Birçok Müslüman, batıda hiçbir ülkenin, kilise veya herhangi bir dinin baskın siyasal güce sahip olmasına izin vermediğini anlamakta zorlanıyor. Müslümanlar İsa’yı Muhammed’le karıştırarak İsa’nın da Muhammed’inkine benzer bir dizi ayrıntılı dini kurallar ve yasaklamaları yazılı olarak bıraktığını düşünme eğilimindedir. İsa böyle bir şey yapmadı. Bıraktığı Sevgi Yasası, Altın Kural adı verilen yasayla özetlenir: “İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Çünkü Kutsal Yasa'nın ve peygamberlerin söylediği budur.” (Matta 7:12, İncil). İsa’nın buyurduğu, yasanın gerektirdiklerinin özet bir ifadesidir. İsa’nın söylediğine itaat etmek demek, para hırsı, kıskançlık, hainlik, kötülük, aldatmaca, hırsızlık, zina, cinayet ve başkalarına yaptığımız diğer kötülüklerden kurtulmak demektir. Bununla birlikte, İsa bize uygulamamız için ayrıntılı bir yasa listesi bırakmadı ve bu da Müslümanların kafasında karışıklığa neden olabilir.
Daha önce söylediğim gibi, insanların birbirleri hakkında yanlış fikirlere sahip olmalarının temel nedeninin bilgi eksikliği olduğuna inanıyorum. İncil’i alıp kendi başlarına okumamış Müslümanlar genel olarak İsa’nın dünyadaki görevinin bizleri dinle ilgili uygulama ve törenlere tutsaklıktan kurtarmak olduğunu bilmezler. Tanrı’nın memnuniyetini kazanmak için uygulayabileceğimiz yeni bir dini yasa ve düzenleme sistemi oluşturmak için gelmedi. Neden mi? Çünkü ihtiyacımız olan yeni veya düzeltilmiş bir dini gerekler listesi değildir. En büyük ihtiyacımız, Tanrı’nın yasalarını kusursuz bir şekilde uygulamamıza engel olan içimizdeki güce tutsaklıktan kurtarılmamızdır. Bu güç günahın içimizde mesken kurmuş gücüdür. Kontrol edemediğimiz bir kuvvettir bu. Düğmesine basıp kapatamadığımız bir güçtür.
İsa’nın göreviyle ilgili bu açıklamayı anlamakta zorlanıyorsanız, yalnız değilsiniz, ilk Hıristiyanların bazıları da anlayamadılar. Bu Hıristiyanlar hakkında İncil’in Galatyalılar bölümünden okuyabilirsiniz. İsa’yı Rab ve Kurtarıcıları olarak kabul etmişlerdi ama sonra sahte öğretmenler tarafından aldatıldılar. Bu vaizler İsa’ya iman eden kişilere Musa’nın Yasası’na uyma zorunluluğu getirmeye çalıştılar. İmanlıların farkında olmadığı şey, böyle bir öğretişin Tanrı’nın bereketini getirmediği, aksine kendileri üzerine lanet getirdiğiydi. Yasanın laneti. Nasıl bir kadın biraz hamile olamazsa, insan da biraz Yasa altında olamaz. Yasa altında olduğunuz zaman kusursuz bir şekilde gereklerini tam olarak yerine getirmeniz gerekir.
“Yasa'nın gereklerini yapmış olmaya güvenenlerin hepsi lanet altındadır. Çünkü şöyle yazılmıştır: "Yasa Kitabı'nda yazılı olan her şeyi sürekli yerine getirmeyen herkes lanetlidir."” (Galatyalılar 3:10, İncil)
Tevrat’ta, İncil’de sözü edilen ayetlere bakarsak, Musa’nın yasanın çiğnenmesiyle ilgili bu bölümde bir dizi lanetten söz ettiğini görürüz. Daha fazla kural. Daha fazla yasa. Daha fazla zorunluluk. Daha fazla mahkumiyet. Aşağıdaki ayetin alındığı İncil bölümü, İsa’ya iman eden ama aldatılan bu imanlılara yazılmıştır. Aynı zamanda her çağda yaşayan imanlıların faydalanması için kaydedilmiştir:
“Mesih bizi özgür olalım diye özgür kıldı. Bunun için dayanın. Bir daha kölelik boyunduruğuna girmeyin.” (Galatyalılar 5:1, İncil)
Bu benzetme, öküzlerin, kendilerini kurtaramayacakları bir boyunduruk altına sokulmalarından alınmıştır. Günümüz Türkiye’sinde bulunan Galatya bölgesinde yaşayan bazı yeni imanlılar, eskiden din yasasının boyunduruğu altındaydı. İsa bu boyunduruğu kaldırmak için geldi. İsa, yaptıklarıyla, insanın çiğnediği yasanın talebini yerine getirdi. İsa bizleri bu suçların sonuçlarından kurtarmak için geldi. Peki, bunu nasıl yaptı? Bizim için lanetlenerek. İnanılmaz ama gerçek. Kutsal Yazılar’dan bu bölüme kulak verin ve şükredin:
“Mesih bizim için lanetlenerek bizi Yasa'nın lanetinden kurtardı. Çünkü, "Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir" diye yazılmıştır.” (Galatyallar 3:13, İncil)
İsa, Yasa’yı çiğnedikleri için yasal olarak lanetlenenler için lanetlendi. Galatyalılar’ın kendilerini Yasa altına sokmaları için herhangi bir neden yoktu çünkü böyle yaparak doğruluğa sahip olmaları mümkün değildi. Yasa’nın yapabileceği tek şey onları lanetlemekti. İyi haber, Müjde, tüm insanların üzerindeki Yasa lanetinin İsa tarafından kaldırılmış olmasıdır. Çünkü İsa Yasa’nın lanet ve cezasını çekti.
Başkalarının neye inandığı hakkında bilgilendirilme ve bilgi sahibi olmak iyi bir şey, değil mi? O halde, biraz, ‘lanetlenerek’ sözünün ne anlama gelmediği üzerinde düşünelim.
1) Lanetlenmek, İsa’nın karakterinin veya yaptıklarının herhangi bir şekilde Tanrı’yı hoşnut etmediği anlamına gelmez. Şöyle düşünüyor olabilirsiniz, ‘Lanetli mi? Tanrı peygamberlerinden birine bu şekilde saygısızlık gösterilmesine asla izin vermez!’ Bu ayet, hiçbir şekilde, sanki İsa herhangi bir şekilde ilahi memnuniyetsizliğe yol açmış gibi yorumlanamaz. Ayrıca, Tanrı’yı sınırlamak veya Tanrı’ya neyi yapabileceğini veya yapamayacağını söylemek konusunda dikkatli olmalıyız.
2) Tanrı, İsa’nın yaptıklarına dayanarak bizleri cennetle onurlandırmayı ve İsa’yı da yaptıkları için onurlandırmayı seçmiştir. Bakalım, Kutsal Yazılar’dan bu ayetlere bakarak, Tanrı’nın İsa’yı neden yüceltmeye karar verdiğini anlayabilecek misiniz? “Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı. Bunun için de Tanrı O'nu pek çok yükseltti ve O'na her adın üstünde olan adı bağışladı. Öyle ki, İsa'nın adı anıldığında gökteki, yerdeki ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba Tanrı'nın yüceltilmesi için İsa Mesih'in Rab olduğunu açıkça söylesin.” (Filipililer 2:8-11, İncil)