headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa’nın doğuşu

“Elizabet’in hamileliğinin altıncı ayında Tanrı, Melek Cebrail’i Celile’de bulunan Nasıra adlı kente, Davut’un soyundan Yusuf adındaki adamla nişanlı kıza gönderdi. Kızın adı Meryem’di. (not: Elizabet Vaftizci Yahya’nın annesiydi.)
Onun yanına giren melek, “Selam, ey Tanrı’nın lütfuna erişen kız! Rab seninledir” dedi.
Söylenenlere çok şaşıran Meryem, bu selamın ne anlama gelebileceğini düşünmeye başladı.
Ama melek ona, “Korkma Meryem” dedi, “Sen Tanrı’nın lütfuna eriştin.
Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracak, adını İsa koyacaksın.
O büyük olacak, kendisine ‘Yüceler Yücesi’nin Oğlu’ denecek. Rab Tanrı O’na, atası Davut’un tahtını verecek.
O da sonsuza dek Yakup’un soyu üzerinde egemenlik sürecek, egemenliğinin sonu gelmeyecektir.”
Meryem meleğe, “Bu nasıl olur? Ben erkeğe varmadım ki” dedi.
Melek ona şöyle yanıt verdi: “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesi’nin gücü sana gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek.
Bak, senin akrabalarından Elizabet de yaşlılığında bir oğula gebe kaldı. Kısır bilinen bu kadın şimdi altıncı ayındadır.
Tanrı’nın yapamayacağı hiçbir şey yoktur.”
“Ben Rab’bin kuluyum” dedi Meryem, “Bana dediğin gibi olsun.” Bundan sonra melek onun yanından ayrıldı.

Meryem, Elizabet’i Ziyaret Ediyor

O günlerde Meryem kalkıp aceleyle Yahuda’nın dağlık bölgesindeki bir kente gitti.
Zekeriya’nın evine girip Elizabet’i selamladı.
Elizabet Meryem’in selamını duyunca rahmindeki çocuk hopladı. Kutsal Ruh’la dolan Elizabet yüksek sesle şöyle dedi: “Kadınlar arasında kutsanmış bulunuyorsun, rahminin ürünü de kutsanmıştır!
Nasıl oldu da Rabbim’in annesi yanıma geldi?
Bak, selamın kulaklarıma eriştiği an, çocuk rahmimde sevinçle hopladı.
İman eden kadına ne mutlu! Çünkü Rab’bin ona söylediği sözler gerçekleşecektir.”
Meryem de şöyle dedi:
“Canım Rab’bi yüceltir;
Ruhum, Kurtarıcım Tanrı sayesinde sevinçle coşar.
Çünkü O, sıradan biri olan kuluyla ilgilendi.
İşte, bundan böyle bütün kuşaklar beni mutlu sayacak.
Çünkü Güçlü Olan, benim için büyük işler yaptı.
O’nun adı kutsaldır.
Kuşaklar boyunca kendisinden korkanlara merhamet eder.
Bileğiyle büyük işler yaptı;
Gururluları yüreklerindeki kuruntularla darmadağın etti.
Hükümdarları tahtlarından indirdi,
Sıradan insanları yükseltti.
Aç olanları iyiliklerle doyurdu,
Zenginleri ise elleri boş çevirdi.
Atalarımıza söz verdiği gibi,
İbrahim’e ve onun soyuna sonsuza dek
Merhamet etmeyi unutmayarak
Kulu İsrail’in yardımına yetişti.”
Meryem, üç ay kadar Elizabet’in yanında kaldı, sonra kendi evine döndü.” (Luka 1:26-56, İncil)

İNCİL, LUKA 2: 1-20

“O günlerde Sezar Avgustus bütün Roma dünyasında bir nüfus sayımının yapılması için buyruk çıkardı.
Bu ilk sayım, Kirinius’un Suriye valiliği zamanında yapıldı.
Herkes yazılmak için kendi kentine gitti.
Böylece Yusuf da, Davut’un soyundan ve torunlarından olduğu için Celile’nin Nasıra Kenti’nden Yahudiye bölgesine, Davut’un kenti Beytlehem’e gitti.
Orada, hamile olan nişanlısı Meryem’le birlikte yazılacaktı.
Onlar oradayken, Meryem’in doğurma vakti geldi ve ilk oğlunu doğurdu. Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı. Çünkü handa yer yoktu.

Çobanlar ve Melekler

Aynı yörede, sürülerinin yanında nöbet tutarak geceyi kırlarda geçiren çobanlar vardı.
Rab’bin bir meleği onlara göründü ve Rab’bin görkemi çevrelerini aydınlattı. Büyük bir korkuya kapıldılar.
Melek onlara, “Korkmayın!” dedi. “Size, bütün halkı çok sevindirecek bir haber müjdeliyorum: Bugün size, Davut’un kentinde bir Kurtarıcı doğdu. Bu, Rab olan Mesih’tir.
İşte size bir işaret: Kundağa sarılmış ve yemlikte yatan bir bebek bulacaksınız.”
Birdenbire meleğin yanında, göksel ordulardan oluşan büyük bir topluluk belirdi. Tanrı’yı överek,
“En yücelerde Tanrı’ya yücelik olsun,
Yeryüzünde O’nun hoşnut kaldığı insanlara
Esenlik olsun!” dediler.
Melekler yanlarından ayrılıp göğe çekildikten sonra çobanlar birbirlerine, “Haydi, Beytlehem’e gidelim, Rab’bin bize bildirdiği bu olayı görelim” dediler.
Aceleyle gidip Meryem’le Yusuf’u ve yemlikte yatan bebeği buldular.
Onları görünce, çocukla ilgili kendilerine anlatılanları bildirdiler.
Bunu duyanların hepsi, çobanların söylediklerine şaşıp kaldılar.
Meryem ise bütün bu sözleri derin derin düşünerek yüreğinde saklıyordu.
Çobanlar, işitip gördüklerinin tümü için Tanrı’yı yüceltip överek geri döndüler. Her şeyi, kendilerine anlatıldığı gibi bulmuşlardı.” (Luka 2: 1-20, İncil)

