Büyücülükten İsa Mesih’in Egemenliğine Geçtim
Batı Nijerya’da 16 kişilik bir Müslüman ailesinde dünyaya geldim. Babamın dört karısı ve 11 çocuğu vardı. Sıradan bir Müslüman sayılırdı. Ben doğmadan önce bir kez Mekke’ye gitmişti. Kültürel geçmişimiz nedeniyle annem sık sık büyücülere gidip danışma alışkanlığına sahipti. Ailemde kuşaklar boyunca hocalar ve büyücüler olmuştu. En son saydığımda ailemizdeki ilahların yaklaşık 21 olduğunu hatırlıyorum. Esu, osun, obatala, sango, ogun, ifa, ailala gibi isimlerle anılanlarla birlikte atalarımızın ruhları ve başka toplumsal tanrılar vardı.
Nijerya’da doğmadığım halde, orada yetiştim. Babam, Batı Afrika’nın farklı yerlerinde 20 yıl geçirdikten sonra Nijerya’ya geri döndü. Dinle ilgili törenler ve geleneksel tapınmayla ilgili ilk hatıram babamın ölümünden hemen sonra olanlarla ilgiliydi. Babamın döndüğü zaman eve dönmemek konusunda uyarıldığını öğrendim. Hasta yatağında ıstırap içinde 3 ay geçirdi. Bu zaman boyunca hareket edemiyor ve yavaş yavaş gözleri önünde vücudunun çürüdüğünü görüyordu. Ailem, onun inatçılık etmeseydi yaşıyor olacağında ısrar etti. Topraklarının bir kısmından vazgeçmesini yoksa saldıracaklarını söylediler. Kabul etmedi.
Yıllar sonra annem babamın nasıl öldüğüyle ilgili hikâyeyi anlattığında şaşırıp kaldım. İslam’la ilgili çalışmalarım sırasında İsa’nın çarmıhta ölmediğini öğrenmiştim. Annem bana babamın ölümünden sorumlu olanlara lanet etmemesini söylediğini anlattı. Şöyle demiş, “Ne de olsa İsa da benzer bir şekilde, yanlış bir şey yapmadığı halde çarmıhta öldürüldü.’ Bunu annemden duymak beni şoke etti. Birincisi annem okuma yazma bilmiyordu. Büyücülere gittiği halde ateşli bir Müslüman’dı. Hıristiyan oldukları için çocuklarının cehenneme mahkûm olmalarını istemezdi. Benim için daha önemlisi babamın söylediklerini hangi koşullar altında söylemiş olmasıydı.
Yorubaland’ın benim yaşadığım kısmında birisinin başka birini öldürdüğü kanıtlanırsa ölen kişinin ruhu, sorumlu kişi ya da kişilere saldırabilirdi. Bunun olması için cenaze sırasında bir akraba ölü kişinin cansız başını elinde tutar ve bu ölümün intikamını almak için kişinin ruhunun ne yapmasını istediklerini söylerdi. Annem, kocası ölür ölmez bunu yaptı. Ne var ki şaşırtıcı bir şekilde babam gözlerini açtı ve annemden onları unutmasını ve çocuklarına bakmasını istedi. Sonra da kucağında tekrar öldü. Verdiği öğütten memnun olmayan annem ölüden intikam almasını isteme işlemini tekrarladı. Babam yeniden uyandı ve her şeyi Tanrı’nın ellerine bırakmasını söyleyip yine öldü. Annem üçüncü kez ısrar etti. İşte bu üçüncü kez babam Rab İsa Mesih’in çarmıhta ölümünden söz etti.
Yorubaland’ın büyücülükle ünlü Ijebu kısmından geliyoruz. İlk dişim burada çıktı, ilkokulu burada bitirdim. Daha sonra liseye Lagos’ta gittim. Ijebu’daki yıllarımı düşündüğüm zaman büyücülüğü, kentimizde ve çevresinde büyücüleri ziyaret etmek için harcanılan zamanı hatırlayıp üzülüyorum.
Sonunda Kuran okuluna yazılabildiğim için memnundum. Tanrı hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyordum. Böylece paramızı ve ödeme olarak kendilerine sunulan diğer şeyleri kabul eden büyücüler yerine Tanrı beni savunabilirdi. Kötü ruhların koruması karşılığında sadece maddi şeyler vermemiz yeterli olmuyordu. Karanlık ve görünmeyen dünyalarda yaşayanlarla yaptığımız çeşitli anlaşmalar gereği çizilen kesiklerin izi hala vücudumda görülebilir. Arkadaşlarım, geçmişimden ne zaman söz etsem yaşadıklarımı korkutucu buluyorlar.
İmamlarımız hayatımı bir düzene sokmak için ellerinden gelenin en iyisini yaptılar fakat boşuna. Örneğin, Allah’a sunduğum kişisel duaları yoğunlaştırmamı önerdiler. Aslında ben bunu zaten yapıyordum. Ama işe yaramıyordu. O sırada içinde bulunduğum ruhsal krizi çözmek için atılan iki adım daha başarısız oldu. Böylece İslam’la ilgili olmayan her türlü dinsel töreni ya da geleneği bir kenara bırakma zamanı geldiğine karar verdim. “Allah’ın 99 İsmi” adlı bir kitap ve birkaç broşür aldım. Okuduklarımdan ve İslam’a olan yeni adanmışlığımdan esinlenerek zaman zaman yatsı namazından, sabah namazına kadar seccade üzerinde kaldığım olurdu.
