headerLogo2b-18pt-myriadpro

Neden Müslüman Kalmadım?

22 sami el-amin fas testimony size image8185Neden Müslüman değilim? Hıristiyan olduktan sonra bana birçok kez sorulan bir soru oldu bu. Bu soruyu hem Hıristiyanlardan hem de Müslümanlardan işittim. Hıristiyanlardan gelen ya bir merak ya da Tanrı’nın hayatımı nasıl değiştirdiğini gördükten sonra duygusallıktan kaynaklanan bir soruydu.

Müslümanlara gelince, beni gücendirmek ve aşağılamak için sordukları bir soruydu. Hıristiyanlar nasıl ve neden İsa Mesih’i izlemeye karar verdiğimi bilmek istiyorlardı. Müslümanlar içinse soru şuydu, ‘Hıristiyan mısın?’ İsa Mesih’i izleyen biri olarak yeni yaşamıma başladığımda bu soruyu duyduğumda, bu soru bana kolay yanıtlanacak bir soru gibi gelmedi. Yanıtlaması benim için zor olduğu için değil, daha çok önceki inancıma bağlı olanların kararım konusunda benimle yüzleşmeleri sırasında içimde meydana gelen mücadeleleri bana hatırlattığı için. 

“Neden Müslüman olmaktan vazgeçtin?” diye sordular. Birçoğu Muhammed’e olan inancımı terk etmeme neden olacak kadar İsa’da ne bulduğumu merak ediyorlardı. İşte hikâyemin kısa bir anlatımı. 

12 yaşımdayken en iyi arkadaşım ve ben Arapça bir Fas gazetesi aldık. O sırada bu gazeteyi niçin aldığımızı bilmiyordum ve ayrıca gazeteyi gerçekten okumaya ilgi duyacağım bir yaşta değildim. Geriye dönüp hayatıma baktığımda, bu gazeteye dikkatimi çekerek, yepyeni bir yaşam ve Kendisiyle ilişkiyi bulmam için Tanrı’nın benim için yolu hazırladığını anlıyorum. 

Bu gazetede ne vardı? Arapça olarak şu sözleri içeren bir ilan gördüm, ‘Eğer ücretsiz olarak Kutsal Kitap Mektuplaşma Kursuna katılmak ve bir Kutsal Kitap edinmek isterseniz bu adrese yazın." Fransa’da, Kuzey Afrika’da yaşayan herkese ücretsiz Kutsal Kitap ve Kutsal Kitap mektuplaşma kursu gönderen bir Hıristiyan organizasyonun adresiydi. 

Bu ilan, pek ilgimi çekmedi çünkü ne neden söz ettiklerini biliyordum ne de Kutsal Kitap’ın ne olduğunu biliyordum. Aslında, benim ilgimi çeken tek şey şuydu, “Eğer ücretsiz olarak Kutsal Kitap Mektuplaşma Kursuna katılmak ve bir Kutsal Kitap edinmek isterseniz…” 

İkimiz de, Fransa’da Marsilya’daki bu adrese yazmaya karar verdik. İki hafta bekledikten sonra postadan ilk ders geldi. Dersin konusu yaratılıştı. Her ikimiz de bu dersleri almış olmaktan gerçekten mutluluk duyuyorduk. Konu hakkında bencillik edecek kadar mutluydum. Kendimi gerçekten önemli hissetmemi sağladı. Başka kimsenin bu adrese ulaşmasını istemedim. Kimsenin bu deneyimi paylaşmasını istemiyordum.

İki yıl kadar bir süre sonra kuzenim Hıristiyanlarla mektuplaştığımı öğrendi. Polis bunu keşfettiği takdirde beni hapse atacakları konusunda beni uyardı. Sadece 14 yaşındaydım. Beni hapse atarlar mıydı? Belki atarlardı belki de atmazlardı. Bilmiyordum ama hapse girmek kesinlikle korktuğum bir şeydi. Böylece o andan itibaren kendime şu soruyu sormaya başladım, “İnsanlar neden bu gibi teklifleri çabucak ve soğuk bir şekilde reddedip Hıristiyanlık hakkında bilgi almayı kabul etmiyorlar?”

