Herhangi bir sorunuz var mı?
Yeruşalim’deki dini önderler birkaç kere, İsa’ya soru sormak için etrafının kalabalıklarla çevrili olmadığı zamanları beklediler. Öğretme ve iyileştirme konularında yetkisinin kanıtları eksik değildi. İsa’nın yetki kullanarak öğretiş ve şifa vermesinden nefret ediyorlardı. İsa’yı kıskanıyorlardı. Ondan nefret ediyorlardı. Sorularının amacı İsa’nın tutuklanması ve öldürülmesi için bir neden bulmaktı. “Başkâhinlerle din bilginleri İsa'yı hileyle tutuklayıp öldürmenin bir yolunu arıyorlardı.” (Markos 14:1, İncil)
İsa bu yasa öğretmenlerine ne dedi? “İsa da onlara, “Size doğrusunu söyleyeyim, vergi görevlileriyle fahişeler, Tanrı'nın Egemenliği'ne sizden önce giriyorlar” dedi.” (Matta 21:31, İncil). O dönemin dini yetkililerine karşı ne söz ama! Kibirli ve iyilikleriyle övünen bu kişilere, toplum içinde hor görülenlerin, Tanrı’nın egemenliğine onlardan daha yakın olduklarını söylemek büyük bir hakaretti! Acı verici ama gerçek! Örneğin, fahişeler, mevcut hayatlarından memnun olup da Tanrı’ya dönme ihtiyacı duymama tehlikesi içinde değildirler. Doğruluk giysisi giymiyorlar. Müjde vaaz edildiğinde tövbe etmeleri, dindar insanlar için olduğundan çok daha kolaydır. Asıl tehlikede olan kişiler, kibirliler, açgözlüler ve kendi doğruluklarına güvenenlerdir. “Neden tövbe etmeliyiz?” diye sordular, “Neden tövbe edelim? Tanrı muhtemelen benden hoşnuttur. Ben iyi bir _________.” (İnancınıza bağlı kişiler için kullanılan isimle boşluğu doldurun. Örneğin, Yahudiyim, Müslümanım, Mormonum, Aleviyim, Hristiyanım, Hinduyum, Katolikim, Yezidiyim, vs.)
“Bunun üzerine O'nu yakalamak istediler, ama kimse O'na el sürmedi. Çünkü O'nun saati henüz gelmemişti. (Yuhanna 7:30, İncil)
“İsa bu sözleri tapınakta öğretirken, bağış toplanan yerde söyledi. Kimse O'nu yakalamadı. Çünkü saati henüz gelmemişti.” (Yuhanna 8:20, İncil)
“Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.” (Yuhanna 10:18, İncil)
O olmasını seçtiği zaman oldu. VE bunu sizin için yaptı. Nasıl karşılık vereceksiniz? Karar verme zamanı ve seçim tamamıyla size kalmış. Hayatta yaptığınız kötü seçimleri düzeltemezsiniz ama sonsuzlukla ilgili olarak alacağınız tek iyi karar, dünyada yaptığınız bütün kötü seçimleri dengeleyecektir.
Ölüm Fatihi’nin günah üzerindeki zaferiyle ilgili bildiri, Tanrı’dan gelen ve günahlarımızın bedelini ödediğini belirten bir bildiridir. Bu O’nun ayrıcalığıydı. Olduğu kişi olduğu ve sevdiği gibi sevdiği için sevinin. Bağışlandınız. Bağışlama, ‘size acı vereni cezalandırma hakkından vazgeçme’ olarak da ifade edilebilir. İsa’nın çarmıhta yaptığı budur. Ölüm Fatihi’nin bildirisi, Tanrı’dan size artık günahlarınızın sonuçlarını yüklenmeniz gerekmediğine ilişkin bir açıklamadır. (İtalik olan ifade, Türkiye ve sizinle ilgilidir. Şu an okumakta olduğunuz satırlar size Tanrı’dan gelmektedir. İncil Tanrı’nın size yazdığı bir sevgi mektubudur. Sevinin!)
“Onlara dedi ki, “Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Yeruşalim'den başlayarak bütün uluslara O'nun adıyla duyurulacak.” (Luka 24:46-47, İncil)
Günahlarımızın bedeli bu görkemli Kurtarıcı tarafından ödendi! Bu nedenle, gerçek bir Hristiyan’ın evrende korkacağı hiçbir şey yoktur. Ne bugün, ne yarın, ne de bundan iki yüz yıl sonra. Suçluları bekleyen mahkumiyetten artık korkmamıza gerek yok, çünkü İsa bu mahkumiyeti bizim yerimize yüklendi:
“Böylece Mesih İsa'ya ait olanlara artık hiçbir mahkûmiyet yoktur.” (Romalılar 8:1, İncil)
İsa’ya ait misiniz? O’na ait olabilirsiniz. Tek yapmanız gereken bunu O’ndan istemek. Uğruna öldüğü günahkarlardan biri olduğunuzu itiraf edin. Ne harika bir gerçek! Mahkumiyetinizi yüklenmiş bir kurtarıcı var! Şayet O’nu Kurtarıcınız ve Rabbiniz olarak tanıyorsanız, dürüstçe şunu söyleyebilirsiniz:
“Günah beni mahkum etmeyecek! Yasa beni mahkum etmeyecek! Cehennem beni mahkum etmeyecek! Ve Tanrı beni mahkum etmeyecek! Bağışlandım! Diğer insanlardan daha iyi değilim. Sadece özgürüm!”
İsa Ölüm Fatihi’dir.