headerLogo2b-18pt-myriadpro

Kimler Cennete Gidebilir?

06 catholic61 45 lower rezKatolikler günahlarını ne zaman bir rahibe itiraf etseler, yanlış bir şey yaptıklarını kabul etmiş olurlar. Maalesef, bu aynı zamanda cennete gitmeyeceklerinin de bir işaretidir. Bunun herhangi birine söylenebilecek çok kötü bir söz olduğunun farkındayım, özellikle de akrabalar için. Çok çok üzücü ama doğru. Kutsal Kitap’ın Tanrısı, hepimizin çok yüksek bir standarda uymamızı bekler. Cennete girme koşulu, mükemmelliktir. Daha önce söylediğim gibi, kötü işler insanın cennete gitme şansını ortadan kaldırır. Tanrı, iyiliklerin sınırsız bir şekilde sürdürülmesini ister.

“Tetelestai”

İnsanın mükemmel bir doğruluğa ve eksiksiz bir paklığa sahip olması gerekiyorsa, insanın sonsuzluğu cennette geçirme konusunda nasıl bir umudu olabilir? Akla bir kelime geliyor: “Tetelestai.” Bu kelimeyi yüksek sesle okuduğunuzda, İsa’nın ölümünden önce söylediği son sözü söylemiş olursunuz. Tetelestai. Hangi dili konuşuyor olursanız olun, bildiğiniz binlerce kelimeye bu Grekçe kelimeyi ekleyin. Bu kelimeyi İncil’in yazıldığı dilde söylemeye de gerek yok. ‘Tamamlandı’ sözü, bu kelimenin Türkçe çevirisidir. 

07 image7301 word 45 lower rezNeden bu söz önemlidir? İsa’nın dünyada söylediği en güçlü söz budur. İsa bu sözü çarmıhta söyledi.Daha sonra İsa, her şeyin artık tamamlandığını bilerek Kutsal Yazı yerine gelsin diye, “Susadım!” dedi. Orada ekşi şarap dolu bir kap vardı. Şaraba batırılmış bir süngeri mercanköşk dalına takarak O'nun ağzına uzattılar. İsa şarabı tadınca, “Tamamlandı!” dedi ve başını eğerek ruhunu teslim etti.” (Yuhanna 19: 28-30, İncil)

“Tetelestai” kelimesi, görünüşte çarmıha gerilmiş olmasının yarattığı trajedinin, dünyayı sarsan, kayaları parçalayan, tarihi değiştiren ve insanları ölümden dirilten bir zafer sahnesine dönüşmesini sağlayan kelimeydi. Bu olayın ayrıntılarını İncil’de okuyabilirsiniz. Bütün bunlar İsa’nın öldüğü anda gerçekleşti.

Bir anlamda, bu kelime, Tanrı’nın evreni var ederken söylediği sözlerden daha kuvvetlidir. “Tetelestai” kelimesi öylesine söylenmemişti. Tanrı dünyaya geldi, yeni bedeninin günahımızın cezasını taşıyabilmesi için insanlığa büründü. Bu sözü söylemesi için ölmesi gerekti. (Tabii ki Tanrı ölemez ama büründüğü insan bedeni günahlarımız uğruna bir kurban olarak verildi. Mucizevi bir şekilde, Tanrı en büyük ruhsal ihtiyacımızı kendisi karşıladı. İmkansız mı?Tanrı'nın yapamayacağı hiçbir şey yoktur.” (Luka 1: 37, İncil)

Bu kelime bir sanatçının kullanacağı bir kelimedir. Bir sanatçı, yapıtlarından birinin önünde durup “Tetelestai” dediğinde kullandığı kelimedir. Yaptığı resim tamamlanmıştır. Sanat yapıtını tamamlamak için eklenebilecek başka hiçbir şey yoktur. Son fırça darbesi vurulmuştur. Resmi tamamlanmıştır.  

08 image10368 building 45 lower rez“Tetelestai” kelimesi aynı zamanda bir müteahhidin kullanacağı bir kelimedir. Yaptırdığı evi satın alan kişiye anahtarlarını teslim ettiğinde müteahhidin kullandığı kelime bu kelimedir. Şöyle der, “Tetelestai. Tamamlandı. Her şeyi plana göre bitirdim. Artık bitti.”

Bu kelime İsa’nın günahlı insan yerine çarmıhta gerçekleştirdiği işin artık bittiğini ifade etmek için kullanılır. Yapmak için başladığı işi tamamladı. “…günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. O'nun yaralarıyla şifa buldunuz.” (1. Petrus 2: 24, İncil)

Bunun Sizinle Ne İlgisi Var?

İsa kendisini günahkarların yerine koydu ve bu günahkarların hak ettiği şeyi yüklendi. Biz, sanki günah işlememişiz gibi muamele görelim diye, İsa’ya bir günahkarmış gibi davranıldı. Yani, biz doğruymuşuz gibi davranılacak bize. Eksiksiz bir doğruluğa sahipmişiz gibi. Tamamen temiz. Tamamen pak. Tanrı işte bu şekilde cennete erişebilmemizi olanaklı hale getirdi.

