headerLogo2b-18pt-myriadpro

Radikal bir Müslüman için Tanrı’nın Sevgisi

46 muhammed saleem pakistan testimony sizeUzunca bir süre gerçekten neyin önemli olduğunu bilmeden hayatını geçiren sıradan bir insandım. Pakistan’da zengin bir Müslüman ailede dünyaya geldim. Fakat ben henüz altı aylıkken, babam tarafından Suudi Arabistan’a götürüldüm. Altı yaşlarındayken annem öldü. Büyürken birçok kişi gibi hayat hakkında pek çok sorum vardı. Neden buradayım? Nereden geldim? Gerçekten bir Tanrı var mı ve varsa nerede? Neden konuşmuyor?

12 yaşımdan beri Kuran’ı öğreniyordum. Daha sonra peygamber Muhammed, Hadis vs. hakkında başka türlü İslami kitaplar da okumaya başladım. Çoğu Suudi Müslüman gibi ben de Vahabi’ydim. Gerçekten inananlar inançları konusunda aşırıydı, ben de öyleydim.

İslam’ın Cennete giden tek yol olduğu öğretilmişti bana. ‘Eğer bunu yaparsan, Cennette şu şu bereketleri göreceksin’ ve ‘Eğer şunu yaparsan cennette şunları elde edeceksin’ denirdi. Bu nedenle, İslam dini için tam bir fanatik oldum.  

Doğru olanı yaptığıma inanıyordum, eğer doğruysa, o zaman dinimin daha derinlerine inmemek ve kendimi dinime daha fazla adamamak için herhangi bir neden görmüyordum. Kuran ve Hadis’te peygamberler hakkında okumuştum ama hakkında okuduklarım arasında beni en çok etkileyen ve dikkatimi çeken tek kişi İsa Mesih’ti. Hıristiyanların İsa Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olduğuna inandıklarını öğrendim. Neden böyle bir şeye inandıklarını çok merak ediyordum. Bu nedenle İsa Mesih hakkında bulabildiğim her şeyi araştırmaya başladım.

Benimle birlikte eğitim gören bir Hıristiyan arkadaşım vardı. Bir gün Kutsal Kitabını alıp alamayacağımı sordum. Şaşırmıştı ve şöyle dedi, ‘Kusura bakma alamazsın.’ Kimsenin bilmeyeceği konusunda kendisine güvence verdim. ‘Seninle benim aramızda kalacak’ dedim. Kitabı verdi ama sonunda sır ortaya çıktı. Babam Kutsal Kitap’ı okuduğumu ve kitabın evimizde olduğunu öğrendi. Çok kızdı. Sadece bir tane Hıristiyan arkadaşım olduğunu biliyordu bu nedenle beni amcamla birlikte arkadaşımın evine götürdü ve onları şu sözlerle uyardı, “Eğer bunu tekrar yaparsanız ve Müslüman bir çocuğa Hıristiyanlığı vaaz etmeye çalışırsanız, size çektiririz. Mutawa, İslami Polise şikâyet ederiz ve sonsuza kadar bu ülkeden sınır dışı edilirsiniz. Bu ve daha kötü şeyler gelir başınıza.” Biraz kaygılanmıştım. Arkadaşımı bu kadar kötü bir duruma sokmamalıydım.

Babam ve amcam beni uyardı. Zaten kıldığım beş vakit namazı artık camide kılmamı söylediler. Birçok kez, camide kimse olmadığında tek başınayken ağlayarak Tanrı’dan bana İsa’nın ve Tanrı’nın gerçekten kim olduğunu göstermesini isterdim.  

Birçok kez imam dua ettiğinde söylediklerine pek kulak asmazdım. Bir gün Zuhar duası sırasında camide dua ediyordum fakat başımı yer eğdiğimde yerde yakışıklı birinin resmini gördüm. Şok oldum. Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Suyun üzerinde dalgalanan bir görüntü gibiydi. Sonra içimde bir sesin şöyle dediğini duydum, “İşte bu İsa Mesih’ ve ‘O Rab’dir!’

Çok rahatsız oldum, bana o anda neler olduğunu merak ettim. Kuran’da Tanrı’nın bir olduğunu öğrenmiştim fakat Hıristiyanlar İsa’yı Tanrı Oğlu olarak kabul ediyorlar ve aynı zamanda O’na Tanrı diyorlardı. Bana bunun Tanrı’nın hiçbir zaman bağışlamayacağı bir günah olduğu söylenmişti. Duamı tamamlamadan camiden ayrılamazdım. Dua etmem gerektiğini biliyordum, özellikle de inancıma göre bu denli günahkâr olan bir şeye tanıklık ettiğim için. Fakat namaz kılmayı bitirirken bütün bunları daha sonra düşüneceğime karar verdim. İsa Mesih’i tanıma konusunda duyduğum açlık her gün biraz daha büyüyordu.

