headerLogo2b-18pt-myriadpro

Bir Katolik Hangi Ölçüye Göre Hıristiyan Sayılır?

01 image10620 salvation sharper 20 45Çok sayıda Katoliğin web sitemizi ziyaret etmesi umudum ve duamdır. Eğer siz de onlardan biriyseniz, sizi sıcak bir şekilde karşılamak isterim. Tanrı’yla ilişkiniz konusunda doğru kararı vermeniz için Tanrı’nın size yardım edeceğine güveniyorum. Sonsuzluğu cennette geçirme umudunuzun temeli ne olmalı? Kutsal Kitap mı, yoksa Katolik Kilisesi’nin öğretişleri mi? Bu ikisi birbiriyle çeliştiği için her ikisini de aynı anda kabul edemezsiniz.

Birbiriyle çelişiyor mu? Evet, Katolik Kilisesi öğretişlerini Kutsal Yazılar’ın öğretişleriyle kıyasladığımızda bunu görüyoruz. Bu dizide okuduğunuz ilk yazı bu ise, bu konu hakkında ki yazıların, Katolik öğretişlerinin birçoğuna meydan okuduğunu göreceksiniz. Lütfen niyetimi yanlış anlamayın. Amacım, Katolik bireylerin samimiyetine, doğruluğuna veya dini adanmışlıklarına saldırmak değil. Çoğu Katoliğin güçlü inançlara sahip olduğu ve dini inançlarına derin bir bağlılık duydukları konusunda bir an bile kuşku etmem. Katolik akrabalarımın çoğu böyledir. İnançlarından ötürü onları küçümsediğimi bir an için bile düşünmeyin. Bu dizide amacım Katolik Kilisesi duruş ve uygulamalarının Kutsal Kitap’ın temel öğretişleri ve açık gerçekleriyle hangi noktalarda farklılık gösterdiğine işaret etmektir.

Katolikler Hıristiyan mıdır?

Bu sorunun yanıtı ‘Hıristiyan’ kelimesini nasıl tanımladığımıza bağlı. Bu web sitesinde ‘Hıristiyan’ kelimesinin çok sık kullanılmadığını göreceksiniz. Bunun nedeni, günlük yaşantımda bu sözcüğü kullanmamam. ‘Hıristiyan’ kelimesi bugünlerde birçok anlamda kullanılıyor. Bu nedenle, kim olduğumu tarif etmek için bu kelimeyi kullanmıyorum. Bunun yerine şuna benzer bir şey söylüyorum: “İsa Mesih’e iman aracılığıyla Tanrı’yla yaşayan bir ilişkiye sahibim. Hiç bitmeyecek bir ilişki bu, ölüm bile bu ilişkiyi bitiremez.” Bu tanım hem doğru, hem de din konusu tartışıldığında birçok anlamlı konuşmanın yolunu açıyor.

Hayal edebileceğiniz gibi, anlamlı diyaloglar başlarken arkadaşlıklar da başlıyor. Yeni arkadaşlarım hayatlarımızı gözlemlemeye başlıyor; eşimle ilişkim, çocuklarımızla ilişkilerimiz, çocuklarımızın birbiriyle ilişkisi, vs. Bu düşüncenin akıllarından geçiyor mu hiç? Bu adam, plajlarımızda üstsüz güneşlenmek ve barlarımızda sarhoş olmak için ‘Hıristiyan’ Avrupa’dan gelen diğer ‘Hıristiyanlardan’ farklı. Bu sonuca varmalarını umuyorum. Fakat dediğim gibi, bugünlerde ‘Hıristiyan’ kelimesinin kullanılması kişinin inancını pek de açıklamıyor.

02 choices fork in road 45Katolik sevdiklerimin hiçbiri benim kullandığım tanıma göre ‘Hıristiyan’ değildir. Bunun gerçek olduğunu biliyorum çünkü cennette sonsuz yaşam hakkında onlara iki kez sordum. İlki İsa’ya gerçekten inanmadan önceydi. Ruhsal hayatımın ruhsal yanı Sahra Çölü gibi kurak ve kıraçtı. Bu nedenle sevdiklerime, öldüklerinde cennete gidip gitmeyeceklerini bilip bilmediklerini sormaya başladım. Cevapları beni çok şaşırttı.  Bilmiyorlardı, vaftiz babam Art Amcam bile bilmiyordu. Her ne kadar dindar olsa da, cennette sonsuz yaşam güvencesine sahip değildi. Kendi kendime şöyle düşündüm, “Dinleri gereği yapmaları gereken her şeyi yaptıktan sonra cennete gidip gitmeyeceklerini hala bilmiyorlardı, o zaman kesin olarak Katolikliği yeniden bir seçenek olarak görmeyeceğim. Çocukken Katolikliği reddetmiştim. Sonrasında da yetişkin olarak Katolik inancına geçmek için herhangi bir neden görmüyordum.

İsa’ya gerçekten inanan biri olduktan yıllar sonra, anne babama ve akrabalarıma Tanrı’yla ilişkilerini sordum. Sadece annem, anneannem, en sevdiğim teyzem ve birkaç kuzenim cennete gideceklerini söyleyebildiler. Bunun nedeni, Katolik inancına diğer akrabalarıma göre daha bağlı olmaları mıydı? Hayır, sadece Kutsal Yazılar’ı kendi başlarına okuma tavsiyeme kulak vermişlerdi. Bunu yaparak yargılarını yüklenen ve cennette sonsuz yaşam sunan Kurtarıcı’yı buldular. İsa’ya dinleyelim: “Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir.” (Yuhanna 5:24)

Yeniden Doğmak

Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” (Yuhanna 1:12-13)

03 heaven im wondering 45İsa’yı kabul eden ve O’na iman edenlere verilen nedir? Tanrı’nın ruhsal çocukları olma hakkı. Bunu Tanrı tarafından evlat edinilmek gibi düşünün. Tanrı’yla hiç bitmeyecek bir ilişkiye sahip olmak gibi düşünün. Yaratıcımız’la asla sona ermeyecek bir ilişkiye sahip olma hakkı ya da ayrıcalığı verildi bizlere. Tanrı’nın ruhsal çocuğu olmak, ne kadar seversek sevelim ve ne kadar harika olurlarsa olsunlar dünyadaki herhangi bir anne babanın fiziksel çocuğu olmaktan çok daha büyük bir ayrıcalıktır. İsa’ya gerçekten iman edenler dünyadaki herkesten daha çok onurlandırılırlar. Onlara bu ayrıcalığı Tanrı’nın verdiğine dikkat edin. Kazandıkları veya Katolik Kilisesi’nin törenleri ve uygulamalarına bağlılıklarıyla hak ettikleri bir şey değildir. Yaptıkları bir şeyin sonucunda ödül olarak aldıkları bir şey değildir. Tanrı bu gerçeği Kutsal Kitap’ta başka bir yerde doğruluyor:

“İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.” (Efesliler 2:8-9). Cennette sonsuz yaşam armağanı iyi işlerimize dayanarak verilmiyor bizlere.


04 image12112 baby hand 45“...Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” Bu ayet ne demek istiyor? Tanrı’dan doğanlar, doğal doğumları sayesinde veya Yahudiler’in çocukları oldukları için Tanrı çocukları olmuyorlar. Anne babalarının dinsel adanmışlıklarına veya soylarında tanınmış bir peygamber olmasına bağlı değil. Yahudiler İbrahim’in soyundan geliyor olmaktan gurur duyuyorlardı. Böylesine tanınmış bir atanın soyundan gelmelerinin Tanrı’nın kendilerinden hoşnut olmasının bir kanıtı olduğunu varsayıyorlardı. Bu ayette bu düşünce düzeltilmektedir. Tanrı’nın insandan memnun olması atalarının tanınmış olması veya anne babalarının dindar olmasıyla ilişkili değildir. Sünnet töreniyle bile ilgili değildir. Bu gelenek, Yahudi halkını çevrelerindeki tanrısız halklardan ayırmaktaydı fakat bu ayette sözü edilen sıra dışı ruhsal doğumla ilgisi yoktu.

Eğer Katolikseniz, yeni doğan üzerindeki etki düzeyi açısından, bebek vaftizi sünnet geleneğiyle aynıdır. Kişinin Tanrı huzurunda ruhsal konumunu etkilemez. Katolik Kilisesine göre vaftiz, “ruhsal yaşamın kapısını açar çünkü vaftiz aracılığıyla Mesih’in ve Kilise Bedeninin üyeleri oluruz.” (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 1213. Katolik Kilisesi Katekizmi Katolik Kilisesi’nin inanç ve uygulamalarıyla ilgili resmi yayınıdır.) Bütün bunlar kulağa hoş geliyor, ta ki Yeni Antlaşma’yı okuyana kadar. Kutsal Kitap ruhsal olarak yeniden doğmanın insanın yaptığı herhangi bir şeyle GERÇEKLEŞMEDİĞİNİ öğretiyor. Artık şu ayeti yakından tanıyoruz, “Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” (Yuhanna 1:12-13)

Tanrı, bebek olarak vaftiz olduğumuzda Mesih’in üyeleri olamayacağımızı ve yeniden doğumu deneyim edemeyeceğimizi söylüyor. Vaftiz, ruhsal yaşama açılan kapı değildir. Kapı İsa’dır! O’na kulak verin: “Kapı Ben'im. Bir kimse benim aracılığımla içeri girerse kurtulur.” (Yuhanna 10:9). İsa aracılığıyla kapıdan girdiğimizde, yani, O’nu Kurtarıcımız ve Rabbimiz olarak kabul ettiğmizde ruhsal yaşam başlar.

