headerLogo2b-18pt-myriadpro

Söz insan oldu

Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı.
Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi.
Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı.
Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı.
Işık karanlıkta parlar. Karanlık onu alt edemedi.
Tanrı’nın gönderdiği Yahya adlı bir adam ortaya çıktı.
Tanıklık amacıyla, ışığa tanıklık etsin ve herkes onun aracılığıyla iman etsin diye geldi.
Kendisi ışık değildi, ama ışığa tanıklık etmeye geldi.
Dünyaya gelen, her insanı aydınlatan gerçek ışık vardı.
O, dünyadaydı, dünya O’nun aracılığıyla var oldu, ama dünya O’nu tanımadı.
Kendi yurduna geldi, ama kendi halkı O’nu kabul etmedi.
Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı’nın çocukları olma hakkını verdi.
Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı’dan doğdular.
Söz, insan olup aramızda yaşadı. O’nun yüceliğini –Baba’dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik Oğul’un yüceliğini– gördük.
Yahya O’na tanıklık etti. Yüksek sesle şöyle dedi: “ ‘Benden sonra gelen benden üstündür. Çünkü O benden önce vardı’ diye sözünü ettiğim kişi budur.” (Yuhanna 1:1-15, İncil)

Bu inkar edilemez: İsa (Söz) kendi türünün tek örneğidir! “Söz, insan olup aramızda yaşadı.” (Yuhanna 1: 14, İncil)

Neden üç Tanrı’ya inanıyorsunuz? diye düşünüyor olabilirsiniz. Öyle düşünmeyin! Yukarıdaki ayetler ne diyor? “Söz Tanrılarıyla birlikteydi ve Söz Tanrılardan biriydi” değil, “Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı.”

Neye inanmalısınız? İncil’i kendi başınıza okuduktan, güvenilirliği konusunda tüm kanıtları tarttıktan ve tüm savları sınadıktan sonra İsa’nın kendi öğrencilerine sorduğu şu soruya nasıl cevap vereceğinizi bilirsiniz: “"Siz ne dersiniz" dedi, "Sizce ben kimim?"” (Matta 16:15, İncil)

İsa kimdir? Ben bu sorunun bu hayatta bize sorulacak en önemli soru olduğuna inanıyorum. Vereceğimiz yanıt sonsuz kaderimizi belirleyecek. İsa sadece bir insan olsaydı, onu unutup peygamber kategorisinde tutabilirdik. Öte yandan, İsa, iddia ettiği kişiyse, o zaman buna göre bir karşılık vermemiz gerekir. Eğer İsa bizleri günahlarımızdan kurtarmak için zaman ve yere giren, beden almış Tanrı ise o zaman onu kabul etmeli, yaşamlarımızı ona teslim etmeli, ona hizmet etmeli ve tapınmalıyız.

İsa’nın birebir ‘Ben Tanrı’yım’ sözlerini söylediğine ilişkin Kutsal Kitap’ta bir kayıt yoktur. Bu nedenle bazı eleştirmenler Hıristiyanlar’ın İsa hakkında ileri sürdükleri bazı iddiaların geçerli olmadığı sonucuna varıyorlar. Ama İsa hiçbir zaman “Ben Tanrı değilim,” de demedi, o halde bu tür bir akıl yürütme bizi bir yere götürmüyor, öyle değil mi?

İncil’i okuduğunuzda gördüğünüz şey İsa’nın ilahi olduğunu çeşitli şekillerde iddia etmesidir. Elçiler de öyle. İncil de öyle. İsa, Hıristiyanlık’ın başından beri ilahi olarak görülmüştür. Hıristiyan kilisesinin en eski belgeleri İsa’ya ilahi bir konum atfeder.

İncil’e daha yakından baktığınızda şu konuları göreceksiniz: (1) İsa Tanrı’ya ait onura ortaktır. (2) İsa Tanrı’nın niteliklerini paylaşıyor. (3) İsa Tanrı’nın adlarını paylaşıyor. (4) İsa, Tanrı’nın gerçekleştirdiği eylemleri paylaşıyor. (5) İsa Tanrı’nın tahtını paylaşıyor.

