headerLogo2b-18pt-myriadpro

Hıristiyanlar Oruç Tutar Mı? Kutsal Kitap Bu Konuda Ne Diyor?

 

I.  BİRİNİN ÖLÜMÜ İÇİN YAS TUTMAK. Eski Antlaşma’daki oruç ve yası birinin ölümüyle bağlantılı olarak görüyoruz.

04 image10774 sword 45“Öyleyse neden RAB'bin gözünde kötü olanı yaparak, onun sözünü küçümsedin? Hititli Uriya'yı kılıçla öldürdün, Ammonlular'ın kılıcıyla canına kıydın. Karısını da kendine eş olarak aldın. Bundan böyle, kılıç senin soyundan sonsuza dek eksik olmayacak. Çünkü beni küçümsedin ve Hititli Uriya'nın karısını kendine eş olarak aldın.
“RAB şöyle diyor: 'Sana kendi soyundan kötülük getireceğim. Senin gözünün önünde karılarını alıp bir yakınına vereceğim; güpegündüz karılarının koynuna girecek. Evet, sen o işi gizlice yaptın, ama ben bunu bütün İsrail halkının gözü önünde güpegündüz yapacağım!”
Davut, “RAB'be karşı günah işledim” dedi. 
Natan, “RAB günahını bağışladı, ölmeyeceksin” diye karşılık verdi, “Ama sen bunu yapmakla, RAB'bin düşmanlarının O'nu küçümsemesine neden oldun. Bu yüzden doğan çocuğun kesinlikle ölecek.”
Bundan sonra Natan evine döndü. RAB Uriya'nın karısının Davut'tan doğan çocuğunun hastalanmasına neden oldu. Davut çocuk için Tanrı'ya yalvarıp oruç tuttu; evine gidip gecelerini yerde yatarak geçirdi. Sarayın ileri gelenleri onu yerden kaldırmaya geldiler. Ama Davut kalkmak istemedi, onlarla yemek de yemedi.
Yedinci gün çocuk öldü. Davut'un görevlileri çocuğun öldüğünü Davut'a bildirmekten çekindiler. Çünkü, “Çocuk daha yaşarken onunla konuştuk ama bizi dinlemedi” diyorlardı, “Şimdi çocuğun öldüğünü ona nasıl söyleriz? Kendisine zarar verebilir!”
Davut görevlilerinin fısıldaştığını görünce, çocuğun öldüğünü anladı. Onlara, “Çocuk öldü mü?” diye sordu. “Evet, öldü” dediler.
Bunun üzerine Davut yerden kalktı. Yıkandı, güzel kokular sürünüp giysilerini değiştirdi. RAB'bin Tapınağı'na gidip tapındı. Sonra evine döndü ve yemek istedi. Önüne konan yemeği yedi.
Hizmetkârları, “Neden böyle davranıyorsun?” diye sordular, “Çocuk yaşarken oruç tuttun, ağladın; ama ölünce kalkıp yemek yemeye başladın.”
05 background with sad figure 45Davut şöyle yanıtladı: “Çocuk yaşarken oruç tutup ağladım. Çünkü, 'Kim bilir, RAB bana lütfeder de çocuk yaşar diye düşünüyordum. Ama çocuk öldü. Artık neden oruç tutayım? Onu geri getirebilir miyim ki? Ben onun yanına gideceğim, ama o bana geri dönmeyecek.” (2. Samuel 12: 9-23, Eski Antlaşma)

Yaşamınızdaki birinin ölümü için yas tutarken oruç tutmak sıkça yapılan bir şeydi. Bu nedenle, Davut oğlunun ölümünün ertesi günü yemek yediği için hizmetkarları çok şaşırmışlardı. Davut’un oruca devam etmesini bekliyorlardı. Ama etmedi.

“Hizmetkârları, “Neden böyle davranıyorsun?” diye sordular, “Çocuk yaşarken oruç tuttun, ağladın; ama ölünce kalkıp yemek yemeye başladın.”