05 image3874xx grace gift receive 45Kutsal Yazılar bu konuda çok açık. İnsanlar arasında çocukların sahip olduğu ayrıcalıkları hak etme yollarımızdan hiçbiri Tanrı’nın ruhsal çocukları olarak adlandırılmamızı sağlamaz. İnsanların En Yüce Olan’ın ruhsal çocukları olması herhangi bir insani güç veya aracı sayesinde gerçekleşemez. Ayetlerin bizlere öğrettiği budur. Tanrı’nın çocukları denilmesi ayrıcalığını kazanmıyoruz. Bu İsa’ya Kurtarıcımız olarak inanıp, O’nu bu şekilde kabul etmenin sonucudur. “Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi.”

İsa’ya inanmak ne demek?

Hatırlayabildiğim kadarıyla hep İsa’ya inandım. Yüksek ahlaki standartları olan kuvvetli bir öğretmen ve din öğretmeni olduğuna inandım. İsa’yla ilgili değerlendirmem buydu. İsa’nın ölümü ve dirilişi hakkındaki bazı tarihsel gerçekleri duymuştum. Şöyle bir tutuma sahiptim, “Eğer bu gerçekse, bana uyar. İnsanlar istediklerine inanabilirler ama beni ilgilendirmez.”

İncil’i okumaya başladıktan sonra, İsa’ya gerçekten iman etmenin başka bir şey olduğunu fark ettim. Kişi, günahlarının bağışlanması, sonsuz mahkumiyetten (cehennem) kurtuluş ve cennette sonsuz yaşam amacıyla İsa’nın ölümü ve dirilişine tamamıyla güvendiğinde iman etmiş sayılır. İsa’ya inanan kişi İsa’yı dayanağı yapar. Sadece O’na dayanır. İsa’nın, İncil’de söylenen kişi olduğuna inanır ama o noktada durmaz. O’na dayanma konusunda kişisel bir seçim yapmadıkça İsa Mesih’e gerçekten inanmış veya içten imanı ifade etmiş sayılmayız. Sonsuz kurtuluşumuz için sadece İsa’ya güveniriz.

Örneğin bir kişi bir sandalyenin kendisini taşıyacağına inanabilir fakat sandalyenin üzerine oturana kadar ve sandalyenin desteğini alana kadar, gerçekten inancını ifade etmiş sayılmaz.

Bir kamyon şoförü ilerdeki bir köprünün güvenli olduğuna inanabilir fakat köprünün üzerinden geçene kadar, köprünün kendisini taşıyacağına gerçekten inandığını göstermiş olmaz.

06 image11455 elevator 45Kişi asansörün kendisini binanın tepesine taşıyacağına inanabilir, fakat asansöre binene kadar asansörün kendisi için yapabileceklerine gerçekten inandığını göstermiş olmaz.

İsa Mesih’e gerçekten inanmak, sandalyeye oturmak, köprünün üzerinden geçmek veya asansöre binmek gibidir. Anlıyorsunuz değil mi? Gerçek iman, her zaman kişisel olarak güvenmeyi ve dayanmayı içerir. Kurtuluşunuz için sadece İsa Mesih’e iman etmeniz konusunda kişisel bir seçim yapmayı gerektirir.

İsa güvenilir midir? “Kutsal Yazı, "O'na iman eden utandırılmayacak" diyor...Rab'be yakaran herkes kurtulacak.” (Romalılar 10:11,13). Bu ayetleri bir kere daha okuyun, okurken şunu hatırlayın, gerçek dünyadaki en kuvvetli güçtür çünkü değiştirilemez.

Yangın! Yangın!

Bir gece bir evde yangın çıktı ve genç bir çocuğun çatıya çıkması gerekti. İşten henüz gelen baba giriş katında kollarını açmış halde duruyordu. Oğluna şöyle seslendi, “Atla! Seni yakalayacağım.” Hayatını kurtarmak için çocuğun atlaması gerektiğini biliyordu. Fakat çocuğun görebildiği tek şey alevler, duman ve karanlıktı. Hayal edilebileceği gibi, kısa bir süre sonra çökeceği halde, çatının güvenliğini bırakmak istemiyordu. Babası bağırıp durdu, “Atla! Atla! Seni yakalayacağım.” Oğlan karşı çıktı, “Baba, seni duyuyorum ama seni göremiyorum.” Baba şöyle karşılık verdi, “Ama ben seni görebiliyorum. Önemli olan bu.” (Hikaye mutlu sonla bitti!)

Rab’bin sizi çağırdığını duydunuz mu? "Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz." (Yuhanna 10:27-28)


07 iii supernatural1c temp5 45Doğmak istediğinizi hissettiğiniz zaman mı doğdunuz? Doğumunuzun zamanını, doğacağınız ülkeyi ve size hayat veren çifti siz mi seçtiniz? Yoksa karar başka birisinin elinde miydi? Aynı şekilde, aşağıdaki ayetlerin italik olarak işaretlediğimiz kısmında sözü edilen ruhsal doğum Tanrı’nın yaptığı bir şeydir. Ne zaman olacağına biz karar vermeyiz. Tanrı’nın gerçekleştirmesi olmadan ne zaman olacağına en azından bizler karar veremeyiz. Hiçbir insanın bizim için yapamayacağı bir iş içimizde gerçekleşmelidir. Daha iyi birer insan olma çabası bizleri yenileyebilir fakat yeniden yaratamaz. Hayatlarımızın yeniden canlandırılması sadece Tanrı’nın işidir. Yaratılış ve yeniden yaratma Tanrı’nın doğa üstü işleridir. 

Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” (Yuhanna 1:12-13)

Doğal doğumumuz yaşamımızı başlatır. Yeniden doğumumuz ise ruhsal yaşantımızın başlangıcıdır. İncil’i okuduğunuzda ‘yeniden doğuş’ veya ‘göklerden doğmak’ hakkında okursunuz. Bu terimler, içimizde ve Tanrı’yla ilişkimizde gerçekleşen doğaüstü değişimin büyüklüğünü ve doğasını ifade eder. İsa’ya iman ettiğimiz anda gerçekleşir. “Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.” (2. Korintliler 5:17)

Bu size de iyi bir haber gibi geliyor mu?

Tanrı’nın kurtuluş tasarısını ‘iyi haber’ yapan şey nedir? Tanrı, İsa aracılığıyla kendisine gelenleri sonsuza dek kurtarmayı vaat ediyor. “Bu nedenle O'nun aracılığıyla Tanrı'ya yaklaşanları tümüyle kurtaracak güçtedir...” (İbraniler 7:25). Katolik akrabalarımın cennete gidip gitmediklerini bilmemelerinin nedeni, onların inandığı türde bir kurtuluşun Tanrı’nın İsa Mesih aracılığıyla zaten yapmış oldukları yerine, kendilerinin yapmaları gerekenlere bağlı olmasıdır.

08 image7419 umbrella protect safe future 45Tanrı’yı memnun etmek ve sonsuzluk boyunca size cennette bir yeri güvence altına alması için sadece İsa’ya inancın yeterli olduğunu nasıl bilebilirsiniz? Ayetin diğer yarısını okuyalım: “Bu nedenle O'nun aracılığıyla Tanrı'ya yaklaşanları tümüyle kurtaracak güçtedir. Çünkü onlara aracılık etmek için hep yaşamaktadır.” (İbraniler 7:25). Rab İsa Mesih kişinin yaşamındaki kurtarış işine, onu bir yerlerde yarı yolda bırakacak şekilde başlamaz. “Sizde iyi bir işe başlamış olan Tanrı'nın bunu Mesih İsa'nın gününe dek bitireceğine güvenim var.” (Filipililer 1:6). Birinci yüzyılda Filipi’de yaşayan İsa’ya iman eden kişilerin yaşamları hakkında okuduğunuzda, mükemmelliklerinden etkilenmezsiniz. Örneğin, İncil’in bu kısmında Filipi kilisesindeki iki kişi arasında bir anlaşmazlık olduğunu okuyoruz. Elçi Pavlus birbirlerini bağışlamalarını rica ettiler.

İsa’ya inanan kişilerin mükemmel olmadıklarını söylememe gerek yok sanırım. Bu hiçbir zaman böyle olmadı. Fakat bilmeniz gereken şey şu; Tanrı karşısında şu anki konumumuz ve gelecekte sonsuzluktaki yerimiz bizim nasıl davrandığımıza değil, İsa’nın yaptıklarına bağlıdır. Kurtarıcımız mükemmeldir. Kurtarıcımız kudretlidir. Kurtarıcımız yanımızdadır ve cennete giden yolda her adımda bizleri izlemektedir. Böylesi bir gücü olan bir Kurtarıcı’ya ihtiyacımız var ve Mesih, insanı sonsuz ölümden kurtarmak için gereken tüm güce sahip olduğunu gösterdi. Ayetin bizlere hatırlattığı gibi bitiremeyeceği bir işe başlamaz. Kurtuluşu için kendisine güvenen herkesi kurtaracaktır. Ölümünün kazançlarını sürekli olarak cennete gitmemizin nedeni olarak sunmaktadır.

