headerLogo2b-18pt-myriadpro

Monthir’in Kurtuluş Hikayesi

57 monthir irak testimony sizeTutucu bir Müslüman ailede dünyaya geldim ve yetiştim. On yaşımdan beri her gün Kuran’ı okur, oruç tutar, namaz kılar ve bütün İslami görevlerimi yerine getirirdim. On iki yaşıma geldiğimde, her cuma komşumuz olan camiye gitmeye başladım.

Yıllar geçtikçe İslam hakkında bilgim giderek arttı. Aşırı derecede dindardım ama kendisine tapınmaya çalıştığım Tanrı’yla gerçek bir ilişkim yoktu. Her zaman beni Tanrı’dan ayıran bir engel olduğu hissine sahiptim. Bu nedenle inancımın gerekli gördüğü görevleri yerine getirerek O’na ulaşmaya çalıştım.

Dindarlığıma karşın, içimde büyük bir boşluğun yayıldığını hissettim. Ölümden sonraki kaderim hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Tanrı’ya sadece dışarıdan tapınıyordum. İçimde, çok sayıda kötü alışkanlığıma ve şehvet duygularıma tutsaktım. Oruç tutarak, dua ederek veya ruhsal bir yaşam sürdürmeye çalışarak bu alışkanlıklardan kurtulamıyordum. Gerçekten ihtiyaç duyduğum şey beni günaha tutsaklığımdan özgür kılabilecek bir şeydi.

İsa Mesih’in eşsizliğini ilk olarak Kuran’ı okuduğumda keşfettim. Harika ve muhteşemdi. Tanrı’dan gelen bir sözdü. Tanrı’dan ruhtu. Bu hayatta ve sonrakinde bizim adımıza yalvarışta bulunan O’ydu. Bu dünyaya mucizevî bir şekilde, Bakire Meryem’den doğarak dünyaya geldi. Bütün bunlara günah ve şehvetten özgür bir yaşam sürdürmüş olması gerçeğini de ekledim. Kuran, İsa Mesih dışında, bütün peygamberlerin günah işlediğini ve Tanrı’dan bağışlama dilediklerini söylüyor. Kuran, İsa’da başkalarında eşi benzeri görülmemiş büyük mucizeler gerçekleştirdiğini de söyler. Bütün bunlar nedeniyle merak ettim, ‘Kim bu İsa?’ Sadece bir peygamber mi? Yoksa daha büyük biri mi? Kuran neden O’ndan bu kadar övgüyle söz ediyor?

Kafam karışmıştı ama bedeli ne olursa olsun gerçeği aramam gerektiğini düşündüm! Böylece başından sonuna kadar Kuran’ı dikkatli bir şekilde okumayı planladım. O zaman şöyle bir ayete rastladım,

“Eğer sana indirdiğimizden (bu anlattığımız olaylardan) kuşkuda isen, senden önce Kitab'ı okuyanlara sor.” (Yunus 10:94)

Bu ayet bütün sorularımı yanıtlamak ve bütün kuşkularımı ortadan kaldırmakta anahtar ayet oldu. Müslümanlardan önce ‘Kitap’ı’ okuyanlar kimlerdi? Yanıtı Kuran’ın kendisi veriyordu! ‘Kitap’ı’ okuyanlar Yahudiler ve Hıristiyanlardı. Kuran onlar için ‘Ehli Kitap’ diyor çünkü Tevrat, Zebur ve İncil’i okudular. Kuran, Kuran’ı anlamayan her Müslüman’a bu insanlardan ruhsal yardım almalarını buyurur.  

O gün, hemen alelacele bir İncil satın aldım. Okumaya başladım ve kısa bir süre içinde İsa’nın sözlerinin sıradan bir insanın sözleri olamayacağını hissettim. Çünkü hiçbir insan hatta peygamber bile İsa’nın söylediklerini söylemeye cesaret edememiştir:

“İsa, "Yol, gerçek ve yaşam Ben'im" dedi. "Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez.” (Yuhanna 14:6, İncil)

Aynı şekilde, normal hiçbir insan veya hatta bir peygamber bile buna benzer sözleri başka insanlara söylemeye cesaret edememiştir:

“İsa yine halka seslenip şöyle dedi: "Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur."” (Yuhanna 8:12, İncil)

Bu nedenle, İsa Mesih’in hayatını daha derin bir şekilde incelemem gerektiğine karar verdim. Eşsiz karakteri hakkında daha fazla şey öğrenme arzusuyla dolmuştum.

İncil’de İsa Mesih’in dünyaya gelme amacının insanı günahtan kurtarmak ve İblis’e tutsaklıktan özgür kılmak olduğunu okudum. Kişisel yaşamımda İncil’in gerçeğine duyduğum ihtiyacın farkına vardım. Günahsız İsa Mesih’te, kurbanında, yaşamımdaki günah sorununa çözümü buldum. Çünkü O’nun çarmıha gerilmesinde bütün günahlarım ve suçlarımın bağışlatılması vardır. O’na yönelip sonsuz sığınağım için değerli kanına sığınmaya karar verdim. Benim yerime ölen ve benim için kutsal kanını döken O’dur!

Kurtuluşa kendi başıma erişemezdim, iyi eylemler aracılığıyla yapamazdım. Aslında herhangi bir şey yaparak erişemezdim. Böylece hayatımı O’na vermeye karar verdim. Tam o gün, başımı eğdim ve Rab İsa’dan suçlarımı bağışlamasını diledim. O’nu kurtarıcım olarak kabul ettim.

Monthir

“Tanrı bizden yanaysa, kim bize karşı olabilir? Öz Oğlu'nu bile esirgemeyip O'nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı, O'nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı? Tanrı'nın seçtiklerini kim suçlayacak? Onları aklayan Tanrı'dır. Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş olan Mesih İsa, Tanrı'nın sağındadır ve bizim için aracılık etmektedir. Mesih'in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı? Ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz.” Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa'da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.” (Romalılar 8:31-35, 37-39, İncil)