headerLogo2b-18pt-myriadpro

Tekne Binilmeye Hazır! - Sonsöz

Değeri Ne Kadar?

07 image11486 cool text infinite value 45 xxx framedSöz olan İsa, neden aramızda yaşamak için geldi? Ancak İsa, Tanrı’nın görkeminin değerini verebilirdi. Ancak İsa bizleri, her biri Tanrı’ya karşı saygısızlık olan sayısız günahımızdan kurtarabilirdi. Kuzu, boğa veya keçi kanı bu tür günahlar için yeterli bir bedel sayılamaz. Peki neden? Bir hayvanın kanı, insanın kanıyla aynı değere sahip değildir. Cengiz’in kabusunda gördüğümüz gibi insan, bir hayvan veya çekirgeden daha değerlidir. Kutsal Yazılar, günahın nasıl bağışlandığı konusunda kesin bir açıklığa sahiptir, “…kan dökülmeden bağışlama olmaz.” (İbraniler 9: 22). Fakat insanın kanı, insanın Tanrı’ya karşı günahını ödeyemez. Sonsuz bir Tanrı’ya karşı işlenen günah, ancak sonsuz bir değerle ödenebilir.

Peki ya İsa’nın kanı? Bu kan, sonsuz değere sahip olabilir mi? Şayet, tamamıyla Tanrı ve tamamıyla insansa, olabilir. Alelacele, ‘Bu olanaksız’ demeyelim çünkü Tanrı için olanaksız olan hiçbir şey yoktur. “İsa onlara bakarak, "İnsanlar için bu imkansız, ama Tanrı için her şey mümkündür" dedi.” (Matta 19:26)

İsa İncil’de nasıl resmediliyor? Gözlerimizin, kulaklarımızın ve akıl yürütme kapasitemizin ötesine ulaşan bir şekilde, “Çünkü Tanrı bütün doluluğunun O'nda bulunmasını uygun gördü. Mesih'in çarmıhta akıtılan kanı aracılığıyla esenliği sağlamış olarak yerdeki ve gökteki her şeyi O'nun aracılığıyla kendisiyle barıştırmaya razı oldu.” (Koloseliler 1:19-20)

Tanrı Kuzusu’nun kanı kesinlikle yeterlidir! “Yahya ertesi gün İsa'nın kendisine doğru geldiğini görünce şöyle dedi: "İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!” (Yuhanna 1:29) 

Herkes Yoksun Kaldı

08 people brazilian thinker with glasses 45Bu yazıyı okuyan kimse, görkem Tanrısı’nı olması gerektiği gibi sevmiyor ve Tanrı’nın görkemi için olması gerektiği biçimde yaşamıyor. Öyle yaptığımı söylemek isterdim ama söyleyemem. Tanrı’ya karşı saygısızlık ettik. Tanrı’yı, Tanrı’nın hak ettiği arzu ve adanmışlığın bir parçası kadar bile bağrımıza basmış, değer vermiş, hayranlık duymuş ve sevmiş değiliz. Hepimiz yoksun kaldık. Hepimiz günahın gücünün etkisindeyiz. Tanrı huzurunda günahlıyız. Fakat İsa, tamamıyla Tanrı ve tamamıyla insan olarak geldi. İnsanlığa büründüğünde melek Cebrail O’nunla ilgili haberi şöyle vermişti, "Korkma Meryem" dedi, "Sen Tanrı'nın lütfuna eriştin. Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracak, adını İsa koyacaksın. “Meryem meleğe, "Bu nasıl olur? Ben erkeğe varmadım ki" dedi. Melek ona şöyle yanıt verdi: "Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesi'nin gücü sana gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek.” (Luka 1:30-31, 34-35)

Tanrı ölemez çünkü sonsuzdur. Fakat içinde mesken kurduğu beden, insanlığın günahlarının bedeli olarak sunulabilir. Peki, böyle bir şeyi neden yapsın? Küçümsediğimiz Tanrı’ya zafer kazandırmak için. Tanrı’nın onur ve yüceliğine verdiğimiz zararı yeterli şekilde karşılamak için elbette.

Zaman İçinde Her Şeye Alışıyoruz

Siz de, ben de günaha alışıyoruz. Tanrı alışmıyor. Günah, Tanrı’nın günahsız doğasını gücendiriyor. “Kötüye bakamayacak kadar saftır gözlerin.” (Habakkuk 1:13, Eski Antlaşma). Günah bizleri Tanrı’ya yabancılaştırıyor. “Ama suçlarınız sizi Tanrınız'dan ayırdı. Günahlarınızdan ötürü O'nun yüzünü göremez, sesinizi işittiremez oldunuz.” (Yeşaya 59:2, Eski Antlaşma)

Mesele şu. Tanrı karşısında konumumuzu değiştirecek bir şey olmadığı sürece, Tanrı’dan geçici olarak ayrı düşmekten çok daha kötü bir şeyle karşı karşıyayız. Tanrı’dan sonsuz bir ayrılığa doğru yol almaktayız. Sonsuz bir Tanrı’ya karşı günah işlemek bunu gerektiriyor.  Sonsuzluğun geri kalanı boyunca bir bedel ödemek... Arafta geçecek birkaç gün veya yüzyıldan sonra cennete geçmekten söz etmiyoruz. Sonsuz ayrılık ve Tanrı’nın gerekli gördüğü bundan daha azı değil. İşte cehennem budur.

09 image11487 bottle of poison 45Dr. J. Wilbur Chapman, günah konusuna çok vurgu yaparak vaaz veren, Avustralyalı, önemli bir vaiz olan Dr. Howard’dan bahşetmişti. İbadetten sonra, kilise görevlilerinden biri, onunla birlikte çalışma odasına geldi. "Dr. Howard," dedi, "insanın suçu ve yozlaşması hakkında bu kadar açık konuşmanızı istemiyoruz çünkü çocuklarımız bu konudan konuştuğunuzu duydukça daha kolayca günahkar olabilirler. İsterseniz, buna ‘yanlış’ deyin ama günah hakkında bu kadar açık seçik bir şekilde konuşmayın.” Vaiz küçük bir şişe aldı ve ziyaretçisine göstererek şöyle dedi, "Etiketi görüyor musunuz? Striknin diyor, altında da koyu renkli kırmızı harflerle ‘Zehir!’ diyor. Benden ne istediğinizin farkında mısınız, be adam? Etiketi değiştirmemi öneriyorsunuz. Diyelim ki, değiştirdim ve ‘Nane Özü’ diye yazdım. O zaman neler olabileceğini görmüyor musunuz? Tehlikeden habersiz biri kullanabilir ve kesinlikle ölür. Günah için de aynı şey geçerlidir. Etiketi ne kadar yumuşak yazarsanız, zehri o kadar tehlikeli hale getirirsiniz!"

İyi Haberi Takdir Etmek İçin Önce Kötü Haberi Duymamız Gerek

Günahın sonuçlarından tamamıyla kurtarılmak harika olmaz mıydı? Gerçekten de olurdu. En büyük ruhsal ihtiyacımız bu. Bizler için sahip olduğu sevgi sayesinde, Tanrı’nın çözüm bulmayı seçtiği en önemli mesele bu. İtalik olarak işaretlenen gerçeğe dikkat edin. “Tanrı'yı biz sevmiş değildik, ama O bizi sevdi ve Oğlu'nu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur.” Tanrı bağışlama ihtiyacımızı karşılama gücüne sahip mi? “Müjde iman eden herkesin -önce Yahudiler'in, sonra Yahudi olmayanların- kurtuluşu için Tanrı gücüdür.” (Romalılar 1:16)