headerLogo2b-18pt-myriadpro

Müslüman ve Hıristiyanlar'ın Birbirlerinin İnançları Hakkında Sahip Oldukları Temel Yanlış Anlamalar

07 pointing1 45 text3) Lanetlenmesi, İsa’nın suçlanmayı hak ettiği anlamına gelmez. İsa hiç bir suç işlemedi. İsa, İbraniler’e Mektup’ta 7. bölümde, kutsal, lekesiz, pak, günahkarlardan ayrılmış ve göklerde yüceltilmiş olduğu için ihtiyaçlarımızı karşılayan olarak tarif ediliyor. Kutsal Kitap’ta, İsa’nın karakteri ve yaptıkları açısından tamamıyla kutsal ve pak olmasıyla ilgili doktrin kadar açık seçik başka bir doktrin yoktur.

Birçokları İsa’yı rezil günahlar ve sahte öğretiş konusunda suçlayacak kadar cüretkar oldukları halde kimse O’na karşı bir şey kanıtlayamamıştır. Tanrı’ya küfür, İblis’le işbirlikçilik ve fesat ile suçlandı. Bazıları bunu kanıtlamaya çalıştılar ama bu girişimlerinde başarısız oldular. Dini kurum, türlü hilekarlık ve yalancı tanıklıkla İsa’ya karşı bazı suçlamalar yapmak için ellerinden gelenin en iyisini yaptılar, İsa’yı ölüme mahkum eden Roma Valisi bile O’nda suç bulamadığını kabul etti:

“Pilatus, "Öyleyse Mesih denen İsa'yı ne yapayım?" diye sordu. Hep bir ağızdan, "Çarmıha gerilsin!" dediler. Pilatus, "O ne kötülük yaptı ki?" diye sordu. Onlar ise daha yüksek sesle, "Çarmıha gerilsin!" diye bağrışıp durdular. Pilatus, elinden bir şey gelmediğini, tersine, bir kargaşalığın başladığını görünce su aldı, kalabalığın önünde ellerini yıkayıp şöyle dedi: "Bu adamın kanından ben sorumlu değilim. Bu işe siz bakın!"” (Matta 27:22-24, İncil)

Kanın sorumluluğunu üzerine almayarak Roma Valisi, İsa’nın ölümünden İsa’yı suçlayanların sorumlu olduğunu, kendisinin ise masum olduğunu kast ediyordu. Sorumluluğu üzerine almaması bu Roma görevlisini suçsuz kıldı mı? Hayır, yargıç olarak masum bir adamın serbest kalmasını sağlama sorumluluğuna sahipti. Bu yetkili, Tanrı’nın mahkemesinde, Kurtarıcı’nın ölüm cezasına çarptırılmasından sorumluydu. Ve ne için; sadece öfkeye kapılmış din kahinlerinin garezi ve gürültülü kalabalığın yaygarası nedeniyle.

4) Lanetlenmiş olmak, İsa’nın, genel olarak suçu anladığımız biçimde suçlu olması demek değildir. Birinin suçlu olduğunu söylediğimizde, içgüdüsel olarak bir suç işlediğini veya yanlış bir şey yaptığını düşünürüz. Yargıç bir insanı suçlu bulduğunda bunun anlamı kişinin suç işlediği ve bu nedenle cezalandırılacağıdır. İsa, sözcüğün sıradan anlamıyla, herhangi bir şekilde suçlu değildi.

08 prodigal planet one giant sob arising from it 455) Lanetlenmek demek İsa’nın yasanın cezasını çektiği anlamına gelmiyor. Ne demek istediğimi açıklayayım. İsa, bizim yerimize ölerek günahlarımızın bedelini ödedi fakat çektiği acı, günahkarların günahlarının bedeli olarak katlandıkları acılarla birebir aynı değildi. Evet, eğer İsa Kurtarıcıları değilse, ölürler ve sonsuza dek Tanrı’dan ayrı düşerler ama peki ya pişmanlık? Günahkarlar yaptıklarından ötürü pişmanlık duyarlar. Vicdanlarımız tekrar tekrar günahlı eylemlerimiz ve düşüncelerimizi hatırlatır. Bu gibi suç sancıları, günahkarların cehennemde katlanacakları acıların önemli bir parçası olacaktır. Sonsuzluk boyunca şöyle söylediğinizi hayal edin, “Keşke yapmasaydım... keşke yapmasaydım... keşke yapmasaydım, Tanrım, keşke...” İsa, yasanın talep ettiğini ödediği halde suçlu vicdanın sebep olduğu sancılara katlanmadı. Kişisel suçun bilincinde olmakla bağlantılı çok sayıda acı vardır ve İsa bunları yaşamadı çünkü günahsızdır.