“Yavrularım, bunları size günah işlemeyesiniz diye yazıyorum. Ama içimizden biri günah işlerse, adil olan İsa Mesih bizi Baba'nın önünde savunur. O günahlarımızı, yalnız bizim günahlarımızı değil, bütün dünyanın günahlarını da bağışlatan kurbandır.” (1.Yuhanna 2:1-2). İsa’ya gerçekten inanıyorsanız, İsa sizi savunur. 09 image5147 joy 45Cennetin kapılarına kadar giden tüm yol boyunca sizi savunur. İsa’ya gerçekten inanmıyorsanız, kendinizi savunarak imanda eksikliğinizi kanıtlarsınız. Nasıl mı? Dininizin gelenek ve törenlerine uyarak Tanrı’dan kazanmaya çalıştığınız iyilikle.

İyi haber nedir? İsa’nın büyük, sonsuza dek geçerli kurbanının kazançları, bağışlanmamızı sağlayan temeldir. Bu lütuf sonsuz olduğu için tükeneceğinden kesinlikle korkmamalıyız. İsa’ya gerçekten iman etmeniz için İsa’nın nasıl eksiksiz bir şekilde kurtardığını anlamanız gerekir. O’na ait olduğunuzda, artık Katolik Kilisesi’nin tören ve uygulamalarını yerine getirmek konusunda kaygı duymadığınızı göreceksiniz. Tanrı huzurunda hali hazırda sahip olduğunuz mükemmel konuma bu dinsel eylemlerin hiçbir şey katamadığını görürsünüz. İsa Mesih’te olduğunuzda daha da eksiksiz olmanızı sağlayamazlar.

Katolikler Hıristiyan mıdır? Eğer Katolikseniz, artık rahibinize bağlı olmanızın gerekmediğinin size söylenmesinin ne kadar şok edici olduğunu bilirsiniz. İnsana eşinin iyi olmadığının söylenmesi gibi bir şey, öyle değil mi? Bunu söylerken, bunun gerçekten çok şok edici olduğunu söylemek istiyorum. Rahibinizin kötü olduğunu söylemiyorum! Rahibiniz büyük olasılıkla yumuşak, sevecen ve merhametli bir insandır. Fakat Kutsal Kitap’ın öğrettiği, rahibinizin ve sizden yapmanızı istediklerinin sonsuz kurtuluşunuz için gerekli olmadığıdır. Bu kimseye saldırı niteliğinde söylediğim bir şey değildir. Hiçbir şekilde amacım bu değil. Sadece, Katolik Kilisesi’nin resmi öğretişlerinin, Tanrı’nın Kutsal Kitap’ta açıkladıklarıyla çeliştiğinin farkında olmanızı istiyorum. Her ikisine de inanabilir misiniz? Maalesef inanamazsınız. İnsanın birbirine karşıt iki görüşe aynı anda inanması mümkün değildir.

İsa’yı gerçekten izleyen bir kişi olmak

İsa’ya inandığını söylemeyen bir Katolikle hiç karşılaşmadım. Öte yandan, Katolik Kilise, bu inanca, çoğu Kutsal Kitap’ın öğretişlerine aykırı olan bir dizi dini koşullar eklemiştir. Bu dizide başka yazılar okuduysanız, Ezogelin çorbası benzetmemi okumuşsunuzdur. Katolik Kilisesi, Tanrı huzurunda doğru sayılmak için İsa’ya inanmanın yanı sıra başka zorunluluklar ekleyip duruyor. Gerçek Kutsal Kitap inancını o kadar değiştirdiler ki, Katoliklerin artık sadece İsa’ya inanmalarına izin verilmiyor. Nitekim, Katolik Kilisesi kurtuluş için sadece İsa’ya inanma cesareti gösterenleri lanetliyor. Katolikliğin üzerine bina edildiği temel ilkelerden birine kulak verin. “Aklayan imanın, Mesih sayesinde affeden ilahi merhamete güvenmek veya aklanmamızı sağlayan tek şeyin bu güven olduğunu söyleyen kimse, lanetlensin.” (Trent Konsülü, 6. Oturum, kanon 12).

Bunun ne söylediğini düşünün. Tanrı’yı lanetliyor çünkü Tanrı, aklanmak için kendisine güvenmenin yeterli olduğunu söyledi!!!


TANRI'NIN SÖZÜ'NE KULAK VERELİM:

10 image10049 spotlight long 45 text(1)  “Böylece imanla aklandığımıza göre, Rabbimiz İsa Mesih sayesinde Tanrı'yla barışmış oluyoruz.” (Romalılar 5:1)

(2)  “İnsanlar İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar.” (Romalılar 3:24)

(3)  “Tanrı Mesih'i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu. Böylece adaletini gösterdi. Çünkü sabredip daha önce işlenmiş günahları cezasız bıraktı. Bunu, adil kalmak ve İsa'ya iman edeni aklamak için şimdiki zamanda kendi adaletini göstermek amacıyla yaptı. Öyleyse neyle övünebiliriz? Hiçbir şeyle! Hangi ilkeye dayanarak? Yasa'yı yerine getirme ilkesine mi? Hayır, iman ilkesine. Çünkü insanın, Yasa'nın gereklerini yaparak değil, iman ederek aklandığı kanısındayız.”  (Romalılar 3:25-28)

(4)  “Böylece şimdi O'nun kanıyla aklandığımıza göre, O'nun aracılığıyla Tanrı'nın gazabından kurtulacağımız çok daha kesindir.” (Romalılar 5:9)

(5)  “İsa'nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın. Çünkü insan yürekten iman ederek aklanır, imanını ağzıyla açıklayarak kurtulur.” (Romalılar 10:9-10)

(6)  “Yine de insanın Kutsal Yasa'nın gereklerini yaparak değil, İsa Mesih'e iman ederek aklandığını biliyoruz. Bunun için biz de Yasa'nın gereklerini yaparak değil, Mesih'e iman ederek aklanalım diye Mesih İsa'ya iman ettik. Çünkü hiç kimse Yasa'nın gereklerini yaparak aklanmaz.” (Galatyalılar 2:16)

(7)  “Tanrı katında hiç kimsenin Yasa'yla aklanmadığı açıktır. Çünkü "İmanla aklanan yaşayacaktır."”  (Galatyalılar 3:11)

Son ayete göre, açık olan şey nedir? “Tanrı katında hiç kimsenin Yasa'yla aklanmadığı açıktır.” Dinlerinin zorunlu kıldığı bir dizi dinsel koşulları yerine getirerek kimsenin Tanrı huzurunda aklanamayacağı açıktır. Ancak güvenle aklanırız. Bu, dini koşullar listesini yerine getirme becerimize güvenmek demek değildir. Tanrı’yla doğru bir ilişkiye sahip olmanın belirli bir performansa bağlı olmadığını anladığımız anlamına gelir. İnanmayı temel alır. İmanla gerçekleşir.

İncil’de en sevdiğim ayetlerden biri yukarıdaki yedi bölümden birinde bulunmaktadır. "İnsanlar İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar.” (Romalılar 3:24). İncil’in orijinal dilinde ‘karşılıksız’ olarak kullanılan kelimenin anlamı, ‘neden olmadan’dır. Aklanma, karşılıksız olarak aldığımız bir şeydir. 11 image11460 cupped hand water stream sharper 45Aklanmayı bizlere sunması için Tanrı’ya verebileceğimiz herhangi bir neden yoktur. Nedensiz verilir. Tanrı o kadar derin bir pınar kazdı ki, insanlar yüzyıllardan beri temizleyen, aklayan bu sudan içmektedir. Bu ilahi sudan bir yudum bile insanın Tanrı’yla ilişkisini değiştirmek ve sonsuza dek cennette bir yer edinmesini güvence altına almak için yeterlidir. Aklanmayı kazanamayız. Kendimize mal ederiz. Herhangi bir dini kural veya tören aracılığıyla aldığımızı iddia edemeyiz. Sadece kabul ederiz. Bazı insanlar kadar kötü olmadığımız için hak iddia edemeyiz. Peki neden? Yaptığımız iyi işlere bağlı değildir. Tek ihtiyacımız bir yudum. Tanrı’nın tek istediği İsa’ya bir kere bakmamız. Bu Kurtarıcı’nın günahlarımızı ortadan kaldırdığına ilişkin kısa bir ikrar yeterince uzundur. “Yahya ertesi gün İsa'nın kendisine doğru geldiğini görünce şöyle dedi: "İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!” (Yuhanna 1:29)

Bana inanın, Kutsal Yazılar iyi eylemlerin aklanmada rolü olmadığını üstüne basa basa ifade ediyor: “Ancak çalışmayan, ama tanrısızı aklayana iman eden kişi imanı sayesinde aklanmış sayılır.” (Romalılar 4:5)

İsa Mesih’in iyi haberi Tanrı’nın günahkarları oldukları gibi kabul etmesidir. Tanrı, tanrısızları aklar. Onları aklamadan önce günahkarların yaşamlarını düzeltmelerini gerekli görmez. Bunun yerine Tanrı günahkarları tövbeye davet eder. “Tanrı…her yerde herkesin tövbe etmesini buyuruyor.” (Elçilerin İşleri 17:30). Tövbe yürekte ve düşüncede, insanın Tanrı ve kendisi hakkındaki görüşünü etkileyen bir değişimdir. 12 prayer plea 45Kişi kötü davranışları için mazeret aramayı bırakır ve kendisine karşı taraf olur. Tanrı huzurunda suçunu kabul eder. Başkaldırısından ötürü üzgün olduğunu ve yaşamı için Tanrı’nın haklı yetkisine teslim olmaya istekli olduğunu Tanrı’ya söyler. “Evet, Mesih herkes için öldü. Öyle ki, yaşayanlar artık kendileri için değil, kendileri uğruna ölüp dirilen Mesih için yaşasınlar.” (2.Korintliler 5:15). Bu gibi insanlar aklanmanın kendi iyiliklerine değil, İsa’nın kanına bağlı olmasından ötürü minnettarlık duyarlar. Kendi iyiliklerine güvenmeleri, tövbe ettikleri şeylerden biridir. “Tanrı Mesih'i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu.” (Romalılar 3:26). “Böylece şimdi O'nun kanıyla aklandığımıza göre, O'nun aracılığıyla Tanrı'nın gazabından kurtulacağımız çok daha kesindir.” (Romalılar 5:9)

