İbn İşak’ın Kitabı
Kuşkusuz siz ve ben Muhammed’in İslam’ı nasıl yaydığını görmek için orada değildik. Ama sizi kısa bir süre önce okuduğum İbn İşak tarafından yazılanlara yönlendirmek isterim. Onu tanıyor musunuz? Muhammed’ten hemen sonra yaşamış bir Arap’tı ve İ.S. 773 yılında ölmüştü. Muhammed ile ilgili az sayıda yaşam öyküsünden birini yazarak ünlenmiş bir yazardır. Adı, ‘Muhammed’in Yaşamı.’
Bu kitapta belgelenen şiddet, İslam’ı aşağılama amacına sahip batılıların uydurması değildir. Kitabın yazarı 8. Yüzyılın en saygın Müslüman yazarlarından biridir. Bu Arap Müslüman tarihçi Muhammed’e peygamberlik verildikten yaklaşık 85 yıl sonra Medine’de doğmuştu. Hicretten sonra yaklaşık 151 yılında Bağdat’ta öldü.
İşak’ın çalışması modern anlamda bir özyaşam öyküsü değil, daha çok kendisi tarafından toparlanmış, tarihsel dönemlere göre dizilmiş anekdot ve hadislerin bir derlemesidir. Yazıları hakkında neleri hatırlamamız gerekir? Üç şeyi hatırlayalım. Birincisi, derlemesinin peygamberin ölümünden sonra bir yüzyıl içinde tamamlandığını unutmayalım. İkincisi, kitabının gerçeğe bağlılığı ortada. Sonuncusu, o dönemde hâkim olan inanılmaz şiddetin derecesini kanıtlıyor.
“Komşunuz Müslüman’sa, İyi Bir Komşunuz Var Demektir!”
Sizin şiddet eğilimli biri olduğunuzu düşünüyor muyum? Büyük olasılıkla değilsiniz. Eşim ve benim her gün karşı karşıya geldiğimiz Müslümanların çoğunluğu nazik ve iyi yürekli insanlardır. Yurtdışında olduğumuzda Müslümanlar hakkında konuşma fırsatına sahip olduğumuz zamanlarda hep şunu söyleriz, ‘Komşunuz Müslüman’sa, iyi bir komşunuz var demektir.’ Tanrı bize Orta Doğu’da yaşayan insanlar için özel bir sevgi verdi ve bunun gibi, Tanrı’nın size olan sevgisini anlatan bir web sitesine ulaşabildiğiniz için seviniyoruz.
Ne var ki, Müslüman arkadaşlarım ‘cihad’ ve İslam’da insanları öldürmenin ancak imanlarının saldırı altında olduğu durumlarda haklı sayıldığını söylediklerinde gülümsüyorum. İslam’ın barış dini olduğunu ve şiddete ancak kendini savunma amacıyla izin verildiğini söylüyorlar. Daha önce de söylediğim gibi, tanıdığım çoğu Müslüman’ın şiddet yanlısı insanlar olmadığını söyleyebilirim. Müslümanlar arasında en iyi tanıdığım halk olan Türkler için bunu kesinlikle söyleyebilirim. Genel olarak Türk halkı şiddet yanlısı değildir! Fakat onlar şiddet yanlısı değil diye, Kuran’da şiddetin buyrulmadığını söyleyemeyiz.
Benim gibi siz de Kuran’ı okuduysanız bu kutsal kitabında imanlı olmayanlara karşı şiddeti hoş gören pek çok ayet olduğunu bilirsiniz. Muhammed’in bütün Arabistan’ı 10 yılda ve onu izleyenlerin İspanya’dan Hindistan’a kadar olan toprakları 100 yılda, kanlı işgallerle ele geçirmesini ‘sadece kendini savunma amacıyla’ olduğunu mu düşünmeliyiz? Bunlar kanlı işgalden başka bir şey değildi, bu kadar basit.
Beni Yanlış Anlamayın! Ne siz ne de ben yüzyıllar önce olanları değiştirebiliriz. Bizim hatamız değildi. Ama geriye dönüp tarihe baktığımız zaman tarih konusunda dürüst olmamız gerekir, öyle değil mi?
Bu konuda düşünürken Tanrı’nın Eski Antlaşma’da Kenan’daki kentlerin yıkımıyla ilgili buyruğunun belirli bir halka, belirli bir zamanda ve yerde belli bir amaca yönelik olduğunu unutmayın. Bu dönemden sonra, başka hiçbir yerde Tanrı’nın İsrail ulusuna gidip başka putperest halkları yok etmeleri buyruğu verdiğini görmüyoruz, ne kendilerini savunmak ne de göklerinde yerin gerçek Tanrısı’na imanı yaymak için.
Nitekim Kuran’daki öldürme başka inançlara bağlı insanlarla sınırlı değildir. İslam inancını terk edenler için de geçerlidir. İslam Yasası’na göre İslam’dan dönen kişinin öldürülmesi gerekir. Bu konuda eski ve yeni Müslüman akademisyenler arasında farklı görüşler yoktur. Bazılarının Kuran’da İslam’dan dönen kişinin sadece sonraki dünyada cezalandırılacağını söylediğini savunduğunu biliyorum. Nahl 16:106-107’de bu düşüncenin temelini görebiliyorum. Kuşkusuz, siz, ben ve sokağın aşağısındaki kahvehanedeki bütün adamlar Kuran’ın ne söylediği konusunda kendi düşüncelerimizi ileri sürebiliriz. Fakat söz konusu Nisa 4:89 olduğunda bu ayetin anlamına karşı çıkmak haddimize düşmez, öyle değil mi? Bu ayet ne diyor? “Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı.”
1979’da ölen Abul Ala Mawdudi, Cemaat-i İslam’ın kurucusudur. Kendisinin 20. yüzyılın en etkili Müslüman düşünürü olduğu söylenir. Çağımızda İslam’ın yeniden canlanmasının sorumlusu olduğu düşünülüyor. Mutlaka onun hakkında duymuşsunuz ya da yazılarını okumuşsunuzdur. Kuran’ın bütün imandan dönenler için ölümü öngördüğünü savunuyor ve buna kanıt olarak Tevbe 9’u kullanıyor. Kuran’ın tefsiriyle tanınan Baydawi, Nisa 4:89’un aynı anlama geldiğini söylüyor. İbn-Kathir de aynı şekilde, “Açıkça ya da gizli olarak inancından dönen kişiyi alın ve bulduğunuz yerde öldürün, diğer bütün imansızlar gibi” diyor. Ben akademisyen değilim ama bu ayetin anlamını anlamak için akademisyen olmak gerekir mi?