Lanetlenmiş olmak demek, İsa’nın günahkar olduğu anlamına gelmez. İsa, günahlı veya günahkar sözlerinin herhangi bir şekilde kendisini tarif edeceği bir şekilde insan suçunu üstlenmedi. İsa, her zaman kutsal ve paktı. Suçumuzu ve mahkumiyetimizi yüklendi fakat hiçbir zaman bunlara ortak olmadı. Sizi bilmiyorum ama İsa’nın benim için yaptıklarının, sonsuzluk boyunca söyleyeceğim ilahilerin konusu olacağına kuşkum yok. Yasayı çiğnedim mi? Evet. Mahkum oldum mu? Tamamıyla bağışlandım mı? Evet, İsa sayesinde, evet!

Günah işleyen, yasaya karşı gelmiş olur. Çünkü günah demek, yasaya karşı gelmek demektir. Mesih'in, günahları kaldırmak için ortaya çıktığını ve kendisinde günah olmadığını bilirsiniz.” (1.Yuhanna 3:4-5, İncil)

09 image10487 jail prison prisoner jail guilt bars 45Bu şekilde düşünün. Günah bizi hapse soktu. Günah bizi suç, utanç ve korku parmaklıkları ardında kilitledi. Günah, bizi sefalet duvarına kelepçelemek dışında başka bir şey yapmadı. Peki, suçumuz neydi? Kendi irademizle, bilerek Tanrı’nın yasalarını çiğnemek. Cezamız? Hem fiziksel hem de ruhsal olarak ölüm cezası altındayız. Çıkış yolu yok. Lütfen bunun altını çizin. Tanrı’nın Tevrat, Zebur ve İncil’de açıkladığı budur.

Peki ya yaptığımız iyi işler, sevaplarımız ne olacak? Genel inancın aksine, iyi eylemlerimiz, kötü eylemlerimizi etkisiz hale getirmez. Çocukların oynadığı kalabalık bir sokağa birinin hızla arabasıyla girdiğini düşünün. Saatte 140 km hızla giderek bu kadar çok insanın hayatını tehlikeye soktuğu halde şöyle diyor, “Aşırı hız cezası mı? Memurum, bu sabah hasta eşime yatağında kahvaltı getirmiş olmamın, direksiyon başındaki çılgın anlarımı görmezden gelmenizi gerektirdiğine inanıyorum.”

Hayır, hapistesiniz. Yalan söylediniz, bu da sizi yalancı yapar. Bir şey çaldınız ya da yeni halıyı veya beyaz eşyayı alırken KDV’yi ödemediniz, bu da sizi hırsız yapar. Tanrı’nın yasalarını çiğnediniz, bu da sizi yasa bozucu yapar ve ölüm cezasına çarptırılmanıza neden olur. Sonra İsa geldi ve cezasını ödedi. Unutmayın, İsa günahsızdır. Hesap vermesini gerektirecek herhangi bir günahı yoktu. İnanamıyorsunuz ama İsa, yasayı çiğnemenin cezasını karşılıyor ve sizi özgür kılıyor.

Günah hapishanesinden kurtulmanın tek yolu cezayı çekmektir. Bu durumda ceza ölümdür. Birinin ölmesi gerekiyor, ya siz ya da cennetten gönderilen, sizin yerinize geçecek günahsız Olan. Ölüm olmadan hapishaneden ayrılamazsınız. İyi haber şu, ölüm, İsa’nın çarmıha gerildiği ölüm tepesinde çoktan gerçekleşti. İsa öldüğünde, ölümün yaşamınız üzerinde sahip olduğu hak karşısında öldünüz. Artık serbestsiniz.