İsa ve Romalı askerle ilgili bu ayetlerden ne öğrenmeliyiz? İşte, üzerinde düşünebileceğimiz birkaç gerçek:
1) Gurur meselesi ve gerçek Tanrı’yı tanımamıza nasıl engel olduğu.
2) Yüzbaşının İsa’nın uzaktan şifa verme gücüne inancı.
3) Hiç görmediğimiz şifa! Yüzbaşının evinde gerçekleşiyor ve mucizenin kendisi neredeyse, hikayenin bir parçası bile değil! Bizi etkileyen mucizeyi saran gerçek! Mucize yine de önemlidir çünkü gerçeği kanıtlar ama hikayede vurgulanan bu değildir.
4) İşleri ya da geçmişleri nedeniyle kimseyi eleştirmememiz gerektiğinin hatırlatılması. Yahudiler, Roma askerlerine pek değer vermiyorlardı ama burada büyük imanı olan bir asker var!
Bu makaleyi hikayede en sevdiğim ayet hakkında birkaç düşünceyle bitirmek istiyorum. Şimdiye kadar çoktan bu ayetin ne olduğunu öğrendiniz. “Sen yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir.”
Tanrı’nın öz niteliklerinden biri, sözünün istediği her şeyi gerçekleştirmek için yeterli olmasıdır. Siz de bu konuda aynı fikirdesiniz, öyle değil mi? Çevremizde gördüğümüz her şey tek bir buyrukla yaratıldı. Beynimizi, dolaşım sistemimizi, organlarımızı ve bedenlerimizin içindeki her şeyi oluşturan harika, karmaşık hücreler Tanrı’nın tasarladığı bir şeydir. Tanrı tek bir buyrukla Adem’e biçim verdi. Bütün bu hücreler anında birlikte hareket etmeye başladı. Kaç tane? Ortalama bir yetişkin bedeninin yaklaşık 10 trilyon hücresi vardır. 10 trilyon hücrenin nasıl olduğunu hayal etmekte benim gibi zorlanıyorsanız şöyle düşünün. Eğer vücudunuzdaki hücreleri saniyede bir hücre hızında sayabilseydiniz bu görevi yerine getirmeniz 2.600 yıl sürerdi.
Tanrı’nın sözünde ne büyük güç var! Tanrı’nın sözünün gücü her şeye yeter! Tanrı söyledi ve gerçekleşti! Bu, bizim anlama yetimizin ötesinde bir yetki düzeyi ama gerçek. Uşağın hücrelerinin yeniden doğru bir şekilde çalışmasını sağlayan kimdi? İsa.“Sen yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir.” İsa’nın söylediği tek bir söz, uşaktaki trilyonlarca hücrenin her birinin yaratılma amaçlarına uygun olarak işlemelerine neden oldu. Karşılık vermek dışında başka ne yapabilirlerdi? Yaratıcı konuşmuştu. Her bir hücre itaat etti. Yüzbaşının emri altındaki bölük askerlerin hiç yapamadığı kadar hızlı bir şekilde itaat ettiler- işte bu yıldırım kadar hızlı bir itaatti!
İsa’nın gerçek kimliği nedir? İsa’nın kimliğiyle ilgili yanıt için bakabileceğiniz en iyi yerlerden biri Yuhanna Müjdesi’dir. Bunu seçiyorum çünkü burada İsa’dan ‘Söz’ olarak bahsediliyor. İsa her şeye gücü yeten bu sözü söyledi çünkü kendisi Söz’dü. İsa’ya verilen bu unvan İncil’in bu bölümüne özgüdür. Okurken Söz’ün Tanrı olduğuna dikkat edin. Tanrı’dan daha az değil.
“Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı. Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi. Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı. Yaşam O'ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar. Karanlık onu alt edemedi. Tanrı'nın gönderdiği Yahya adlı bir adam ortaya çıktı. Tanıklık amacıyla, ışığa tanıklık etsin ve herkes onun aracılığıyla iman etsin diye geldi. Kendisi ışık değildi, ama ışığa tanıklık etmeye geldi. Dünyaya gelen, her insanı aydınlatan gerçek ışık vardı. O, dünyadaydı, dünya O'nun aracılığıyla var oldu, ama dünya O'nu tanımadı. Kendi yurduna geldi, ama kendi halkı O'nu kabul etmedi. Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular. Söz, insan olup aramızda yaşadı.” (Yuhanna 1:1-14, İncil)
Bölüm şöyle başlıyor,
“Başlangıçta...”
İsa’nın kişiliğini araştırırken, bu sefer, Tanrı’nın büyük yaratılış işinden öncesine gitmemiz gerekiyor. Henüz bir şey yaratılmadan çok uzun bir süre öncesine. Sizin ve benim başlangıcımızı araştırmak için bu kadar geriye gitmemiz gerekmiyor ama İsa’nın kim olduğunu anlamamız için oraya gitmemiz gerekiyor. İsa’nın gerçekten kim olduğunu anlamak için bütün peygamberlerin doğumundan çok daha öncesine gitmemiz gerekiyor. Zamansız ezele geri gitmemiz gerekiyor.
Henüz dünya yaratılmadan önce Söz’ün bir varlığı vardı. İnsan olan İsa için böyle söylenmiyor ama insan olan ya da beden almış olan için söyleniyor. Bu bölümde söz edilen bir yaratık ya da yaratılmış bir varlık değildi. Cennette, sonradan Tanrı olan bir insan yoktu. Bu çok saçma olurdu! Fakat, Tanrı tam tersinin doğru olduğunu açıkladı. Bir insan tanrılığa bürünmedi. Tanrı, insanlığı giyinmeyi seçti! Gerçek olmayan saçma iken, gerçek olan derin bir anlama sahiptir! Şöyle diyor: “Söz, insan olup aramızda yaşadı.” Buradaki “Söz” yaratılmamış ve sonsuzdur. Yaratılmamış olan tek bir Varlık vardır. Bu nedenle, “Söz” ilahi olmalıdır. Yaratılışın bir parçası değildi. Sadece yaratılıştan önce olmakla kalmadı, aynı zamanda başlangıcı da yoktu. Zaman içinde Söz’ün doğum zamanının bir hastane ya da klinikte kaydedildiği belli bir zaman yoktu. Söz’ün doğması ve gerekli tıbbi bakımın sağlanması için alelacele taksiyle hastaneye gidilmedi.
Peki ya Beytlehem’de doğan, hastaları, sakatları, körleri iyileştiren, ölüleri dirilten ve bizim için ölüp yeniden dirilen İsa? Bölümdeki italik ayete dikkat edin. Söz, insan olup aramızda yaşadı. İnsanlık tarihinin bir noktasında Söz, üzerine insanlığı giyinmeye karar verdi, böylece İncil’de kaydedilen bütün o mucizevi şeyleri yaptı. Bununla birlikte, Söz’ün kendisi başka hiçbir şey yokken vardı. Bu bölümde her şeyin O’nun aracılığıyla var olduğunu okuyoruz. Hiçbir şey O’nsuz olmadı.
Yaratılıştan önceki dünyaya ne ad veriyoruz? Ezel ve ebet. Henüz hiçbir şey yaratılmadan önce var olana ne deriz? Ezeli. Bütün her şey olmadan var olan ve her şeyin kendisi aracılığıyla yaratıldığı bu Kişi’ye ne diyeceğiz? Sadece peygamber mi? Kendi memleketinden olanlar İsa’nın peygamber olduğuna bile inanmakta zorluk çektiler, O’nda doğanın açıklayabileceğinden çok daha fazlası olduğunu gördükleri halde. Yaptıkları açısından doğaüstüydü ama yine de O’nu reddettiler. Kapak sıkı sıkıya kapatıldı.