Yargı Kürsüsünde Oturan
Rab İsa’nın yüzünün görkemi ve yüceliğini güneşin parlak ışıltısına benzetmekten daha çarpıcı bir betimleme yapılamaz. İsa’yı aklınızda nasıl resmettiğinizi bilmiyorum. Beytlehem’de doğan bebek olarak mı, Yeruşalim’in sokaklarını, körleri, hastaları, sakatları iyileştirerek dolaşan, çocukları seven biri olarak mı, çarmıhta ölen dövülmüş ve yaralı bir peygamber olarak mı? Kuşkusuz bunların hepsi İsa’yı anlatıyor. Fakat bu, O’nunla ilgili eksik bir tarif. İncil’in bu kapanış kısmında bize açıklanan İsa yargı kürsüsünde oturan Tanrı’dır. Birçok insanın sevmediği ve aranızdan bazılarının inanmayı reddettiği İsa’dır. Biz sadece lütfu, merhamet ve şefkat gösteren İsa’yı seviyoruz.
Çoğumuz kırk metre boyunca yemek masasında oturan çocuklar gibiyiz. Masada her türlü, sıcak ve soğuk yiyecek var. Neyi yiyeceğimizi, neyi yemeyeceğimizi seçiyoruz. Çoğu çocuk çeşit çeşit tatlı ve başka lezzetli yiyecekleri seçip sebze ve meyve gibi besleyici gıdaları es geçer. Bizler de İsa’nın niteliklerinden cazip gelenleri seçip diğerlerini göz ardı edebiliriz.
Yuhanna’nın dünyada izlediği bu Kişi’yi gördükten sonra tepkisi ne oldu? “O'nu görünce, ölü gibi ayaklarının dibine yığıldım. O ise sağ elini üzerime koyup şöyle dedi: "Korkma! İlk ve son Ben'im. Diri Olan Ben'im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir.” (Vahiy 1:17-18, İncil)
Kutsal Kitap’ta en azından üç olayda insanlar Tanrı’nın görkemini gördüklerinden, boyun eğme ve saygıyla yüzüstü yere kapanmışlardır. Ya da Yaratıcı’nın görkeminin onları etkilediğini gösteren farklı bir şekilde karşılık verdiler. Bunu yaptıklarında, Tanrı konuştu ve onlara dokundu. Ya da her ikisini de yaptı. Burada, Rab İsa sağ elini Yuhanna’nın üzerine koydu ve teselli sözleri söyledi.
Tanrı’nın kutsallığı ve harikalığı bizim hayal edebileceğimizden çok daha ötede olsa da, Tanrı kendisini izleyenlere, ‘koyunlarına’, teselli ve gazabından koruma vaadi vermektedir. Nitekim, İsa Mesih’e ilk iman ettiğimde, ezberlediğim ilk ayetler daha önce baktığımız ayetlerdi. Bütün bölümü ezberlemedim. Sadece bu kadarını:
“Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz.” (Yuhanna 10: 27-29, İncil)
Neden bu bölümden bu ayetleri seçip, diğerlerini seçmedim? Hıristiyan yaşamıma başlamam için bunlar benim için yeterliydi. İsam’la ilgili bu resmi ve koyunlarından biri olarak bana verilen güvenceyi seviyordum. Gelecek olan gazaptan korunuyordum. Siz de, İsa sayesinde ilahi gazaptan ya da gelecek yargıdan korunacağınızı bilseydiniz bu ayetleri severdiniz. İsa, Elçi Yuhanna’nın ölü gibi önünde yüzüstü yere kapanmasına nasıl karşılık verdi? ‘Korkma’ dedi. Bunu söyleyenin, Yuhanna’nın korkmaması gerektiğini söyleyenin Kurtarıcı olması, Yuhanna’yı O’nun ilahi yüceliğiyle doldurdu. Bir zamanlar ölü olan, şimdi yaşayan ve sonsuza dek yaşayacak olan ilahi bir Kurtarıcınız varsa asla korkmanız gerekmez. Bunu kendi yüreğinizde yanıtlayın ve yanıtlarken Tanrı’yı düşünün:
“Ölümden sonra bana ne olacağıyla ilgili asla kaygılanmak ya da korkmak istemem.” (Doğru/Yanlış.)
İsa Mesih’in tanrılığıyla ilgili bu son ayetlerde İsa’nın sözleri üzerinde düşünün. Bu ayetleri okuyup İsa’nın ilahi olmadığını söyleyebilir misiniz? Dürüst olalım, bu sözleri okuyup İsa’nın Tanrı olduğundan başka bir anlama geldiğini söyleyemezsiniz. Şaşırtıcı olan, İsa Mesih’in iddialarına inanmayan pekçok kişi İsa lehine olan kanıtları araştırma zahmetine katlanmamıştır. Aksine, çoğunlukla kanıttan kaçarlar. İsa’nın söylediklerini duymamış gibi yaparlar. İsa’nın sözlerini düşünün. Sizden yapmanızı istediğim tek şey budur.
“Korkma! İlk ve son Ben'im. Diri Olan Ben'im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir.”