Kutsal Kitap’ta bizlere sunulan aklanma, İsa Mesih’in ölümünün ilk ve başlıca ürünüdür. Kanıyla aklandık. Bir kerede, sonsuza dek. Dirilmiş Kurtarıcı kendisine düşen her şeyi yaptı. Bize düşen ise, sadece inanmak. Aklanmamız, Mesih’in kanı sayesindedir çünkü kan olmadan günahlar da silinmez. “Kan dökülmeden bağışlama olmaz.” (İbraniler 9: 22). “Kan yaşam karşılığı günah bağışlatır.” (Levililer 17:11, Eski Antlaşma)

Bu dizideki Katolik Kilisesi’nin Aklanma Konusunda Anlayışı Nedir? “O Kutsal Su Benim İçin Hiç İşe Yaradı Mı, Anne?” başlıklı yazıyı okuduysanız, aklanmanın, insanın bağışlanması ve Tanrı’nın doğruluğunun kendi doğruluğu sayıldığının Tanrı tarafından açıklanması olduğunu bilirsiniz. Kutsal Kitap bunu öğretiyor. Aklanma, Katolik Kilisesi’nin öğrettiği gibi aşamalı bir şekilde gerçekleşen bir süreç değildir. Günah işlediğinizde kaybedip sonra yeniden kazanmazsınız. Sonra yeniden kaybedersiniz, yeniden kazanmaya çalışırsınız, sadece yeniden kaybetmek için yeniden kazanırsınız, vs....! Aksine, aklanma, Tanrı’yla ilişkinizi sonsuza dek değiştiren bir seferlik bir açıklamadır! Sadece ve sadece bu gerçek sayesinde şunu söyleyebiliyorum: “İsa Mesih’e iman aracılığıyla Tanrı’yla yaşayan bir ilişkiye sahibim. Hiç bitmeyecek bir ilişki bu, ölüm bile bu ilişkiyi bitiremez.”


TEK AYETTE ALTI GERÇEK

13 homepage person 49 45 framedBir ayetin sadece imanla aklanma hakkında birçok farklı şekilde öğrettiği ayete bakalım: “Ancak çalışmayan, ama tanrısızı aklayana iman eden kişi imanı sayesinde aklanmış sayılır.” (Romalılar 4:5)

(1)  Aklanmış kişi çalışmaz. Yani, aklanması için, dini görevlerini yerine getiriyor olmasına güvenmez. İyi eylemlerin aklanmayla sonuçlandığına, dahası, artmasına neden olduğuna inanmaz. Katolik olarak bir zamanlar buna inanmıştır. Artık inanmaz. Katolikliğin bu temel inancına karşı çıkar:

“Eğer biri, bir kez alınan adaletin, iyi eylemlerle Tanrı’nın gözünde ne korunduğunu ne de artırıldığını, eylemlerin, sadece alınan aklanmanın etkileri veya belirtilerinden öte olmadığını söylerse, artmasının bir nedeni olmadığını söylerse, lanetlensin. (Trent Konsülü, 6. Oturum, Aklanma Hakkında Hüküm, Kanon 24)

(2)  Aklanan kişi güvenir. Sadece imanla aklanmaya çalışır. Kutsal Kitap’a göre aklanmanın Tanrı’nın mükemmel doğruluğunun kendi hesabına sayılması olduğunu anlar. Artık eksiksizdir. Mesih’te tamamlananlar eksik olabilir mi? “Siz de her yönetim ve hükümranlığın başı olan Mesih'te doluluğa kavuştunuz.” (Koloseliler 2:10). Daha fazla aklanmaya gerek yoktur. Sonsuza dek mükemmel kılınan kusurlu olabilir mi? “Çünkü kutsal kılınanları tek bir sunuyla sonsuza dek yetkinliğe erdirmiştir.” (İbraniler 10:14). Mükemmel hale getiren Tanrı ise olmaz. Tanrı’nın karanlığın gücünden kurtardıkları karanlığa geri gönderilebilir mi? “O bizi karanlığın hükümranlığından kurtarıp sevgili Oğlu'nun egemenliğine aktardı. O'nda kurtuluşa, günahlarımızın bağışına sahibiz.” (Koloseliler 1:13-14). İsa’ya göre olmaz. “İsa yine halka seslenip şöyle dedi: "Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur.” (Yuhanna 8:12). Erdemleri olmadan veya insan çabası olmadan kurtulanlar, yanlışları veya insan hataları nedeniyle kaybolabilir mi? “İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.” (Efesliler 2:8-9)

Bu soruların cevabı üzerine basa basa ‘hayır’dır. Tanrı İsa aracılığıyla kendisine gelenleri sonsuza dek kurtarmayı vaat ediyor. “Bu nedenle O'nun aracılığıyla Tanrı'ya yaklaşanları tümüyle kurtaracak güçtedir. Çünkü onlara aracılık etmek için hep yaşamaktadır.” (İbraniler 7:25)

14 iii trust1 temp5 45(3)  Aklanmış olan kişi kendisine değil, İsa’ya güvenir. İşlerle aklanır fakat işler kendisi tarafından değil, İsa tarafından gerçekleştirilir. Endişeli bir kaygıyla bir zamanlar kendi kurtuluşunu sağlamaya çalışmıştır. Bir zamanlar kurtuluş onun için bir yol, bir yarış, uzun bir yolculuktu. Katolik olarak, kendisine aklanmanın, kendisinin derin bir şekilde bir parçası olması gereken bir süreç olduğu söylenmişti. Artık, Tanrı huzurunda sonsuz duruşunun sadece İsa’ya bağlı olduğunu görüyor. Ancak İsa kurtarır ve cennette sonsuz yaşam karşılıksız bir armağandır. İncil’i okudu, yeniden okudu ve öğrendiklerini ilk elden deneyim etmek ona büyük sevinç getirdi. Peki neydi bu deneyim? Kişi İsa’ya güvendiği anda aklanır. Sonsuza dek.

(4)  Aklanmış olan tanrısız olduğunu itiraf eder. Kendi içinde aklanmış olsa da olmasa da, aynı şekilde layık olmadığını bilir. Tanrı karşısında sahip olduğu yeni ve değişmez konumuna hiçbir zaman layık olmayacağını bilir. “Tanrı bizi yaptıklarımıza göre değil, kendi amacına ve lütfuna göre kurtarıp kutsal bir yaşama çağırdı.”  (2.Timoteous 1:9). Aklanmış olan kişi, İsa’ya gerçekten iman eden kişi, Tanrı’nın kendisini çağırmasına neden olarak kendi eylemlerinin hiçbir rolü olmadığının farkındadır.

Cennette son bulacak bu yeni yaşam için kimi yüceltmelidir? “Kurtarıcımız tek Tanrı, sizi düşmekten allıkoyacak, büyük sevinç içinde lekesiz olarak yüce huzuruna çıkaracak güçtedir. Yücelik, ululuk, güç ve yetki Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla bütün çağlardan önce, şimdi ve bütün çağlar boyunca Tanrı'nın olsun! Amin.” (Yahuda 1:24-25)

(5)  Aklanmış olan kişi imanını bir sevap olarak görmez. O’nu kurtaran imanı bir eylem değildir. Kendi içinde ruhsal bir değeri yoktur. Sadece kendisini Aklayan’la birleşmesini sağlayan bir araçtır. İmanla aklandığımızı söylemek İsa Mesih aracılığıyla aklandığımızı söylemektir. 15 image11480 eye look up 45Önemli olan ne kadar imanınız olduğu değil, kime veya neye iman ettiğinizdir. “Onlar da şunu sordular: "Tanrı'nın istediği işleri yapmak için ne yapmalıyız?" İsa, "Tanrı'nın işi O'nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir" diye yanıt verdi.” (Yuhanna 6:28-29). İsa’nın sözünü ettiği Tanrı işi nedir? İman. Aklanan kişi İsa’ya iman ettiğini düşünmüş olabilir fakat inandıkları İsa ve O’nun yanı sıra başka birçok şeydi. Her zaman alınması gereken daha fazla sakrament ve yapılması gereken daha fazla eylem vardı. Bir gün cennette sonsuz yaşam elde etmek umuduyla canında ki ‘lütfu’ artırmak ve korumak için sürekli çaba gösteriyordu. Kendisine her zaman, en gerçek Katoliklerin en çok çalışanlar olduğu söylendiği için o da öyle olmaya gayret ederdi. Sonsuz kurtuluşu, yaşam boyu devam etmesini, çalışmasını ve gayret etmesini gerektirirdi. Ne var ki, artık öyle değildir. Tamamıyla İsa’ya iman ettiği ve güvendiğinden beri öyle değildir. Bu İsa’nın kendisini kutsal kıldığını öğrendiğinde gerçekleşmiştir. Cennete gidecek kadar kutsaldır. Peki kaç Ayine katıldıktan sonra? Ayinle ilgisi yoktur. “İsa Mesih'in bedeninin ilk ve son kez sunulmasıyla kutsal kılındık.”  (İbraniler 10:10)


16 wall60aa 45(6)  Aklanmış olan imanının kendisi için doğruluk olarak sayıldığını anlar. Yaptığı herhangi bir şeyle bağlantılı değildir. Doğruluğunu kazanmadı. Aksine, İsa’nın ölümünün kazançları, onu Tanrı huzurunda doğru saydıracak şekilde ona atfedildi. “Tanrı, günahı bilmeyen Mesih'i bizim için günah sunusu yaptı. Öyle ki, Mesih sayesinde Tanrı'nın doğruluğu olalım.” (2. Korintliler 5:21). İsa pak, kutsal, günahsız ve kusursuz olduğu halde kendisine çarmıhta günahkar gibi davranıldı. Günahsız olmasaydı günahlarımızı bağışlatamazdı. Kendi günahları için hesap vermesi gerekirdi. ‘Günahı bilmeyen’ ifadesi muazzam bir güzellik ve onur ifadesidir. İsa günahı tanımıyordu. Kötülüğe yabancıydı. Aklı ve yüreği karanlığın her türünden özgürdü. İsa’nın paklığını düşününce aklımıza, çarmıha gerilmeden önce tutuklanmasıyla nasıl başa çıktığı geliyor.