Artık yanımda bir Kutsal Kitap yoktu fakat bir gün arkadaşımla birlikte yürürken bir İnternet Kafenin önünden geçtik. İnternete bağlanıp bazı web sitelerine bakmaya karar verdim. Sonra aklıma bir düşünce geldi, ‘İsa kimdir?’ diye yaz ve ara.’ Bunu yaptığımda çok sayıda web sitesi çıktı karşıma. Ülkemin tam ortasında İsa Mesih hakkında böyle araştırma yapabilecek olmak beni çok şaşırttı. 

Bir web sitesi İsa’nın kim olduğu hakkında çok güzel bilgiler içeriyordu. Eski Antlaşma’da O’nun hakkındaki peygamberlikleri sıralıyordu ve bunların Yeni Antlaşma’da nasıl harikulade bir biçimde yerine geldiğini anlatıyordu. Çok şaşırmıştım. Bu web sitesi aynı zamanda İsa Mesih’i kabul etmekten söz ediyordu. Neden söyledikleri şekilde İsa Mesih’i kabul etmem gerektiğini hiç anlamadım. Fakat yine de, web sitesini ziyaret etmiş olmaktan ötürü memnundum. Sonraki günlerde bu İnternet Kafeye sık sık gittim. Her zaman da özellikle bu web sitesine baktım. Bazı Hıristiyan web siteleri bloke edilmişti ama bu site bloke edilmemişti. Bir gün İsa’yı bir denemeye karar verdim ve web sitesindeki kurtuluş duasını ettim. Sonra şöyle şeyler söylemeye başladım, “Şimdi ben en kötü günahı mı işledim? Artık hiç cennete gidemeyecek miyim?”

Camide dua ettiğimde İsa Mesih’in görüntüsünü sık sık görmeye devam ettim. Bir gün kestirme bir yolu kullanarak bir pazara doğru yürüyordum. Etrafta pek fazla insanın olmadığı oldukça ıssız bir yerdi. Yürürken Tanrı’ya yaptığımın doğru olup olmadığını ve Hıristiyan mı yoksa Müslüman mı olsam diye soruyordum. Arkamdan şöyle bir ses duydum, ‘Oğlum doğru yoldasın.’ Yine çok şaşırdım. Hayatımda hiç böyle sesler duymamıştım.

Daha sonra kendi Kutsal Kitabım olduğunda içinde şunu okudum:

“Sağa ya da sola sapacağınız zaman, arkanızdan, “Yol budur, bu yoldan gidin” diyen sesini duyacaksınız.” (Yeşaya 30:21, Eski Antlaşma)

Şöyle diyor,

“Çünkü sizin için düşündüğüm tasarıları biliyorum” diyor RAB. “Kötü tasarılar değil, size umutlu bir gelecek sağlayan esenlik tasarıları bunlar. O zaman beni çağıracak, gelip bana yakaracaksınız. Ben de sizi işiteceğim. Beni arayacaksınız, bütün yüreğinizle arayınca beni bulacaksınız. Kendimi size buldurtacağım” diyor RAB.” (Yeremya 29:11-14, Eski Antlaşma)

Kuran’da ilk anne babamızın, Adem ve Havva’nın günah işleyene kadar Cennette yaşadıklarını öğrenmiştim. Bu Kutsal Kitap’ta da aynı diye düşündüm. Fakat Kuran’da günahlarının bağışlandığı söyleniyordu. Müslüman arkadaşlarıma sordum, “Eğer günahlarından bağışlandılarsa, o zaman neden merhametli ve lütufkâr Tanrı Bahçeden kovdu onları? Bu, onları bağışlamadı mı demek?” Kutsal Kitap hikâyeyi farklı anlatıyordu ve ben onun hikâyesine inanmaya karar verdim.

Çok sorum vardı. Eğer Kuran’a göre Tevrat, Zebur ve İncil Tanrı Sözü ise, o zaman bu nasıl değişebilirdi? Eğer değiştilerse, pek çok İslami akademisyenin söylediği gibi o zaman onları kim değiştirdi ve neden? Kutsal Kitap’ın değiştiğini iddia ediyorlar ve bunu söylerken kendilerini üstün hissediyorlar. Ben kendimi üstün hissetmiyordum. Bana anlamlı gelmiyordu. Gerçeği bilmek için alçakgönüllü olmalı ve inandığımız her şeyin gerçekten doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışmalıyız. Eğer Kutsal Kitap’ı araştırmasaydım ve hayatım için Tanrı’nın rehberliğini istemeseydim bugün nerede olurdum? Kutsal Kitap’ın Tanrısı başka kimse gibi karşılık vermez! Gerçek bu!

