“Çünkü bir zamanlar biz de anlayışsız, söz dinlemez, kolay aldanan, türlü arzulara ve zevklere köle olan, kötülük ve kıskançlık içinde yaşayan, nefret edilen ve birbirimizden nefret eden kişilerdik. Ama Kurtarıcımız Tanrı iyiliğini ve insana olan sevgisini açıkça göstererek bizi kurtardı. Bunu doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhametiyle...yaptı. Öyle ki, O'nun lütfuyla aklanmış olarak umut içinde sonsuz yaşamın mirasçıları olalım.” (Titus 3:3-5,7, İncil)
Bakalım, Hayrettin’in Kutsal Yazılar’dan bu aşağıdaki ayetleri okuduğunda düşündüğü gibi ayeti bulabilecek misiniz?
“RAB'be övgüler sun, ey canım! İyiliklerinin hiçbirini unutma!
Bütün suçlarını bağışlayan, bütün hastalıklarını iyileştiren,
canını ölüm çukurundan kurtaran, sana sevgi ve sevecenlik tacı giydiren, Yaşam boyu seni iyiliklerle doyuran O'dur.” (Mezmurlar 103:2-5, Eski Antlaşma)
Yanıtımda sizi en fazla şaşırtan şey ne oldu? Umarım Tanrı’nın size karşı ne kadar merhametli olduğunu duymak sizi şaşırtmıştır. Tanrı iyiliğini çay kaşığı kadar küçük parçalar halinde dağıtmaz. Yarım ölçüyle iş yapmaz. Tanrı sizi kendi açtığınız çukurdan çıkarmakla kalmaz, cennete götürür. Tabii eğer izin verirseniz. “RAB'be övgüler sun, ey canım! Canımı ölüm çukurundan kurtaran, bana sevgi ve sevecenlik tacı giydiren, Sen’sin.”
Beklenmedik Bağışlama
Bu sizi şaşırtıyor mu? Umarım şaşırtıyordur çünkü merhametin şaşırtma unsuru vardır. Merhameti betimlemenin bir başka yolu da, ‘beklenmedik bağışlama’ demektir. Tanrı’dan beklediğimiz adalettir. Kesinlikle bize karşı adaletli olmasını istemeyiz. Adalet, yanlış yaptığımız şeyler için hak ettiklerimizdir. Kendisine karşı dürüst olan kimse Tanrı’nın kendisine karşı günahlarının hak ettirdiği şekilde davranmasını istemez.
Peki ya merhamet? En iyi insanların bile Tanrı’nın merhametine ihtiyacı vardır. Söylediğim gibi merhamet hak edilmez. Bunun için belli bir ölçüye uymamız gerekmez. Sürprizdir. Çok büyük bir sürprizdir! Sonsuzluk boyunca Tanrı’yla birlikte olmaya davet edilme sürprizi gibidir. Hak etmediğimiz bağışlamadır. Bunu haklı çıkaracak hiçbir şey yapmadık. Tanrı özür dilediğimiz için günahlarımızı bağışlamıyor. Bunları iyi işlerle dengelemeye çalıştığımız için bağışlamıyor. Belli bir süre içinde belli sayıda sevap işlediğimiz için de bağışlamıyor. Tanrı merhametli olduğu için günahlarımızı bağışlıyor.
“Ama merhameti bol olan Tanrı bizi çok sevdiği için, suçlarımızdan ötürü ölü olduğumuz halde, bizi Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. O'nun lütfuyla kurtuldunuz.” (Efesliler 2:4-5, İncil)
Biraz önce günahımız nedeniyle ortaya çıkan ruhsal ölüm hakkında okudunuz. O gerçek bu ayette de var. İnsan ruhsal olarak ölüdür. İnsanı bir zamanlar Tanrı’ya bağlayan yaşam damarı, Tanrı’yla yaşayan, dinamik ilişkiyi mümkün kılan bu bağ koptu. İnsan Hayrettin’in köyündeki 648 kişiyle birlikte çukurda dindar uygulamalarına devam edebilir ama gerçek şu ki insan ruhsal olarak ölüdür.
Bakın Tanrı kendisini bu bölümde nasıl betimliyor. Merhametini azar azar mı dağıtıyor yoksa bol bol mu? İsa’nın uğruna öldüğü günahkarlardan biri olduğunuzu Tanrı önünde ikrar edip etmemeyi düşünürken Tanrı’nın ne tür insanlara gülümsediğini unutmayın. Tanrı’nın merhametli gülüşü, Tanrı’nın kendisini sırtına alıp cennete götürmesini isteyen sakat cüzamlı içindir.