Belki biliyorsunuzdur, Kutsal Kitap Eski Antlaşma (Tevrat ve Zebur) ve Yeni Antlaşma (İncil) olarak iki ana bölümden oluşur. Size yanıt verirken, eğer sorunuzda İncil diyorsanız, tüm Kutsal Kitap’ı kast ettiğinizi varsayacağım. İncil’in değiştirilmiş olduğuna inananlar genellikle Tevrat ve Zebur’un da değiştirildiğine inanırlar.
Şayet Kuran’ı iyi biliyorsanız, Tevrat, Zebur veya İncil’in değiştirildiğini veya bozulduğunu ileri sürmediğini de bilirsiniz. Kutsal Kitap için hiçbir zaman “tahrif-i lafzi” (metnin kendisinin değiştirilmesi) kelimesi kullanılmaz. Kuran zaman zaman Yahudiler’i gerçeği saklamakla suçlar. Sözlerin çarpıtılmasından bahsediyor, sözlerin fiziksel olarak değiştirilmesinden değil. Öğrenmemiz gereken şey iki tip 'tahrif' arasındaki fark. Tahrif-i lafzi (metnin kendisinin değiştirilmesi) ve tahrif-i ma'nevi (metnin anlamının değiştirilmesi) arasındaki farki görmemiz gerek.
Kuran hiçbir zaman İncil’in metninin bozulduğunu ima etmez. “İncil güvenilir midir?” yazı dizisinde bu konu uzun uzadıya ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.
Bazı Müslüman yayınlarında, “tahrif” kelimesi İncil’e uygulandığında, bir zamanlar bozulmamış bir İncil olduğu ve sonra birinin bunu sakladığı veya yok ettiği izlenimi verilir. Sonra da, sahte bir İncil yayınladılar diye tarif ederler. Ne var ki, Kuran’ın söylediği bu değildir. Kuran’ın eleştirdiği şey, Tanrı’nın sözünü yanlış bir şekilde temsil eden insanlardır. Çeşitli ayetlerin anlamlarını değiştirirler- İncil’in değiştirilmiş bir versiyonunu yazıp fiziksel olarak değiştirmezler, ama ayetlere farklı bir anlam katarlar. Yanlış bir şekilde yorumlarlar veya aktarırlar. Sonra da başkaları, insanların söylediği bu sözleri yanlışlıkla Tanrı’ya atfederler.
Bakalım, Zebur’daki bir ayetin anlamını, Kuran’ın söylediği biçimde “değiştirebilecek” miyim? Diyelim ki, siz Zebur’u pek iyi bilmiyorsunuz ve ben size Kutsal Kitap’ın Tanrı olmadığını onayladığını söylüyorum? Sözleri doğrudan Kutsal Kitap’tan aktarsam? İşte şöyle: “Tanrı yok!” O zaman şöyle diyebilirim, “Tabii ki Kutsal Kitap değiştirilmiş. Şu anda kullanılan versiyonu Tanrı’nın olmadığını kabul ediyor!”
“Zebur’un böyle bir şey söylediğine inanmıyorum,” diyorsunuz. “Kendiniz okuyun,” diyorum ve ayetin başlangıç kısmını başparmağımla kapatıyorum.
Ne yaptım? Ayetin bir kısmını işime geldiği gibi kapadım ve bu şekilde gerçeği çarpıtmış oldum. Aldatıcı bir şekilde yaptım çünkü aslında ayet şöyle diyor, “Akılsız içinden, “Tanrı yok!” der.” (Mezmur 14:1, Eski Antlaşma)
Birçok insan gerçekten inandıklarını söylerler ama yüreklerinde başka türlü inanırlar. Sahte elçiler ve başkaları Elçi Pavlus’un azarladığı hilelerden zevk alırlar ama gizli yollar ve hileler Tanrı’nın gerçek hizmetkarlarına yakışmaz. Pavlus şöyle diyor,
“Utanç verici gizli yolları reddettik. Hileye başvurmayız, Tanrı'nın sözünü de çarpıtmayız. Gerçeği ortaya koyarak kendimizi Tanrı'nın önünde her insanın vicdanına tavsiye ederiz.” (2. Korintliler 4: 2, İncil)
Yine de, bazı insanlar İncil’in ve Tevrat’ın İslam’ın ortaya çıkışından ya önce ya da sonra değiştirildiğini iddia ederler. Bu değişiklik Muhammed’in döneminden önce olduysa, Kuran neden İslam’ın mesajının sadece önceki Kutsal Yazılar’ın onaylanması olduğunu söylesin? İncil yazıldıktan yaklaşık altı yüzyıl sonra yazılan Kuran’a göre, Muhammed’in dönemindeki Tora ve İncil cennetten esinlendikleri zamankiyle aynı durumdaydılar. Muhammed’in döneminde kullanılan İncil Tanrı’nın verdiğiyle tamı tamına aynı olmasaydı, o zaman Kuran, Hıristiyanlar’ın Tanrı’nın İncil’de açıkladıklarıyla yargılanması talimatını vermezdi. “İncil'e inananlar, Allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler.” (Maide 5:47) deniyor.
