Özgürlüğü İsa’da Buldum
Müslüman bir anne babanın çocuğu olarak dünyaya geldim ve Muhammed’in bir kuzeni olan Ali İbn-i Abu Talip’in soyundan geliyorum. Küçük yaşta duadan oruca ve diğer her şeyde bütün dini görevlerimi yerine getiriyordum. Tıpkı büyükbabam gibi imam olmayı planlıyordum. Fıkıh (Müslüman hukuku) ve Kuran’ı çalışmaya başladım fakat bir süre sonra içeriği bu kadar birbirine benzer bu kadar çok kitap ve makale okumaktan sıkıldım. İslam’da çok farklılık olduğunu biliyordum. Örneğin, ülkem olan Irak’ta birçok Şii inanan var. Sünni bir Müslüman olarak benim için inancı benimkinden farklı olduğu halde Müslüman olduklarını iddia eden insanların olduğunu düşünmek garipti. İşte o zaman çeşitli İslami düşünce ekollerini incelemeye karar verdim.
Bu alanda oldukça fazla okuduktan sonra, diğerlerinden çok Mu’tazili ekolü hakkında bilgi edindim. Mu’tazili ilahiyatı, savunma ve felsefe içermesi anlamında diğer ekollere göre daha mantıklı görünüyordu.
İman kavramı konusunda daha açık fikirli olmaya başladım. Yavaş yavaş başka dinleri araştırmaya karar verdim. Edindiğim savunma araçları bilgisini kullanarak bazı genç Hıristiyanlarla başlayarak Kuran’ı vaaz etmeye çalıştım. Onlara yanıtlayamayacakları sorular sorabiliyordum. Bu nedenle aileleri kiliselerinin rahibine başvurarak kendisini ziyaret etmem için beni davet etmesini istediler.
Onunla tartışmak benim için çok zordu çünkü her zaman aklımda pek çok kuşku uyandıran soruları yanıtladı. Onu tanıdıktan bir yıl sonra öldü. Fakat Hıristiyanlık hakkında pek çok düşüncemi değiştirmişti. Fakat hala Hıristiyanlığa inanmıyordum. İnanamadığım halde İslam’a yeni gözlerle bakmaya, Hıristiyanlıkla kıyaslayarak çalıştığımda çelişkilerini görmeye başladım.
Bir gece rüyamda, sakallı bir adamın benimle konuştuğunu gördüm:
“Oğlum,” diye sordu, “Neden sürüme saldırıyorsun?”
Şöyle yanıt verdim, “Kimsin efendim?”
“İsa Mesih,” diye karşılık verdi.
Böylece sorusunu yanıtladım, “Sürüne saldırmıyorum efendim, kayıp koyunlarını doğru yola getirmeye çalışıyorum.”
Şöyle dedi, “Kayıp olan sensin. Doğru yol benim.”
Kendime bazı sorular sorarak uyandım: İsa’yı gerçekten gördüm mü? Kayıp olduğumu söyledi. Ne demek istedi? Bu, Hıristiyanlar haklı ve ben yanlış yoldayım mı demek? Ama sadece bir rüyaydı, değil mi? Ama Muhammed hadislerinden birinde ne dedi? “Eğer rüyanızda bir peygamber görürseniz, onu gerçekten görmüş olursunuz çünkü Şeytan rüyada peygamber gibi davranamaz. Ona itaat edin ve söylediğini izleyin.”
Bir süre fazlasıyla kafası karışmış olarak, her iki dini de terk edip hiçbir dine inanmamaya karar verdim.
O sıralarda yüksek rütbeli bir subay olan babam bir araba kazasında öldü. Bunun doğal bir kaza olduğunu varsaydık. Hayatıma kaldığı yerden devam ettim ve babamdan bana iyi bir miras kaldığı için parayı seks, alkol, uyuşturucu ve zevk için bulabileceğim her şeyde kötülük yaparak harcamaya başladım.
Bir süre sonra, İsa’ya ait olduğunu bildiğim bir sesin şöyle dediğini duydum, “Ülkenden ŞİMDİ kaç!” Bu ses çok ikna edici göründü bu nedenle uyandığımda eşyalarımı topladım ve birkaç saat içinde Irak dışında, başka bir Arap ülkesine, annemin memleketine doğru yoldaydım.
Yıl 1990’dı ve Irak o sırada kuşatılmıştı. Uçağa bindiğimde, davranışlarımdan kuşku duymaya başladım ve yapmakta olduğum şeyi yaptığım için ne kadar aptal olduğumu düşündüm. Fakat sonra kendime şöyle dedim, “Neyse, erken tatile çıkmış oldum. En azından İsa’ya bunun için teşekkür edebilirim.” Tatilde kendimi eğlendirmek için yaptığım kötü planları düşününce gülümsedim.
Komşu Arap ülkesine vardığımda büyükbabamın evine gittim. Orada, Irak’taki annemi arayıp şöyle dedim, “Anne, merak etme. Bir süre buralardayım sonra eve döneceğim.” Şöyle cevap verdi, “Asla geri gelmeyi düşünme. Burada seni arayan bir polis birliği vardı!” Hiç yasaları çiğnemediğimi veya herhangi bir şekilde siyasal açıdan bölücü faaliyetler içinde olmadığımı bildiğim için şok olmuştum. “Ne? Neden söz ediyorsun?”
Dedi ki, “Babanın sakladığını düşündükleri bazı askeri belgeleri arıyorlardı. Bu nedenle öldürüldüğünü söylediler. Tanrı’ya şükürler olsun ki buralardan gittin. Belgelerin senin elinde olduğunu düşünmüşler. Ağabeylerini (başka bir anneden) götürdüler, sorgu için.” Annem bütün bu süreç içinde ülkesinin büyükelçiliğinde çalışan Arap bir gazeteci olduğu için korunmuştu, bu nedenle Dışişleri Bakanlığının emri olmadan kimse ona zarar vermezdi.
