Zeynep’in İman Yolculuğu
Adım Zeynep. Güney doğu Asya’dan Malezya’da Müslüman bir ailede dünyaya geldim; ailem yaşam biçiminde son derece geleneklerine bağlı ve İslam dinine bağlılıkları son derece kuvvetli bir aileydi. En başından beri sağlam ve derin bir İslami eğitim aldım. Bu nedenle, daha henüz çok küçükken İslam hakkında bilgim oldukça genişti.
Temel İlkokul eğitimimin bir parçası olarak Müslüman medreseye gidip Kuran’ı okumayı ve ezberlemeye başladım. Bu okullarda Sünni İslam’ın ilkeleri ve temelleri hakkında çok nitelikli din öğretmenleri tarafından dersler veriliyordu. İşte burada Allah’tan korkmayı, O’na itaat etmeyi ve Muhammed’in öğretiş ve örneğini izlemeyi öğrendim. Zaman içinde, annemle babamın gurur duyacakları bir şekilde Kuran’ı eksiksiz bir şekilde ezbere okuyabiliyordum. İmanıma karşı gösterdiğim bağlılıktan fazlasıyla memnunlardı. Dini görevlerimi hiç ihmal etmiyordum. Dini eğitimimi veya dindar ve Tanrı’dan korkan bir Müslüman olmam konusunda üstlenmiş olduğum sorumluluğa kimse laf edemezdi.
Fakat zaman içinde, yaptıklarımın bir zamanlar sahip oldukları anlam ve cazibeden yoksun hale gelmiş, sadece ritüellerden oluşan görevler olduğunu düşünmeye başladım. Allah ve insan arasında kurulabilecek en iyi türde ilişkiyi tarif eden ritüel ve rutinler bunlar mıydı? Tanrı’yla ilişkimiz efendisi ve kulu arasında olan ilişki gibi mi olmalıydı? Cennete girmemi sağlayacaklarını umut ederek hayatım boyunca bir dizi ritüeli mi gerçekleştirecektim. Bu gibi pek çok sorum vardı ve çok daha fazla kuşku besliyordum. Fakat bunları yüreğimde kendime sakladım. Bu soruları sormaya cesaret edemedim çünkü annemle babamı ve Müslüman kardeşlerimi incitmek istemiyordum. Ayrıca, bunlar gibi samimi sorular sormak konusunda din dersi öğretmenlerimden nasıl azarlandığımı ve vazgeçirilmeye çalışıldığımı hatırladım.
Ne var ki bu sorular yüreğimden kolay kolay geçmiyor aklımda ağırlık yapıyordu. Ben büyüdükçe onlar da büyüdüler ve ben olgunlaştıkça onlar da olgunlaştılar. Liseye gitmeye başladığımda onlar da büyümeye devam ettiler. Yetişkinliğe adım atmaya başladığımda da ortadan kalkmadılar. Bu zorunlu ritüeller giderek daha yüzeysel ve boş görünmeye başladı bana. Bu zorunlu dini eylemlerin ölü işlerden başka bir şey olmadığını hissetmeye başladım. Din öğretmenlerimin boş yere göstermeye çalıştıkları gibi erdemli kutsama eylemleri değillerdi.
Tüm bunlar yeterince gayret etmediğim anlamına gelmiyor! Aslında her ibadet eyleminin arkasında ‘güzel ve saf’ olana odaklanmak için sayısız kez çabaladım. Fakat bu İslami eylemlerin benim için ne kadar yüzeysel ve boş olduğu farkındalığını hiç üstümden atamadım. Sorularımın birçoğu hala yanıtlanmamış bir şekilde duruyordu. Oruç tutmam, dua etmem ve Kuran’a odaklanmam aslında insanın Tanrı’ya ulaşması için doğru yol muydu?
Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye ve çalışmak istediğim alanda bir okula girme hakkı kazandım. Üniversitedeyken hayat ve İslam dininde boşluk olarak algıladıklarım hakkında yanıt arama fırsatım oldu. Bu araştırmayı yaparken ‘Yeruşalim’de Buluşma’ adlı bir kitap keşfettim. Bu kitap Danimarkalı bir bayan tarafından yazılmıştı ve derin ruhsal mücadelesini, anlam arayışını, ruhsal aydınlanmasını ve dininde bulduğu doyumu anlatıyordu. Yaşadığım ruhsal mücadeleler ve gerçek arayışına paralellikler gösterdiği için içindekiler beni çekiyordu!
Danimarkalı bu bayanın Tanrı’yla ilişkisinin doğrudan ve kendiliğinden olabileceğinin farkına varma noktasına ulaştığını keşfettiğimde az şaşırmamıştım. Diyordu ki, insanın dinle ilgili ritüel hareketleri ve önceden belirlenmiş ritüel formülasyonlarını yapmasına gerek yok. İnsanın kişisel ve doğrudan bir ilişkiyle Tanrı’yla kişisel bir ilişkiye sahip olabileceğini öğrendim. Yani, dışsal, dini ritüeller olmadan Yaratıcımızla kişisel bir ilişkiye sahip olabiliriz. Tanrı’nın bizimle sahip olmayı amaçladığı ilişki doğrudan, kişisel ve bir çocuğun kendi babasıyla sahip olması gereken türde bir ilişkidir! Yazar, bizler için bunu mümkün kılınan Tanrı’yla doğrudan, kişisel ve dinamik bir ilişkiyi vurguluyor.
