Son bir düşünce. Yazımda Tanrı’nın insanın yüreğinde Kutsal Ruh aracılığıyla işlediğini söyledim, fakat insana hiçbir seçim kalmayacak kadar değil. İncil’de ruhsal gerçeğe daha açık olmamız için Tanrı’nın yüreklerimizi yumuşattığını öğreniyoruz. Tanrı’nın müdahalesi ve aydınlatması olmadan doğal yeteneklerimiz Tanrı’yla ilgili derin şeyleri anlayamaz. Bunlar ruhça anlaşılabilir. Yani, ancak Kutsal Ruh’un aklı aydınlatması ve yüreği etkilemesiyle algılanabilir.
SORU: Tanrı’yı gerçekten sevmeye ne zaman başlıyoruz? Kutsal Yazılar şöyle diyor:
“Bizse seviyoruz, çünkü önce O bizi sevdi.” (1.Yuhanna 4:19, İncil). Burada benim çarpıcı bulduğum şey Tanrı’nın ‘O’nu sevmemiz gerek, çünkü önce O bizi sevdi’ dememesi. ‘O’nu sevelim...’ demiyor. Aksine, ‘Bizse seviyoruz...’ diyor. Tanrı’nın sevgisi pınardır ve ancak önce Tanrı’nın sevgisiyle temas kurarsak pınardan akan bir ırmak olabiliriz.
Tanrı’nın sevgisinin karşılık niteliğindeki bir sevgi olmadığına dikkat edin. Burada ilk adım Tanrı’dan gelir. Tanrı’nın sahip olduğu türde sevgi insandan bir karşılık beklemez. Tanrı bizi önce sever. Tanrı’nın İncil’de sözünü ettiği sevgi, düşmanlarımızı sevebileceğimiz, iyilikleri için bir şeyler yapabileceğimiz ve hatta bizlere zulmedenler için dua edebileceğimiz türde bir sevgidir. Öç almak? Onlara lanet etmek? Hak ettikleri yere koymak? Hayır, pınara gidip Tanrı yaşamlarımızı bu tür bir sevgiyle doldurduktan sonra onları sevebiliriz.
Tanrı’nın sahip olduğu türde sevgiyi anlamak ne kadar zordur? Tanrı’nın sevgisini açıkladığı İncil’i okumuyorsak bunu anlamamız kesinlikle mümkün değildir. Güneşi düşünün. Güneş sadece parlar, tıpkı Tanrı’nın sadece sevdiği gibi. Parlamak ve sıcaklık ve ışık saçmak güneşin doğasında vardır. Aynı şekilde sevmek Tanrı’nın doğasında vardır. Güneşten uzaklaşma konusunda özgürüz. Örneğin, kendimizi karanlık bir odaya hapsedebiliriz. Ya da söylediğim gibi Tanrı’nın sevgisini resmeden Kutsal Yazılar'ı kapalı tutabiliriz. Ne var ki, sadece bize ulaşamayacağı bir yere kapandık diye güneşin parlamaya devam etmesine engel olamayız. Aynı şey Tanrı’nın sevgisi için de geçerlidir. Reddedebiliriz, fakat bizi sevmeye devam eder. Nasıl seçimler yaparsak yapalım Tanrı bizi hala sever. Sevgisi devamlıdır.
Bu tür bir sevgiyi anlamamıza ne yardımcı olabilir? Aynı bölümden sadece başka bir ayet okumalıyız. “Tanrı'yı biz sevmiş değildik, ama O bizi sevdi ve Oğlu'nu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur.” (1.Yuhanna 4:10, İncil). Sevgi nedir? Tanrı, kendisinin sahip olduğu türde sevginin nasıl olduğunu açıklıyor. Eşi benzeri olmayan bir sevgi. Tanrı bu sevgiyi bizlerle paylaşmayı istiyor fakat ne siz ne de ben bu sevgiyi kendi çabalarımızla üretebiliriz.
Tanrı’nın sizi gerçekten sevip sevmediğini hiç düşündünüz mü? Eğer yaşamınızdaki en büyük hazine, Tanrı’nın size karşı sevgisinin devamlılığının güvencesi değilse, Tanrı’nın Sevgisi Hakkında Daha Fazla Öğrenmek dizisindeki yazıları okumanızı öneririm. Örneğin, Tanrı'nın Agape Sevgisi: İlk Önce Kendimiz Deneyim Etmeden Başkalarıyla Paylaşamayız!