Her şeyi önceden belirlediği için her şeyi önceden bilen bir Tanrı hakkındaki bu görüş ile ilgili neler söylenebilir? İki şey. Birincisi, Tanrı’nın bilgisi buyruğuna dayanıyorsa o zaman Tanrı’nın bilgisi yine de tamamdır çünkü buyruk her şeyi kapsar. Maalesef bu görüş bazı ilahiyatçıları tatmin etmemektedir. Buyruğun yine de önceden belirlemeye dayanmasının zorunlu olduğunda ısrar ederler. İnsanın özgür iradesini inkar edenler için her şeyi kapsayan bir buyruk yeterli değildir. Ben buna inanmıyorum.
İkincisi, Tanrı’nın her şey hakkında bilgisi belirleyici buyruğuna dayanmasa da, Tanrı yine de her şeyi bilir çünkü her şeyi bilmek onun öz niteliklerinden biridir. Bazıları, Tanrı’nın her şeyi önceden belirlemese bilemeyeceğini ileri sürdüklerinde Tanrı’nın bilgisini sınırlamış olurlar. Tanrı’nın her şeyi bilmesi konusunda böyle bir görüş, insanın bilme gücünü örnek alır. Ne var ki Tanrı’nın bilme gücü sınırsızdır. Her şeyi bilme yeteneği, insanın özgür iradesinden kaynaklanan olayları da içerir.
Tanrı’nın bilgisi herhangi bir şekilde insana bağlı değildir. Bağımlı olduğunu söylemek için bu bilginin insanın eylemleri gerçekleştikten sonra kazanılması gerekirdi. Fakat bu, Tanrı için geçerli değildir. Tanrı insanın özgür eylemlerini dünya yaratılmadan önce ve evren sadece Tanrı’nın aklında bir tasarı olarak varken bile biliyordu. O halde, herhangi bir şey yaratmadan önce her şey aklında eksiksiz olarak var idiyse, nasıl, Tanrı’nın bilgisinin herhangi bir şeye bağımlı olduğu söylenebilir? Tanrı’nın bilgisi tamamıyla bağımsızdır ve kesinlikle her şeyi kapsar. İnsanın özgür iradesi bunu zerre kadar değiştirmez. Tanrı hala kesin egemenliğe sahiptir.
Aklınızda tartmanızı istediğim soru şu: İnsanın özgür iradesi doktrini Tanrı’nın kesin egemenliğini azaltır mı? Bazı ilahiyatçılar azaltacağını iddia eder. Azaltmadığını göstermeye çalıştım. Tanrı’nın buyruğunun her şeyi kapsıyor olması, hem insanın özgürlüğünü hem de özgür eylemlerini, Tanrı’nın buyruğuyla ilgili egemenliğini koruması için yeterlidir. Tanrı ve kendimiz hakkında sahip olmamız gereken doğru görüşün bu olduğuna inanıyorum. Her şeyi yaratan olması anlamında Tanrı’nın denetiminin kesin olduğu gerçeği ve insanın iradesiyle ilgili sınırlamanın Tanrı tarafından getirilmiş olması da Tanrı’nın egemen olduğunu gösterir. Tanrı’nın insanın özgür eylemleri hakkında bilgisinin hem eksiksiz hem de bağımsız olması da Tanrı’nın egemen olduğu anlamına gelir.
Bu yazının amacı insanın özgür iradeye sahip olduğunu ve Tanrı’nın egemen olduğunu kanıtlamak değil. Amaç, özgür irade ve egemenliğin birbiriyle çelişkili olmadığını göstermektir. Özgür iradenin, önsel olarak Tanrı’nın egemenliğine engel olmayacağını göstermeye çalıştım.
Bu denli karmaşık bir konuyu tartışmak için sadece birkaç sayfa ayırmanın maalesef ancak son derece sınırlı bir tartışmaya el verdiğinin farkındayım. Fakat Tanrı’nın sizi nasıl yarattığını düşünürken bu birkaç satır yardımcı olmalıdır. Bu internet sitesinde size sunulan seçimleri yapma özgürlüğüne sahip misiniz? Bu hayatta İsa’ya inanmak ve mezarın öte yanındaki engin sonsuzlukta cennette kendisine katılma davetini kabul etme konusunda Tanrı size engel oluyor mu? Okumaya devam edin.
Konumuzun karmaşıklığından görebildiğiniz gibi, insan iradesinin kutsal bir Tanrı tarafından şekillendirilmesinin dinamiklerini tam olarak anlamamız mümkün değildir. Kutsal Yazılar Tanrı’nın geleceği bildiği konusunda açıktır. “Ya RAB, sınayıp tanıdın beni. Oturup kalkışımı bilirsin, niyetimi uzaktan anlarsın. Gittiğim yolu, yattığım yeri inceden inceye elersin. Bütün yaptıklarımdan haberin var. Daha sözü ağzıma almadan söyleyeceğim her şeyi bilirsin, ya RAB.” (Mezmur 139:1-4, Eski Antlaşma)
Kutsal Kitap Tanrı’nın egemen olduğunu söyler. İsa ile ilgili olarak şunları okuyoruz, “Görünmez Tanrı'nın görünümü...nitekim yerde ve gökte, görünen ve görünmeyen her şey -tahtlar, egemenlikler, yönetimler, hükümranlıklar- O'nda yaratıldı. Her şey O'nun aracılığıyla ve O'nun için yaratıldı. Her şeyden önce var olan O'dur ve her şey varlığını O'nda sürdürmektedir.” (Koloseliler 1:15-17, İncil)
Kutsal Kitap aynı zamanda Tanrı’yı seçmemiz gerektiğini yoksa O’ndan sonsuza dek ayrı kalacağımızı da söyler. Eylemlerimizden biz sorumlu olacağız. “Size şunu söyleyeyim, insanlar söyledikleri her boş söz için yargı günü hesap verecekler. Kendi sözlerinizle aklanacak, yine kendi sözlerinizle suçlu çıkarılacaksınız.” (Matta 12:36-37, İncil)
Birinin Tanrı’nın kendisine vermek istediği armağanı reddettiğini hayal edebiliyor musunuz? Tanrı’dan gelen ve özgür bir şekilde kabul edilebilecek veya olduğu gibi reddedilebilecek bir armağan hakkında yazılanları okuyalım. Eğer reddedersek günahlarımızın bedelini ödememiz gerekecek. “Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.” (Romalılar, 6:23, İncil)
Bu yazıda gördüğünüz gibi insanlar Tanrı’nın egemenliği ve insanın özgür iradesi konusunda iki aşırı uçtan birini seçebilir. Bazıları, durmu insanların programlanmış oldukları şeyleri yapan robotlardan sadece biraz daha iyi bir durumda olduklarına getirecek kadar Tanrı’nın egemenliğini vurguluyorlar. Başkaları Tanrı’nın her şey üzerinde tam denetime veya bilgiye sahip olmadığı noktasına getirecek kadar özgür iradeyi vurguluyorlar. Ben iki görüşün uzlaşabileceğine inanıyorum. Tanrı’nın egemenliği ve insanın özgür iradesi doktrinleri birbiriyle uyumludur.