“Nitekim Mesih de bizleri Tanrı'ya ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak doğru olmayanlar için günah sunusu olarak ilk ve son kez öldü.” (1. Petrus 3:18, İncil)

Bu birkaç satırı şimdi kendimizi de dahil ederek, kendimize yönelik olarak bir kere daha ele alalım. İsa kendisini sizin yerinize koydu ve günahlarınızdan ötürü sizin hak ettiğiniz cezayı kendi üzerine aldı. Size günah işlememişsiniz gibi davranılsın diye, İsa’ya bir günahkarmış gibi davranıldı. Yani, sanki siz doğruymuşsunuz gibi. Eksiksiz bir doğruluğa sahipmişsiniz gibi. Tamamen doğru! Cennete girme hakkını kazanacak kadar doğru! “Nitekim Mesih de [sizi] Tanrı'ya ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak [sizin gibi doğru olmayan] için günah sunusu olarak ilk ve son kez öldü.” (1. Petrus 3:18, İncil)

İsa’nın Şifa Veren Dokunuşu 

09 image10591 exchange arrow 1 45 lower rezÇarmıhta gerçekleşen şey inanılmaz bir değiş tokuştu. Tanrı’nın ayarladığı bu değiş tokuşu anlamazsak, gerçek Hristiyanlık’ın özünü anlayamayız. Bizim kötülüklerimiz tümüyle, Tanrı’nın doğruluğuyla değiş tokuş yapıldı. İsa’nın cüzamlıları iyileştirdiği zaman gibiydi. Bu korkunç hastalığa yakalanacaklarından korkarak kimse cüzamlılara dokunamazdı. Oysa İsa ne yaptı?

İsa'ya cüzamlı biri geldi, diz çökerek, “İstersen beni temiz kılabilirsin” diye yalvardı. İsa'nın yüreği sızladı, elini uzatıp adama dokundu, “İsterim, temiz ol!” dedi. Adam anında cüzamdan kurtulup tertemiz oldu.” (Markos 1: 40-42, İncil)

Biraz bunun üzerinde düşünün. İsa’nın bir cüzamlıya dokunup kendisine hastalığın bulaşmamasını sağlamanın tek bir yolu vardı. İsa’nın cüzamlıyı temiz kılması, şifa vermesi gerekirdi. Peki öyle oldu mu? Evet! İsa’nın dokunuşuyla, cüzam temizlendi, yerini şifa aldı.

Cüzamlılar toplum dışına itildiği için, diğer insanlar onlardan bir taş atımı uzaklık kadar uzak dururlardı; yani çevrelerindeki cüzamlılar yakınlaştığı takdirde onlara taş atabilecekleri mesafede! Açık yaraları ve kirli sargılarıyla cüzamlılar insanın asla dokunmak istemeyeceği kişilerdi. Tiksindiriciydi. Ne var ki, İsa’nın bu adam için yaptığı ilk şey ona dokunmaktı.

“İsa'nın yüreği sızladı, elini uzatıp adama dokundu.”

İsa kendisiyle konuşmadan önce, elini uzatıp ona dokundu. Bu sahneyi gözünüzde canlandırabiliyor musunuz? Bu adamın, birinin kendisine dokunmasını ne kadar özlemiş olduğunu düşünün bir kere. Uzaklaşması için kafasına atılan taşlar değil, sadece bir dokunuş. İsa, adamı önce iyileştirip sonra ona dokunabilirdi. Temiz derisine dokunmak daha güvenli olurdu. Ben olsam öyle yapardım. Fakat İsa cüzamlının fiziksel dokunuşa duyduğu ihtiyacı gördü ve önce ona dokundu. Sonra da fiziksel ve ruhsal iyileştirme getiren sözler söyledi. 

10 leper4a 45 lower rezKambur. Parmaksız bir el. Ayak parmaklarının eksikliği nedeniyle ayakları artık ayak gibi görünmüyordu. Kabuk bağlamış kollar ve iltihaplı sırtı paçavralarla kaplanmıştı. Yıpranmış bu dış örtü, çığlık çığlığa bağıran iki gözü dışında yüzünün tümünü kaplıyordu. Birdenbire, bir şimşeğin çakması gibi hepsi düzeldi. Yumru olan yerde, artık kızının tutabileceği bir parmak vardı. Ayak parmaklarının olmadığı yerde, artık oğullarıyla birlikte koşup eğlenebileceği iki sağlıklı ayak vardı. Ülserli yaraların olduğu yerde, artık karısının dokunabileceği deri vardı. Karantinada geçen yalnız saatler artık yerini sevdikleriyle ve arkadaşlarıyla geçen mutlu saatlere bırakmıştı.

Cüzam, insanın içsel ruhsal bozukluğunun dışsal ve görülebilir bir işaretiydi. Cüzamın yavaş yavaş yayılması ve insanın bedenini tümden çürütmesi gibi, günah da insanın yüreğinde yerleşir ve tümden öldürür. Günahın Tanrı’yla ilişkimiz üzerinde etkilerini bir şeyle kıyaslamak gerekirse, cüzam en iyi seçim olacaktır. Bunu duymanın kulağa hoş gelmediğini biliyorum. Gerçek bazen acı verir. 

İsa Bizi Cüzamlılara Yaptığı Gibi İyileştirmek İstiyor

İsa ile cüzamlı arasında gerçekleşen olay inanılmazdı. Çarmıhta gerçekleşen inanılmaz değiş tokuş gibi bir şeydi. İsa günahı üzerine almakla kalmadı, bunun yerine kendi doğruluğunu da verdi; Tanrı’nın eksiksiz doğuluğunu. İsa bizim yerimize ölerek, adil Tanrı’nın insandan ödemesini beklediği cezayı ödemiş oldu. Sadece günahlarımızdan ötürü hak ettiğimiz cezayı ödemekle kalmadı, aynı zamanda, kendisinde bulunan yetkinliğin bizde de var olmasını sağladı.

İsa sayesinde, doğru olmayan bir insanın, mükemmelik standardını kimsenin karşılayamayacağı Tanrı’yla barışması mümkün olmuştur. “Şöyle ki Tanrı, insanların suçlarını saymayarak dünyayı Mesih'te kendisiyle barıştırdı.” (2. Korintliler 5:19, İncil)