“İsa'nın çevresindekiler olacakları anlayınca, "Ya Rab, kılıçla vuralım mı?" dediler. İçlerinden biri başkahinin kölesine vurarak sağ kulağını uçurdu. Ama İsa, "Bırakın, yeter!" dedi, sonra kölenin kulağına dokunarak onu iyileştirdi.” (Luka 22:49-51) 

Kutsal Olan’ın kendisini bizim yerimize geçen Kurban olarak sunmasını düşünün. Bizim çekmemiz gereken acıları O çekti. Kendi isteğiyle günah sunumuz oldu. Günahlarımız İsa’ya, O’nun doğruluğu ise bize yüklendi. Sanki İsa günah işlemiş ve biz de Yasa’ya kusursuz şekilde uymuşuz gibi oldu. Ne kadar inanılmaz bir transfer gerçekleşti. Tanrı olanaksız olanı yaptı.

“Tanrı büyük bir iş yapacağı zaman bir zorlukla başlar. Gerçekten muazzam bir şey yapacağı zaman ise, olanaksız olanla başlar.” Armin Gesswein

17 image10591 exchange arrow 1 45 lower rezÇarmıhta gerçekleşen işi kim gerçekten anlayabilir? Kimse. Fakat aklanmış olan, İsa’ya gerçekten iman eden kişi Tanrı’nın sözünü olduğu gibi kabul eder. Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın gözünde doğru kılındığını okur. İsa’nın yaptıkları sayesinde kendisine doğru kişi gibi davranılır. Kusursuz bir şekilde kutsal ve günahsız olduğu halde İsa’ya günahkarmış gibi davranıldı. Aklanan kişi, kirli ve mükemmel olmaktan çok uzak olduğu halde, işte bu nedenle doğru sayıldığını anlar. Aklanan kişi, minnettar bir yürekle, artık Tanrı’nın gözünde sahip olduğu doğruluğun İsa’nın kendi doğruluğu olduğunu fark eder. “Tanrı sayesinde Mesih İsa'dasınız. O bizim için tanrısal bilgelik, doğruluk, kutsallık ve kurtuluş oldu. Bunun için yazılmış olduğu gibi, ‘Övünen, Rab'le övünsün.’” (1.Korintliler 1:30-31)

Aklanan kişiye, kendisi Tanrı’nın Yasası’nı tamamıyla yerine getirmiş gibi davranılır ve bu nedenle Yasa’yı çiğneyenlere verilen ceza ona asla verilmez. Aklanan kişi bir Katolik olarak günlük yaşantısının, Tanrı karşısında konumunu ve nihai olarak sonsuz kaderini belirleyeceğine inanırdı. Aklanan kişi artık lütfu kazanması gerektiğine inanmıyor. Bunu kendi içinde bir çelişki olarak görüyor. Kutsal Kitap’taki lütuftan farklı olarak, Katolik Kilisesi’nin lütfu karşılıksız değildir. Kazanılır. Fakat karşılıksız değilse, o zaman lütuf olamaz. “Eğer bu, lütufla olmuşsa, iyi işlerle olmamış demektir. Yoksa lütuf artık lütuf olmaktan çıkar!” (Romalılar 11:6). Aklanan kişi, Katolikler’in gerçekleştirdiği çeşitli dinsel uygulamalarla lütfun bahşedilen bir şey olduğunu öğrenmiştir. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraflar 1127-1128). Aklanan kişi buna kesinlikle katılmamaktadır. Neden? Kutsal Kitap, Tanrı’nın lütfunun Mesih’e güvenen herkese karşılıksız ve doğrudan verildiğini öğretir.

İnançlarınızı gözden geçirmek için biraz zaman ayırın. Cennette sonsuz yaşam elde etme konusunda neye güveniyor, neyi umut ediyorsunuz? Katolik Kilisesi’nin buyruklarını yerine getirme konusunda sadakatinize mi güveniyorsunuz? Yoksa sadece İsa’ya mı güveniyorsunuz?

18 image11468 look up peace peaceful 45Katolik Kilisesi’nin öğrettiklerinin aksine, sadece İsa’ya imanla aklandık. “Çünkü Mesih'in kendisi barışımızdır.” (Efesliler 2:14). Arkadaşım bu, sizin için yaşam değiştiren bir haberdir. İsa, dün, bugün ve sonsuza dek sizin barışınızdır. “İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır.” (İbraniler 13:8). İsa’nın uğruna öldüğü günahkarlardan biri olduğunuzu kabul ettiğinizde bu sizin için de gerçek olacaktır.

Katolik Kilisesinin temel öğretişlerini oluşturan Katolik Konsüller büyük hata içindedirler. Emirleri Kutsal Kitap’ın öğretişleriyle kıyaslandığında ne kadar büyük bir hata içinde olduklarını anlayabiliyoruz. Aslında öğretişleri İsa’ya hakaret niteliğindedir. Katolik Kilisesi’ne göre İsa’nın yaptığı yeterli değildir. Bizim de günahlarımız için acı çekmemiz gerekir. Katolik Kilisesinde, insanın da yanına gelebilmesi için İsa’nın çarmıhta biraz yana kayması gerektiğine dair bir izlenim var! Bu şekilde İsa’nın yaptıkları ve insanın yapacakları, belki de insanın sonsuz kurtuluşunu sağlamak için yeterli olacaktır.

TAMAMLANDI!

Acı çekerek kendimizi kusursuz hale getirecek ya da günahımızı kaldıracaksak o zaman İsa’nın ölmesi neden gerekti? İsa çarmıhta, ‘Tamamlandı’ (Yuhanna 19:30) dedi. Bu metinde kullanılan orijinal söz, bir muhasebe terimiydi. ‘Borç tamamıyla ödendi’ anlamındaydı. İsa, ‘tamamlandı’ dedi, ‘ben bittim’ demedi. Tamamlanan neydi? Günahlarımızı ödeyen kurbanı sunması tamamlanmıştı.

Tuhaf değil mi? Katolik Kilisesi İsa’nın dünyaya ne yapmak için geldiğini fark etmemiş gibi görünüyor. Günahlarımızın bedeli çarmıhta eksiksiz bir şekilde ödendiyse, o zaman Katolik Kilisesi’nin ‘araf’ adında bir yer icat etmesine gerek yoktur. Özellikle de Kutsal Yazılar’da bundan hiç söz edilmiyorsa?


19 image11465 parent child long 45Tanrı tarafından koşullu olarak mı aklanıyoruz, günah işler işlemez Tanrı’nın memnuniyetini kayıp mı ediyoruz? Tanrı’nın memnuniyetini tekrar tekrar hak mı etmemiz gerekiyor? İyi haber, İsa’nın yaptıklarının kazançları sayesinde, Tanrı karşısında sonsuza dek doğru bir konuma sahip olacağımızıdır. Bu, Tanrı’yla her zaman iyi bir paydaşlığımız olacağı anlamına gelmiyor. İkisi arasında bir fark var.

Çocuklarımı çok seviyorum ve her biri için düzenli olarak dua ediyorum. Onlar her zaman benim çocuklarım olacak. Bu ilişkiyi hiçbir şey değiştiremez. Yaşadığımız sürece baba/çocuk ilişkisi içinde olacağız. Peki çocuklarımdan biri bana karşı itaatsizlik ettiğinde ne olur? İlişkimiz değişir mi? Hayır, babanın sevgisinin emniyetine her zamankinden daha fazla ihtiyaçları vardır. Duruma göre farklı bir şeye ihtiyaç duyabilirler- disiplin gibi. Eğer itaatsizliklerini birkaç saat veya gün boyunca saklamaya çalıştılarsa o zaman ilişkimiz bundan bir zarar görmez. Fakat paydaşlığımız görür. İletişim kanallarının eskisi gibi açık olmadığını anlamam genellikle pek uzun sürmez. İtiraf etmeye karar verene kadar suçluluk duygusu taşıdıklarını genellikle bilirim. Bunu nasıl biliyorum? İlişkimiz etkilendiği için mi? Hayır, ben hala babalarıyım, İncil’de sözü edilen sevgiyi yansıtmayı arzulayan bir babayım:

“Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır. Sevgi asla son bulmaz.” (1.Korintliler 13:4-8)

Çocuklarımdan biri bana karşı itaatsizlik ettiğinde ne olur? İlişkimiz etkilenmez. Ya paydaşlığımız? O lekelenir. İsa’ya gerçekten inananlar için bu doğrudur. Tanrı’yla ilişkileri hiç değişmeyecek ama Tanrı’yla paydaşlıkları değişebilir. Günahlarımızı itiraf ettiğimizde paydaşlık yeniden onarılır. Kurabiye kavanozunu açmamaları gerektiğini itiraf ettiklerinde kızlarımız babalarıyla ilişkilerinden yeniden keyif alabilir hale gelirler.