Yenilenmiş ruhsal azmime karşın, karşı karşıya olduğum sorunlar devam etti. Hala üzerimde büyük bir baskı hissediyordum. İki kez intihar etmeyi düşündüm. Sanki benim için saklanacak bir yer yoktu. Yaptığım bir obatala (Yoruba tanrılarından biri) törenini anımsıyorum. Amacı sorunlarımdan sorumlu olanları yatıştırmaktı. Ve Onları yatıştırmak için üç saati boşu boşuna geçirdikten sonra büyücü, annemi çağırdı. Sonunda birilerine karşı korkunç bir şey yapmış olmam gerektiğini söyledi. Daha önceki İslam çalışmaları öğretmenime danıştım. O da imamlar gibi dualarımı yoğunlaştırmamı ve kimsenin benim için bir şey yapamayacağını söyledi. Bu yanıt, Yoruba büyücülerinin kendilerinden öğüt isteyenlerin ruhsal ihtiyaçlarına karşılık vermelerinden çok farklı değildi. Büyücülerimiz ne zaman kendilerinden daha güçlü biriyle karşılaşsalar ya insanı terk ederler ya da insandan daha fazla para ya da başka maddi şeyler isterlerdi. Ruhsal durumumuz hakkında bir şey yapamayacaklarını bildikleri halde bunu yaparlardı.
Bir gün lanet ve büyülerin etkilerine nasıl karşılık vermek gerektiğiyle ilgili bir kitap okudum. Hıristiyan bir arkadaşıma aitti. Okudum. Ne diyordu? İsa’yı Rab olarak kabul edin! Liseden beri Ahmed Deadat’ın kitaplarını okuyordum. Hıristiyanlarla tartışırken bu kitaplara ve Kutsal Kitap’a başvurmak için de onları hazırda tutuyordum.
Hıristiyan arkadaşımdan ödünç aldığım bu kitabın yaşamımda bir dönüm noktası olduğunu söylemekten memnunum. İmanımı değerlendirdim ve bu kitapta anlatılan imanla karşılaştırdım. Sonra İsa Mesih’i Rabbim ve Kurtarıcım olarak kabul edip yeni bir iman adımı attım. Rab İsa Mesih’in adı dudaklarımdan geçer geçmez olabileceğini hiç düşünmediğim şeyler olmaya başladı. Her şey benim için tamamıyla büyük bir sürpriz oldu. Beni tutsak eden tutsaklıktan kurtuluşum sevinçle karşılanan bir sürprizden başka ne olabilirdi! İsa hakkında okuduklarım doğruydu:
“İsa'nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın. Çünkü insan yürekten iman ederek aklanır, imanını ağzıyla açıklayarak kurtulur. Kutsal Yazı, "O'na iman eden utandırılmayacak" diyor. Rab'be yakaran herkes kurtulacak.” (Romalılar 10:9-11,13)
Ailemdeki kişiler yeni beni gördüklerinde inanmakta zorluk çektiler. Büyücülere ya da bunların dindeki karşılıklarına başvurmama artık gerek yoktu. İsa Mesih gereken her şeyi yapmıştı. Benim herhangi bir dinsel törene katılmama ya da kurban sunmam gerekli değildi!
Karanlık, cinli dünya İsa hakkında ne söylüyor?
“Güneş batarken herkes çeşitli hastalıklara yakalanmış akrabalarını İsa'ya getirdi. İsa her birinin üzerine ellerini koyarak onları iyileştirdi. Birçoğunun içinden cinler de, "Sen Tanrı'nın Oğlu'sun!" diye bağırarak çıkıyordu. Ne var ki, İsa onları azarladı, konuşmalarına izin vermedi. Çünkü kendisinin Mesih olduğunu biliyorlardı.” (Luka 4:40-41)
“Sonra İsa Celile'nin Kefarnahum Kenti'ne gitti. Şabat Günü halka öğretiyordu. Yetkiyle konuştuğu için O'nun öğretişine şaşıp kaldılar. Havrada cinli, içinde kötü ruh olan bir adam vardı. Adam yüksek sesle, "Ey Nasıralı İsa, bırak bizi! Bizden ne istiyorsun?" diye bağırdı. "Bizi mahvetmeye mi geldin? Senin kim olduğunu biliyorum, Tanrı'nın Kutsalı'sın sen!"
İsa, "Sus, çık adamdan!" diyerek cini azarladı. Cin adamı herkesin önünde yere vurduktan sonra, ona hiç zarar vermeden içinden çıktı. Herkes şaşkına dönmüştü. Birbirlerine, "Bu nasıl söz? Güç ve yetkiyle kötü ruhlara çıkmalarını buyuruyor, onlar da çıkıyor!" diyorlardı. İsa'yla ilgili haber o bölgenin her yanında yankılandı.” (Luka 4:31-37)
Adewale