İsa her zaman başlangıcı ve sonu olmayan Tanrı Oğlu olarak var oldu. “Başlangıçta Söz vardı.”

Bazı Müslüman arkadaşlarımın ‘Tanrı Oğlu’ terimi hakkında yanlış bir fikre sahip olduklarını biliyorum. İsa’nın, Tanrı ve Bakire Meryem arasında bir cinsel birlikteliğin ürünü olduğuna inandığımızı düşünüyorlar. Bu süreçte İsa’nın bir şekilde tanrı ve Meryem’in bir şekilde tanrı haline geldiğini sanıyorlar. Öyle değil. İncil bunu öğretmiyor ve hiçbir Hıristiyan ne Tanrı ne de Bakire Meryem hakkında bu gibi iğrenç ve saygısız düşüncelere sahip olamaz. İncil’de İsa’nın Tanrı’nın oğlu olmasıyla ilgili anlatılanlar fiziksel oğullukla ilgili değildir.

İsa’nın beden almış Tanrı olduğunu söylemeden önce, kendinize birkaç şeyi hatırlatın: (1) Tanrı büyüktür. (2) Tanrı için hiçbir şey olanaksız değildir. (3) İnsanın Tanrı olması mümkün değildir fakat Tanrı istediği takdirde, kendisini insanlıkla giydirmesi olanaksız değildir. (4) Tanrı’nın yolları ve düşünceleri bizimkilerden üstündür. (5) Tanrı, evreni yaratmadan önce bize sormadı. (6) Tanrı, doğasının karmaşıklığını anlamamıza ihtiyaç duymaz. Zaten anlayamayız. (7) Evet, Tanrı birdir ama birliğinin anlayamadığımız karmaşık yanları vardır. Zaten insan bunu bekler, öyle değil mi? O zaman Tanrı’nın sahip olduğu türde birliğin, bir matematikçinin birlik kavramından farklı olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmalıyız.

Tamam. Tanrı’yı zihinlerimizin küçük sınırlarından özgür bıraktık ve O’nu başka bilgileri tuttuğumuz küçük kutular içinde sınırlı tutmamaya karar verdik.

Beden almış Tanrı olarak İsa, Tanrı’nın olağanüstü doğasını yansıtan, etten kemikten yapılmış kusursuz bir aynaydı. “Görünmez Tanrı'nın görünümüdür.” (Koloseliler 1:15, İncil)

Dünyamıza ne kadar olağanüstü bir şekilde geldiğine bakalım:

“…Tanrı, Melek Cebrail'i Celile'de bulunan Nasıra adlı kente, Davut'un soyundan Yusuf adındaki adamla nişanlı kıza gönderdi. Kızın adı Meryem'di. Onun yanına giren melek, "Selam, ey Tanrı'nın lütfuna erişen kız! Rab seninledir" dedi. Söylenenlere çok şaşıran Meryem, bu selamın ne anlama gelebileceğini düşünmeye başladı.

Ama melek ona, "Korkma Meryem" dedi, "Sen Tanrı'nın lütfuna eriştin. Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracak, adını İsa koyacaksın. O büyük olacak, kendisine 'Yüceler Yücesi'nin Oğlu' denecek. Rab Tanrı O'na, atası Davut'un tahtını verecek. O da sonsuza dek Yakup'un soyu üzerinde egemenlik sürecek, egemenliğinin sonu gelmeyecektir."

Meryem meleğe, "Bu nasıl olur? Ben erkeğe varmadım ki" dedi. Melek ona şöyle yanıt verdi: "Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesi'nin gücü sana gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek.” (Luka 1:26-35, İncil)

Meryem İsa’yı doğurdu ama onun yaratılmasında bir rol oynamış gibi Tanrı Oğlu’nu doğurmadı. İsa, Meryem ve kocası Yusuf arasındaki cinsel birleşmenin sonucu olarak değil, doğası gereği Tanrı Oğlu’ydı. “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesi'nin gücü sana gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek.” Bu da açıkça İsa’nın bedeninin doğrudan Tanrı’nın gücüyle yaratıldığı anlamına gelir. Sıradan bir soy oluşturmayla biçimlenmemişti.