Bütün bu zaman boyunca aradığım ruhsal ilişki bu olabilir miydi? Üniversite derslerimde iyi ve yardımcı bazı Hıristiyanlar da vardı. Fakat onlarla çok yakın olmadım, onları uzaktan izledim. İmanlarının ve Tanrı’yla ilişkilerinin Danimarkalı bayanın tarif ettiği gibi olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. Yoksa bu Hıristiyanlar da Tanrı’yla sığ ve anlamsız bir ilişkiye mi sahipti? Tanrı hakkında sahip oldukları bilgileri Müslüman olarak benim sahip olduğum ilişkiye mi benziyordu?
Bu Hıristiyanlar imanlarında güçlü oldukları halde bana Hıristiyanlığı anlatmaya veya vaaz etmeye çalışmadılar. Dinsel ve ruhsal deneyimleri hakkında soru sormam birkaç ay aldı. Hıristiyan oldukları için bir Müslüman olarak benim kendileriyle din konusunda konuşmak istemem onlara çok ilginç gelmişti. Fakat ‘dinlerini bana satmaya’ çalışmadıkları için onlara gerçekten de saygı duyuyordum. Öte yandan, birlikte oturup inançlarımızı ve ruhsal mücadelelerimizi açıkça konuşabiliyorduk. Beni kişi olarak olduğum gibi kabul ettiklerini hissettim. Acımı hissediyorlardı.
Hıristiyan öğretişlerinin içeriğini bu üniversite öğrencileri aracılığıyla daha iyi öğrenebildim. Aynı şekilde, bu tartışmalar ‘Yeruşalim’de Buluşma’ kitabının yazarının bana öğretmeye çalıştığı şeyi daha iyi anlamama yardımcı oldu. Yeni Hıristiyan arkadaşlarımla bu harika tartışmalara karşın tam iki yıl boyunca Hıristiyanlık hakkında hiçbir şey yapmadım. Hala kendi dinim olan İslam içinde Tanrı ve insan arasındaki gerçek ilişkiyi araştırıp bunu İncil’in öğretişleriyle kıyaslamak istiyordum. Bu iki yıl boyunca Hıristiyan arkadaşlarım bana ve sorularıma karşı çok sabırlıydı. Bazen sorularımın aptalca ve sığ olduğunu biliyordum. Başka zamanlar ise sonrasında gelişen tartışmalardan düşündürücü sorular olduklarını fark ettim. Her durumda, bu Hıristiyanların nazikliği, iyiliği ve samimiyetinden çok etkilenmiştim.
Bu iki yıl süren yoğun araştırma ve çalışmadan sonra İsa Mesih’in müjdesinin gerçek öğretişini ve mesajını kabul edip benimsemeye karar verdim. O günden beri, Yüce Kurtarıcım çok kereler dua yaşamımı, tapınmamı bol bol zenginleştirdi ve bereketledi. O zamandan beri şunu anladım ki insan sadece bir robot gibi işlemek üzere yaratılmadı. Tanrı’yla sadece bir kölenin efendisiyle sahip olduğu türde bir ilişkiye sahip değildir.
Tanrı İncil’de İsa Mesih’i Tanrı’nın Yolu ve Gerçeği olarak kabul eden herkese Tanrı’yla yepyeni bir ilişki verildiğini açıklar. Tanrı bunu nasıl tarif eder? Bize ne ad veriliyor? İsa Mesih’i İncil’de açıklandığı gibi kabul edenler için şöyle deniyor:
“Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” (Yuhanna 1:12-13)
Rab tarafından ‘çocuğu’ olarak kutsandıktan sonra hayatım daha iyi yönde değişmeye başladı. Bu da aile üyelerimin dikkatini çekti. Zaman içinde Hıristiyanlığa inandığımı ve İsa Mesih’i izlediğimi duydular. Başlangıçta beni bu şekilde kabul etmeleri zordu.. Hıristiyan yaşamımın ilk aylarında bir denenme, sınanma dönemi ve pek çok zorlu engelden geçtiğimi hatırlıyorum.
Tüm bunlara karşın Rab Tanrı aile üyelerimin acı-tatlı tepkisine katlanmam için gereken kuvveti ve sabrı verdi. İsa Mesih’i izlemenin aslında ne olduğu konusunda gerçekten cahil oldukları gerçeğini kabul ettim. Nasıl bilebilirlerdi? Kuran İsa Mesih’in yaşamı ve hizmeti hakkında eksiksiz bir anlatım vermiyor. Fakat İncil harika bir şekilde kapsamlı bir anlatım veriyor.
Bugün, Tanrı’ya yücelik olsun, ailemle durumum çok düzeldi. Daha önemlisi, beni koşulsuz olarak seven Tanrı’yla sahip olduğum ilişkiden keyif alıyorum ve bu konuda büyük bir güvenceye sahibim. Önceleri, bütün iyi eylemlerim ve dinsel uygulamalarım O’nunla kişisel bir ilişkiye sahip olmayı güvence altına almıyordu. O’nu gerçekten tanımıyordum. Kabullenişi için gayret ediyordum ama hiçbir zaman emin olamazdım.
Sizi, ruhsal belirsizlikleriniz, kafa karışıklığınız ve sonraki yaşama ait güvencesizliğinizden şifa bulmaya davet etmek isterim. Yaşayan Tanrı’nın size vermek istediği benzersiz ruhsal bereketleri gelin kendiniz deneyim edin. Tanrı’nın yaşayan Sözü İsa ve yazılı sözü İncil’i izlemek ve buna sadık kalmak konusunda verdiğim karardan hiç pişman değilim.
Arkadaşınız,
Zeynep