Ayrıca, Tanrı’nın Muhammed’e, kitabı değiştirilmiş bir halka danışmasını öğütlediğine inanmamız nasıl beklenebilir? “(Resülüm!) Eğer sana indirdiğimizden (bu anlattığımız olaylardan) kuşkuda isen, senden önce Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyanlara sor.” (Yunus 10: 94)
Bunun olası tek yanıtı bu Kutsal Yazıların değiştirilmemiş olması, yani güvenilir olmasıdır. Günümüzde elimizde olan İncil’in Kuran’ın sözünü ettiği İncil olmadığının söylendiğini duymuş olabilirsiniz. Aynı şekilde, günümüzde elimizde olan Tevrat’ın, Kuran’ın sözünü ettiği Tevrat olmadığını da duymuş olabilirsiniz. Bu kesinlikle doğru değildir. Kuran, Matta veya Markos veya İncil’in diğer kitaplarından herhangi birinden doğrudan söz etmese de, İncil’den söz ettiğinde, doğal olarak İncil’de bulunan bütün kitapları kast etmiş olurdu. Kuran ne zaman Tevrat’tan bahsetse, “Tevrat, yani Yaratılış, Çıkış, Sayılar, vs.” mi demesi gerekir? Biri bana ailemin nasıl olduğunu sorduğunda, ne dediklerini anlamam için şöyle mi sormaları gerekir, “Eşin, iki kızın ve sizinle yaşayan kayınvalidenden oluşan ailen nasıl”? Kuran’da Yahudiler’in ve Hıristiyanlar’ın “Kitabı” dendiğinde doğal olarak bunların içindeki kitaplar kast edilir.
Kuran’ın hiçbir zaman Matta, Markos, Luka ve Yuhanna Müjdeleri’nden tek tek bahsetmediği doğrudur. Sadece İsa’ya verilen İncil’den bahseder. Bu bir kaygı konusu olmalı mı? Kesinlikle hayır. Kuran, Muhammed döneminde var olan İncil’den bahsediyor ve bu İncil, Matta, Markos, Luka ve Yuhanna Müjdeleri’nden başkası değildi.
Hem İncil’i hem de Kuran’ı okumuş biri olarak, Kuran’da okuduğum Muhammed’in, Tevrat, Zebur ve İncil’in yetkisi konusunda büyük bir saygıyla konuştuğunu söyleyebilirim. Bu kitapları cennetten verilen Tanrı Sözü olarak görüyordu. Bu nedenle, Kutsal Kitap hakkında neye inandığını ve kendisini izleyenlerin neye inanmasını istediğini düşünüyorsunuz? Şayet, Kuran’ın, bu esinlenmiş kitapların değiştirildiğine ilişkin tek bir söz söylemediğini söylüyorsanız, haklısınız. Muhammed’in, kendi dönemindeki Tevrat, Zebur ve İncil’i saf ve kirletilmemiş gördüğü kesinlikle nettir. İtalik olarak işaretlediğim sözlere ve aşağıdaki Kuran’dan alıntı yapılan ayetteki italik kısma dikkat edin. Kuran Tevrat’tan ve İncil’den bahsettiğinde, Muhammed’in döneminde Yahudiler’in ve Hıristiyanlar’ın elindeki kitaplardan bahsediyor:
“Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder…” (Araf 7:157)
İncil, İznik Konseyi’nde değiştirildi mi, yoksa, Hırisityanlar’ın Muhammed’den yüzlerce yıl önce sahip olduğu İncil, Tanrı’nın kendilerine esinlediği İncil’in aynısı değil miydi? Hayır, hiçbir zaman değiştirilmedi. İslam’ın ta başından beri peygamber Muhammed Kutsal Kitap’ı değiştirilmemiş, gerçek Tanrı Sözü olarak kabul etti. Kuran’da defalarca “Ehli Kitap”a ve Kutsal Yazıları’na saygı duyulması talimatı verdiği için Muhammed’in zamanından sonra hiçbir Müslüman Kutsal Kitap’ın değiştirilmiş olduğunu söyleyemezdi. Kutsal Kitap’ta herhangi bir değişiklik yapılmasına da izin vermezlerdi. Yahudiler’in ve Hıristiyanlar’ın Kutsal Yazıları’nın değiştirildiğini söylemek Kuran’la çelişmektedir.