Kuran’da Tanrı’nın vahiylerinin bazılarının artık geçersiz olduğu veya unutulduğu söylenir. Şöyle diyor,

“Biz, bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her şeye kadirdir.” (Bakara 2:106)

Bu ne demek? Belli bir ayet önce doğru sonra ise artık doğru değil mi? Artık doğru değil çünkü artık başka bir şey doğru. Kutsal Kitap, bunun tam tersi olan bir Tanrı’yı anlatıyor. Tevrat’ta bir ayete bakalım:

“Tanrı insan değil ki, yalan söylesin. İnsan soyundan değil ki, düşüncesini değiştirsin.” (Çölde Sayım 23:19, Eski Antlaşma)

Kutsal Kitap’ta hiçbir zaman Tanrı’nın yalan söylediğini veya ayetlerini değiştirdiğini ve halkını yanlış yola saptırdığını okumadım.

Kuran’da Tanrı’nın bütün peygamberleri ve Kitapları’na inanmamız gerektiğini okuyoruz. Bunlara Tevrat, Zebur ve İncil’de dahildir. Eğer bunlara inanmazsak, Tanrı sözleri olduklarına inanmazsak o zaman Müslüman değiliz demektir. Müslüman olduğumdan beri yatarken bu duayı ediyordum. Eminim biliyorsunuz, arkadaşım:

“Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler.” (Bakara 2:285)

Kuran’ı okuyorsak Kutsal Kitap’ı da okumalıyız ve asla değişmeyeceğini ve değiştirilemeyeceğini kabul etmeliyiz. Gerçeği arayan herkes bunu yapar, öyle değil mi?

Kutsal Kitap’ı yok etmek için pek çok önlem alınmış ve çok çaba sarf edilmiştir. Fakat hiç başarılı olamadılar. Bu da, bunları vahiyle açıklayan Tanrı’nın bunları nasıl koruyacağını çok iyi bildiğini kanıtlar. Kutsal Kitap’ın değiştirildiğini söyleyen herkesin bana bunu kanıtlamaları için meydan okuyorum. Yüzlerce bilim adamı ve akademisyen Kutsal Kitap’ı çalışıp geçerliliğini doğrulamışlardır. Nasıl bir Tanrı vahiy olarak verdiğini korumaz? Bunu Zebur’da söylüyor: “Kutsal tapınağına doğru eğilir, Adına şükrederim. Sevgin, sadakatin için. Çünkü adını ve sözünü her şeyden üstün tuttun.” (Mezmur 138:2, Eski Antlaşma)

Pek çok insan Tanrı’nın merhametini Rab Mesih’te buldu ve hayatları değişti. Bu kişilerden biri de benim. Pek çok kişi anlam, ışık ve gerçek arıyor fakat yanlış yerlerde arıyorlar. Bir zamanlar bu insanlardan biri bendim. İsa Mesih’le karşılaşana kadar böyle oldu. İsa sadece Tanrı’ya giden yol değil, kendisi Yol Olan’dır. İsa’nın İncil’deki kendi sözlerine kulak verin:

“İsa, "Yol, gerçek ve yaşam Ben'im" dedi. "Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez.” (Yuhanna 14:6, İncil)

Müslüman olarak sürekli olarak Tanrı’nın rehberliği için dua ettim. Peygamber Muhammed ölümüne kadar böyle dua etti. Muhammed doğru yolda mıydı? İslam doğru yol mu? Bugün hikâyemi okuyan tüm Müslümanların kendilerine yaptıklarının kendilerini gerçekten cennete götürüp götürmeyeceğini sormalarını istiyorum. Cennete mi gideceksiniz? Tanrı saklasın ama eğer bugün ölecek olsanız, cennete gidip gitmeyeceğinizi biliyor musunuz? Cenneti hak etmek için gerekeni yaptınız mı? Ne zaman bileceksiniz? Bilmek istiyor musunuz? Hayatımda bir noktada bunu gerçekten bilmek istiyordum. Acaba benim gibi misiniz diye merak ediyorum.

Tanrı’nın her birimize gerçek olanı bilmemiz için açlık vermesi için dua ediyorum. Kişisel olarak cennetin üzerinde fiyat etiketi olan bir yer olduğuna inanmıyorum. Sevaplarımızla satın alınamaz, ancak Tanrı’nın merhameti ve lütfuyla oraya gidilebilir.

Bizleri Yaratan yüreklerimizdeki boşluğu nasıl dolduracağını biliyor. İsa Mesih’e yaşamınıza, yüreğinize ve aklınıza girmesi için izin verin ve sonra ne olduğuna bakın. Sonra evrendeki en harika macera başlar. Benim için ve hepimiz için ölen Rab İsa Mesih Tanrı’ya ulaşmamız için harika ve görkemli bir köprü yaptı! Bu yürüyüşü yapmak ne kadar da büyük bir macera- gün be gün- bizi cennete götüren bu köprüde yürüyoruz.

Bir zamanlar gerçekten neyin önemli olduğunu bilmeden hayatının büyük bir kısmını geçiren sıradan bir insandım. Artık değilim.

Muhammed Saleem