Size babannem ve dedemle ilgili acı veren bir şey anlatmak istiyorum. Yaşamlarını ve birikimlerinin önemli bir kısmını ‘Hıristiyanlık’ın Birlik Okulu’ adlı bir tarikata verdiler. Kutsal Kitap’a inandıklarını söylediler. Bununla birlikte, söylemek istedikleri Kutsal Kitap’a ve tarikatın Kutsal Yazılar’daki her terimi yeniden tanımlayan devasa metafizik sözlüğüne inandıklarıydı. Kutsal Kitap ve onların deyimiyle ‘Kutsal Kitap’ın gerçek anlamını’ çözen yayınlarına inanıyorlardı.
Bu iki akıllı insanın böylesi bir inanç sistemi tarafından kandırılmış olmasına inanmak gerçekten de zor. Örneğin, bu tarikat İsa’nın on iki öğrencisinin, insanın aklının on iki yönünü resmettiklerini söylüyordu. Kutsal Kitap’taki her şey metafizik olarak yeniden tanımlanmıştı! Soru: İnsan, bir yandan da Kutsal Kitap’ı metafizik açıdan yeniden tanımlayan bir yayına inanırken Kutsal Kitap’a layıkıyla inanabilir mi? Sanmam! Bu gibi insanlar inançları konusunda son derece samimi olabilirler ama tamamıyla hatalılar!
Hepimizin hayatlarımızı ne üzerine kuracağımıza karar vermemiz gerekiyor. Yetkili gerçek kaynağımız nedir? Kutsal Kitap mı? Kutsal Kitap ve başka bir kitap mı? Örneğin Katolikler Kutsal Kitap’a inandıklarını söylüyorlar. Peki ama yetkili gerçek konusunda tek kaynakları mı? Hayır, değil. Tarihte yaşamış ve ‘Kilise Babaları’ denen seksen sekiz adamın elyazmalarını da eşit derecede yetkili sayıyorlar. Bu elyazmalarını ve başka yazılara ‘Kutsal Gelenekler’ adını veriyorlar. Katolik Kilise, ‘Kutsal Geleneklerin’ din konularında Kutsal Kitap’tan daha net ve güvenli bir kılavuz olduğuna inandıkları için Katoliklerin büyük çoğunluğunun sadece ismen Hıristiyan olduğu sonucuna varmak zorundayız. Yanlış yönlendirilmişler.
İsa’nın dini gelenekler hakkında söylediklerine bakalım. Gerçek herhangi bir zamanla sınırlı olmadığı için her çağdaki geleneklere uygulanabilir. Tanrı Sözü’nü etkisiz kılma yetkisine sahip oldukları için İsa’nın din önderlerini nasıl azarladığına dikkat edin:
“Bu sırada Yeruşalim'den bazı Ferisiler ve din bilginleri İsa'ya gelip, "Öğrencilerin neden atalarımızın töresini çiğniyor?" diye sordular, "Yemekten önce ellerini yıkamıyorlar."
İsa onlara şu karşılığı verdi: "Ya siz, neden töreniz uğruna Tanrı buyruğunu çiğniyorsunuz? Çünkü Tanrı şöyle buyurdu: 'Annene babana saygı göstereceksin'; 'Annesine ya da babasına söven kesinlikle öldürülecektir.' Ama siz, 'Her kim anne ya da babasına, benden alacağın bütün yardım Tanrı'ya adanmıştır derse, artık babasına saygı göstermek zorunda değildir' diyorsunuz. Böylelikle, töreniz uğruna Tanrı'nın sözünü geçersiz kılmış oluyorsunuz. Ey ikiyüzlüler! Yeşaya'nın sizinle ilgili şu peygamberlik sözü ne kadar yerindedir: 'Bu halk dudaklarıyla beni sayar, ama yürekleri benden uzak. Bana boşuna taparlar. Çünkü öğrettikleri, sadece insan buyruklarıdır.'” (Matta 15:1-9, İncil)
Din önderleri İsa’yı geleneklerini çiğnemekle suçluyorlardı sanki bunlar zorunluymuş gibi. İsa basit bir yanıtla kimsenin onların geleneklerine uymak zorunda olmadığını belirtti. Bunlar sadece insanların yarattığı şeylerdi. Bu gelenekler Tanrı’nın Kutsal Kitap’taki buyruklarına aykırı oldukları için bu geleneklerin zorunlu olamayacağını da söyledi.
Bu hikayede İsa’nın dönemindeki ‘köre kılavuzluk eden kör’ din önderleri hakkında okuduk. Bu hikayede en önemli kişi İsa’dır. Size taze fırından çıkmış, bambaşka bir kokusu olan beyaz ekmek yığınını anlattığım zaman akla gelen resmi hatırlıyor musunuz? Sıcaktı ve sadece görüntüsü bile ağzınızın sulanmasına neden olurdu. Bu ekmek yığını, üzerlerine basılmasın diye kalabalığın karşı tarafındaydı. Maalesef kimse açlıktan bayılacak insanlara bundan söz etmedi. Beni bir dilenci gibi düşünün. Ben de sizin dilenci olduğunuzu düşüneceğim. Bugün bir dilencinin başka bir dilenciye ekmek somununu nerede bulabileceğini söylediğini işittiniz. Ayrıca, bu ilahi fırının sahibinin bütün ihtiyaçlarınızı karşılayacağını öğrendiniz- bu hayatta ve bir sonraki hayatınızda. Adı İsa’dır.
Bir Düşünün
Tanrı’ya bir soru soracak olsanız ve karşılıksız bir şekilde cevabını alacak olsanız, ne sorardınız? Düşünürken şunu unutmayın. Tanrı aşağıdaki üç soruya olumlu bir yanıt verdiği için başka bir soru düşünmeniz gerekecek.
1. Tanrı beni seviyor mu?
2. Tanrı bütün ihtiyaçlarımı karşılayacak mı?
3. Tanrı sonsuzluğu cennette kendisiyle geçirmem için beni davet etti mi?