20 image5301 praise 45İşte Tanrı’nın kendisiyle sonsuza dek sürecek bir ilişiye nasıl sahip olacağımız hakkında söyledikleri:  “İnsanlar İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar.” (Romalılar 3:24). Bu ayeti size aktardığım için Katolik Kilisesi beni lanetliyor. Lanetlesinler. Bu muhteşem gerçeği duymanızı istiyorum. Tanrı kadar doğruymuşsunuz gibi sayıldığınızı hayal edin! Bu şekilde sayılmak, bir hak değil, Tanrı’nın hak edilmemiş lütfu sayesinde gerçekleşen bir şeydir. Tanrı’dan bir armağandır. Tanrı’nın İncil’de bizlere verdiği mesajın özü budur. Gerçek Hıristiyanlık’ın yüreği budur.

İsa’nın sizin için öldüğüne inanıyor musunuz?

Bu yazıyı okuyan Katolikler’in kafalarını olumlu anlamda salladıklarından eminim. Fakat Katolik Kilisesi’nin tam olarak bunu öğretmediğini biliyor muydunuz? Size İsa’nın sizin için sürekli olarak ölmekte olduğu öğretilmektedir. Bir kere yeterli sayılmadı. “Ayin kurbanında, Rabbimiz kurban edilir... ” (İkinci Vatikan Konsülü, “Kutsal Kilise Liturjisi”, “Ekmek ve Şarap Ayini Gizemi Tapınmasına İlişkin Talimatlar”, sayı 3b). Kurban edilmek, bir kurbanın sunu olarak öldürülmesidir. Katolik Kilisesi, İsa’nın Ayin sırasında, ‘kansız bir şekilde kurban edildiğini’ fakat bunun gerçek bir kurban olduğunu söylüyor. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 1365). Ayin sırasında gerçekleşen kurbanın hem ölüler hem de yaşayanlar için fayda sağladığını öğrendiniz. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraflar 1414). Ayin’e ne kadar katılırsanız, o kadar fayda biriktirirsiniz.

Bu, Kutsal Kitap’ın öğretişlerine aykırıdır. İsa’nın çarmıhta günahlarımız için kurban edilmesi tarihte gerçekleşmiş bir olgudur. İsa’nın kendi sözleriyle söyleyecek olursak; günahlarımızın bedelini ödediği kurban işi tamamlanmıştır. Soru şu; İsa’nın çarmıhtaki ölümünün, geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki tüm günahlarınızı örtmeye yeterli olduğuna inanıyor musunuz? 21 image11469 cool text once is enough 45İsa’nın yaptığına inanıyor musunuz? İnanmak güvenmek demektir. İsa’nın gerçekleştirdiği işe inanıyor musunuz?

İSA'NIN SİZİN İÇİN KAÇ KERE ÖLMESİ GEREKİYOR? Gerçek soru bu. Bir kerenin yeterli olduğunu söylemeye hazır olduğunuzda, o zaman İsa’ya gerçekten inanan birisi olursunuz.

“Mesih, kendisini bir kez kurban ederek günahı ortadan kaldırmak için çağların sonunda ortaya çıkmıştır.” (İbraniler 9:26)

Bir kez ölmek, sonra da yargılanmak nasıl insanların kaderiyse, Mesih de birçoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez kurban edildi. İkinci kez, günah yüklenmek için değil, kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere görünecektir.” (İbraniler 9:27-28)

“Nitekim Mesih de bizleri Tanrı'ya ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak doğru olmayanlar için günah sunusu olarak ilk ve son kez öldü.” (1.Petrus 3:18)

İsa, ölümden dirildikten sonra göğe alınmasından yaklaşık altmış yıl sonra bu gerçeği Elçi Yuhanna’ya doğruladı. Elçi Yuhanna, İlahi bir varlıkla ilgili görümün aniden karşısına çıkmasından çok etkilenmiştir. Burada tarif edilen etki, genelde Kutsal Kitap’ta Tanrı ile ilgili görümler görenleri tarif ederken kullanılan biçimde anlatılmaktadır. "O'nu görünce, ölü gibi ayaklarının dibine yığıldım.” (Vahiy 1:17a)

Sonra ne oldu?


22 image11470 light 45“O ise sağ elini üzerime koyup şöyle dedi: "Korkma! İlk ve son Ben'im.” (Vahiy 1:17b)

Bu denli zaptedilemeyen bir yücelikle görünse de Kurtarıcı olduğu gerçeği nedeniyle Elçi Yuhanna’nın korkmasına gerek yoktu. Korkmak? Hayır. Hayret içinde olmak? Evet. Elçi Yuhanna’nın, insanın Tanrı’nın huzurunda olduğunda hissetmesi gereken hayret duygularından etkilendiği açıktır. Fakat, Rabbimiz, Kurtarıcımız ve Efendimiz’in yakınımızda olması güvencesi, korkularımızı yatıştırmaya ve canımıza huzur vermeye yeter.

“Diri Olan Ben'im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir.” (Vahiy 1:18)

Bu an gerçekten de Kutsal Yazılar’daki inanılmaz anlardan biridir. Ölümü Fetheden, önce teselli ve teşvik sözleri söylüyor. “Korkma!” Sonra, ilahi doğasından söz ediyor. “İlk ve son Ben'im.” Önceki acılarının gerçeklerini anlatarak devam ediyor. “Ölmüştüm.” Orada karşısında Duran, Elçi Yuhanna ve diğer öğrencilerin çarmıhta insanların günahları için ölürken gördükleri Kişi’yle aynıydı. 

İSA'YA GERÇEKTEN İMAN EDEN BİR KIŞININ KİM OLDUĞUNU ANLAMANIZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ OLAN SÖZLERLE DEVAM EDİYOR: “…işte sonsuzluklar boyunca diriyim.”

Katolik Kilisesi’nde, İsa Mesih’in Ekmek ve Şarap Ayinini başlattığı öğretilir sizlere. Neden? “…öyle ki, Kilise’nin, günahların affedilebilmesi için sürekli bir Kurbanı oldun ve suçlarımızında çoğu zaman kederle gücenen göksel Babamı, gazabından merhamete dönsün, adil azarlamadan hoşgörüye dönsün.” (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 193). Bu ifadede Kutsal Yazılar’la uyum içinde olan tek bir söz bile yok. Gerçek Hıristiyanlık’la ilgisi yok. Neyi bilmelisiniz? İsa’ya gerçekten iman ettiğinizde Tanrı’nın sizi nasıl gördüğünü bilmelisiniz.

“Çünkü Tanrılığın bütün doluluğu bedence Mesih'te bulunuyor. Siz de her yönetim ve hükümranlığın başı olan Mesih'te doluluğa kavuştunuz.” (Koloseliler 2:9-10)

23 image8058 think dream wonder 45Tanrı’nın arzusu, benimkine olduğu gibi sizin yüreğinizde de iki gerçeğin yer etmesini sağlamaktır. Birincisi, Rab İsa Mesih’in yeterliliğini anlamanızı ve bundan zevk almanızı istiyor. Bir kere çarmıha gerildi. Tanrı için bir kere yeterliydi. Bu nedenle, sizin için de yeterli olmalı. İkincisi, Tanrı, İsa’ya gerçekten inananların Tanrı karşısında sahip olduğu mükemmel duruş veya durum hakkında gerçeği bilmenizi istiyor. O’nda. İsa’da. Onuncu ayetin gerçeğinin, dokuzuncu ayeti izlemesi Tanrı’nın lütfunun harika bir ifadesidir.  “Tanrılığın bütün doluluğu bedence Mesih'te bulunuyor.” Bu inanılmaz, ilahi İsa Kişisi sayesinde doluluğa kavuştuk. “…Mesih'te doluluğa kavuştunuz.”

Bu tabii ki, İsa’ya iman eden kişide Tanrı’nın bütün doluluğunun bulunması anlamına gelmiyor. Bunun kendisi için geçerli olduğu ve olacağı tek Kişi, Rab İsa Mesih’tir. Fakat bu ayetin öğrettiği şey imanlının Mesih’te, yaşam ve tanrısallık için gereken her şeye sahip olduğudur. Tanrı’nın bizden memnun olmasını sağlamasını umut ettiğimiz dini törenler veya sevaplar olmadan da eksiksisiz. Bunların hiçbiri gerekli değildir. Neden? “Mesih'te doluluğa kavuştunuz.” Tanrı’nın bizden memnun kalacağı umuduyla Katolik Ayini’ne katılmamıza gerek yok. Nitekim, gereksiz olduğu için İsa’nın sözde sürekli kurban edilmesine katılmayı reddetmeliyiz. Düşünün bir kere. Bu ayetin gerçeği, Katolikler’in Kilise tarafından belirlenen dini eylemlere katılmakla elde edecekleri erdemlere ilişkin papalık doktrinini çürütmektedir. Ya da daha basit bir şekilde ifade edecek olursak, bu ayet tek başına Katolik Kilisesi’ne bir son vermektedir.