“Bu (Kur'an), Ümmü'l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır.” (Enam 6: 92)
Yukarıdaki ayette, Kuran’ın önceki Kutsal Yazıları, düzeltmek veya yerine geçmek için değil, doğrulamak için geldiğine dikkat edin. Kuran’da hiçbir yerde Kuran’ın görevinin, insanları gerçek Tevrat veya İncil’in değiştirilmesinden veya ortadan kaybolmasından kurtarmak olduğu söylenmiyor. Birçok Müslüman akademisyen buna inanmanızı istiyor ama bu doğru değil.
Peygamberimizin Zamanından Sonra Değiştirildi!
Kutsal Yazılar’ın Muhammed’in ölümünden sonra değiştirilmiş olması da muhtemel değil çünkü:
1) İ.S. 600 yılına gelindiğinde Hıristiyanlık Asya, Afrika ve Avrupa’ya yayılmıştı. Kutsal Yazılar’ın değiştirilmesi için toplanan dünya çağında herhangi bir kurula ilişkin tarihsel bir kanıta rastlanmamaktadır.
2) Müslümanlar Tanrı’nın Kitapları’na saygı duydukları için, Yahudilik ve Hıristiyanlık’tan Müslümanlığa geçenler gerçek metinlerini korumuş olurlardı. Ne var ki, böyle metinler yoktur. Ayrıca, İslam’a geçen bu insanlar bilinçli bir şekilde değiştirmeden söz etmediler; şayet doğru olsaydı, onların bunu söylemesini kesinlikle beklerdik.
3) Gerçek İncil’in dördüncü ve beşinci yüzyıl elyazmaları günümüze kalmıştır. Bu, Muhammed’ten en azından 100 yıl öncesi demek. Bu eski elyazmaları günümüzün Kutsal Kitap çevirilerine uyuyor. Günümüz Kutsal Kitapları’ndan herhangi bir farklı okuma varsa, bunlar çok küçük farklılıklardır ve inancımızın özü veya ilahiyatı konusunda herhangi bir şeyi değiştirmezler. Ayrıca, İncil’in Grekçe metninin 5.000 elyazması parçası veya bütünü nasıl toplanıp yeniden yazılabilirdi? Tevrat ve Zebur’un elyazmalarının sayısı, günümüzde İncil’in elyazmalarının elimizde olan nüshalarının sayısını geçiyor. Mevcut Yahudi ve Hıristiyan Kutsal Yazıları’na ayet ekleme veya ayet çıkarma girişimleri hemen fark edilir ve dünya çapında kınanırdı.
4) Yahudi ve Hıristiyanlar’ın metinlerini değiştirmeleri için tatmin edici bir neden yok.
5) Nitekim, Yahudiler ve Hıristiyanlar birbirine düşmanlık besliyorlardı. Örneğin, birinci yüzyılda Elçi Pavlus düzenli olarak Yahudiler’in saldırısına uğrardı. “Ertesi sabah Yahudiler aralarında gizli bir anlaşma yaptılar. "Pavlus'u öldürmeden bir şey yiyip içersek, bize lanet olsun!" diye ant içtiler.” (Elçilerin İşleri 23:12, İncil). Gerçekten de, “…İ.S. 372 yılına gelindiğinde saldırılar sıradanlaşmıştır.” (1) Tevrat, Zebur ve İncil’in hangi kısımlarının değiştirileceği konusunda anlaşma sağlanamazdı.
