Hiç Tam Olarak Anlayacak Mıyız?
İsa’nın hayatının en şaşırtıcı anı, sıradan bir suçlu gibi asıldığı çarmıhta yaşandı. Bu olay gerçekleşmeden yüzlerce yıl önce bu olayı önceden bildiren peygamberliklerin farkında olmayanlar buna inanmakta zorluk çekiyorlar. Her şeyin kayıp gibi göründüğü bu zayıflık anında peygamberlikler gerçekleşiyordu. Alaycı sözlerin, çarmıhtan önce İsa’ya vurulan kamçı darbeleri gibi çarptığı kalabalık içinde İsa görevini tamamlıyordu. O sırada kalabalığın olanları yanlış anlamış olması önemli değildi.
“İsa'yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydudu da çarmıha gerdiler. Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa'ya sövüyor, "Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Çarmıhtan in de kurtar kendini!" diyorlardı. Aynı şekilde başkâhinler ve din bilginleri de O'nunla alay ederek aralarında, "Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor" diye konuşuyorlardı. "İsrail'in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin de görüp iman edelim." İsa'yla birlikte çarmıha gerilenler de O'na hakaret ettiler.” (Markos 15: 27-32, İncil)
“Kendini kanıtla!” diye haykırdılar. İsa, çarmıhta sözlerin tarif edebileceğinden çok daha büyük bir sevgiyi ifade etti. Tanrı’nın nihai sevgi ve adalet gösterisi olarak sunulan İsa’nın bu eylemi, incelenmeyi gerektiriyor. Bu nedenle, inceliyoruz, sorguluyoruz, bize bu anlatımı veren Kutsal Yazılar’ın güvenilir olup olmadığına karar vermek için elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Bunu yaptığımız zaman Tanrı’ya karşı saygısızlık mı etmiş oluyoruz? Hayır, sadece Tanrı’nın her şeyi sınamamıza ilişkin isteğini onurlandırıyoruz.
Umarım Neden Her Şeyi Sınadığımı Görüyorsunuzdur
Bu gerçeğin ışığında Kuran’ı neden sorguladığımı daha iyi anlayacağınızı umuyorum. Ne gibi sonuçlara vardım? Kuran’ın, hatasız olduğu için ilahi olduğuna ilişkin iddianızın kanıtlara dayanmadığına inanıyorum. Benimle aynı fikirde olmayabilirsiniz. Aynı fikirde olmadığımız üzerinde anlaşabiliriz, değil mi? Müslümanlar ne zaman Kurtarıcım’ın çarmıhta ölmediğini ileri sürseler ben böyle karşılık veriyorum. Üzerinde biraz düşünün. İsa’ya inanan biri olarak, ‘İncil değiştirildi’ gibi iddialara nasıl karşılık vermeliyim? Biri kutsal kitaplarımızı sorguladığında siz ve ben nasıl karşılık vermeliyiz? Patlayan bir volkan gibi mi yoksa Tanrı’nın İncil’de bizlere buyurduğu gibi mi? “Her şeyi sınayın, iyi olana sımsıkı tutunun.” Tanrı mesajı sınamamızı söylüyor mesajı getiren kişiyi ezmemizi değil!
"Sevgili kardeşlerim, şunu aklınızda tutun: Herkes dinlemekte çabuk, konuşmakta yavaş, öfkelenmekte de yavaş olsun. Çünkü insanın öfkesi Tanrı'nın istediği doğruluğu sağlamaz." (Yakup 1:19-20, İncil)
Kişisel olarak, biri bu yanlış suçlamalarla beni gücendirdiğinde, hemen bir karar vermem gerekir. Kendimi Tanrı’nın Ruhu’nun denetimi altına mı getireceğim? Eğer bunu yapmamaya karar verirsem kimse benim çevremde olmaktan hoşlanmayacak ve kimse verdiğim cevaptan yararlanmayacak! Seçim her zaman bana ait. İsa’ya inanan biri olarak, Tanrı’nın üzerimde egemen olmasına izin vermenin her zaman doğru karar olduğunu deneyim ettim. Tanrı’nın egemenliği nasıl? Tanrı nasıl biri? “…Tanrı karışıklık değil, esenlik Tanrısı'dır.” (1. Korintliler 14: 33, İncil)
Dediniz ki, “Kuran’ın metni mükemmel bir şekilde korunduğu için Kuran Tanrı’nın Sözü’dür.” Bunun üzerinde biraz düşünmenizi istiyorum. Benim vardığım sonuçlara katılmayabilirsiniz ama en azından Kuran hakkında böyle bir düşüncenin neden yanlış olduğunu düşündüğümün farkında olmalısınız. Böylece kendi kendinize ‘her şeyi sınama’ fırsatınız olacak. Şu iki nedeni dikkatli bir şekilde düşünün:
a) GERÇEKTE, Kuran’ın metni kusursuz bir şekilde korunmamıştır. Çünkü Kuran’ın bütün sapkın kopyalarının yok edilmesi nedeniyle kimse kesin olarak elimizdeki Kuran’ın Muhammed’in ölümünden hemen sonra derlenenle aynı olduğunu bilemeyiz. Başka hiçbir edebi yapıtın, bu kadar uzun yüzyıllar boyunca bu kadar pak olarak korunmamış olması doğru olsa da, nihai halini alması sırasında başka hiçbir belgenin bu kadar çok tasfiyeye uğramadığı da doğrudur.
“Muhammed’in yazmanı olan Medineli Zayid-ibn-i Tabit’in önderlik ettiği bir kurul, metnin bütün parçalarını ve hatırlananları biraraya getirdi, parşömen ve kemiklerin üzerine yazılmış ayetleri topladı ve Halife Osman’ın resmi olduğunu ilan ettiği bir metin oluşturdu. Diğerlerinin hepsinin yok edilmesi emri verildi.” (Thomas W. Lippman, Understanding Islam: An Introduction to the Muslim World [İslam’ı Anlamak: Müslüman Dünyasına Giriş] (New York, NY: A Mentor Book, 1982, 1990 ed., s. 61.)
İslam’ın ilk dönem tarihiyle ilgili bu gözlemime katılmıyor olsanız bile, ikincisine katılmadan edemezsiniz.
b) MANTIKSAL OLARAK, Kuran’ın iyi saklanmış olmasının konuyla ilgisi yoktur çünkü saklanma mantıksal olarak bakıldığında esin anlamına gelmiyor. Herhangi bir kitap kusursuz bir şekilde kopyalanıp saklanabilir ama bu Tanrı’dan geldiği anlamına gelmez. O zaman esinlendiğini değil, sadece kusursuz bir şekilde saklandığını söyleyebiliriz. Esinlenmiş olabilir ama bu, saklandığı gerçeğiyle kanıtlanamaz.