Bu radikal bir ifade değil mi? Birinin sözünü hatırlatıyor bana: “İnsan kıyıyı uzun bir süre görmemeyi göze almadan yeni topraklar keşfedemez.” 24 image11471 ship at sea sharper 45Bu yazıda işte bu noktadayız şu anda. Katolikliğin kıyılarından çok uzaklardayız ve gemimizdeki her can için bu tehlikeli yolculuğa değecek olan gerçeği keşfediyoruz. Katolik Kilisesi’nin sonunun geldiğini söylemeyi hayal edin. Buna inanmayı hayal edin. Tekrar düşünelim. Katolik olan biri iyi bir şey yaptığında, Katolik Kilisesi onun anında ‘lütuf artışı’ ödülü aldığını öğretir. Bu lütfun Katoliği daha da akladığı söylenir. Daha kutsal ve Tanrı’yı daha fazla hoşnut eden biri olduğu söylenir. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraflar 2010, 2027). İsa’ya gerçekten iman eden kişiler bu öğretişi kabul edemezler. Mesih’te halihazırda sahip olduklarını başka bir yerde aramazlar. “Mesih'te doluluğa kavuştunuz.”

Neyi bilmeniz gerekiyor? GÜNAHLAR İÇİN SÜREKLİ OLARAK KURBAN SUNULMASI KUTSAL KİTAP'A DAYANAN HIRİSTİYANLİK'A YABANCIDIR! Günahkarlar için iyi haber, günah için artık sunu sunulmayacağıdır. İşte Tanrı’nın İsa’ya gerçekten inanan herkes için söyledikleri şöyledir:

“Sonra şunu ekliyor: "Onların günahlarını ve suçlarını artık anmayacağım." Bunların bağışlanması durumunda artık günah için sunuya gerek yoktur.” (İbraniler 10:17-18)

Bu ayetlerin esin almış yazarı Eski Antlaşma’daki, günahın tam ve nihai bağışlamasının bir gün gerçekleşeceğine ilişkin vaadinden söz ediyor. Fakat vaadin yerine geldiği gün yaşayanların bazıları Yahudiliğin hiç bitmeyen kurban sunma sistemine dönmek istiyorlardı. İncil’in bu kısmı, bir dini sistemi başka bir dini sistem için bırakmanın içinde var olan büyük mücadeleyi ele alıyor. Yahudilik içinde yetişen ve İsa’ya yeni iman eden kişiler, eski inançlarına dönmeleri için bu dinsel kaçaklar üzerine ağır baskılar geldiğinde yabancılaşmanın gerginliklerini ve gerilimlerini hissettiler.

İsa Mesih için Yahudiliği bırakmak, popüler olanı, popüler olmayan ve çoğunluğu azınlık için bırakmak demekti. Bu, birçok soruna neden oldu.


25 image11474 look back 45“Sonra şunu ekliyor: "Onların günahlarını ve suçlarını artık anmayacağım." Bunların bağışlanması durumunda artık günah için sunuya gerek yoktur.” İncil’in bu kısmı, Yahudi geçmişi olan kişiler için yazılmıştır. Yahudi olsaydık bizim için bu değişimi anlamak daha kolay olurdu. Yahudi olsaydık, tarihimiz boyunca kurban edilen sayısız kuzuya daha aşina olurduk. Yeruşalim’deki sabah sunularının, halkımızın gece boyunca işlediği günahlar için bir bağışlatma (örtü) sağladığını bilirdik. Akşam sunuları da, gün içinde işlediğimiz günahlar için sunulurdu.

Kuzularımız günahı nasıl bağışlattı veya günahlarımızın üzerini nasıl örttü? Kurban edilerek. Yahudi soyundan gelen günahkar birer halk olarak, yıl boyunca bu kuzuların kanlarının özgürce, durmadan bizim adımıza akmasından ötürü Tanrı’ya minnettardık. Kan dökülmeden bağışlama olmadığını bilirdik. İncil bunu doğruluyor:

“...kan dökülmeden bağışlama olmaz.” (İbraniler 8:22)

Bu nedenle, Yahudiler, Vaftizci Yahya’nın dikkatini İsa’ya verdiğinde ne demek istediğini tam olarak biliyorlardı. İsa’ya işaret etti ve O’na Tanrı Kuzusu dedi:

“Yahya ertesi gün İsa'nın kendisine doğru geldiğini görünce şöyle dedi: ‘İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!’” (Yuhanna 1:29)

Yahudi halkı bir gün günahın tamamıyla ortadan kalkacağını biliyordu. Günahlarını bağışlatmak için artık kurbanlık kuzulara gerek olmayacaktı; tıpkı, zaten ödenmiş bir borcun yeniden ödenmesine gerek olmadığı gibi. 26 image11475 blood lamb sacrifice dark 45Yahudi döneminde, sunulan kurbanlar aracılığıyla günahların sürekli olarak hatırlanması vardı. Öte yandan, Mesih’in ölümüyle, günah bir büyük ve tamamıyla yeterli kurbanla bütünüyle ödenmişti. Günah için artık sunu sunulmasına gerek olmayacaktı. Sunuların gece gündüz tekrarlanmasına gerek yoktu. Bu nedenle de Tanrı bu konuda uyarıyor:

“Sonra şunu ekliyor: "Onların günahlarını ve suçlarını artık anmayacağım." Bunların bağışlanması durumunda artık günah için sunuya gerek yoktur.” (İbraniler 10:17-18)

Yeni Antlaşma’da bağışlama, artık günah için sunu olmadığı anlamına geliyor. Sunu çoktan sunuldu. İsa sundu. Katolik Kilise’nin öğrettiği gibi sürekli olarak tekrarlanamaz. Soru: Buna inanmaya hazır mısınız? Vaftizci Yahya’nın İsa hakkında söylediklerine yeniden bakalım ama bu kez onun yerine siz söyleyin. Eğer gerçekten inanıyorsanız, kişiselleştirin: “Bakın, tüm günahımı ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu.” Bunu söylemek demek, günahlarınızın tamamıyla İsa’nın bir, büyük ve her şeye yeten kurbanıyla geçersiz kılındı demektir. “…artık günah için sunuya gerek yoktur.” İsa, günahınızın gerektirdiği yargıyı yüklendi; bütün günahlarınız için. Bu nedenle şöyle diyebiliyor, “Böyle biri yargılanmaz.” Bunu nerede söyledi?

“Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir.” (Yuhanna 5:24)

Neden yargılanmazsınız? Tanrı bu cezanın iki kez ödenmesini talep etmez. İsa Mesih ödedi ve bu yeterlidir. İşi tamamladı. Zaten tam ve eksiksiz olan bir şeye ne ekleyebiliriz? Övgü ve şükranlarımız dışında hiçbir şey. Üzerinde düşünün. Gerçek bir Hıristiyan günahları için hiçbir zaman cezalandırılmayacaktır. Ceza zaten çekildi. Bana bundan daha harika bir şey söyleyin. Bunun için sevinilmez mi? Sevinilir.

“Sözle anlatılamayan armağanı için Tanrı'ya şükürler olsun!” (2. Korintliler 9:15)

27 image11476 cool text amazing wow 45Bu armağanı tarif etmek için kullanılan bu sözler İncil’de başka bir yerde geçmiyor. Tanrı’dan insana gelen bu armağanın büyüklüğünü hangi sözcük yeterli biçimde anlatabilir? Böyle bir sözcük yok. Herhangi bir dilin anlatabileceğinden daha büyüktür. Düşünün bir kere. İnsanın Tanrı’dan talep edebileceği bir hakkı yoktu. Günahın cezasından, suçluluk duygusundan ve tutsaklığından kurtulmamız için Tanrı’yı bir kurtuluş tasarısı sağlaması için zorlayamazdı. Kurtarıcı’nın seçimi için yapılan bütün düzenlemeler, O’nun dünyaya gönderilmesi ve çarmıhtaki bu işin sonucunda ortaya çıkan bütün faydalar, insan için hak edilmemiş bir armağandır. Değerinin hiçbir dilde ifade edilemeyeceği bir armağandır. Türkçe olarak ifade etmeye çalışın, yapamazsınız. İngilizce ifade etmeye çalışın, yapamazsınız. Tekrar tekrar deneyin, benim gibi siz de başarısız olursunuz.

Hayatta işlediğimiz pek çok günahı ve bunlar için tamamıyla ve karşılıksız olarak bağışlandığınızı düşünün. Hepsi İsa sayesinde. Ya Araf? Araf diye bir şey yoktur! "İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!" Daha önce dediğim gibi, Vaftizci Yahya’nın İsa hakkında söylediklerine bakalım ama bu kez onun yerine siz söyleyin. Eğer gerçekten inanıyorsanız, kişiselleştirin: “Bakın, tüm günahımı ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu.” Bunu söylemek demek, günahlarınızın tamamıyla İsa’nın bir, büyük ve her şeye yeten kurbanıyla geçersiz kılındı demektir!)


28 confusion much1 45Bazı sözler birbirine uymaz. Birbiriyle çelişir. Kutsal Kitap’ta açıklananlarla kıyasladığımızda aynısının Katolik Kilisesi öğretişleri için de söylenmesi şarttır. Bu öğretişler Tanrı Sözü’yle çelişir. O zaman Katolikler ikisine de inanabilir mi? Maalesef, bu olanaksızdır. Kimsenin birbirine karşıt iki görüşe aynı anda inanması mümkün değildir.