6) Yeni ortaya çıkan farklı gruplar, değişiklikler konusunda ana akım gruplarla anlaşamazlardı. Böylece, birçok Müslüman’ın iddia ettiği gibi aynı değişiklikler yapılamazdı.
7) İlk dönem Hıristiyan yazarların yapıtlarında İncil’den yaklaşık 80.000 alıntı vardır bu alıntılar o kadar kapsamlıdır ki, elyazmaları olmadan, sadece alıntıları kullanarak İncil’i yeniden yazabilirsiniz. Kısaca söylememiz gerekirse, Muhammed’in dönemindeki Tevrat ve İncil’i değiştirme konusunda her türlü girişim başrısızlıkla sonuçlanmaya mahkum olurdu.
Ayrıca, Yahudilik ve Hıristiyanlık dünyaya yayılmış olduğu için, kimse için, bütün kilise, havra, kütüphane, okul ve evlerden, Kutsal Kitaplar’ın, Kutsal Kitap parçalarını, elyazmalarının ve Kutsal Yazılar’dan referans içeren yazılarının hepsini toplamak mümkün olamazdı. Ama yine de mümkün olduğunu düşünelim. Sonra bütün metinleri değiştirmeleri ve kimse fark etmeden hepsini aldıkları yere koymaları gerekirdi! Kahire’deki Yusuf’u düşünün. En ufak çıtırtıda uyanan, uykusu hafif biri. Onu uyandırmadan, yatak odasına gizlice girip, Yuhanna İncili’nin değiştirilmiş versiyonunu yatağının yanındaki masaya bırakmaları gerekirdi.
İncil’i değiştirmek mi? Değiştirildiği tarihte, o kadar çok sayıda İncil nüshası dolaşımda olurdu ki, böylesi bir değişiklik mümkün olmazdı. Düşünen hiçbir Müslüman’ın hiçbir yerde böylesi bir iddiayı ortaya atamayacağını düşünüyorum. Böylesi bir suçlama Kuran’la çelişiyor çünkü Kuran önceki esinlenmiş kitapların koruyucusu olduğunu iddia ediyor. “Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik.” (Maide 5:48). Tevrat ve İncil’in metinlerinde çarpıtma yapıldığını ileri süren herkes aslında Kuran’ı, Tanrı’nın vahyinin koruyucusu olarak görevini yerine getirmekte başarısız olmakla suçlamış olur.
Şayet İslam öncesi Kutsal Yazılar değiştirilmiş idiyse, Kuran Müslümanlara şunu söyleme buyruğu vermezdi: “Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâta indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık.” (Bakara 2:136)
Peki ya siz? İncil’i kendi başınıza okudunuz mu? Türkiye’de ve başka yerlerde birçok kitapçıda İncil veya içinde İncil de olan bir Kutsal Kitap satın alabilirsiniz. Daha önce bu Kutsal Yazıları hiç görmemiş veya okumamış olma ihtimalinize karşı bunu söylüyorum. Ne yaparsanız yapın, bu kitabı kendi başınıza okuma kararını benim kadar ertelemeyin. Benimle aynı fikirde olmayabilirsiniz ama bence Kutsal Kitap tarihteki en eşsiz kitaptır.
Benim tanıklığıma göre şunu söyleyebilirim; İncil’i okumaya başladığım ilk gün kitabı elimden bırakamadım ve başka bir şey yapmak istemedim! Sonra bir gün Eski Antlaşma’da, yaşadıklarımı mükemmel bir şekilde anlatan bir ayete rastladım ve bu ayeti ezberlemeye karar verdim: “Sözlerini bulur bulmaz yuttum. Bana neşe, yüreğime sevinç oldu, çünkü seninim ben, Ya RAB, Her Şeye Egemen Tanrı!” (Yeremya 15:16). Gerçekten de, bu denli ilahi sevgiyi içeren, iyilik ve merhamet Tanrısı hakkında bu denli açık seçik bir görüntü veren başka bir kitap yoktur. Bu Kutsal Kitap için şu söylenmiştir:
“Tanrı’nın düşüncelerini, insanın durumunu, kurtuluş yolunu, günahkarların felaketini ve imanlıların mutluluğunu anlatır. Öğretişleri kutsal, kuralları bağlayıcıdır, tarihi gerçektir ve kararları sorgulanamaz. Bilge olmak için okuyun, güvende olmak için inanın ve kutsal olmak için uygulayın. Sizi yönlendirmek için ışık, desteklemek için besin ve sevindirmek için teselli verir.
