Dünya dinlerinin başka hiçbirinin böyle bir bildirisi yoktur. Bütün diğer dinler doğru davranışları, doğru tekrarlamaları, doğru kurbanı, doğru okumaları, doğru kuralları, doğru dinsel gelenekleri, doğru giyisileri ve doğru yeri öngörür. Bunu yaparsanız Tanrı size şunu verecektir der. Peki sonuç? Kibir ya da korkudur. Eğer kazacağınızı düşünüyorsanız kibir, kazanamayacağınızı düşünüyorsanız korku.
“Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.” (Romalılar 6:23, İncil)
“İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.” (Efesliler 2:8-9, İncil)
Bu iki ayeti ya da buna uzaktan yakından benzeyen hiçbir şeyi dünyadaki başka hiçbir kutsal kitapta bulamazsınız. Gerçek Hıristiyanlık diğer bütün dinlerin antitezidir. Tanrı tarafından kabul edilmek, şimdi ve gelecekte, satın alınamaz ya da kazanılamaz, ancak verilebilir. Cennette sonsuz yaşam armağanını alırsınız. Bunu okudunuz mu? Tanrı’nın armağanıdır. İhtiyacınız olan armağan budur. Bu, yeterince geleneksel dualarınızı ettikten sonra olmaz, ancak yeterince yapamadığınızı kabul ettiğiniz zaman olabilir. Bunu kazanabilmeniz mümkün değildir. Sadece kabul etmeniz gerekir. Bunun sonucu olarak, Rabbiniz ve Kurtarıcınız’a kibir ya da korku nedeniyle değil, minnettarlık duyduğunuz için hizmet edersiniz.
Feda Eden Bir Sevgi!
İncil’de Tanrı’nın sevgisinin kendisini feda eden bir sevgi olduğunu görüyorsunuz. Sevgi davranışlarla gösterilir. Bu nedenle her zaman bir nesnesi olması gerekir. Ne zaman sevgiden söz etsek, işin içinde her zaman birden fazla insan vardır, öyle değil midir? En azından iki olmalı, seven ve sevilen. Tanrı her zaman sevgi olduysa ve sevginin bir sevilene ihtiyacı olduğuna göre Tanrı’nın insan ve melekleri yaratmadan önce sevgisini nasıl gösterdiğini merak edebiliriz. İsa bu soruyu yanıtlamıştır. Ezelden beri Tanrı’nın üçlü birliği içinde sevgi ilişkisi olduğunu görüyoruz. Bunu İsa’nın göksel Babası’na söylediklerinden anlıyoruz.
“Baba, bana verdiklerinin de bulunduğum yerde benimle birlikte olmalarını ve benim yüceliğimi, bana verdiğin yüceliği görmelerini istiyorum. Çünkü dünyanın kuruluşundan önce sen beni sevdin.” (Yuhanna 17:24, İncil)
Tanrı tek başına yeterlidir. Başka insanlar tarafından karşılanması gereken ihtiyaçları yoktur. Sevgisini ifade etmek için başka varlıklar yaratmasına gerek yoktur. Üçlü birlik içinde sevgi yetkin bir şekilde ifade ediliyordu.
Bunu anlamak zor olsa da doğrudur. Tanrı bir Kişidir ama basit bir birlik değildir. Birliktir, evet ama karmaşık bir birliktir. Tanrılığın içinde üç kişilik vardır- üç kısım ya da üç mod değil ama her biri eşit ve sonsuz Tanrı’dır. Tanrı’yı kısımlara bölmek mümkün değildir. Tanrı’nın bize gösterdiği üç farklılık öz olarak birdir ve bu nedenle tek Tanrı’dır. Bu bir sırdır ama Tanrı hakkında daha fazla düşündüğümüzde Tanrı’yla ilgili çoğu şeyin sır olduğunu görüyoruz.
Beş yaşında bir kız ve annesi mutfaklarındayken annesi kıza Tanrı’nın her zaman her yerde olduğunu öğretiyormuş. Kız annesine, ‘Peki Tanrı şu anda salonda mı?’ diye sormuş.
“Evet,” diye yanıtlamış annesi, “Salonda.”
“Aynı zamanda burada mutfakta mı?” diye sormuş kız.
“Evet,” demiş annesi, “Tanrı her yerde. O ruh. Örneğin bir kaya her yerde olamaz ama Tanrı olabilir.”
“Şu anda ben Tanrı’nın üzerine mi basıyorum?” diye sormuş kız.
Denklemler
Annesi söyleyecek söz bulamamış. Biliyor musunuz, biz de söyleyecek söz bulamıyoruz. Söz konusu Tanrı’yı anlamak olduğunda yararlanabileceğimiz çok sınırlı kaynaklar var. Evet, Tanrı bu dünyanın ötesindedir, bakidir, sonsuzdur ve her şeye gücü yeter vs. ama birbirimize karşı dürüst olalım. Bunların hiçbirini anlamıyoruz, öyle değil mi? Bizlerin beden, can ve ruhtan oluşan üçlü yapımızı bile anlayamıyoruz! Bu nedenle lütfen üçlü birlikten oluşan bir Tanrı olduğuna ilişkin tepkinizde dikkatli olun. Bu sadece bir kuram değildir. Tanrı kendisini bizlere bu şekilde açıklamıştır ve ancak Tanrı, Tanrı’yı betimleyebilir, biz değil. Söz konusu sonsuz Tanrı ve sonsuzluk olduğunda dünyasal fizik ve matematik kuralları uygulanamıyor. 1+1+1=1 sınıfta doğru bir yanıt olmayabilir ama Tanrı için mümkündür. Bu eşitliği şu şekilde düşünmek daha doğru olacaktır: 1 x 1 x 1 = 1.
Fakat bu gibi denklemler hiçbirimizi tatmin etmez, öyle değil mi? Bu gibi denklemler bizim yapımızı bile doğru düzgün bir şekilde tanımlayamazlar, nasıl Tanrı’yı tanımlasınlar! İçimizdeki can ve ruh eşsizdir ve bedenimizden farklıdır fakat bunların sınırlarını belirlemek olanaksızdır. ‘Bakın göstereyim. Canım burada ve ruhum şurada’ diyemeyiz. İkisinden de birer tane var fakat, ‘Canım içimde şu alanda bulunuyor ve ruhum şurada bulunuyor’ diyemeyiz. Biri nerede biter, diğeri nerede başlar? Tanrı dışında kimse bilemez.