headerLogo2b-18pt-myriadpro

Cennetteki Mirasımız

07 image7281xxx path journey future way walk long 45“Dünyasal çadırda yaşayan bizler ağır bir yük altında inliyoruz. Asıl istediğimiz soyunmak değil, giyinmektir. Öyle ki, ölümlü olan, yaşam tarafından yutulsun. Bizleri tam bu amaç için hazırlamış ve güvence olarak bize Ruh'u vermiş olan Tanrı'dır. Bu nedenle her zaman cesaretimiz vardır. Şunu biliyoruz ki, bu bedende yaşadıkça Rab'den uzaktayız. Gözle görülene değil, imana dayanarak yaşarız. Cesaretimiz vardır diyorum ve bedenden uzakta, Rab'bin yanında olmayı yeğleriz.” (2.Korintliler 5:4-8, İncil)

BUNUN ANLAMI NE?

Öldüğümüz anda ve artık dünyasal bedenimizde olmadığımızda, Rab’le sonsuz evimizde olacağız. Ölümle gözlerimizi kapadığımız anda, tarifi imkansız bir görkemli dünyaya açacağız gözlerimizi. Öldüğümüz anda, anında cennette olacağız! Ölüm saatinde ne büyük teselli! Fakat bundan sonraki cümlenin altını çizin. Geçiş sadece gerçek İsa Mesih İnanlıları için. Gerçek imanlıların canları anında cennete götürülüyor. Bu da şunu gösteriyor.

1 - Öldüklerinden imha edilmiyorlar ve artık yok olmuyorlar.
2 - ‘Uyumuyorlar’ ve bilinçsiz bir durumda kalmıyorlar.
3 - Ara bir durumda değiller -Katolikler ve başka bazı dinlerin inandıkları gibi- arafta değiller, ya da Yargı Günü’ne kadar tüm adil ve adil olmayanların canlarının toplandığı bir durumda değiller.  
4 - Hemen cennette Tanrı’nın huzurunda bulunuyorlar. İsa’nın çarmıhta yanındaki hırsızın Kurtarıcımız’a güvendiği anda keyfini çıkarmaya başladığını hemen deneyim etmeye başlıyorlar. İsa ne dedi?

“Çarmıha asılan suçlulardan biri, "Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!" diye küfür etti. Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. "Sende Tanrı korkusu da mı yok?" diye karşılık verdi. "Sen de aynı cezayı çekiyorsun. Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmadı." Sonra, "Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an" dedi. İsa ona, "Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın" dedi.” (Luka 23:39-43, İncil)

08 image10164 blood hands long 45Ölmekte olan hırsız bu duanın yakında yanıtlanacağını bekliyor muydu? Sorusunu sorma biçimine bakılırsa bekliyormuş gibi anlaşılmıyor. İsa’nın duasının, o gün cevaplanacağını söylediğini duyduğunda hoş bir süprizle karşılaştı! Çarmıha gerilenlerin genellikle ölmeden önce çarmıhta birkaç gün asılı kaldıkları düşünülürse, bu, daha da önem kazanıyor. İsa, ölümlerini hızlandırmak için alınacak tedbirleri ön gördü ve tövbe eden hırsıza o gün cennete gireceği güvencesini verdi.

TANRI'NIN İNSANLA YENİ ANTLAŞMASI 

İncil’de Tanrı’nın insanla yaptığı yeni bir antlaşma hakkında okuyoruz. İsa, öğrencileriyle ölümünden önce yediği son akşam yemeğinde bundan söz etti. Ele verildiği ve tutuklandığı geceydi. Şarap kasesini kaldırarak şöyle dedi, “Bu kâse, sizin uğrunuza akıtılan kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır.” (Luka 22:20, İncil). Deneyim edeceği ölümden söz ediyordu.

Bu iddia, İsa’yla yemek yiyen elçilerin kafasını karıştırmış olmalı. Fısıh şarabı hikayesini öğrenmişlerdi. Mısır’da çok uzun zaman önce tutsak olan İsrailliler’in evlerinin kapılarının süvelerine sürdükleri kuzu kanını sembolize ediyordu. Bu kan evlerinden ölümü uzak tutmuş ve ilkdoğanlarını kurtarmıştı. Onları Mısırlılar’ın pençelerinden kurtarmaya yardımcı olmuştu.

“O gece Mısır'dan geçeceğim. Hem insanların hem de hayvanların bütün ilk doğanlarını öldüreceğim. Mısır'ın bütün ilahlarını yargılayacağım. Ben RAB'bim. Bulunduğunuz evlerin üzerindeki kan sizin için belirti olacak. Kanı görünce üzerinizden geçeceğim. Mısır'ı cezalandırırken ölüm saçan size hiçbir zarar vermeyecek. Bu gün sizin için anma günü olacak. Bu günü RAB'bin bayramı olarak kutlayacaksınız. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürekli bir kural olarak bu günü kutlayacaksınız.” (Mısır’dan Çıkış 12:12-14, Eski Antlaşma)

Binlerce kuşak boyunca Yahudiler kuzu kurban ederek Fısıh’ı kutlamışlardı. Her yıl, kan akıtılırdı ve her yıl bu büyük kurtarış kutlanırdı.

09 bloody1 temp5 45Yasa, kuzu kanının dökülmesini gerektiriyordu. Bu yeterli olurdu. Yasa’yı yerine getirmek için yeterli olurdu. Buyruğu yerine getirmek için yeterli olurdu. Tanrı’nın adaletini yerine getirmek için yeterli olurdu. Ne var ki, günahı ortadan kaldırmak için yeterli olmazdı! “Çünkü boğalarla tekelerin kanı günahları ortadan kaldıramaz.”

“Kutsal Yasa'da gelecek iyi şeylerin aslı yoktur, sadece gölgesi vardır. Bu nedenle Yasa, her yıl sürekli aynı kurbanları sunarak Tanrı'ya yaklaşanları asla yetkinliğe erdiremez. Erdirebilseydi, kurban sunmaya son verilmez miydi? Çünkü tapınanlar bir kez günahlarından arındıktan sonra artık günahlılık duygusu kalmazdı. Ancak o kurbanlar insanlara yıldan yıla günahlarını anımsatıyor. Çünkü boğalarla tekelerin kanı günahları ortadan kaldıramaz.” (İbraniler 10:1-4, İncil)

Kurbanlar geçici çözüm sağlayabilirler. Ancak Tanrı sonsuz çözümü sağlayabilirdi. Öyle de yaptı. İsa’nın kendi sözlerine kulak verin: "Aynı şekilde, yemekten sonra kâseyi alıp şöyle dedi: "Bu kâse, sizin uğrunuza akıtılan kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır.” (Luka 22:20, İncil)

Tanrı’nın sizin yerinize gerçekleştirdiği kurbanı kabul eder etmez bu yeni antlaşmanın bereketi sizin olacaktır. Tanrı’yla fikir birliğinde olmanız gerekir. Tam olarak anlamanıza gerek yoktur. Siz de, ben de asla anlamayacağız. Tanrı’nın, İsrailliler’e tutsaklıktan kurtarıldıkları gece Mısırlılar’a ne yapacağını söylediğini hatırlıyor musunuz? “Kanı görünce üzerinizden geçeceğim.”