Yolcunun haritası, hacının asası, pilotun pusulası ve Hıristiyan’ın yasasıdır. Burada Gökler eski gönencine kavuşur, Cennet açılır ve cehennemin kapıları kapanır.
İsa Mesih kitabın en önemli konusudur, tasarısı bizim iyiliğimizdir ve amacı Tanrı’nın görkemidir.
Hafızayı doldurmalı, yüreğe egemen olmalı ve ayaklara kılavuzluk etmelidir. Yavaş yavaş, sık sık ve dua ederek okuyun. Bir zenginlik madeni, görkem cenneti ve zevk ırmağıdır. Size bu yaşamda verilmiş ve yine sonsuzlukta açılacak ve sonsuza dek hatırlanacaktır. En yüksek sorumluluğu içerir ve en büyük çabaları ödüllendirir ve kutsal içeriğini hafife alanları mahkum eder.” (2)
Hayatımda Kutsal Kitap’la alay ettiğim bir dönem oldu. O yıllara dönüp baktığımda, önce kitabı okumadan böylesi bir yargıya varmanın adil olmadığını kabul etmeliyim. Öte yandan, hayatının bir döneminde Kutsal Kitap’a karşı önyargılı olan tek kişi ben değilim. Akademisyenler de aptalca olduğunu söyleyerek küçümsediler. Krallar yasadışı ilan ettiler. Binlerce kez, Kutsal Kitap için mezar kazıldı ve ağıtlar başladı. Fakat bir şekilde Kutsal Kitap hiçbir zaman mezarda kalmıyor. Hayatta kalmakla kalmadı, aksine ona olan ilgi arttı. Tarihteki en popüler kitap oldu. Kutsal Kitap, bazı web sitelerine göre satışları 2.5 ve 6 milyar nüsha arasında tahmin edilen dünyanın en fazla satan kitabı. İkinci en çok satan kitap olarak Quotations from Chairman Mao (Başkan Mao’dan Alıntılar) adlı kitabı listeliyor. Bu kitap daha çok The Little Red Book (Küçük Kırmızı Kitap) olarak biliniyor. Satışları 800 ile 900 milyon arasında tahmin ediliyor.
Kutsal Kitap’ın popülerliğini ve kalıcılığını nasıl açıklayabiliriz? Bu sorunun yanıtını dünyada herhangi bir yerde bulamayız. Cennette bulabiliriz. Kutsal Kitap’ın iddilarını sınamış ve cennette sonsuz yaşam vaadini kucaklamış olanlar için tek bir yanıt vardır; Kutsal Kitap Tanrı’nın kitabı ve Tanrı’nın sesidir. Kutsal Kitap’ın amacı Tanrı’nın bizleri kendisiyle barıştırma tasarısını ve tutkusunu açıklamaktır. Bu kitabın yüzyıllar boyunca kalmış olmasının nedeni budur. Kişisel deneyimlerimden yola çıkarak Kutsal Kitap’ın bir hazine haritası gibi olduğunu söyleyebilirim. Bizi en büyük hazineye götürüyor: İsa Mesih’e iman aracılığıyla Tanrı’yla canlı bir ilişki. Bu asla sona ermeyecek olan bir ilişkidir. Ölüm bile bu ilişkiyi bitiremez.
“Gerçek olsaydı, bu gerçekten de çok değerli olurdu. Ama siz asıl noktayı gözden kaçırıyorsunuz,” diyeceksiniz, “ben İncil’in değiştirildiğine inanıyorum. Cennet güvencesinden bu kadar olumlu şekilde söz etse de, güvenemeyiz.”