Hapse girme korkusundan dolayı Fransadakiler’le mektuplaşmamı durdurdum. Aradan zaman geçtikçe Kutsal Kitap mektuplaşma kursumu unuttum. Ama Tanrı unutmadı. Bir gün bir radyo istasyonu ararken NUR AL NUR (‘Nur üstüne Nur’) adlı Arapça bir Hıristiyan programı keşfettim. Monte Carlo’dan yayın yapıyordu. Bunu dinleyebilirdim çünkü kimse İsa Mesih hakkında ‘Müjde’yi yayan bu insanlarla temas halinde olduğumu bilemezdi. Postamı göremezlerdi. Masamda mektuplaşma kursunu göremezlerdi. Kimse bilemezdi. Radyo istasyonu sayesinde İsa’nın öğretişlerini veren pek çok adres buldum.

Hem yaşım hem de merakım artmaya devam etti ama sonunda tıpkı Müslümanların yaptığı gibi kendimi Hıristiyanlığı reddetmek zorunda hissettim. Aldığım öğretişe göre Hıristiyanlar inançlarının şu konularında hatalıydılar: 

(1) Kutsal Kitap’ı değiştirmişlerdi.
(2) Dört müjdeye inanıyorlardı.
(3) İsa’nın çarmıha gerildiğine inanıyorlardı.
(4) İsa’nın Tanrı ve aynı zamanda Tanrı Oğlu olduğuna inanıyorlardı. 

Müslüman arkadaşlarım ve öğretmenlerim, Kutsal Kitap’a saygı duyulamayacağını çünkü değiştirildiğini ve dört İncil olmadığını söylediler. Aynı şekilde, Hıristiyanlar İsa’nın kimliği konusunda hatalıydılar. Böylece Müslüman olarak Hıristiyanlığı reddetmem gerekiyordu. Yanlıştı. Benim için de, dinimi değiştirmek demek, kâfir olmam ve otomatik olarak cehenneme gitmem demekti. Bu arada, bu hayatta bana gâvur gözüyle bakılacaktı. İnancımı değiştirmek yapılacak çok korkunç bir şey ve bedeli ağır bir karar olurdu. Şu ana kadar, Mekke’de hacca gitmek dışında İslam’ın tüm gereklerini yerine getirmekteydim. Hala gençtim ve Mekke’ye hacca gitmek için hala çok zamanım vardı. 

Kutsal Kitap mektuplaşma kurslarından, radyo programlarından öğrendiklerimi, akrabalarım ve benden büyüklerin benden neler beklediklerini biliyordum. Tüm bunlar hayatımda hiç bitmeyen bir savaşa neden oldu. İçimde, gerçeğin ne olduğu konusunda kuşkularım vardı. Çevremdekilerden işittiklerimin, aslında gerçek olduğundan emin değildim. Ayrıca, Hıristiyanlarla temas halinde olduğumu bilseler, insanların benim hakkımda düşünecekleri konusunda kaygı duyduğum için de rahat olamıyordum. İncil’i çalıştığımı öğrenirlerse bana ne olurdu? Bu arada, dışımda gerçekleşen savaş da, ailemin ve atalarımın dinini reddetmemin zorluğuyla ilgiliydi. İnancımı değiştirsem, insanların beni reddedeceğini ve aileme utanç getireceğimi biliyordum. Bu savaşa bir son vermeye, Kutsal Kitap mektuplaşma kurslarına ve Hıristiyan radyo programlarını dinlemeye son vermeye karar verdim. 

