headerLogo2b-18pt-myriadpro

Sonsöz

Ölüm Fatihini Tanımak

10 image9913 face 45Bu sizin ilginizi çeken bir şey mi? Ölüm Fatihi size cenneti sunuyor. Fakat Tanrı’yla, bu dünyada başlayan ve öldüğünüzde cennette devam edecek olan yeni bir ilişkiden bir evet kadar uzaktasınız. “Peki ya Yargı Günü ne olacak?” diye sorabilirsiniz. Şayet günahlarınızın hepsinin hesabı verildiyse, Tanrı’nın kendisi tarafından tamamıyla ödendiyse, ne olacak? Bir zamanlar sunulan kurbanlar geçici çözüm sağladılar. Sadece Tanrı sonsuz bir çözüm sunabilir. Öyle de yaptı.

“Rab, 'O günlerden sonra onlarla yapacağım antlaşma şudur: Yasalarımı yüreklerine koyacağım, zihinlerine yazacağım' diyor." Sonra şunu ekliyor: "Onların günahlarını ve suçlarını artık anmayacağım." Bunların bağışlanması durumunda artık günah için sunuya gerek yoktur.” (İbraniler 10: 16-18)

Hayır! Hayır! Hayır! Hayır!

“İçimdeki her şey İsa’nın ölmesi düşüncesini reddetmek istiyor,” diyorsunuz, hayalkırıklığı ve hayret karışımı hislerle. “Bu nasıl olabilir? Hayatım boyunca bana İsa’nın ölmediği öğretildi.” Başka kimin sizinkilere benzer sözler söylediğini biliyor musunuz? İsa’nın öğrencileri. “İsa ölemez, bu düşünceden vazgeçin!” dediler. Onlar da, İsa’nın yaklaşan ölümü hakkında söylediklerine inanmakta isteksizdiler. Ne kadar sık bunu söylemiş olduğu önemli değildi.

“Celile'de bir araya geldiklerinde İsa onlara, "İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama üçüncü gün dirilecek" dedi. Öğrenciler buna çok kederlendiler.” (Matta 17:22-23)

11 image12174 cool text third day 45“İnsanoğlu'nun çok acı çekmesi, ileri gelenler, başkahinler ve din bilginlerince reddedilmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini söyledi.” (Luka 9:22)

“Bundan sonra İsa, kendisinin Yeruşalim'e gitmesi, ileri gelenler, başkâhinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı.” (Matta 16:21)

“İsa, İnsanoğlu'nun çok acı çekmesi, ileri gelenler, başkâhinler ve din bilginlerince reddedilmesi, öldürülmesi ve üç gün sonra dirilmesi gerektiğini onlara anlatmaya başladı.” (Markos 8:31)

“Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.” (Yuhanna 10:11,18)

İsa’nın söyledikleri herhangi bir çocuğun anlayabileceği kadar açık olsa da, öğrencileri bunu anlamadılar. İsa’nın hem Mesih olup, hem de bu şekilde öldürülmesini kavrayamıyorlardı. İsa birkaç kere başkalarını ölümden diriltmişti. Öğrencileri bu mucizevi olaylara tanıklık etmişlerdi ve bu olaylar hakkında İsa’nın Duyguları adlı diziyi okuyabilirsiniz. Öğrenciler, İsa’nın önceden bildirdiklerini dikkatli bir şekilde dinlemiş olsalardı, dirilişi hakkında konuştuğunu duyarlardı. Böylece kederleri biraz olsun dinerdi.

“…ama üçüncü gün dirilecek dedi.” “…ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini söyledi.” “…ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı.” “…ve üç gün sonra dirilmesi gerektiğini onlara anlatmaya başladı.” “…Onu [canımı] vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.”

12 iii looking to heaven1 temp5 blue 45Öğrenciler İsa’nın ölümden dirileceğine ilişkin açıklamasında teselli buldular mı? Hayır, öyle olmadı. İsa’nın ölmesi düşüncesi kendisini izleyenleri o kadar büyük bir ümitsizliğe sürüklemişti ki, kendilerine verilmiş olan diriliş vaadi zihinlerinden tamamıyla uçup gitmiş gibi görünüyor. İmanlarındaki boşluk nedeniyle öğrencilerini  azarlayalım mı? Kederli olduğumda bilgileri ne kadar yavaş işlediğimi düşündüğümde bunu yapamam.

Bir Sonraki Adımı Atmak

Tanrı’nın var olduğunu bilmek bir şeydir. Var olan Tanrı’yı kişisel ve yakın bir şekilde tanımak oldukça farklı bir şeydir. Tanrı hakkında bilgi sahibi olmak veya Tanrı hakkında bir şeyi ezberlemekten bahsetmiyorum. Tanrı’yla kişisel, yakın bir ilişkiniz yoksa size harika bir haber vermek istiyorum. Susanna’nın kızına verdiği iyi habere benziyor.

“Anneciğim o kadar susadım ki,” diye yalvardı Gayaney. “O zaman kendi kanım olduğunu hatırladım,” diye açıkladı Susanna. Ve el kesildi ve kan döküldü ve çocuk kurtarıldı.

Bu dizide bir yerde, Tanrı hakkında, zihniniz için fazlasıyla büyük ama yüreğinize kılıf gibi uyacak gerçekle yüz yüze geldiniz. Düşüncenizin yüreğinize yetişmesini beklemeyin. Yetişemez. Zihinler yüzlerce yıldır İsa’nın doğasının tam olarak ne olduğu üzerinde tartışıp durdular. Bazıları O’nun sadece bir peygamber olduğunu söylerler. Fakat bu İsa’nın kendisi hakkında söyledikleriyle tutarlı değildir. Eski Antlaşma peygamberliklerinin, İsa henüz dünyamızı ziyaret etmeden yüzlerce yıl önce bildirdiklerini de yansıtmıyor. İsa’yı izleyen kalabalıklar onu peygamber olarak görmüş olabilirler ama İsa kendisini bu şekilde tanımlamadı.

Kilise inanç bildirgeleri yüzyıllar içinde işlendi. Bazıları İsa’nın Tanrı gibi olduğunu söylediler. Başkaları, Tanrı olduğunu- Tanrı’yla aynı öze sahip olduğunu- söylediler. ‘Tanrı’yla aynı öze sahip’ ifadesi, İ.S. 325 yılında gerçekleşen İznik Konsülü’ndeki tartışmalar sırasında özellikle önemliydi. Kilise Babaları, Kutsal Yazılar’a bakarak şu sonuca varmak durumunda kaldılar: İsa, Tanrı’nın eşsiz özünü paylaşıyor. Tanrı özünde neyse İsa da aynısıdır.

Bu din önderleri, İsa’nın evrenin yaratılmasından önce varoluşuyla ilgili ayetleri ele aldılar mı? Kuşkusuz. İşte bu bölümlerden biri:

“Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı. Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi. Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı. Yaşam O'ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı….Söz, insan olup aramızda yaşadı.” (Yuhanna 1:1-4, 14) [İtalik ekleme bana aittir.]