İsa’nın sadece insani bir kökeni yoktu. Kökeni basit bir şekilde sadece biyolojik ilişkilerle açıklanamaz. Sanki Tanrı kişisel olarak İsa’yı Meryem’in rahmine yerleştirmiş gibi bir durum vardır. Diğer bir deyişle, beden alma tamamıyla yeni bir şeydir. Beden almayla Tanrı insanlık tarihine girer ve bunu ilahi bir müdahale eylemi biçiminde yapar, yaratılış içinden doğal bir gelişim aracılığıyla değil. İnsanlık tarihine girişi Beytlehem’de başlayan bir hikaye değildir. Beytlehem’i de içerir ama cennette başlar. Bu nedenle, İsa bu iki dünyadan da ayrı ayrı özelliklere sahiptir. Bu konuda daha fazla şey öğrenmek isteyenlere İsa Tanrı mı? 1. Kısım- İsa’nın İkili Doğası adlı yazıyı tavsiye ederim.

“Ama zaman dolunca Tanrı, Yasa altında olanları özgürlüğe kavuşturmak için kadından doğan, Yasa altında doğan öz Oğlu'nu gönderdi.” (Galatyalılar 4:4, İncil)

İsa günahkarları kurtarmak için geldiği için insan doğasının günahın yozlaştırmasından özgür olması gerekliydi- kendisi için değil, başkalarını bağışlatmak için. Şu atasözünü bilirsiniz, “Her koyun kendi bacağından asılır.” Bu, sizin ve benim gibi günahkarlar gibi normal insanlar için doğrudur. Ben sizin işlediğiniz günahların bedelini ödeyemem çünkü kendi hesabımı ödemem gerek. Peki ya günahsız Olan? Peki ya, Tanrı’nın kendisi için, günahsızlık koşulunu karşılayacak şekilde doğrudan yaratarak bir beden hazırladığı kişi? Günahsız bedeni günahlarımızı yüklenme amacı için yaratılmış Olan?

İsa için Tanrı’ya şükürler olsun!

Kutsal Kitap Tanrı’nın kalıcı bir şekilde kendisini gösterdiğini kaydetmiyor- İsa Mesih doğana kadar böyle bir kayıt yok. Söz beden alıp aramızda yaşayana kadar değil. O beden, günahlarımızın cezasının tümünü yüklendi. Gömülmesi ve dirilişinden sonra bedeni, artık doğanın yasalarına bağlı olmayan ölümsüz ve yüceltilmiş bir bedene dönüştürüldü. Yapısı itibariyle, imanlıların cennete gittiklerinde sahip olacakları türden bir bedendir. O dünyada yaşamak için sonsuzluğa uygun bir bedene ihtiyacımız olacak.

Bu, Tanrı’nın artık ruh olan bir varlık olmadığı anlamına gelmiyor. İsa şöyle dedi, “Tanrı ruhtur, O’na tapınanlar da ruhta ve gerçekte tapınmalıdırlar.” (Yuhanna 4: 24, İncil). Tanrı’nın ruh olduğu doğru olsa da, Tanrı’nın kendisini bedensel bir biçimde göstermeyi seçmesi de aynı derecede doğrudur- şimdi ve sonsuza dek. Tanrı’nın bu eylemi karşısında dilimiz tutuluyor, öyle değil mi? Ama Tanrı büyüktür; istediğini yapar. Tanrı’ya neyi yapıp neyi yapamayacağını söyleyebilecek bir durumda değiliz, öyle değil mi?!!!

Dana önce okuduğumuz ayetlerde, Tanrı’nın kendisini İsa’da ve İsa aracılığıyla gösterdiğini görüyoruz. Görünmez Tanrı görünür oldu! “Görünmez Tanrı'nın görünümü...O'dur.” (Koloseliler 1:15, İncil). Tamamıyla görünebilir ve tamamıyla Tanrı’dır. “Tanrılığın bütün doluluğu bedence Mesih'te bulunuyor.” (Koloseliler 2:9, İncil)