Roma’nın Tarihi adlı üç ciltlik kitabın yazarı ve İngiltere’de Oxford Üniversitesi’nde tarih bölümünün başkanı olan Profesör Thomas Arnold, tarihsel olguların belirlenmesi sırasında kanıtların değerini çok iyi bilmektedir. Şöyle diyor, alıntı yapıyorum:
“Yıllar boyunca başka dönemlerin tarihleri üzerinde çalışıp incelemeye çok alıştım. İşim, tarih hakkında yazanların kanıtlarını değerlendirmeyi ve tartmayı kapsar. Adil olan araştırmacılar için, Tanrı’nın Mesih’in ölümü ve dirilişiyle ilgili olarak verdiği belirti kadar her türlü kanıtla kanıtlanmış başka bir işaret yoktur.”
Kuran’ın iddiasını çürütmek için en azından bir sağlam kanıt vermemi istediniz. Yanıtımın sonunda, Hıristiyanlığa karşı olan ilk dönem tarihçilerinden üç kaynak vereceğim. Daha fazla alıntı yapabilirim ama bunlar kanıtları temsil ediyor. Bakalım onlar da İsa’nın çarmıha gerilmesiyle ilgili tarihsel gerçeği reddediyorlar mı?
Ondan sonra da Hıristiyan topluluklarındaki ilk önderlerin İsa’nın çarmıha gerilmesiyle ilgili söylediklerine yer vereceğim. Bunlar İsa’nın sözleri olmasa da, İsa’nın yaşantısında olanları anlatmaktadır. Bu saygıdeğer insanların imanlarının tarihsel gerçekleri konusunda yalan söylemeleri için hiçbir neden yoktu, tıpkı hadisleri yazan yazarların Muhammed’in söylediklerini yazarken yalan söylemek için nedenlerinin olmaması gibi. Ya da Muhammed’in söylediğini duyan birinin konuşmasını duyan birinin konuşmasını duyan biri gibi. Yine, uzun olacağını bildiğim cevabımı olabildiğince kısa tutmak için bunlardan üç tanesini seçeceğim.
Bu referansları okumadan önce üzerinde durulması gereken daha önemli bir konu vardır. Görünen o ki, bunu bilmiyorsunuz. İsa’nın çarmıha gerilmesiyle ilgili gerçeklerin ne kadar güvenilir olduğu konusunda karar vermeden önce Hıristiyanlığın İslam’ı yargıladığının farkında mısınız? Bunun tersi doğru değildir.
Tarihsel Emsal
Hem mantık hem de yasa uygulaması açısından, ‘tarihsel emsal’, kanıtlama sorumluluğunun ortaya yeni kuramlar atanlara ait olduğu anlamına gelir. Halihazırda kabul görmüş ve kanıtlanmış fikirlere sahip olanların böyle bir sorumluluğu yoktur. Eski olan yeniyi sınar. Zaten kurulmuş olan yetki, yeni yetki iddialarını yargılar.
İslam Hıristiyanlıktan pek çok yüzyıl sonra geldiği için Hıristiyanlığın değil, İslam’ın kanıtlama sorumluluğu vardır. Kutsal Kitap, Kuran’ı sınar ve yargılar. Bunun tam tersinin doğru olduğunu söylemek mantıksız olacaktır. Kutsal Kitap ve Kuran birbirleriyle çeliştiğinde, Kutsal Kitap daha eski yetkili olarak mantıken öncelik verilmesi gereken kitaptır. İslam’ın göreceli olarak daha yeni olduğunu hesaba katarsak mantık kurallarını izlediğimizde, Kuran kendisini kanıtlayana kadar hatalı kabul edilmelidir.
İnsan nasıl olur da, Kuran’ın güvenilirliğini sorgulayabilir diye, inanamayarak, ‘Kuran hatalı mı?’ diye soruyorsunuz. Hayır, söylediğim bu değil. Benim açıklamam, imanınıza bir saldırı değil. Sadece mantıkta bulunan ve dünya çağında hukuk mahkemelerinde saygı duyulan sağlam bir ilkeye işaret ediyorum.
Pek çok Müslüman, Kuran’ın Kutsal Kitap’ı yargıladığını ve İslam’ın kanıtlama sorumluluğuna sahip olmadığını söyleyerek ‘tarihsel emsal’ ilkesini çiğner. Gerçek şu ki Kuran kanıtlama sorumluluğuna sahiptir ve değerlendirilmesi gerekir.
Beni Yanlış Anlamayın!
Söylediklerimi yanlış anlamayın. İslam’ın dünyadaki büyük dinlerden biri olmadığını mı söylüyor? Hayır, böyle bir şey söylemiyorum! İslam uygarlığının bilim ve sanat alanlarında insanlığa katkılarıyla dünyayı zenginleştirmediğini mi söylüyorum? Nasıl böyle bir şey söyleyebilirim? İnsan nasıl olur da, kimya, zooloji, botanik, matematik, astronomi, coğrafya, sözlük yapımı, felsefe, fizik, tıp, müzik hukuk ve şiir - bunlar sadece birkaç tanesi- alanlarında insanlığı bu derece bereketlemiş bir uygarlığı yok sayabilir?
Keşke yüzlerce yıl öncesinde var olan Bağdat gibi bir Bağdat olabilseydi. Saraylar, kütüphaneler ve okullarla dolu bir Bağdat. Bir zamanlar üniversiteleri ve hastaneleri dünyadaki en ileri olan Bağdat.
Kanıtlama Sorumluluğu
Ne diyorum? Hem mantıken hem de yasa uygulamaları açısından ‘tarihsel emsal’, kanıtlama sorumluluğunun yeni bir şey ortaya koyan kişide olduğuna işaret eder. Hâlihazırda kurulmuş olan yetki, yeni yetki iddialarını yargılar. İslam’ın Hıristiyanlıktan üstün olduğunu geçerli savlar ve dikkatli bir şekilde araştırılmış malzemelerle iddialarınızı destekleyebilirseniz kaygılanacak bir şey yoktur.
İnançlarınız konusunda içten misiniz? İçtenliğiniz konusunda kuşkum yok. Ama büyük olasılıkla, yargıç önünde birini savunduğunuz zaman kaçınmanız gereken mantıksal hataların farkında değilsiniz çünkü hukuk dersleri almadınız. Aynı şey herhangi birini ya da bir şeyi savunduğunuz zaman da geçerlidir. Eğer hukuk fakültesinin son ya da sondan bir önceki yılında öğrenci olsaydınız alacağınız derslerden biri mantık yürütme ve yorumlamayla ilgili olacaktır. Bugün bizim web sitemizi hukuk fakültenizin internet erişimi sağlayan kütüphanesinden ulaşmama ihtimaliniz yüksek olduğu için kanıt sunmadan İsa’nın ölümünü inkâr etmenizin kabul edilemez olduğunu büyük olasılıkla bilmiyorsunuz. Ayrıca, bu iddiayı desteklemek için Kuran’dan bir ayet veremezsiniz. Birkaç satır sonra bunun nedenini göreceksiniz. Hukuk fakültesinde çalışmalarınızın yarısını tamamlamış olsanız, ister Londra’da, ister Ankara’da olun bunun nedenini çok iyi bilirdiniz.