Günahkar olmak, cüzamlı olmak gibiyse, yanımızdan İsa gibi birinin geçmesi bizi sevindirir! Yaşamımızın geri kalanı boyunca, ‘Kirli! Kirli!’ diye bağırmak zorunda kalmak yerine, yaşamımızı ve Tanrı’yla ilişkimizi sonsuza dek değiştirecek bu mucize için minnettar oluruz, değil mi?
Bu ayetlerde üzerinde düşünmemiz gereken başka bir şey daha var. Tanrı dışında kimse bir mucize gerçekleştiremez ancak burada İsa’nın kendi iradesi ve gücüyle bir cüzamlıyı iyileştirdiğini görüyoruz. Sadece insan olan kimse, bir cüzamlıya dokunamazdı. Cüzamlı birine dokunmak insanın cüzama yakalanmasına neden olurdu. Hastalığı böyle biliyorlardı. O zaman, İsa sadece bir insan mıydı? Yoksa İsa, peygamberden öte biri miydi? O’na uygun farklı bir kategori mi olmalı? Unutmayın, kirli olan bir şeye ya da birine dokunup kirlenmemenin tek yolu, önce kişiyi ya da şeyi temizlemektir. Cüzamlı birine dokunursanız, o olduğu gibi kalır, siz ise olduğunuz gibi kalamazsınız.
Evrende temizliği geçirebilen tek bir kişi vardır. O da Tanrı’dır. İsa, cüzamlıya dokunup iyileştirdiğinde, Tanrı olduğunu iddia ediyordu.
İsa’ya nasıl karşılık vermelisiniz? ‘Bir dakika,’ diyorsunuz, ‘web sitenize sadece dikkatimi çektiği için girdim. Cennet vaadi doğruysa, bu Tanrı’nın verdiği vereceği en harika vaat olurdu. Ama İsa’yla ilgili bu yazıları sadece meraktan okuyorum. Ayrıca, ben kesinlikle cüzamlı değilim!’ Anlıyorum. Bu soruyu sormamın tek nedeni, İncil’i okurken, markete gittiğim zaman benim davrandığım gibi davranmayacağınızdan emin olmaya çalışmam.
Yiyecek Tanıtımı Standları
Bazen evimizin haftalık market alışverişini ben yaparım. Eşim kendini iyi hissetmediğinde ya da ailemizin işleriyle fazlasıyla meşgul olduğunda, ben devreye girip yardım ederim. Ben, karıma göre daha çok plansız alışveriş yaptığım için fatura genellikle daha yüksek olur. Yine de, süpermarkette yapacak pek az eğlenceli şey bulduğumu söylediğimde sanırım çoğu erkek adına konuşmuş olacağım. Genellikle çok büyük bir süpermarkette alışveriş yapıyorum ama yine de orada yapmaktan hoşlandığım sadece iki şey sayabilirim: elektronik departmanını ve yiyecek tanıtımı standlarını ziyaret etmek.
Hiç yiyecek tanıtımı yapılan bir süpermarkete gittiniz mi? Bu standlarda yüzlerinde kocaman bir gülümsemeyle duran tanıtım elemanları, ürünlerinin bedava örneklerini sunar. Tabii, burada duran kişinin amacıyla, standı ziyaret eden benim amacım birbirinden son derece farklıdır. Onların amacı benim alışveriş yapmamı sağlamak, benim amacımsa, bedava tanıtım ürünleriyle karnımı doyurmak. Bazen çocuklarımız benimle markete gelirler ve tek amaçları karınlarını doyurmaktır. Tanıtım standlarını en az iki kez turlarım. Her seferinde her ürün tanıtım standından her üründen iki tane denerim. Standta duranların tehditkar bakışlarından kaçınmak için genellikle üçüncü kez uğramaktan kaçınırım. Sonra, yeni çıkan ürünleri görmek için elektronik departmanına uğrarım. Ve tabii sonra, alışverişimi yaparım.
Cüzamlıyla ilgili bu ayetlerden hemen önce İsa, öğrencilerinden birinin kayinvalidesini iyileştirmişti. İsa’nın şifa verdiğiyle ilgili haberler çabucak yayılıyordu. Bu harika haberden sonra kapıda insanlar birikmeye başlamış mıydı? İlerleyen ayetlere bir bakalım.
“İsa havradan çıkar çıkmaz, Yakup ve Yuhanna ile birlikte Simun ve Andreas'ın evine gitti. Simun'un kaynanası ateşler içinde yatıyordu. Durumu hemen İsa'ya bildirdiler. O da hastaya yaklaştı, elinden tutup kaldırdı. Kadının ateşi düştü, onlara hizmet etmeye başladı. Akşam olup güneş batınca, bütün hastaları ve cinlileri İsa'ya getirdiler. Bütün kent halkı kapıya toplanmıştı. İsa, çeşitli hastalıklara yakalanmış birçok kişiyi iyileştirdi, birçok cini kovdu. Cinlerin konuşmasına izin vermiyordu. Çünkü onlar kendisinin kim olduğunu biliyorlardı.” (Markos 1:29-34, İncil)
İsa sadece harikalar yapan biri olarak tanınmak istemiyordu. Bu ayetlerde, İsa’nın Petrus’un kayınvalidesini iyileştirmesinden önce ‘hastaların ve cine tutsakların’ O’na geldiğini görüyoruz. Öğrenciler İsa’ya herkesin kendisini aradığını söylediklerinde, İsa başka bir yere gitmek istediğini söyledi. Eğer yaptığınız harikalardan dolayı kalabalıklardan alkış almak isteseydiniz böyle bir şey söylemezdiniz değil mi? İsa, o sırada kendisine yönelenlerin niyetlerinin saf olmadığının farkındaydı. Bencilce nedenlerle peşinden gidiyorlardı. Kendileri için yapabileceklerinden memnun oluyorlardı ama O’na itaat etmeye hazır değillerdi. Örneğin, ilk bölümde İsa’nın merhamet ettiği adam, İsa’nın olayı kimseye anlatmaması yönündeki tembihlerine kulak asmıyor.
“İsa'nın yüreği sızladı, elini uzatıp adama dokundu, "İsterim, temiz ol!" dedi. Adam anında cüzamdan kurtulup tertemiz oldu. İsa onu sıkıca uyararak hemen yanından uzaklaştırdı. "Sakın kimseye bir şey söyleme!" dedi. Ne var ki, adam çıkıp gitti, olayla ilgili haberi her tarafa yayıp duyurmaya başladı. Öyle ki, İsa artık hiçbir kente açıkça giremez oldu. Ancak dışarıda, ıssız yerlerde kalıyordu. Ve halk her yerden O'na akın ediyordu.” (Markos 1:41-45, İncil)
Üzerinde düşünürseniz, cüzamlı adamın İsa’nın tembihlerine uyması neredeyse iyileşmesi kadar büyük bir mucize olurdu! Görünümümüzde bir şey değiştiğinde bizde ne olur? Örneğin, birkaç ay boyunca diyetimize uyup kilo kaybettiğimizde ne olur? Bizi tanıyan herkes gelip, ‘Kilo vermişsin! Harika görünüyorsun!’ der. Üç kilo kaybettiğinizde herkes bunu fark eder. Birdenbire cüzam hastalığından iyileştiğinizi ve bitmek tükenmek bilmeyen soruları yanıtlayamadığınızı düşünebiliyor musunuz? Kendisine sorulan sorulara yanıt verdi diye adamı suçlamak gerçekten de zor. Yine de, haberi etrafa yaymaması gerektiği konusunda fikir birliğinde olmalıyız.