İblis’te Hiçbir Zaman İyileşmeyecek Bir Yara
İblis, Aden Bahçesi’nde kendisini bir yılan benzerliğinde göstermişti. Bu peygamberliğe göre, yılan ve insanlar arasında düşmanlık olacaktı. Bu tabii ki, yılanlarla insanlar arasında doğal olarak var, fakat Tanrı’nın bu ayetteki niyeti yılandan çok yılanın arkasındaki kişiyi (İblis) temsil ediyor.
Tanrı peygamberliğinde İblis’in başının ezileceğini söyler. Bir kurtarıcı, İblis’in planlarının hepsini bozup yetkisini elinden alacaktır- özellikle ölüm gücünü. Bu ne zaman oldu? Hakkında peygamberlik edilen beden alıp, acı çektiği ve öldüğü zaman gerçekleşti. “Yönetimlerin ve hükümranlıkların elindeki silahları alıp onları çarmıhta yenerek açıkça gözler önüne serdi.” (Koloseliler 2:15, İncil)
İblis’in Mesih’in topuğuna saldırdığı an, başının ezildiği andır. Kutsal Kitap, İsa Mesih’in ölümünü, İblis’in yenilgisiyle ilişkilendiriyor. (Bakınız İncil’de Yuhanna 12:21-33.) İsa korkunç bir şekilde fakat geçici olarak yaralandı. Ölümü, gömülmesi, dirilişi ve cennete çıkışından sonraki sözlerine kulak verin: “Diri Olan Ben'im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir.” (Vahiy 1:18, İncil). Bu sözler, yenilgiye uğramış birinin sözlerine mi, yoksa zaferli birinin sözlerine mi benziyor?
Ölümden Dirildi!
Bu yazıyı okuyan bazılarınız, Hıristiyanların İsa’nın öldüğüne ilişkin inançlarının Tanrı’ya saygısızlık ve İsa için utanç verici bir şey olduğunu düşünüyor olabilir. Aslında, tam tersi anlama geliyor. Çarmıh sadece yenilgi ve zayıflık göstergesi gibi görünüyor olabilir. İsa’nın yaptığı, Yeruşalim’deki kalabalığın görmesi için değildi. Göremezlerdi çünkü gerçekten ne olduğunu anlamadılar. İsa’nın yaptığı şey, cehennemin bütün güçlerinin gözleriyle tanık olmaları içindi. İnanılmaz değil mi? İsa ölerek fethetti. Üç gün sonra ölümden dirilişi zaferi doğruluyor.
İsa, öğrencilerini gerçekleşmek üzere olan olaylara hazırlamak amacıyla sık sık dirilişinden söz ederdi. Neden? Onlar da, sizin ve benim gibi, çarmıha bakıp İsa’nın çarmıha gerilmesi hakkında hemen yanlış düşünürlerdi. İsa bunu bildiği için şöyle peygamberlik etti,
“İnsanoğlu'nun çok acı çekmesi, ileri gelenler, başkahinler ve din bilginlerince reddedilmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini söyledi.” (Luka 9: 22, İncil)
“Bundan sonra İsa, kendisinin Yeruşalim'e gitmesi, ileri gelenler, başkahinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı.” (Matta 16: 21, İncil)
“Celile'de bir araya geldiklerinde İsa onlara, "İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama üçüncü gün dirilecek" dedi. Öğrenciler buna çok kederlendiler.” (Matta 17: 22-23, İncil)
“İsa, İnsanoğlu'nun çok acı çekmesi, ileri gelenler, başkahinler ve din bilginlerince reddedilmesi, öldürülmesi ve üç gün sonra dirilmesi gerektiğini onlara anlatmaya başladı.” (Markos 8: 31, İncil)
“Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.” (Yuhanna 10:11,18, İncil)
İsa’nın zaferli ölümü ve dirilişi İblis’in Tanrı’yı hiçbir zaman yenemeyeceğini de bizlere hatırlatıyor. İblis hiçbir zaman sayısız çağ boyunca olmak istediği kişi- Tanrı- olamayacak. Eski Antlaşma’da İblis’in diğer melekler gibi kutsal olarak yaratıldığını okuyoruz. Bu nedenle, her zaman Tanrı’nın tahtını ele geçirmeyi istemiş değildi. Fakat sonra, arzusu onu ele geçirdi ve cennetten kovuldu,günahı evrene ve Aden Bahçesi’ne kadar getirdi ve o zamandan beri hep günah işlemeye devam etti.
“Cenneti yönetemeyeceksen, neden dünyayı yönetmeyesin? Neden Âdem ve Havva’yla başlamayasın?” İblis böyle düşünüyordu. Ne var ki, İblis’in Aden Bahçesi’nden yaptığı, Tanrı’nın insanlığa duyduğu sevgi ve lütfu ortaya çıkaran bir durum yaratmak oldu. Tanrı tarihin başında peygamberlik ederek, İblis’in dünyasal alanda yenilgiye uğratılacağını açıkladı. İblis’in felaketinin doğası ve boyutlarını anlamamış olması muhtemeldir, en azından Tanrı’nın zafer peygamberliğinden söz ettiği kısmı. İblis’in güçleri hiçbir zaman Tanrı’nın amaçlarının İsa Mesih’in ölümü aracılığıyla ilerletilip gerçekleştirilebileceğini anlamadı. İblis felakete mi uğradı? Evet, öyle. İsa, ölümüyle, İblis’in krallığına ölümcül, düzeltilemez bir darbe indirdi. Bu, İblis’te hiçbir zaman iyileşemeyecek bir yara açtı.