Şok olmuştum ve başım dönüyordu. Bundan sonra ne olabileceğini hayal edemiyordum! Fakat eğer Irak’ta olsaydım, yapmadığım bir şey hakkında itirafta bulunmam için bana işkence ederlerdi. Belki de beni öldürürlerdi. Ne kadar beklenmedik bir tehlikeden kaçmıştım! Hayatımı kurtarmak için kaçmam gerekeceğini hiç düşünmemiştim. Hiç bu kadar tehlike içinde olabileceğimi düşünmemiştim.
Bu askeri belgeler kimin aklına gelirdi? Ancak Tanrı bunu bilebilirdi. Bütün bunlar İsa’nın Tanrı olduğu anlamına mı geliyordu? Kafam gerçekten karışmıştı ve bu durumdayken kendimden geçtim. Kendime geldiğimde, Tanrı’ya, içtenlikle bana yolu ve gerçeği göstermesi için dua etmeye başladım.
O gece yine rüyamda İsa’yı gördüm ve bana şöyle dedi, “Seni seviyorum. Neden sen de beni sevmiyorsun? Bana gel çünkü senin için bir tasarım var.” Ağlayarak uyandım. Beni arıyordu ve ben ondan kaçmaya çalışıyordum. O’nunla birlikte olmamı istiyordu ve ben O’nunla değildim. Beni Iraklı işkence makinelerinin elinden kurtarmıştı. Ben de O’na şöyle dedim, “Ben de Sana geliyorum İsa, bu, benim için hayatıma bedel olsa da.”
O anda, davetim ve yalvarışım üzerine hayatıma İsa girdi ve Rabbim ve Kurtarıcım oldu. Günahlarımı örtmek için döktüğü kan beni içten temizledi- hem günah hem de yükü gitmişti. Tamamıyla farklı, lütufla yeniden doğmuş bir insan oldum. Çekinmelerini anlayabiliyordum ama önceleri oradaki Hıristiyan kiliseler bana yardım etmeyi reddettiler. Bir süre için çok yalnız olduğumu ve sadece Tanrı’nın benimle olduğunu hissettim. Fakat sahip olduğum tek gerçek endişe yaşam koşullarımla ilgiliydi. Zenginliğimi ardımda bırakmıştım ve maalesef benim için Iraklı yetkililer tüm malvarlığıma el koymuştu.
Rabbim ve Efendim bana her durumda maddi zenginliğe güvenemeyeceğimi gösterdi. Birkaç ay sonra Irak Kuveyt’e girdi ve Irak Dinarı’nın değeri aşırı derecede düştü. Babamdan bana miras kalan zenginliğin büyük bir kısmı Irak parası olarak duruyordu. Irak’ta yaşarken bu para bankadaydı. Eğer Körfez krizi sırasında hala Irak’ta yaşıyor olsaydım, $800.000’a sahip olmak yerine $800’ım olacaktı! Dünyasal şeylere değil, sadece kendisine güvenebileceğimi gösterdiği için İsa’ya şükür olsun. Bu gerçekte büyük teselli buluyorum.
İmanımı başkalarıyla paylaştığım, annemin memleketinde uzun bir süre kaldıktan sonra aşırı İslami gruplar İslam’dan döndüğümü fark ettiler. Benimle ilgili bir iman mahkemesi kurdular. Bana tövbe etmemi ve İslam inancına geri dönmemi emrettiler yoksa beni dinimi bıraktığım için öldüreceklerini söylediler. Bana karar vermem için iki gün verdiler.
Koruma için polise gitmeye çalıştım ama polis İslam’a karşı etkinlikler yürütmek ve toplumun huzurunu bozmakla suçlayarak beni tutukladı. Beni hapse attılar ve başka iman edenler müjdeciler hakkında bana sorular sorarak sorgulama yaptılar. Henüz vaftiz olmamış olmam iyiydi çünkü şu soruları vurguladılar: “Vaftiz oldunuz mu?” “Sizi kim vaftiz etti?” “Hangi kiliseye gidiyorsunuz?” “Size kim İsa’dan söz etti?” “Sizi kim Hıristiyan yaptı?”
Yabancı olmam bana yardımcı oldu çünkü sonunda beni serbest bıraktılar ve ülkeden ayrılma emri verdiler. Bunu yapmam için de çok kısa bir süre tanıdılar. Tanrı bana bir Doğu Avrupa ülkesi için vize sağladı ve tanınan sürede annemin ülkesinden ayrılabildim.
“Tanrı'nın seçtiklerini kim suçlayacak? Onları aklayan Tanrı'dır. Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş olan Mesih İsa, Tanrı'nın sağındadır ve bizim için aracılık etmektedir. Mesih'in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı? Yazılmış olduğu gibi: “Senin uğruna bütün gün öldürülüyoruz. Kasaplık koyun sayılıyoruz.” Ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz. Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa'da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.” (Romalıları 8:33-39, İncil)
İsa’da sahip olduğum bu yeni imanla ilgili bu kısa tanıklığı okuduysanız, siz de Hıristiyanlığın gerçeklerini araştırıyorsunuz demektir. Araştırmaya devam edin. Araştırdıkça özgürlüğe doğru emin adımlarla ilerliyorsunuz.
“Mesih bizi özgür olalım diye özgür kıldı. Bunun için dayanın. Bir daha kölelik boyunduruğuna girmeyin.” (Galatyalılar 5:1, İncil)