headerLogo2b-18pt-myriadpro

Vaadin Gücü Vaadi Verene Bağlıdır

04 image10420 future world people eternity 45KUTSAL KİTAP’TAKİ VAATLERİN DOĞASI

Bu seriyi okurken unutmamanız gereken başka bir şey daha var: Tanrı’nın vaatlerinin birçoğu belli insanlara veya insan gruplarına yöneliktir ama birçoğu da sınırsızdır ve bizim için de geçerlidir. Örneğin şu ayeti düşünün:

“Sözünü tutup halkı İsrail'e esenlik veren RAB'be övgüler olsun. Kulu Musa aracılığıyla verdiği iyi sözlerin hiçbiri boşa çıkmadı.” (1. Krallar 8:56, Eski Antlaşma)

Bu vaat belli bir insan grubuna verilmiş olsa da, bugün sizin ve benim için de geçerli olan bir uygulama alanı vardır. İşte bu vaadin temelindeki hikaye:

Kral Süleyman, Yeruşalim’de yapımı henüz tamamlanan tapınağın Tanrı’ya adanması için daha yeni dua etmişti. Bu duada Süleyman, Tanrı’nın halkı uğruna yaptıklarını yeniden sıralamıştı. Duasını tamamladıktan sonra Süleyman döndü ve yukarıda aktardığımız sözü söyledi. Süleyman, halka, Tanrı’nın her zaman vaatlerini tuttuğunu hatırlattı. Bu sizin ve benim için de iyi bir hatırlatma. Tutarlı olan Tanrı her zaman vaatlerine sadık kalacaktır.

Bana en ilginç gelen, Kral Süleyman’ın zenginlik, onur, kudret veya başka dünyasal bereketlerden söz etmemesi. Süleyman, esenliğin başka bereketlerden daha değerli bir bereket olduğunu fark etmişti. İsa Mesih de her yerde insanlar ve uluslar tarafından istenen bu bereketten söz ediyor. Umarım bir gün, İsa’nın bu davetine karşılık verirsiniz. Vaat, istediğiniz takdirde sizindir:

“Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm...canlarınız rahata kavuşur.” (Matta 11:28-29)

05 image11588 measuring tape 45Son olarak Tanrı’nın birçok vaadinin koşullu olduğunun farkında olmamız gerekir. Yani, vaadin yerine getirilmesi için bizim yerine getirmemiz gereken bazı koşullar vardır. Biz kendi üzerimize düşeni yaparsak, Tanrı da kendi üzerine düşeni yapacaktır.

İşte koşullu bir vaade örnek: İsa dedi ki, “Verin, size verilecektir. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız.” (Luka 6:38). İsa, Yahudiler’in giydiği uzun ve geniş giysilerden söz ediyor. Giysilerinde cep yoktu, bu yüzden giysilerini bir önlük gibi açıp almak istediklerinden kucak dolusu alabilirlerdi.

Peki bu, İsa’nın cennet vaadiyle ilgili öğretişleri için de geçerli miydi? Hayır, İsa o sözlerinde sadece kendisini takip edenlerden beklenen standartları kast ediyordu. Öğrencileriyle konuşuyordu. Aynı bölümde ve neredeyse aynı zamanda İsa şöyle der: “Öğrenci öğretmeninden üstün değildir, ama eğitimini tamamlayan her öğrenci öğretmeni gibi olacaktır.” (Luka 6:40). İsa, ‘Verin, size verilecektir’ derken cennete nasıl girileceğinden bahsetmiyordu.   

İncil bu konuda çok nettir; nitekim bütün kitap, düşüncemize bu denli işlemiş bu kavramla savaşmak amacıyla, Tanrı’yla doğru bir ilişkiye sahip olmaya çabalamakla ilgili yanlış düşünceye ayrılmıştır. Yaptığımız iyiliklerle Tanrı’nın gözünde doğru sayılacağımızı düşünme eğilimize sahibiz. Kuralcılar böyle düşünür. Eğer dikkatli olmazlarsa, İsa’ya gerçekten iman eden kişiler de bu fikre kapılabilirler. Bunu nereden mi biliyorum? İncil’de, Galatyalılar adı verilen bu kitap, ilk yazıldığında, günümüzde Ankara olan bölgenin civarında oturan Hıristiyanlara yazılmıştı. Galatya, Anadolu’nun en büyük bölgelerinden biri olan Roma iliydi.

06 burden two loads good deeds 45 xxxİsa’ya inanan bu imanlılar, kısa süre içinde sahte din öğretmenlerince yanlış yola saptırılmıştı. Şu anda bu konuyu daha ayrıntılı bir şekilde inceleyemeyiz ama bu sahte din öğretmenlerinin İncil’in öğretişini tamamıyla çarpıttığını söylemekle yetinelim. Bu nedenle, belki de Kutsal Kitap’ın en ateşli kitabı, dincilik öğretişiyle mücadele etmeye ayrılmıştır. “Sizi Mesih'in lütfuyla çağıranı bırakıp değişik bir müjdeye böylesine çarçabuk dönmenize şaşıyorum.” (Galatyalılar 1:6)

Tanrı’nın vaatlerinin çoğu bizim katılımımızı da gerektirirken, cennet vaadi onlardan biri değildir. Cenneti hiçbir şekilde hak edemeyiz. Yaptığımız herhangi bir şey karşılığında bize cennete girme hakkı verilmez. Bizim yapabileceğimiz tek şey, minnettar elimizi cennete doğru uzatıp Tanrı’dan bir armağan olarak almaktır.

“Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.” (Romalılar 6:23)

Cennet ancak insanın günahlarının bedeli ödendiği takdirde erişilebilirdir, çünkü insanın, günahsız bu alana girmesine engel olan tek şey günahıdır. İnsanın, Tanrı’nın sağladığı barışma ve cennette sonsuz yaşam armağanını reddetmesi ne yazık!!! Tanrı bizlere özgürlük armağanını, sonsuz yaşamı ve günahlarım için tam bir bağışlama sunuyor; bunların hepsi, İsa’nın bedellerini ödemesi sayesinde mümkün oldu. Öte yandan, Tanrı, bizleri armağanı almaya zorlamayacak.

Bu seride, Tanrı’nın koşullu ve koşulsuz vaatlerinden söz edeceğiz. Neyse ki, Tanrı’nın vaatlerinin en önemlisi koşulsuzdur. Tırmanmanız gereken bir dağa veya yüzerek geçmeniz gereken bir okyanusa bağlı değildir. Uçurtmanın kuyruğuna takılarak Ay’a uçmanın mümkün olmaması gibi, cennete girme hakkını da kazanamayız.