Ama Tanrı beni tamamıyla bırakmadı. Zebur’da (Eski Antlaşma) Tanrı şöyle konuşuyor: 

“Çünkü sizin için düşündüğüm tasarıları biliyorum” diyor RAB. “Kötü tasarılar değil, size umutlu bir gelecek sağlayan esenlik tasarıları bunlar.” (Yeremya 29:11)

İncil’de Tanrı şöyle devam ediyor:

“Sizde iyi bir işe başlamış olan Tanrı'nın bunu Mesih İsa'nın gününe dek bitireceğine güvenim var.” (Filipililer 1:6, İncil) 

Bir gün Tanrı’nın Monte Carlo’dan yayınlanan radyo programını dinlememi istediğini hissettim. Bu programda İtalya’da Modena’da bir adres verdiler; Kutsal Kitap mektuplaşma kursu göndermeleri için bu adrese yazılabilirdi. Hangi inanca inanmam gerektiğiyle ilgili araştırmama devam etmek ilgimi çektiği için İtalya’dan yeni dersler istedim. Bana yazan kişi İsa Mesih’e inanan Faslı bir kişiydi! Bir yıl sonra beni kendi evimde ziyaret etmekle kalmadı, başka Faslı bir imanlı da beni ziyaret etti. Her ikisi de bana İsa Mesih’e olan inançları ve Kutsal Kitap’tan söz ettiler. Onlarla mektuplaşmaya devam ettim. Ziyaretleri sırasında Hıristiyanlıkla ilgili sahip olduğum kuşkularla ilgili pek çok soru sorardım. Neden bu soruları soruyordum? Yanıt almak için değil. Aksine yeni arkadaşlarımın İsa Mesih’e olan inançlarında hatalı olduklarını görmelerini istiyordum. Fakat bana iyi yanıtlar verdiler ve paylaştıklarında tutarsızlıklar görmedim. Fakat yine de sonunda her iki yönde de karar almamaya karar verdim. Duyduklarım beni tamamıyla tatmin etmemişti.

Bu ziyaretlerden biri sırasında Faslı Hıristiyanlardan biri bana hediye olarak bir Kutsal Kitap verdi ve okumaya başlamamı rica etti. Okudum ve okudukça mahalledeki bazı arkadaşlarımla tartışmaya başladım. Hıristiyanlığın doğru olup olmadığı ve Kutsal Kitap’ın gerçek Kutsal Kitap olup olmadığı gibi konuları tartışıyorduk aramızda. Kutsal Kitap’ı incelerken Kuran’ı da okuyordum. İkisi arasında karşılaştırma yapıyordum. Gerçeği söylemem gerekirse, karşılaştırma ve iki kitabı okuma sırasında kendimi tamamıyla bir karmaşa içinde buldum. Dönecek bir yolun olmadığı çıkmaz bir sokakta olduğumu hissediyordum. Kuran, Tanrı’dan gelen son vahiy olduğunu söylüyordu. Öte yandan, Kutsal Kitap da aynı şeyi söylüyordu. Belki bunu zaten biliyor olabilirsiniz, Kutsal Kitap, Tevrat, Zebur ve İncil’den oluşur. İncil’in son bölümünde bunları okuyoruz:

“İsa, "Yol, gerçek ve yaşam Ben'im" dedi.” (Yuhanna 14:6, İncil)

İsa cennete giden tek yol olduğunu söylüyordu. Kafam karışmıştı ve kendime şu soruyu sordum, “GERÇEK yol nedir?” Ne gibi sonuçlara vardım? Tanrı düşüncelerimi aydınlattı ve sorularım ve kuşkularıma yanıt olacak bir sonuca varmama yardım etti. Kuran’da İncil’in öğretişlerine uymamız öğretilir. Eğer mükemmel ve değiştirilmemiş olmasa öğretişlerine uyma buyruğu verilir miydi? 

Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni hakkiyle uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir" de. Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme.” (Maide 5:68)

Tevrat’ta Musa da bizlere tam olarak aynısını söylüyor:

“Size bildirdiğim bütün buyruklara iyice uyun. Bunlara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın.” (Yasanın Tekrarı 12:32, Tevrat)

İncil’in son kitabının son sayfasında şu sözleri okuyoruz:

“Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! Her kim bu sözlere bir şey katarsa, Tanrı da bu kitapta yazılı belaları ona katacaktır. Her kim bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır.” (Vahiy 22:18-19, İncil)

