headerLogo2b-18pt-myriadpro

Dünya Dolsun

Yaratan Tanrı, Yaşam Kaynağı
Görkemli Rab'bim, her şeyden üstün

Senin gibisi yok yeryüzünde
Seni görelim, gel gücünle

// Dünya dolsun senin görkemin ile
Adın yücelsin, egemenliğin gelsin //

Sevgi Tanrısı, merhamet dolu
Sevecen Rab'bim, bize lütfeden

// Gökte olduğu gibi yeryüzünde de olsun
Gökte olduğu gibi yeryüzünde de olsun //

Söz & Müzik: Adrienne Neusch

Hiçbir zaman bir astronom olmaya karar vermediysem de, üniversitede en çok hoşuma giden ders astronomiydi. Sınıfımız haftada iki kez gündüzleri ve haftada bir geceleyin bir araya gelirdi. Geceleri üniversitenin sağladığı büyük teleskoplarla göklere bakardık. Tanrı’nın büyüklüğünü ne kadar az anlıyoruz? On kuruşluk bir madeni parayı parmaklarınız arasında tutun ve kolunuzu göğe doğru uzatın. Gözünüzün hizasına getirin ve görüşünüzden on beş milyon yıldızı kapamış olursunuz! Yarattıklarına bakmak için aşağı inen hakkında neyi anlamıyoruz? Aradaki engel bizim kendimizle göksel olanlar arasında bir engel koymamızdan kaynaklanmıyor. Sonlu aklımızın, Tanrı’nın sonsuzluğunu anlamaya çalışmasından kaynaklanıyor.

Bu son cümleyi yazdığımda aklıma bir karınca tepesi üzerinde durduğum zamanla ilgili bir resim geldi. Gölgemi fark ettiklerinde karıncaların çeşitli yönlere kaçışmalarını ve topluluklarını korumak için ‘erken uyarı’ işlemlerine başlamalarını izledim. Benim kim olduğumu hiç anlayacaklar mı? Onlara zarar vermek istemediğimi anlama yetileri var mı? Orada bulunmamın tek nedeninin onları izlemek ve hayranlık duymak olduğunu nasıl bilebilirler? Bilemezler. Yaşadığım yaşamı anlayabilirler mi? Arzularım, sevinçlerim ve hayattaki hedeflerim? Bir milyon yıl geçse de anlayamazlar. Bu basit benzetme için özür dilerim ama Tanrı’ya bakmamız, karıncaların bana bakması gibi bir şey olmalı. Tanrı bize baktığında ve, kendi tanrılığı ve sonsuzluğunu anlatmak için bizim sınırlı insan kelime dağarcığımızı kullanmaya çalıştığında da aynı şey geçerlidir. 

Hiç daha önce bir deneyim yaşayıp bunu anlatmak için yeterli kelime bulamadığınız oldu mu? Hayatta en unutulmaz deneyiminizi anlatmanızı istesem? O yerin görkemini veya o anın güzelliğini anlatın. Bize anlatın ama sadece üç sözcük kullanın. İşte Tanrı’nın, insanın sınırlı kelime dağarcığını kullanarak kendisini anlatması sırasında yaşadığı zorluğa benzer bir zorluk.    

Tanrı’nın doğası hakkında yorum yapmadan önce, size üç şeyi hatırlatayım:

Karıncaların bana bakması.

Küçük madeni paranın milyonlarca yıldızı kapatması.

İnsan düşüncesinin ötesinde Tanrı’nın yaşadığı dünya.

Bu hatırlatmayı hem size hem de kendime yapmam gerekiyor böylece Tanrı’nın kendisi hakkında açıkladıklarını sadece anlamadığımız için kabul etmeme hatasına düşmeyiz.

