headerLogo2b-18pt-myriadpro

Dawkins Karmaşası

04 image12144 money pile stack of dollars 45Filozoflar bazen geçersiz savları çabucak ileri sürerler; bu argümanların pek azı, önerme ve sonuç arasında buradaki kadar devasa bir uzaklığı sergilerler. Fakülte ofisine geliyorum ve başkana dekanın benim için $50,000’lık bir maaş artışına onay verdiğini söylüyorum. Doğal olarak neden böyle düşündüğümü bilmek istiyor. Dekanın bunu yapmasının olanaklı olduğuna karşı bildiğimiz çürütülemez itirazlar olmadığını söylüyorum. Nazik bir şekilde artık benim için emekli olma zamanı geldiğini tavsiye edeceğini tahmin ediyorum.

Teizmin sözde devasa olanaksızlığı işte bu noktada geçerlidir. Teizm yanlış ise, o halde (kesin olarak göz ardı edebileceğimiz bazı tuhaf öneriler dışında) evrim yönlendirilmemiştir. Fakat, Dawkins, teizmin yanlış olmasının son derece olanaklı olduğunu düşünüyor. O zaman evrimin yönlendirilmemiş olması son derece olanaklıdır— bu durumda doğru olduğunu kanıtlamak için, tek gerekenin olanaksız olduğuna ilişkin iddiaların çürütülmesi olduğunu düşünüyor gibi görünüyor. O zaman belki de bu Kör Saatçi argümanı hakkında şöyle düşünebiliriz: Burada, açıkça ifade etmese de, Tanrı’nın var olmasının son derece olası olmayan bir şey olduğuna ilişkin düşüncesini ekliyor. Öyle ise, o zaman sav, o kadar da çok geçersiz görünmüyor. Bu kadar muazzam bir şekilde olmasa da, hala geçersizdir- muhtemel olmasına itirazların başarısız olduğunu ve yüksek olarak muhtemel olduğunu söyleyerek bir şeyi bir olgu olarak kanıtlayamazsınız.

Şimdi de, Dawkins’in, teizmin son derece muhtemel olmaması hakkındaki iddiasına geri dönelim. Hatırlayacağınız gibi, Dawkins’in gerekçesi, Tanrı’nın son derece karmaşık olacağı ve bu nedenle son derece olanaksız (‘Tanrı, ya da başka bir akıllı, karar verici hesaplayıcı aracı, karmaşıktır ki, bu da olanaksız olduğunu söylemenin başka bir yoludur’) olduğudur. Bu sav için ne denebilir?

05 homepage 10 45 textFazla bir şey söylenemez. Birincisi, Tanrı karmaşık mı? Klasik ilahiyata göre (örneğin, Thomas Aquinas) Tanrı basittir ve çok kuvvetli bir anlamda basittir, o kadar ki onda şey ve madde, gerçeklik ve potansiyellik, öz ve varoluş ve vb. arasında fark yoktur. İlahi sadelik konusundaki bazı tartışmalar, gizemli olmaları bir yana, oldukça karmaşık olabiliyor. (2) Tanrı’nın basit olduğunu söyleyen sadece Katolik ilahiyatı değildir. Belçika İnanç Açıklaması'na göre, ki Reform Hıristiyanlığının parlak bir ifadesidir, Tanrı, ‘tek ve basit bir ruhsal varlıktır.’ O halde, öncelikle, klasik ilahiyata göre, Tanrı karmaşık değil, basittir. (3) Daha da kayda değer olan, belki de, Dawkins’in kendi karmaşıklık tanımına göre, Tanrı karmaşık değildir. Onun tanımına göre (Kör Saatçi’de ortaya konduğu haliyle), parçaları ‘sadece şans eseri ortaya çıkması mümkün değil’ ise bir şey karmaşık sayılabilir. Tabii, Tanrı, maddi bir nesne değil, ruhtur ve bu nedenle parçaları yoktur. (4) Daha ziyade, (filozofların söylemekten hoşlandıkları gibi) Tanrı’nın, rastlantı eseri ortaya çıkması muhtemel olmayan biraraya gelmiş parçaları yoktur. Bu nedenle, Dawkins’in kendisinin ileri sürdüğü karmaşıklık tanımına göre, Tanrı karmaşık değildir.