Katolik olan biri İsa’ya tam anlamıyla güvenirse, kendisini, Katolik Kilisesi’nin doktrin ve uygulamalarıyla büyük bir çelişki içinde bulacaktır. Katoliklerin İncil’in mesajına gerçekten inanıp aynı zamanda Katolikliğin ilkelerine inanması olanaksızdır. Birine inanmak diğerini reddetmek anlamına gelir.

Gerçek bir Hıristiyan Olursam Katolik Kilisesi’nde Kalmalı mıyım?

Katolik Kilisesi’nde gerçek imanlılar olduğuna inanıyorum. Fakat bu insanların gerçek Hıristiyan olmasını sağlayan Katolik Kilisesi değildir. Kilise’nin öğrettiklerinin aksine, bunların hepsinin ötesine bakıp, Kutsal Kitap’ı kendileri için okuyup İsa Mesih’e iman ederek Tanrı’yla yaşayan bir ilişkiye sahip olmayı başardılar. Katolik Kilisesi’nde kalmalılar mı? Daha önce söylediğim gibi, insanın birbirine karşıt iki görüşe aynı anda inanması mümkün değildir. Katoliklerin İncil’in mesajına gerçekten inanıp aynı zamanda Katolikliğin ilkelerine inanması mümkün değildir.

Kurtulmuş ve cennet yolunda olan Roma Katolikleri var mı? Katolik Kilisesi’nde Rab İsa Mesih’le karşılaşmış olanlar var fakat karşılaştıktan sonra sadık Katolikler olarak kalamazlar. Artık onlara Katolik denemez. Örneğin, Katolik Kilisesi’nde kalırlarsa Ayin’e katılmaları gerekir. Tekrarlanamayacağını bildikleri halde nasıl İsa’nın tekrar tekrar çarmıha gerildiği bir törene katılabilirler? “Çünkü kendini sunmakla bunu ilk ve son kez yaptı.”  (İbraniler 7:27)

“Gerçekten kurban edilmiyor ki,” diyorsunuz, “Sadece gerçek kurbanın yeniden canlandırılması.”  Bu doğru değil. Katolik Kilisesi Ayin’in gerçek bir kurban olduğu görüşünde. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 1365). “O halde, sunaktaki sunu, İsa Mesih’in çilesi ve ölümünün sadece anılması değil, Başkahin’in [İsa] kansız bir kurban edilmeyle kendisini Sonsuz Baba’ya, çarmıhta yaptığı gibi, kabul edilebilir bir kurban olarak sunmasıyla gerçek ve uygun bir kurban edilme eylemidir.” (Mediator Dei, Pope Pius XII, sayı 68). 

29 image11479 puzzled confused sharper 45Bundan sonra Rahip ne yapıyor? Sözde kasedeki şarabı İsa Mesih’in kanına ve ekmeği İsa Mesih’in gerçek bedenine dönüştürüyor. Katolik Kilisesi, ekmek ve şarabın değişmemiş gibi görünse de, aslında değiştiğine inanıyor. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraflar 1376, 1413). Kilise bu değişimin doğa üstü bir olay olduğunu söylüyor. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 155). Kavrama gücünü aşıyor. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 156). Ayrıca, bu açıklama “duyulara ne kadar aykırı gelirse gelsin” sadık olanların bunu kabul etmesi gerekiyor. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 158). Katolik Kilisesi’nde İsa’ya yeni iman eden kişinin neden artık sadık bir Katolik olamayacağını görebiliyor musunuz? Çünkü artık inanmadığı bir şekilde inanması gerekmektedir.

Cennet yolunda olan, kurtulmuş Roma Katolikleri olduğunda ısrar edenler ya Kutsal Kitap’ın öğretişlerini iyi bilmiyorlar ya da Roma Katolikliğinin ilkelerini bilmiyorlar. Sorun, ortalama Katoliğin, canını kayırması ve Tanrı ve kurtuluş hakkında inanması gerekenler hakkında Kilise’ye güvenmesidir. Katolik olan biri İsa Mesih’e gerçekten iman ettiğinde, kendi kendine düşünmeye başladığında ve imanı için Tanrı Sözü’nü temel aldığında, Katolik Kilisesi tarafından şart koşulan sonsuz tören ve dualar hakkında bir karar vermesi gerekir.

Belki de Katolik Kilisesi’ni Değiştirebilirim

Katolik Kilisesi’nden kalarak onları değiştirebileceğinizi düşünmeyin. Bu yazı dizisindeki sıralanan her bir hata uzun süre önce başkaları tarafından açıklanmış olsa da, Katolik Kilisesi dinlemeyi reddediyor. Tek bir doktrin hatasını bile kabul etmediler. Yanılmazlık iddiaları çürütülecek diye hiçbir hatalarını kabul edemezler.

Bırakmak Kolay Değil

30 image5793 wait framed 45İsa’ya yeni iman eden pek çok kişi Katolik Kilisesi’ni bırakmakta zorlanıyor. Katolik Kilisesi geleneklerinin ve dini kurallarının yaşamlarında nasıl derine işlemiş olduğunun farkında değiller. Katolik olmak, Türk veya Amerikalı ya da milliyetiniz her ne ise, o olmaya benzer. Kimliğinizi belirler. Dini kimliğinizi değiştirmek kolay değildir. Katolik Kilisesi’ni bırakmak, kişinin ailesi ve Katolik arkadaşlarıyla ilişkilerini gerebilir. Bu nedenle, genellikle ilk başlarda durumu idare etmek için en az direnç görecekleri yolu tercih ederler. Katolik Kilisesi’nde kalıp yeni inançlarını kendilerine saklarlar. Öte yandan, yeni kurtulmuş bir Katolik zaman içinde İncil’i çalıştığında İsa’nın devamlı kurban edilmesine katılmaması gerektiğini görecektir. Heykeller, tespih, günahların itiraf edilmesi, omuz örtüsü, kutsal su, Meryem’in yüceltilmesi, vs. gibi Kutsal Kitap’a aykırı uygulamalara katılmaması gerektiğini fark etmesi uzun zaman almayacaktır. İsa’ya yeni iman eden biri Meryem’den Cennet Kraliçesi olarak söz edilmesini kaç kez dinlemelidir? Katolikler’in tespihlerindeki boncuklarla dua ettikleri gibi, Meryem’in aracılığı için kaç kez yalvarmalılar? Tespihteki duaları geleneksel olarak bitirme sözlerinden biri şöyledir:

“Selam Sana, Kutsal Kraliçe, Merhamet Anası. Selam Sana, yaşamımız, tadımız ve umudumuz. Gözyaşı vadisinden sana yakarıyoruz, iç çekişlerimizi, yasımızı ve ağlayışımızı sana gönderiyoruz. O halde, en lütufkar savunucumuz, merhametli gözlerini bize çevir... bizim için dua et.”

Kaç kere? Bir kere bile gereğinden fazla. Neden mi? Kutsal Kitap’a aykırı olduğu için.


Bazı Katolik akrabalarımı İsa Mesih’e gerçek imana yöneltirken bir kuralın çok yardımcı olduğunu gördüm. Bebeğin elinde sıkı sıkıya tuttuğu kendisine zarar verecek bir nesneyi elinden almanın en iyi yolu daha iyi bir şey vermektir. 31 image6388 longing wait 45Sevdiklerimin sadece inandıklarının Kutsal Kitap’a aykırı olduğunu görmeye ihtiyaçları yoktu, aynı zamanda Tanrı’nın sunduğunun daha da iyi olduğunu görmeleri gerekliydi. Her zaman öyledir. Örneğin, Meryem’e bağlılıklarını bırakmakta zorlanırlarsa, Kutsal Yazılar’da Rab İsa Mesih’in yüceliğini ve yeterliliklerini görmeye ihtiyaçları vardı.

Peki ya siz?

Size tavsiyem sevdiklerime verdiğim tavsiyenin aynısı. Eğer Katolik Kilisesi’nin öğretişleri yerine Kutsal Kitap’ın öğretişlerini izlemeyi seçerseniz, Katolik Kilisesi’nden temiz bir şekilde ayrılmanızı öneririm. İsa’yı seven ve Kutsal Kitap’ı en üstün yetkili olarak kabul eden, İsa’ya gerçekten iman eden insanlardan oluşan bir topluluk bulun. Bu değişim için ne yapmanız gerekirse gereksin, bağışlama ve sonsuz kurtuluşunuz için Roma Katolikliğinin dini uygulamalarından, Rab İsa’ya kişisel bir şekilde güvene geçiş buna değecektir.

- - -

"İnandığım gerçek, öylesine muhteşem, öylesine görkemli ki, sınırlı kavrayışın çok ötesinde kalıyor. Evrenin, amacı olan, merhametli bir Yaratıcı tarafından yaratıldığına inanmak önemlidir. Bu Yaratıcının insan kılığına girerek, ölümü ve ölümlülüğü kabul ettiğine ve denendiğine, ihanete uğradığına, bedeninin yarıldığına ve tüm bunların hepsini bizi sevdiği için yaptığına inanmak ise, insan mantığına karşı gelmektir. (Madeleine L'Engle)

“Tanrım da her ihtiyacınızı kendi zenginliğiyle Mesih İsa'da görkemli bir biçimde karşılayacaktır.”  (Filipililer 4:19)