“Aynı yörede, sürülerinin yanında nöbet tutarak geceyi kırlarda geçiren çobanlar vardı.
Rab'bin bir meleği onlara göründü ve Rab'bin görkemi çevrelerini aydınlattı. Büyük bir korkuya kapıldılar.
Melek onlara, "Korkmayın!" dedi. "Size, bütün halkı çok sevindirecek bir haber müjdeliyorum: Bugün size, Davut'un kentinde bir Kurtarıcı doğdu. Bu, Rab olan Mesih'tir. İşte size bir işaret: Kundağa sarılmış ve yemlikte yatan bir bebek bulacaksınız."
Birdenbire meleğin yanında, göksel ordulardan oluşan büyük bir topluluk belirdi. Tanrı'yı överek,

"En yücelerde Tanrı'ya yücelik olsun,
Yeryüzünde O'nun hoşnut kaldığı insanlara Esenlik olsun!" dediler.

Melekler yanlarından ayrılıp göğe çekildikten sonra çobanlar birbirlerine, "Haydi, Beytlehem'e gidelim, Rab'bin bize bildirdiği bu olayı görelim" dediler.”  (Luka 2:8-15, İncil)

Göklerden böylesine olağanüstü bir mesaj duyan herkes çobanların yaptığını yapmalıdır.  Kuşkuyla konuşmadılar. ‘Hadi meleklerin söylediklerinin doğru olup olmadığına bakalım,’ demediler. “Haydi, Beytlehem'e gidelim, Rab'bin bize bildirdiği bu olayı görelim" dediler.” Meleklerin sözlerinden daha fazlasını duyduklarını anlamışlardı. Bunları onlara açıklayanın Rab olduğunu görmüşlerdi. Tanrı’nın kendilerine açıkladıklarından nasıl kuşku duyabilirlerdi? Bu nedenle, hemen Beytlehem’e gittiler.

Ben kişisel olarak bunu şaşırtıcı buluyorum. Çobanlar bir an için beklemediler. Bu da ortaya şu soruyu çıkartıyor: Onlar yokken koyunlara kim baktı? Bilmiyorum. Melekler olabilir. Saçma mı diyorsunuz? Melekler hakkında söylediklerinize dikkat edin. Tanrı’nın iradesini gerçekleştirmek için Tanrı tarafından kullanılan bu göksel varlıklar hakkında söylediklerimize dikkat edelim.

“Bütün melekler kurtuluşu miras alacaklara hizmet etmek için gönderilen görevli ruhlar değil midir?” (İbraniler 1:14, İncil)

NOT: Bu ayetlerden ne öğreniyoruz? Tanrı, çobanlara İsa’nın doğumunu müjdelemeleri için melekleri gönderdi. Bu olayı sadece çok özenli bir şekilde yönetmekle kalmadı, aynı özenli biçimde bilmemizi istediklerini kaydettirdi. Tanrı’nın İncil’de bizlere İsa hakkında anlattığı her şeye güvenebilir misiniz? Kesinlikle evet. Beytlehem’e giderken çobanların sahip olduğu emniyetle aynı güvene sahip olarak okuyabilirsiniz. Olumsuz bir yaklaşıma sahip olanlar İncil’in değiştirildiğini söyleyebilir. Yanılıyorlar.

Gerçek şu ki, İncil, tamıyla güvenebileceğiniz bir kitaptır. İncil’in tarihselliği ve güvenilirliği konusunda ki makaleleri web sitemizin diğer bölümlerinde okuyabilirsiniz. Tek bir gerçeği unutmayın. Kutsal Yazıları ilk başta esinlemek konusunda kudrete ve egemen denetime sahip olan Tanrı, egemen kontrolünü hiçbir zaman bir kenara bırakmadı. Bunu söylerken şunu kastediyorum; Tanrı hiçbir zaman kimseye kendi esinlediğini değiştirme izni vermedi. Esinlendikleri andan itibaren Tanrı, Kutsal Yazılar’ın korunması konusunda kudretine ve egemen denetimine devam etti. “RAB'be karşı başarılı olabilecek bilgelik, akıl ve tasarı yoktur.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 21:30, Eski Antlaşma). Bugün İncil’de İsa hakkında okuduklarınız Tanrı’nın İsa hakkında bilmenizi istedikleridir.   

Bu web sitesini ziyaret etmenize çok memnun oldum. Tanrı’nın sesini duymanıza fırsat vererek Tanrı’yla temas kurmanızı sağlıyor. O’nu dinleyin ve İsa’nın doğumunu haber alan çobanlar gibi karşılık verin.