Gerçekten Zaferli Olmak
Zafer değerli bir şeydir. Zafer kazanan kişiyi onurlandırırız. Atının üzerinde oturan yiğit asker. Keşiften dönen kararlı kâşif. Zafer kupasını yukarı kaldırmış olarak tutan birinciliği kazanmış atlet. Öte yandan, zaferin geçici olduğunu da biliriz. Kimse sonsuza dek şampiyon olarak kalmaz. Oyunları kazandıran koçların ekiplerinin gelecekteki başarıları hakkında övünmeleri değildir. Her zaman yeni bir maç, yeni bir rakip ve yine bir yenilgi olasılığı vardır.
Peki ya İsa’nın İblis üzerindeki zaferi? Bu da geçici miydi? Tanrı’ya göre öyle değildi. “Bizi her zaman Mesih'in zafer alayında yürüten, O'nu tanımanın güzel kokusunu aracılığımızla her yerde yayan Tanrı'ya şükürler olsun!” (2. Korintliler 2:14, İncil). Hayır, Mesih’in zaferi geçici değil. “Mesih’te zaferli olmak” geçmişte gerçekleşmiş ama artık bitmiş bir olay veya durum değildir. Mesih’te zaferli olmak bir varoluş durumudur! Mesih’te zafer kazanmak bizim yaptığımız bir şey değil, İsa’ya gerçekten iman eden kişilerin olduğu bir şeydir.
İsa’da zaferli olmakla, başkalarının zafer deneyimleri arasında büyük bir fark vardır. Spor veya iş dünyasında zafer kazanan biri yaptıkları bir şeyden ötürü sevinç duyar. İstanbul Boğazı’nı yüzerek geçmişlerdir. Everest’e tırmanmışlardır. Avrasya Maratonu’nu kazanmışlardır. Bir milyon dolar kazanmışlardır. Kendi bölgelerinde ‘Yılın Yöneticisi’ seçilmişlerdir. Oysa İsa’ya gerçekten iman eden kişiler yaptıkları şeylerden ötürü değil, kim olduklarıyla övünürler.
İsa’ya gerçekten inanan kişiler Tanrı’nın çocuğudur ve cennette sonsuz yaşamın mirasçısıdır. Bunun başarılarıyla ilgisi yoktur. “Bir dakika,” diyorsunuz, “‘Tanrı’nın çocuğudur’ sözünüze dönelim. Bu doğru olamaz değil mi? İnsan nasıl Tanrı’nın ailesinde doğabilir ki?” İncil’de bunu ilk okuduğumda bana da olanaksız görünmüştü- ama Tanrı olanaksız görüneni yapıyor! İnsan İsa’ya iman ettiğinde ‘Tanrı’nın çocuğu’ olur. O’nu Kurtarıcı olarak kabul etme süreci içinde inanılmaz bir şey gerçekleşir. İkinci bir doğum, ruhsal bir doğum yaşarlar. “Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” (Yuhanna 1:12-13, İncil). Tanrı çocukları, Tanrı’nın huzurunda sahip oldukları bu yeni konumu kazanmak için bir şey yapmak zorunda mı? Hayır, onların yapacağı bir şeye bağlı değil. Karşılıksız olarak verilir.
Hiçbir şey bizi Mesih’teki zaferimizden ayıramaz. Neden? Zaferimiz duygularımıza değil, Tanrı’nın armağanına dayandığı içindir. Zaferimiz bizim mükemmel olmamıza değil, Tanrı’nın bağışlamasına dayanır. Bu zafer son bulabilir mi? İtalik olarak işaretlenmiş kelimelere dikkat edin: “Bizi her zaman Mesih'in zafer alayında yürüten, O'nu tanımanın güzel kokusunu aracılığımızla her yerde yayan Tanrı'ya şükürler olsun!” Sonu yoktur.
Adem ve Havva’yı bir gün cennette görecek miyim? ‘Mesih’te zaferli’ oldular mı? Aden Bahçesi’nde kurban olarak sunulan hayvan kesilir kesilmez, İsa’nın bizim yerimize ölmesiyle sağlanan haklarla aynı haklara sahip oldular. İlki ikincisinin habercisiydi. Âdem ve Havva şu anda cennetteler fakat bu Tanrı’yı memnun etmek için yaptıkları herhangi bir şey sayesinde olmadı. Günahlarını örtecek bir şey sağlanmıştı. Tanrı bunun aynısını benim için de sağladı. Onlar, insanların Tanrı’yla nasıl barıştırıldıklarını anlayan ilk insanlar oldular. Günahı bağışlatacak masum bir tarafın dökülen kanına iman aracılığıyla. Bunu anlamak benim için Adem ve Havva için olduğundan çok daha uzun sürdü. Fakat bu önemli değil. İsa Mesih’in beni günahın suçundan, cezasından ve hayatımın üzerindeki kontrolünden kurtarmak için öldüğüne inanıyorum.
Tanrı’nın, sizin yerinize masum bir kurbanı sunmasıyla sizin için yaptığı şeyi anlamak zaman alır. Belki çok uzun zamanınızıa alabilir. Bunu size açıklaması için Tanrı’ya istediği tüm zamanı verin. Benim umudum ve duam, bu yaşamdan sonra gideceğiniz yerin cennet olduğundan emin olmaktan kaynaklanan, ruhsal olarak sizi doyuran gerçeği ve sevinci arama yolculuğuna devam etmenizdir. Fakat İsa Mesih’e iman ederek Tanrı’yla sahip olabileceğiniz kişisel ilişki de en az cennet kadar harika olacaktır. Bu, ölümün bile kopartamayacağı bir ilişkidir.