“Üçlü Birlik,” Kutsal Kitap’ta bulunmayan fakat Kutsal Kitap’ta Tanrı hakkında açıkça görüneni ifade eden bir sözcüktür. Kutsal Kitap açık bir şekilde Baba Tanrı, Oğul Tanrı [İsa Mesih] ve Kutsal Ruh Tanrı’dan söz eder. Her üçü de yetmiş öğrenciyle ilgili ayetlerde geçiyor. Kutsal Kitap tek bir Tanrı olduğuna ilişkin gerçeği de açık bir şekilde sunuyor. Üçlü Birlik ifadesi ‘Üç’ ve ‘Birlik’ ifadelerini içerir.  Bu ifade Kutsal Kitap’ın bizlere Tanrı hakkında açıkladıklarını kabul etmenin bir şeklidir. Tanrı’nın kendisini üç yolla açıkladığı söylenir, fakat bu üçünün hepsi aynı tanrılık özüne sahiptir. 

Bunu anlamanın zor olduğunu kabul ediyorum. Tanrı nasıl, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olabilir? Cennette, bizim dünyadakinden daha farklı bir fizik düzeni olmasından olabilir mi? Tanrı ne kadar karmaşık bir varlık! Bizler, Tanrı gibi karmaşık bir varlık bir yana, kendi sahip olduğumuz, beden, can ve ruhtan oluşan ve daha basit olan üçlü birlik yapımızı anlamakta zorlanıyoruz. Nihai olarak, Tanrı’nın kendisini tanımlamasına izin vermek en iyisi değil mi? Ancak Tanrı, Tanrı’yı tanımlayabilir. Her durumda, üç tanrıya inanmıyoruz. Tanrı’nın tekliği Hristiyanlık’ın en temel öğretişlerinden biridir.

Tanrı’nın bir oğlu var mı? Çoğalma eylemiyle sahip olduğu fiziksel bir oğul? Bu düşünce sizin için olduğu kadar bizim için de iğrenç bir düşüncedir! İsa, ruhsal anlamda Tanrı’nın Oğlu’dur. Bakire Meryem ya da Bakire Meryem’in annesi henüz doğmadan Tanrı’nın Oğlu’ydu. Türk tarihinin en büyük lideri ve yenilikçisi olan Mustafa Kemal’i düşünün. Sizin fiziksel babanız mı? Adı Mustafa Kemal Atatürk. Bütün Türk halkının babasıdır ama fiziksel babalık anlamında değil. Sizin babanız değil. (Tanrı’nın doğası hakkında daha fazla öğrenmek isterseniz web sitesinde bu konuda yazılar var. Bakire Meryem’le ilgili Sık Sorulan Soruları da okumalısınız. İsa Mesih’e gerçekten inanan kişiler Meryem’e tapınmaz ya da dua etmez. İncil bunu yasaklar. Meryem’in İncil’de Tanrı’ya ibadetine ve söylediği övgü sözlerine tamamıyla katılacaksınız. Bu konuda hiç çekinceniz olmasın.)  

Karınca tepesine yaklaştığımda karıncalar durumu değerlendirdi ve mantıklı bir sonuca vardı. Sahip oldukları algılama kapasitesine göre tabii. Karıncaları rahatsız eden ve çevrede hızlı bir şekilde dolaşmalarına neden olan aslında ‘gölgem’ değildi. Gölgemi ‘görmediler.’ Kokumu aldılar. Karıncaların olağanüstü bir koku alma duyuları vardır. Biz insanların görme ve duyma duyularını kullanması gibi onlar da kimyasallar kullanır. Çevrelerinde olup bitenlerle ilgili bilginin çoğunluğuna böyle ulaşırlar. Karıncanın antenleri, hidrokarbonların ürettiği kokular arasındaki ince farklılıkları ayırt edebilecek kadar ince ayarlıdır. Bu göreceli olarak basit kimyasalların yoğunluğu arsındaki en ufak değişiklikler karıncaların davranışlarında çok önemli ve derin farklılıklar yaratır.

Karıncalar benim doğam hakkında ne kadar bilgi edinebilir? Hiç. Neye benziyordum? Bunu saptayamazlar. Benim gelişime doğru bir şekilde karşılık verdiler ama bu gerçeği yansıtmadı. Ben onlar için bir tehdit değildim. Aksine, bu topluluğa büyük hayranlık duyuyordum. Tanrı, karıncaların sahip olduğu haşhaş tohumu büyüklüğündeki beyinlere inanılmaz yetiler dokuduğu halde, sizin ve benim nasıl birileri olduğumuzu anlama yetileri yoktur. 