Yakın bir arkadaş ya da akraba öldüğünde insan zaten pek yemek yemek istemez. Yasın ilk döneminde bu çok normal ve doğal bir tepkidir. Oruç tutmak için çok iyi bir sebeptir.

II.  TÖVBE VE İTİRAFLA GÜNAHIMIZ İÇİN YAS TUTMAK

İnsanların bu nedenle oruç tuttukları bazı örnekleri Tevrat, Zebur ve İncil’de görüyoruz. İnsanlar günahlarından tövbe etmek konusunda ciddi olduklarını göstermek istediklerinde oruç tutarlardı. Birkaç öğün yemeği feda etmemiz adanmışlığımızın derinliğini gösterir. ‘Rab kendi hayatımdan çok Seninle ilişkimin düzelmesine önem veriyorum’ demenin bir yoluydu. Bu şekilde, günahlarımızdan ötürü gerçekten yas tutuyorsak oruç tutmak için iyi bir zaman demektir.

Bu Konuda İncil’den Bir Örnek:

Saul ise Rab'bin öğrencilerine karşı hâlâ tehdit ve ölüm soluyordu. Başkâhine gitti, Şam'daki havralara verilmek üzere mektuplar yazmasını istedi. Orada İsa'nın yolunda yürüyen kadın erkek, kimi bulsa tutuklayıp Yeruşalim'e getirmek niyetindeydi. Yol alıp Şam'a yaklaştığı sırada, birdenbire gökten gelen bir ışık çevresini aydınlattı.
Yere yıkılan Saul, bir sesin kendisine, "Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun?" dediğini işitti.
06 image10775 repent fast damascus road 99 sharper 45Saul, "Ey Efendim, sen kimsin?" dedi. “Ben senin zulmettiğin İsa'yım" diye yanıt geldi. "Haydi kalk ve kente gir, ne yapman gerektiği sana bildirilecek."
Saul'la birlikte yolculuk eden adamların dilleri tutuldu, oldukları yerde kalakaldılar. Sesi duydularsa da, kimseyi göremediler. Saul yerden kalktı, ama gözlerini açtığında hiçbir şey göremiyordu. Sonra kendisini elinden tutup Şam'a götürdüler. Üç gün boyunca gözleri görmeyen Saul hiçbir şey yiyip içmedi.”  (Elçilerin İşleri 9:1-9)   

Saul Kimdi? Pavlus Kimdi?

Bu anlatımda sözü edilen Saul’u biz daha çok Pavlus olarak tanıyoruz. Her iki ismi de kullanıyordu. Ne var ki, Şam yolunda dirilmiş İsa’yla dramatik karşılaşmasından sonra, neredeyse tamamıyla sadece ‘Pavlus’ ismini kullandığını görüyoruz. Yukarıdaki bölümde henüz Tanrı tarafından elçi olmak üzere seçilmemişti. Elçi mi? Şam’dan görünecek kadar yakın olan bu karşılaşmadan önce, henüz İsa’ya inanmamıştı bile.   

Kimdi bu Saul? İman etmeden önce Tarsuslu bu adam, Hıristiyanlar’a karşı yürütülen hiddetli zulümde önemli bir rol üstlendi. Amacı Hıristiyanlar’ı ortadan kaldırmaktı. Fakat planı işe yaramadı. Zulüm, Müjde’ye engel olmadı, aksine yayılmasını sağladı. Her şey, Hıristiyan inancının ilk liderlerinin birinin öldürülmesiyle başladı. “İstefanos'un öldürülmesini Saul da onaylamıştı. O gün Yeruşalim'deki kiliseye karşı korkunç bir baskı dönemi başladı. Elçiler hariç bütün imanlılar Yahudiye ve Samiriye'nin her yanına dağıldılar…Bunun sonucu dağılan imanlılar, gittikleri her yerde Tanrı sözünü müjdeliyorlardı.” (Elçilerin İşleri 8:1,4)