O halde, ilk olarak, Tanrı’nın karmaşık olduğu belli değildir. Ama ikincisi, en azından tartışmayı sürdürmek diyelim ki Tanrı’nın karmaşık olduğunu kabul ettik. Belki de, bir varlık ne kadar çok şey bilirse, o kadar karmaşık olacağını düşünüyoruz. Her şeyi bilen Tanrı, buna göre, son derece karmaşık olur. Belki de öyledir, yine de, Dawkins neden buna göre Tanrı’nın var olmasının muhtemel olamayacağı sonucunu çıakrtıyor? Materyalizme ve evrenimizdeki nihai nesnelerin fiziğin temel partikülleri olduğu fikrine göre, belki de çok fazla şey bilen bir varlık muhtemel olmayabilir- bu partiküller, nasıl oluyor da, tüm bu bilgilere sahip bir varlığı oluşturacak bir şekilde düzenleniyor? Tabii ki, materyalizmi kabul etmiyoruz. Dawkins teizmin olanaksız olduğunu savunuyor; önerme olarak materyalizme başvurarak savunmak diyalektik açıdan en yüksek düzeyde yetersiz olacaktır. 06 eternity2b your eternity 45Tabii ki, materyalizm doğru ise Tanrı gibi bir varlığın olması muhtemel değildir. Nitekim materyalizm, mantıken Tanrı gibi bir varlık olmamasını içerir; ama materyalizm doğru olduğu için teizmin olanaksız olduğunu savunmak açıkça sorgulanabilir olurdu.

O halde Tanrı’nın olanaksız olduğunu düşünmek neden? Klasik teizme göre Tanrı gerekli bir varlıktır; Tanrı gibi bir varlık olmaması pek mümkün değildir. Olası her dünyada Tanrı vardır. Fakat Tanrı gerekli bir varlıksa, olası her dünyada varsa, o zaman var olma olasılığı ‘1’ ve var olmama olasılığı ‘0’dır. Var olmaması muhtemel olmaktan uzak, var olması yüksek olasılık dahilindedir. O halde, Dawkins, Tanrı’nın varlığının olanaksız olduğunu ileri sürüyorsa, Tanrı niteliklerine sahip bir varlığa gerek olmadığı sonucuna götürecek bir sav borçlu bizlere- sadece materyalizmin doğru olduğu önermesiyle başlayan bir sav olmamalı bu. Ne Dawkins ne de başka biri, buna benzer doğru düzgün bir sav gösteremedi; Dawkins bu tür bir argümana ihtiyacı olduğunun farkındaymış gibi bile görünmüyor.

Dawkins tarzı sava ikinci örnek. Kısa bir süre önce, bir dizi düşünür, tasarım savlarının yeni bir versiyonunu, ‘İnce Ayar Savı’nı ileri sürdüler. Altmışlı yılların sonları ve Yetmişlerin başlarından itibaren, astro-fizikçiler ve başkaları, akıllı yaşamın gelişimi için birkaç temel fiziksel sabit değerin son derece dar sınırlar içinde olması gerektiğini gördüler- her durumda, aslında olma biçimini düşündüğümüz herhangi bir şeyin o şekilde olması için. Örneğin, yerçekimi kuvveti birazcık daha kuvvetli olsaydı, yıldızların tümü mavi devler olurdu; biraz daha az olsaydı, hepsi kırmızı cücüler olurdu. Her iki durumda da yaşam oluşmazdı. Aynı şey daha zayıf veya kuvvetli nükleer kuvvetler için de geçerlidir; her ikisi de hafif bir farklılık gösterse, şu an bildiğimiz türde bir yaşam büyük olasılıkla gelişemezdi. Bu bağlamda sözde düzlük sorunu da aynı derecede ilginçtir: yaşamın varlığı da evrenin genleşme hızına, hassas bir şekilde, son derece bağlıdır. Stephen Hawking şöyle diyor:

“…Evrenin ısısı 1010 K olduğu sırada genleşme hızı 1012’de 1 oranında azalacak olsa, bu durum, evrenin, çapının şu andaki değerinin sadece 1/3000’i olması ve ısının hala 10.000 K olmasıyla yeniden göçmesiyle sonuçlanırdı.” (5)

Bu da, rahat olamayacağımız kadar sıcak olurdu. Hawking, yaşamın mümkün olmasını, evrenin yeniden göçmeyi engelleyecek hızda genleşmesine bağlıyor.