Söz konusu Tanrı olduğunda bizim için de aynı şey geçerlidir. Büyük olasılıkla size Tanrı’nın insan aklıyla anlaşılabileceği öğretildi. Beni yanlış anlamayın. ‘Mantığı’ eleştiren biri değilim. Mantık, insan aklının gerçeği keşfetme ve işletmek için sahip olduğu doğal yetidir. Örneğin bugün web sitesiyle ilgili bir sorunu çözmek için insan aklının muhakemesini kullandım. Fakat, mantığı dışarıda soğukta bırakmamız gereken bir yer var. Tanrı’nın dünyası. Bu dünyayı anlamak için gereken nedir? Tanrı’nın kendisini doğaüstü bir şekilde açıklaması. İnsan aklının yardım almayan güçlerinin bizim için keşfedemeyeceği şeyler için Tanrı’nın aydınlatmasına ihtiyacımız var.    

Üçlü Birlik hakkında anlattıklarımızı hemen kabul ettiniz mi? Yoksa mantıksız mı buldunuz? Eğer mantıksız bulduysanız çok haklısınız! İnsan aklının alabileceği bir şey değil. Tanrı, İncil’de kendisini nasıl açıkladıysa öyledir. ‘Antenlerimizi’ istediğimiz kadar sallayabiliriz ama Tanrı’yı anlamamıza bir yararı olmaz. Peki neden? Tanrı doğaüstü bir varlıktır. Bu nedenle, kendisini doğaüstü bir şekilde açıkladığı zaman anlaşılabilir. O’nun hakkında bir şeyler bilebilirsiniz ve büyük olasılıkla çocukluğunuzdan beri O’nun hakkında bir şeyler biliyorsunuz. Aslında Tanrı hakkında bir şeyler bilmek farklı bir konudur. O’nu tanımak ise insanın yaşamında Tanrı’nın aydınlatıcı işini gerektirir. 

Hıristiyanlık’ın öğretişlerinin mantıksız olduğunu düşündüyseniz bunu düşünmenizin iki nedeni olabilir. Birincisi, Hıristiyanlık inancı konusunda yanlış bilgilendirilmiş olabilirsiniz ve gerçek Hıristiyanlar’ın reddettiği bir şeyi reddediyorsunuz. Ya da ikincisi, Tanrı’nın kendisiyle ilgili vahyini anlayamamanızı mantıkla karıştırıyorsunuz. Anlayışımızın ötesinde olan şeye ‘mantıksız’ diyemeyiz ki! Üçlü Birlikle, Tanrı Oğlu ya da Kutsal Kitap’la görüş birliğinde olan başka konularla ilgili gerçek yanıtlar vardır. Bunlar kafanızı karıştırsa da, bunları reddetmeyi seçseniz de bu böyledir. Sadece anlayamadığımız için Üçlü Birlik gerçeğini ya da İsa’nın insan ve ilahi doğasını reddetmemiz gerekmez. 

Hıristiyanlık’la ilgili olarak mantıksız olduğunu söylediğiniz şeylerin aslında Hıristiyanlar’ın gerçekten inandığı bir şey olup olmadığından emin olun. Hıristiyanlık’la ilgili bilgilerinizin doğru olup olmadığını merak ediyorsanız bunu anlamanın en iyi yolu İncil’i kendi başınıza okumanızdır. Baştan sona kadar okuyun ve okuduklarınızı Hıristiyan inancıyla ilgili öğretilenlerle kıyaslayın. Benim tahminim Hıristiyanlık’la ilgili pekçok yanlış bilgiye sahip olduğunuzu fark edecek olmanızdır. Fakat, aynı zamanda yüreğinize büyük sevinç verecek pekçok ayet ve bölümle karşılaşacaksınız.