Gerçek şu ki, İncil, tamamıyla güvenebileceğiniz bir kitaptır. Tek bir gerçeği unutmayın. Kutsal Yazıları ilk başta esinlemek konusunda kudrete ve egemen denetime sahip olan Tanrı, egemen kontrolünü hiçbir zaman bir kenara bırakmadı. Bunu söylerken şunu kastediyorum; Tanrı hiçbir zaman kimseye kendi esinlediğini değiştirme izni vermedi. Esinlendikleri andan itibaren, Tanrı, Kutsal Yazılar’ın korunması konusunda kudretine ve egemen denetimine devam etti. “RAB'be karşı başarılı olabilecek bilgelik, akıl ve tasarı yoktur.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 21: 30, Eski Antlaşma). Bugün İncil’de İsa hakkında okuduklarınız Tanrı’nın İsa hakkında bilmenizi istedikleridir.
Kutsal Kitap’ın bütün kısımlarının, Muhammed’in döneminden yüzyıllarda önce yazılmış birçok elyazması günümüzde mevcuttur. Örneğin, İ.S. 68 yılında yazılmış olan Ölüdeniz tomarları, Eski Antlaşma’daki kitapların çoğunu içeriyor.
Aynı şekilde, araştırmaları için kullanılan ve İncil’in tümünün bazı en eski Grekçe elyazmaları kodeks biçiminde bulunmaktadır. Kodeks, bizim şu anda “kitap” dediğimiz şeyin öncüsüdür. Birkaç papirüsü ortadan katlayıp kat yerini dikerek kodeks yapılırdı. Kodeksin her iki tarafına da yazılabilirdi. İskenderiye Kodeksi ve Sina Kodeksi, İ.S. dördüncü ve beşinci yüzyıllara aitler ve Londra’da Britanya Müzesi’nde bulunabilirler. İlk döneme ait başka bir elyazması Vatikan Kütüphanesi’ndeki Vatikan Kodeksidir. Diğer ikisiyle aynı dönemde derlenmiştir. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz, web sitemizde ilgili kısımları okuyabilirsiniz.
Birçok büyük kütüphanede, İncil’in ikinci yüzyıla ait parçalarını da incelemek mümkün. Günümüzdeki elimizde olan Kutsal Kitap’ın güvenilirliğini, bu gibi daha eski yazılarla kıyaslama yaparak da doğrulamak mümkün. Kutsal Kitap’ın bütün elyazmalarını, Muhammed’in döneminde güncel olanlarla karşılaştırdığımız zaman , onlar da temelde aynıdır. Doktrin alanında hiçbir farklılık yoktur. Farklı olmasını mı beklemeliydik? İnsanlığa verdiği vahyini eksiksiz bir şekilde koruyabilecek ve saklayacabilecek bir Tanrı’ya inanıyorsak, daha azını beklememeliyiz.
İyi ki Sordunuz!
Soru sormaya devam edin! Kuşkularınız ortadan kalkana kadar soru sormanın ve daha fazla araştırma yapmanın yanlış olan bir yanı yok. Benim önerim, İncil’de İsa’nın öğrencilerine buyrulanı yapmanız, “Her şeyi sınayın, iyi olana sımsıkı tutunun.” (1. Selanikliler 5: 21)
Bütün sorularımıza yanıt bulacak mıyız? Bu hayatta değil. Hiçbir insan, yaşamı boyunca sahip olduğu soruların hepsinin yanıtlandığını göremez. Bizim kaçınmamız gereken şey, cevaplanmayan soruların yıkıcı kuşkulara dönüşmemesidir.
İncil’in güvenilirliğinden hala kuşku duyuyor musunuz? Kuşku, doğru türde bir kuşku olduğu takdirde Tanrı’nın en harika armağanlarından biri olabilir. Olumsuz kuşku alaycıdır. Gerçeği kabul etmeye yanaşmaz. Yapıcı kuşku imana götürebilir. Düşünün biraz. İmanın tersi kuşku değil, imansızlıktır, değil mi? Kuşku, “Henüz inanamam. Beni ikna et,” der. İmansızlık ise, “İnanmayacağım. Ben kararımı verdim” der. Kuşku, ışığı arama sürecinin bir parçasıdır. İnançsızlık ise karanlıktan memnun olmaktır.
