Apollinariyanizmin pek çok hatası vardır. Örneğin, İsa, sadece Tanrı’nın iradesine değil, kendi iradesine de sahipti. Çarmıha gerilmesinden önce birkaç kez mahkemeye çıkmasına neden olacak tutuklanmasından hemen önce şöyle dua etti, “Baba, senin isteğine uygunsa, bu kâseyi benden uzaklaştır. Yine de benim değil, senin istediğin olsun.” (Luka 22:42)
Bu duanın ahlaki açıdan yetkin olan bir insanın duası olduğuna şüphe yoktur. Sevgisi sayesinde gönüllü bir kurban oldu fakat çarmıha giderken girmek üzere olduğu konum gibi Tanrı’ya göre bu denli aşağıda olan bir konuma geçmiş olmasaydı, yolculuğunun ahlaki güzelliğinde kara bir leke olurdu. Çarmıha gerilmemesi gereken bir insan varsa o da, İsa’ydı. Öte yandan, bizim ölçümüzde bir zaman ve yere bu amaçla girdi. Bizim gibi günahkarların cennete güvenli ve emniyetli bir geçiş hakkına sahip olması için cenneti bıraktı. İnsan olarak İsa’nın, ilahi iradesine aykırı olmasa da, ayrı bir iradesi vardı. Tüm günahlarınızın o dev, kirli yumağını yüklenmeye razı olduğu için ona şükrettiniz mi? Ben ettim- hem de tekrar tekrar.
Biz yine Apollinaryanizmin yanlış öğretilerine geri dönelim. İsa’nın insanlığını fiziksel yönüyle sınırlıyor. Bu da Tanrı’nın insan gözleriyle baktığı anlamına gelir. Böyle olunca, Tanrı’nın bir taksi şoförü gibi olması muhtemeldir. Fakat insan derisi, insanlığın özü değildir. Etten kemikten çok daha fazlasıyız. İsa, Kutsal Yazılar’ın kendisini resmettiği gibi gerçek bir insan idiyse, o zaman insan düşüncesi, iradesi, ruhu ve duygularına da sahip olması gerekirdi.
Nestoryanlık
Nestoryanlık, İsa’yı iki kişi olarak ayırdığı için kusurludur. Apollinariyanizm ise, İsa’yı, Tanrı’nın insan gözlerinden bakması biçiminde resmettiği için kusurludur. Öte yandan, Apollinariyanizme karşıt olarak, Nestoryus Mesih’in tamamıyla insan olduğu görüşünü korudu. Mesih’in tamamıyla ikili bir doğaya sahip olduğunu açıklamakta haklıydı fakat iki doğasının beraberce nasıl işlediğini açıklama çabasında yanılgıya düştü. İsa’nın ilahi ve insani doğaları arasında ahlaki (davranışsal) bir birliği öğretmek yerine, Kutsal Yazılar İsa’nın (Logos) insan olduğunu öğretir. Söz, insan olup aramızda yaşadı.” (Yuhanna 1:14, İncil). İncil’in orijinal dilinde ginomai kelimesi kullanılmıştır ve “halini almak” anlamına gelir. Logos sadece bir insan bedeni almadı, insan oldu. Birlik ahlaki değil, metafizikle ilgilidir. Bu tür bir birlikte, Mesih’in ilahi doğası veya insan doğası için söylenebilecekler, Mesih’in tüm kişiliğine atfedilebilir. Buna communicatio idiomatum deniyor. Mesih’in kişiliği, iki parçadan oluşmuyor, bir bütünden oluşuyor.
İsa’nın iki doğası sadece iradeyle birleşmiş olsaydı- bunu söylerken Mesih’teki insan doğasının her zaman Mesih’teki ilahi doğaya boyun eğdiğini söylemek istiyorum- o zaman, teorik olarak, insan İsa Mesih ve Tanrı’nın Ruhu birbirinden ayrı bir şekilde var olmuş olabilirler. Fakat beden almada, Tanrı insan oldu. Tanrı insan varlığını üzerine aldığında, Mesih’in tanrılığı ve insanlığı sonsuza dek ayrılmayacak bir şekilde, her yönden metafiziksel olarak birleşti. Bu böyle olmasaydı, o zaman İsa gerçekten bir insan olmamış, ancak sadece bir insanda mesken kurmuştur. Biri bir şey olduğunda, o şeyden ayrı olamaz. Tanrı gerçekten insan olduysa, ilahi doğanın insanlığından ayrılması mümkün olamaz.
Tanrı sadece belirli bir insanda mesken kurmuş olsaydı, o zaman en iyi haliyle, İsa’nın kurbanı, belirli bir kurtuluşu, yani sadece kendi kurtuluşunu sağlardı. Ölümü tüm insanlığı kurtarmazdı. İsa’nın Tanrı ve insan arasındaki tek aracı olabilmesini sağlayan, Tanrı’nın insan olarak tüm insan ırkıyla özdeşleşmesidir.
İsa’nın ölümünü sonsuz değerde kılan şey, sadece günahsızlığı değil, İsa’nın bedende görünen Tanrı olmasıdır. İsa, metafiziksel olarak Tanrı’nın kendisi olmasaydı, o zaman ölümü bizleri kurtaramazdı. Olan şudur; sonsuz Tanrı, bizim uğrumuza ölmek için insan oldu. İsa’nın çarmıhındaki etkinin nedeni budur. Öte yandan, Mesih’in insanlığı tanrılığından ayrı olsaydı, bu mümkün olmazdı.
Nestoryanlığın en büyük hatası İsa’nın iki ayrı kişiden oluştuğunu söylemesidir. Efes Konsülü İ.S. 431 yılında toplandı. İsa’nın iki ayrı ve birbirinden ayrılamaz doğaya sahip bir kişi- ilahi ve insani- olduğunu açıkladı. Nestoryus, Konstantinopolis Patriği görevinden alınıp önce Antakya’ya, sonra Arabistan’a, sonra da Mısır’a gönderildi. Nestoryanlık 1300 yıllarına kadar devam etti.
Nestoryanlığın Mesih’in iki ayrı doğaya sahip olması üzerindeki ısrarı, Kutsal Yazılar’da İsa’dan iki değil de, tek bir kişi olarak söz edilmesini açıklayamamaktadır. İsa her zaman kendisinden tekil olarak söz ediyor; aynı şekilde başkaları da onun hakkında tekil olarak konuşuyorlar. Tek bir bedende iki kişi var ise, o zaman, İsa’dan çoğul bahsedilmesini beklerdik.
Nestoryanlık, logos’un beden olmasının nasıl söylenebileceği konusunda da yeterli bir açıklama sağlayamıyor. Mesih’in ilahi doğası insan doğasından farklıysa, bu nasıl olabilir? Olamaz. Son olarak, Nestoryanlığın, sadece iradeyle birbirine bağlı ayrı doğaları resmetmesi, Tanrı’nın gerçekten beden alması düşüncesinin yerini alır. Sadece İsa’nın bedenine sahip olunmasına indirger. Mesih’in tanrılığı ve insanlığı arasında metafiziksel bir birlik olmadığı halde, o zaman nasıl Ruh’la dolu imanlılar Tanrı sayılamazsa, Mesih de aynı şekilde Tanrı sayılamaz. Nestoryanlıktaki İsa, Kutsal Yazılarda betimlenen İsa değildir.