İncil’i hiç okumadan veya hızlıca göz gezdirerek okuduğunu beyan edip fikir sahibi olduğunu iddia eden kişiler bana kulaktan kulağa oyununu hatırlatıyor. Bu oyunu genelde çocuklarımızın yaş günü partilerinde oynarız. Herkes daire oluşturacak bir şekilde oturur. Oyunu başlatan kişi, yanında oturan kişinin kulağına bir şey söyler. Söyledikleri ne kadar uzun olursa oyun o kadar eğlenceli olur. Sonra o kişi duyduklarını yanındakine söyler, o da kendi yanındakine ve oyun bu şekilde devam eder. Bu kadar kısa bir süre içinde ilk mesajın aşırı biçimde değişmesi insanları her zaman güldürür.
Bu oyunu çok basit bir mesajla, ‘İncil değiştirildi’ mesajıyla oynadığınızı düşünün. Birçoğunuzun bunu hayal etmesine gerek yok, çünkü her kuşaktan ve çoğunluğu Müslümanlardan oluşan devasa bir daire içinde yaşıyorsunuz. Herkes diğerine, İncil değiştirildi, diye fısıldıyor. Bu sözler sizin kulağınıza kaç kez fısıldandı? Birçok kez. Bu ifade bir sonraki kişiye aktarılırken değiştirilemeyecek kadar kısa olduğu için bugün de bu mesajı yüzyıllar öncesinde söylendiği şekliyle duyuyorsunuz.
Kendinize büyük bir iyilik yapın. Bir daha biri size İncil’in değiştirildiğini söylediğinde ona şu iki soruyu sorun: 1) İncil’i kendi başınıza okudunuz, üzerinde çalıştınız mı? 2) Bana, beş, on veya kaç tane olursa, değişiklik olduğunu düşündüğünüz yerleri gösterip bunları güvenilir, tarihsel kanıtlarla destekler misiniz?
Bunlara cevap alacak olsanız bile, İncil’i kendi başınıza okuyun, üzerinde detaylıca çalışın. Okudukça, İsa’nın size resmedildiğinden ne kadar farklı olduğunu göreceksiniz. İsa farklıdır. Örneğin, İsa farklı “bir yerden” geldiğini iddia etti:
“Tanrı'nın ekmeği, gökten inen ve dünyaya yaşam verendir.” Onlar da, “Efendimiz, bizlere her zaman bu ekmeği ver!” dediler. İsa, “Yaşam ekmeği Ben'im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz" dedi.” (Yuhanna 6:33-35).
İsa’nın hayatını gözlemleme ve Yahya gibi onun sözlerini dinleme fırsatnız olsaydı, siz de tam olarak aynı şeyi söylerdiniz: “Yukarıdan gelen, herkesten üstündür. Dünyadan olan dünyaya aittir ve dünyadan söz eder. Gökten gelen ise, herkesten üstündür.” (Yuhanna 3:31)
İsa Mesih, öz, rütbe ve yetki açısından her şeyden üstündür. İsa, insan görünümünde olsa bile, Tanrı özüne sahip olduğunu iddia etti. Ortadoğulu birinin yüzüne sahipken, Yaratıcı’nın suretini taşıyordu. “Tanrılığın bütün doluluğu bedence Mesih'te bulunuyor.” (Koloseliler 2:9). O’nu görenler -gerçekten bizzat görenler- bu İsa’da tamamıyla farklı bir şeyler olduğunu seziyorlardı. İsa’nın dokunuşuyla kör dilenciler görüyordu. Buyruğuyla felçli bacaklar yürüyordu. Kucaklamasıyla boş hayatlar gelecek umuduyla doldu. Küçük bir piknik sepetiyle binlerce kişiyi doyurmuştu. Tek bir buyrukla bir fırtınayı yatıştırdı. Kuvvetli bir ilanla ölüyü diriltti. Bir ricayla yaşamları değiştirdi. Tek hayatıyla dünya tarihinin akışını değiştirdi.
Bildiğim bir şey var ki İncil’i okumak gerçekten hoşunuza gidecek.