 45Günahsız dünyanız insanın - önce Havva sonra Adem’in - isyanı nedeniyle kirlendi. Onların günahıyla dünyaya günah girdi. Tanrı günahı ölümle cezalandırmak zorundaydı. Adem’i bu konuda uyarmıştı.    

“RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem'i oraya koydu. Ona, ‘Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin’ diye buyurdu, ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.’” (Yaratılış 2.15-17, Eski Antlaşma)

Adem ve Havva’nın günahı insanlığı çok zor bir durumda bıraktı. Her ikisi de Tanrı’nın sözünü dinlememelerinin bedenlerinde fiziksel ölüm sürecini başlattığını biliyorlardı. Bedenleri hemen bozulmaya başladı. Dişleri çürüdü, ağrı, acı, hastalık ve zayıflık hissetmeye başladılar. Artık ölmekte olan ve sonunda toz olmaya mahkum bir bedende yaşıyorlardı. Havva artık Adem’in ilk tanıdığı Havva değildi. Adem de onun ilk tanıştığı adam değildi. Her ikisi de ölüyorlardı; ‘Günahın ücreti ölümdür…’ 

Bedenlerimiz öldüğü halde Tanrı’nın suretinde yaratıldık ve ölümsüz canlara sahibiz. Ölüm ayrılık demektir ve bunun iki yönü vardır. Fiziksel ölüm vardır; insan canı vücudundan ayrıldığında ölür. Diğeri de ölümün ruhsal yanıdır ki, bence ikisi arasında daha korkutucu olan budur. Adem ve Havva günah işlediklerinde canları o an Tanrı’dan ayrılmıştı. Ruhsal ölüm gerçekleşmişti. Tanrı huzurunda günah olmasına izin vermez. Asla.