Gerçek, Tanrı korkusuna sahip Hıristiyanlar, hiçbir zaman Tanrı’nın esinlenmiş gerçeğini herhangi bir şekilde veya biçimde değiştirmeyi düşünemezlerdi. Aynı şekilde başkasının değiştirmesine de izin vermezlerdi. Bu nedenle benim için şu çok açık; bize verdiği son kitapta Tanrı’nın son mesajı, Kuran değil, İncil’dir. Tanrı bunu kendisi söylüyor! Tanrı’nın insana Tevrat, Zebur ve İncil’den başka açıklayacağı bir şey yok. “Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! Her kim bu sözlere bir şey katarsa, Tanrı da bu kitapta yazılı belaları ona katacaktır.”

Tanrı’dan gelen son vahiy İncil ise daha başka karşılaştırma yapmamıza gerek var mı?

Daha önce, öldüğümde nereye gideceğimi bilmeden İslami gelenek ve kuralları uygulamıştım. Günahlarımdan ötürü Tanrı’dan ayrı olma sorununu nasıl çözeceğimi bilmiyordum. Fakat İsa Mesih’te Tanrı’nın bu soruna çözümünü buldum. Kurtulmak için Mesih’i kabul etmem gerektiğini ve Kurtarıcım ve Rabbim olarak O’nu izlemem gerektiğini anladım. Günahkâr olduğumu, Tanrı’nın yasalarını çiğnediğimi ve İsa Mesih’e inanarak ve Tanrı’nın günahlarım için af ve bağışlamasını alabilmem için günahlarım uğruna çarmıhta ölerek benim için ödediği bedeli kabul ettim.

“Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun. Tanrı, Oğlu'nu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya O'nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi. O'na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır. Çünkü Tanrı'nın biricik Oğlu'nun adına iman etmemiştir. Yargı da şudur: Dünyaya ışık geldi, ama insanlar ışık yerine karanlığı sevdiler. Çünkü yaptıkları işler kötüydü. Kötülük yapan herkes ışıktan nefret eder ve yaptıkları açığa çıkmasın diye ışığa yaklaşmaz. Ama gerçeği uygulayan kişi yaptıklarını, Tanrı'ya dayanarak yaptığını göstermek için ışığa gelir.” (Yuhanna 3:16-21, İncil)

Bu nedenle artık İslam’ın yollarını izlememe ve Tanrı’ya ulaşmak ve onu hoşnut etmek için öngördüğü çok sayıda dinle ilgili görevleri yerine getirmeme gerek yoktu. İsa Mesih, çarmıhta ölümü aracılığıyla günahlarım için bağışlama sundu. Size ve başkalarına da sunuyor. 

“…kan dökülmeden bağışlama olmaz.” (İbraniler 9:22, İncil)

“Bir kez ölmek, sonra da yargılanmak nasıl insanların kaderiyse, Mesih de birçoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez kurban edildi. İkinci kez, günah yüklenmek için değil, kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere görünecektir.” (İbraniler 9:27-28, İncil)

İsa Mesih’i hayatımın Kurtarıcısı ve Rabbi olarak kabul etme ve izleme kararı aldım. Tamamıyla ve mükemmel bir şekilde kurtarıldığım için Tanrı’ya şükrediyordum. Bu yeni yaşamı kabul ettiğimden beri on iki yıl geçti. Bunun için Tanrı’nın adını yüceltiyorum. Ama şunu sorabilirsiniz, hayatımdaki bu değişim benden mi, yoksa Tanrı’dan mı geldi? 

Tanrı’dan, yani lütfu ve benim için sağladığı, hak etmediğim iyiliğinden geldiğine inanıyordum. Bu sadece benim inandığım bir şey değil, Tanrı da bunun olduğunu söylüyor: 

“İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.” (Efesliler 2:8-9, İncil)

Arzum ve umudum bu tanıklığın İsa Mesih’te var olan kurtuluşu almanın sevincini deneyim etmek isteyen herkese yardımcı olmasıdır. Tanrı’ya yücelik olsun. “O bütün insanların kurtulup gerçeğin bilincine erişmesini ister.” (1.Timoteos 2:4, İncil)

Sami el Âmin