İnsan kuşku duymasa, zaten hiçbir keşif, ilerleme olmazdı. Bize söyleneni öylece kabul ederdik. Bizim söylediklerimizi tekrar eden papağanlar da böyle yapar. Onlar gibi biz de istikrardan memnun olurduk. Bunun gibi bir web sitesini ziyaret etmek aklımızın ucundan bile geçmezdi.
“O zaman, İncil’in güvenilirliğinden hala kuşku duyduğumu söyleyeyim. Yüzyıllar önce yazılmış belgelerin toplanmış halinin, günümüze kadar gerçeğine bağlı ve doğru bir şekilde aktarıldığından nasıl emin olabiliriz?”
Bu iyi bir soru. İyi haber şu; bunu belirlemek için ‘kör inanca’ dayanmamız gerekmiyor. ‘Kör inanç’ derken, kanıtsız inancı kast ediyorum. Bir anlamda, günlük yaşamlarımızı ‘kör inançla’ yaşıyoruz, öyle değil mi? Hayatınız boyunca bir restoranda yemek yediyseniz, bir doktorun reçetesini kabul ettiyseniz veya yemek yaparken küçük bir konserve salça kullandıysanız, bir ölçüde ‘kör inançla’ hareket ettiniz demektir. Örneğin, salça fabrikasında değildiniz, dolayısıyla nasıl hazırlandığını görmediniz. Fabrika temiz miydi? Çalışanların başlarında başlık var mıydı? Kişisel hijyen durumları nedir? Bilmiyorsunuz. Sağlıklı olduğuna güvenerek, inanarak salçayı kullanıyorsunuz.
Kutsal Kitap bizleri ‘kör bir inanca’ çağırmıyor. Kutsal Kitap bizi kanıta inanmaya çağırıyor. Kanıtları inceleyerek Hıristiyanlık’ın iddialarını değerlendiririz. Bunu yaparken beyinlerimizi bir kenarda bırakmamız gerekmez! İncil’i ilk okumaya başladığımda böyle yapmadım. Kendime şu soruyu sordum, “Gerçeği görecek olsam nasıl tanırdım?” Araştırmamı yaparken kendime şu soruyu sordum, “Hıristiyanlık’ın gerçek veKutsal Kitap’ın güvenilir olduğuna ikna olmam için ne gerekiyor?”
Şayet Müslüman değilseniz, Kuran’a yaptığım göndermeler muhtemelen sizi pek ilgilendirmez. Fakat, Kutsal Kitap’ın güvenilirliğini doğrulayan çok sayıda belge ve kanıt olduğunu bilmelisiniz. İncil için de aynı şey geçerli. Kanıtların bir kısmını bu web sitesinde inceleyebilirsiniz. Doğru sonuca varmak için ‘kör inanca’ dayanmamız gerekmiyor, bu iyi haber... Kadim yazılara uygulanan testlerin aynılarını Kutsal Kitap belgelerine de uygulayabiliriz. Bunu biliyor muydunuz?
Bu testler hakkında daha fazla şey öğrenmek ister misiniz? İncil’deki iddialar hakkında, İncil’in dışında destekleyici kanıtlar var mı? Evet, var. İncil ve sayfalarında kaydedimiş olan olaylar hakkında yapılan iddialar başka yeterli rapor veya görgü tanıkları tarafından başarıyla çürütüldü mü? Hayır çürütülmedi ve hiçbir zaman çürütülemez. “RAB'be karşı başarılı olabilecek bilgelik, akıl ve tasarı yoktur.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 21: 30, Eski Antlaşma). Dediğim gibi, bu hayatta bütün sorularımızın cevaplarını asla bulamayacağız. İyi haber, İncil hakkında tatmin edici cevaplar bulabilecek olmamız. İncil Güvenilir Mi? başlıklı yazı dizisinde bunlara yakından bakalım.
Referanslar
1) Ambrose & Gregory, The Jew in the Medieval World, s. 120-123.
2) Bu giriş yazısı, Gideons International tarafından basılmış bütün İncil’lerde bulunur, National Publishing Company, 1985.